Émile Durkheim
Fransız toplum bilimci (1858 – 1917)
Émile Durkheim | |
---|---|
Doğum tarihi | 15 Nisan 1858 |
Doğum yeri | Épinal, Fransa |
Ölüm tarihi | 15 Kasım 1917 |
Ölüm yeri | Paris, Fransa |
Vikipedi maddesi Vikiveri öğesi |
Émile Durkheim (15 Nisan 1858, Epinal - 15 Kasım 1917, Paris); Fransız sosyolog ve sosyolojinin kurucularındandır.
Sözleri
değiştir- İnsanlar niçin intihar eder.
- Ahlakı olmayan halk yoktur.
- Her insan kendiyle kuşatılmıştır.
- İlkel insanlar da çocuk gibi düşünür.
- Tutku bireyselleştirir, ama köleleştirir de.
- Hayat parçalarda değil, bütünün içindedir.
- Yaşamın hem kaynağı hem de amacı toplumdur.
- Vicdan kendi aydınlanmasını kendi yaratmalıdır.
- Vicdanımızın sesi toplumun bizdeki yansımasıdır.
- İnsan, sadece toplum halinde yaşadığı için insandır.
- İnsan, medeniyet olmaksızın yalnızca bir hayvandır.
- Kurallar olması yetmez; onların adil olmaları gerekir.
- Akıllı varlığın yükümlü olduğu yegane şey akıllı olmaktır.
- İnsan hür doğmuştur ama her yerde zincire vurulmuştur.
- Toplum, bireyi yükselmesi için hareket ettirir ya da zorlar.
- Hayır, doğa büyük insanların egoist olmasını gerektirmiyor.
- Gerçek tarafsız olmadıkça toplumun bekası tehlikeye düşer.
- Dini örtü, mitolojinin dokuduğu, efsanevi inançlar örtüsüdür.
- İntihar düşüncesinin bulaşıcı biçimde geçtiği kuşku götürmez.
- İntihar çoğu zaman çok ileri derecede bir çökkünlükten doğar.
- İntiharın her türü, bir erdemin abartılmış ya da sapmış bir biçimidir.
- Bir insan özgürlüğünden vazgeçip bir efendinin kölesi nasıl olabilir?
- Öğretmenin geçmişi koruması yetmez, geleceğe hazırlaması gerekir.
- Günümüzde sinir rahatsızlığı bir eksiklikten çok seçkinlik sayılmaktadır.
- Medeniyetin bize daha fazla mutluluk getirip getirmediğini bilmiyorum.
- Her zevk bir tür bunalım durumudur; doğar, bir süre devam eder ve ölür.
- Kültürlü bir zihin, aklın hazlarından vazgeçmektense yaşamamayı yeğler.
- İnsanoğlu kendi isteğiyle yaşamdan yaşamın en kolay olduğu sırada ayrılıyor.
- Egemen, eylem halinde olan halktır; halk ise pasif durumda olan egemendir.
- Çünkü intiharın kurbanlarının en çoğu eğitilmiş, en varlıklı sınıflardan kimselerdir.
- Eğitimcinin geçmişi koruması yeterli değildir, o geleceği de hazırlamak zorundadır.
- Eğer insanları mutluluğa kavuşturmayacaksa sosyolojiyle bir saat uğraşmaya değmez.
- Kendini başkalarının efendisi sanan kimse onlardan daha fazla köle olmaktan geri kalamaz.
- Uzayın derinliklerini keşfeden insan, kendi kendisini tanımada kısıtlamaları aşamamaktadır.
- Acı duygusundan nefret etmez miyiz? Oysa bu duyguyu bilmeyen canlı bir canavara dönüşür.
- Evliliğin, cinayet işlemeye karşı bizi tutmak yerine, cinayet işleyecek kıvama getirdiğini bilmeliyiz.
- Bayrak yalnızca bir kumaş parçasıdır; ancak yine de bir asker onu korumak uğruna canını feda edecektir.
- Yaşamın en rahat olduğu dönemlerde ve sınıflarda insanlar en büyük kolaylıkla canlarına kıymaktadırlar.
- Kırsal alanlarda geri-zekâlılar kentlerdekilerden çok daha fazla olduğu halde, intiharlar çok daha seyrektir.
- Yaşam, onun için sarfedilen yaşamak emeğine değmiyorsa, her şey ondan kurtulmamız için bahane oluşturabilir.
- Toplumun içindeyken hissettiğimiz şeyler yalnız olduğumuz bir durumda hissedeceğimiz şeylerden tamamen farklıdır.
- Bir toplumda intihar vakaları kısa sürede çok hızlı artış gösteriyorsa; sebebi kişisel sorunlar değil, toplumsal sorunlardır.
- Sanattan zevk almayan halk, barbar bir halktır; Bununla birlikte, halk ciddi ölçüde yaşamdan kopar; Bu andan itibaren günleri sayılıdır.
- Ölümün nedenleri bizden olmaktan çok daha fazla bizim dışımızda yer alırlar ve ancak biz onların etki alanına düştüğümüz zamandır ki bize ulaşırlar.
- Özgür olmak insanın istediğini yapması değildir; insanın kendisinin efendisi olması, sağduyuyla hareket etmeyi ve görevini yerine getirmeyi bilmesi demektir.
- Eğer yaşam iyi değilse, o zaman bu dünyada neyin değeri olabilir? Çünkü var olmak hareket etmektir, yaşamaktır; oysa yaşamı kısıtlayan her şey, varlığın da kısıtlamasıdır.
- Duyumlarımız özünde bireyseldir; ancak, biz daha kişisel özellikler kazandıkça duyumlarımızdan kendimizi daha fazla kurtarabilir, kavramlarla düşünebilir ve onlara göre davranabiliriz.
Eserleri
değiştirDinsel Yaşamın İlkel Biçimleri
değiştir- Ortak yaşamın belli bir yoğunluk düzeyine ulaştığında, dinsel düşünce uyandırması, insanların ruhsal etkileşimlerinin koşullarını değiştiren bir kaynama durumu doğurmasından dolayıdır. Yaşam güçleri aşırı ölçüde uyarılmakta, tutkular daha etkili olmakta, duyular daha güçlü duruma gelmektedir. Bunların kimileri de yalnızca bu durumda ortaya çıkmaktadır. İnsan kendisini tanıyamamakta, kendini değişmiş bulmakta, dolayısıyla kendisi de çevresindeki ortamı değiştirmektedir.
Demek ki ideal dünya tasarımı bilimsel olarak incelenemeyecek bir olgu değildir. Çünkü gözlemler yakalanabilecek koşullar üzerine dayalıdır; toplumsal yaşamın doğal bir ürünüdür. Öyleyse dinin temsil ettiği ortak ideal, bireyin belirlemesi olanaksız doğuştan bir gücünden ileri gelmemektedir. Tersine birey, idealleştirme tutumunu ortak yaşam okulunda öğrenmektedir.[1]
Kaynakça
değiştir- ↑ Les Formes Èlèmentaires la vie Religieuse, Emile Durkheim, 1937, s. 296