Mahmud Hüdayi: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
kDeğişiklik özeti yok
Fzelen06 (mesaj | katkılar)
Değişiklik özeti yok
15. satır:
* Hayret, bazı kimseler bizden kerâmet isterler. Cihan pâdişahı elimize su döküyor, vâlideleri havlu tutuyor bundan daha büyük keramet mi olur?<ref>[http://www.hudayivakfi.org/index.php?option=com_phocadownload&view=category&id=2&Itemid=14 Azîz Mahmûd Hüdayi ve Celvetiyye Tarîkatı - Prof. Dr. H. Kâmil YILMAZ]</ref>
** ''(Aziz Mahmud Hüdayi abdest aldıktan sonra, Padişah I. Ahmet'in annesi Valide Sultan, havlusunu uzatırken, gönlünden "Hz. Şeyh'in bir kerametini görseydim" diye geçirmişti. Bu durumu kalben öğrenince söylemiştir.)''
 
 
* Oğlum kimya ilmini öğrenmek nefsini kimyâ etmekten ibarettir.<ref>[http://www.hudayivakfi.org/index.php?option=com_phocadownload&view=category&id=2&Itemid=14 Azîz Mahmûd Hüdayi ve Celvetiyye Tarîkatı - Prof. Dr. H. Kâmil YILMAZ]</ref>
**''(Hüdâyi'nin kimyâ ilmine vukufunu duyan bir meraklı, kendisine kimya öğretmesini ister. Hz.Hüdâyi'nin ona gösterdiğini yapamaz ve bu durum üzerine söylediği sözüdür.)''
 
*"Evladım, pâdişâhlar ardınca (rikâbında) yürüsün"<ref>Osman Nuri Topbaş,Âbide Şahsiyetleri ve Müesseseleriyle Osmanlı,I.Bölüm,Kısım - Sultan I. Ahmed Han</ref>
 
:''(Tasavvuf Büyüğü Mehmed Muhyiddin Üftade son anlarını yaşar iken, talebesi ve halifesi Aziz Mahmud Hüdayi'nin kendisini ziyaret etmesinden çok memnun kalması üzerine ettiği dua.. Netekim Sultan I. Ahmed devrinde padişahın aynı zamanda şeyhi de olan Aziz Mahmud Hüdayi hünkarın atı üzerinde ve padişahta kendi arkasından gelmekte olduğu halde duanın vukuu bulduğuna müşahede edilmiştir.)''
 
* ''Ey oğul! Bir mecliste bulunduğun zaman az konuş. Sana sorulmayan şeye cevap verme. Bir şey sorulursa cevâbını bilmiyorsan, bilmiyorum de.'' '''Bilmediğine, bilmem demek ilmin yarısıdır'''. ''Eğer cevâbını biliyorsan, kısa cevap ver. Sözü uzatma. Mecliste bulunanlara imtihân için bir şey sorma. Onlarla münâzara ve münâkaşa etme. Kendini beğenerek en başa, yukarıya oturma. Edebe çok riâyet eyle. Edepsizlik her zaman ve her yerde yasak ve sevimsizdir. Her yerin kendine mahsus bir edebi vardır. Arkadaşlarına cömertlik et ve iyi muâmelede bulun. Dünyâ sevgisini gönülden çıkar. Allahü teâlânın rızâsına kavuşmak yolunda senin önüne ve yoluna bir şey engel olursa onu terk eyle. Ey oğul! Dünyâ ve dünyâ nîmeti hayaldir. Gök kubbesi altında hiçbir şey aynı hal üzere kalmaz, hep değişir. Onun için dünyâ malına, makâmına ve dünyâ hayâtına güvenme. Biz bu dünyâda misâfiriz, yolcuyuz. Sonunda ayrılıp gideceğiz. Sıkıntın varsa üzülme. Bir an sonra ne olacağımız belli değil.''
 
 
* ''(Osmanlı tahtında yirmi yıl kadar saltanat süren Üçüncü Murâd Han, Hüdâyî hazretlerine büyük muhabbet besler ve yapacağı işlerde onun ile istişâre yapardı. Pâdişâh 1595 Haziranında vefât ettiği zaman, Hüdâyî hazretleri şu ilâhîyi söylemiştir.)''.<ref>[http://www.biriz.biz/evliyalar/ea0367.htm http://www.biriz.biz/evliyalar/ea0367.htm]</ref>
**Yalancı dünyâya aldanma yâ hû,<br />Bu dernek dağılır dîvân eğlenmez.<br />İki kapılı bir virânedir bu,<br />Bunda konan göçer, konuk eğlenmez.<br />Bakma bunun karasına ağına,<br />Gönül verme bostanına bağına,<br />Benzer hemân çocuk oyuncağına,<br />Burda aklı olan insan eğlenmez.<br />Vârını îsâr et Mevlâ yoluna,<br />Bunda ne eylersen anda buluna,<br />Bir gün sefer düşer berzah iline,<br />Otağı kalkacak Sultan eğlenmez.<br />Sen ey gâfil ne sandın rûzigârı,<br />Durur mu anladın leyl-ü-nehârı,<br />Yükün yeynildigör evvelden bârı,<br />Yoksa yolcu gider kervan eğlenmez.<br />Doğrusuna gidegör bu yolların<br />Geçegör sarpını yüce bellerin,<br />Dünyâ zindânıdır mümin kulların,<br />Zindanda olan kul kolay eğlenmez.<br />Ömür tamam olup defter dürülür,<br />Sırat köprüsü ve mîzân kurulur,<br />Hakkın dergâhında elbet durulur,<br />Buyruğu tutulur fermân eğlenmez.<br />Hüdâyî n'oldu bu kadar peygamber,<br />Ebû Bekr u Ömer, Osman u Haydar,<br />Hani Habîbullah Sıddîk-ı Ekber,<br />Bunda gelen gider bir cân eğlenmez.<br />
 
 
*Alan sensin, veren sensin, kılan sen.<br />Ne verdinse odur dahi nemiz var.<br />Hakîkat üzre anlayıp bilen sen.<br />Ne verdinse odur dahî nemiz var.<ref>
"https://tr.wikiquote.org/wiki/Mahmud_Hüdayi" sayfasından alınmıştır