Mahmut Esat Bozkurt: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
kDeğişiklik özeti yok
Değişiklik özeti yok
1. satır:
{{ABC}}
 
[[Dosya:Mahmut Esat Bey Bozkurt.jpg|right|250px|thumb]]
 
==A==
* [[Türk]], bu ülkenin yegane efendisi, yegane sahibidir. Saf Türk soyundan olmayanların bu memlekette tek hakları vardır; hizmetçi olma hakkı, köle olma hakkı. dost ve düşman, hatta dağlar bu hakikati böyle bilsinler!
* [[Atatürk]] büyük feragat sahibi idi. Millet davası içinde hiçbir teşebbüste, ölüm karşısında göz kırpmadı. O, Çanakkale´de, Bağımsızlık [[Savaş]]ında ve bütün hayatında hep böyle idi. Mektepten kurmay çıktı. Şam´a sürüldü. [[Hürriyet]] için çalıştı. Çanakkale´de bin bir güçlük içinde, kurşun yağmurları altında İngiliz ordularını yendi. O günün yabancı tarihçileri, onun için ´´Çanakkale´de İngilizleri yenen adam!´´ diyorlar.
 
* [[Atatürk]] yalnız dış düşmanla savaşmadı; iç düşmanlarla da uğraştı. Yeni ekonomisiyle, sosyal ve siyasal meseleleriyle bugünkü yepyeni [[Türkiye]]´yi yarattı. [[Atatürk]]´ün karşısına [[Büyük İskender]] mukayese konusu bile olamaz.
*[[ Saat]]i çalınca [[ölüm]]ü, bir [[dost]] kucaklar gibi kucaklamak, büyük davaların ardı sıra koşan ihtilâlciler için kaçınılmaz bir zorunluktur.
 
* [[Atatürk]] ölebilir mi? [[Türk]] [[millet]]i, [[Türk]] [[vatan]]ı yaşadıkça o da yaşayacaktır.
* [[Ölüm]]den korkmamak, ihtilâle başarı sağlayan büyük hasletlerdendir. Bununla beraber, asıl olan ölmek değil, gerekirse hayatı hiçe sayıp ölümün üstüne güle güle yürümektir.
 
==C==
* [[Atatürk]] büyük feragat sahibi idi. Millet davası içinde hiçbir teşebbüste, ölüm karşısında göz kırpmadı. O, Çanakkale´de, Bağımsızlık [[Savaş]]ında ve bütün hayatında hep böyle idi. Mektepten kurmay çıktı. Şam´a sürüldü. [[Hürriyet]] için çalıştı. Çanakkale´de bin bir güçlük içinde, kurşun yağmurları altında İngiliz ordularını yendi. O günün yabancı tarihçileri, onun için ´´Çanakkale´de İngilizleri yenen adam!´´ diyorlar.
* [[Cumhuriyet]] savcıları; Meriç kıyılarında çalışan Türk köylüsünün kaybolan sabanlarından tutunuz da, bu yurtta yaşayanların uğrayacakları en ufak bir haksızlıktan, hatta Bingöl dağlarının ıssız kuytularında nafakalarını bekleyen öksüzlerin gözyaşlarından siz sorumlusunuz.
 
* Çanakkale Savaşları'na dair olan şu anekdotu rahmetli [[Atatürk]]´ten duymuştum: Düşman, sür´atle siperlerimize yanaşıyormuş, alaya hücum emrini vermiş. Fakat yerinden kimse kıpırdamamış. Her yerden ateş yağıyormuş... Lâğımlar patlıyor, uçaklar bombalar atıyor, top tüfek dumanlarından göz gözü görmüyormuş, bu şartlar altında emir dinletmenin zor olacağını gören Atatürk, bandoyu çaldırmaya başlamış... Kendisi ayağa kalkmış, askere, ´´[[Düşman]] kurşunu adam öldürmez. Bunu size göstereceğim ve sonra kamçıyla üç defa işaret edeceğim, o zaman siz de hücum edeceksiniz,´´ demiş. Atatürk siperlerin üzerine çıkmış, kurşun yağmuruna göğüs vermiş ve kamçısıyla üçüncü işareti verince, alay süngü hücumuna geçmiş. Rahmetli bu hatırasını gözleri dolarak anlatırdı. ´´Alay bütünüyle eridi... Fakat ortada bir yığın [[düşman]] ölüsünden başka bir şey kalmadı.´´ derdi.
 
* [[Türk]] genci! Düşman kalemiyle çizilen tabloyu görüyor musun?! İyi dikkat et. Bu tablo ebediyettir. O kadar büyük ve yüksek ki onu ebediyetler bile kavrayamaz ve kaldıramaz. İşte, Türk budur.
 
==Ç==
* [[Atatürk]] yalnız dış düşmanla savaşmadı; iç düşmanlarla da uğraştı. Yeni ekonomisiyle, sosyal ve siyasal meseleleriyle bugünkü yepyeni [[Türkiye]]´yi yarattı. [[Atatürk]]´ün karşısına [[Büyük İskender]] mukayese konusu bile olamaz.
* Çanakkale Savaşları'na dair olan şu anekdotu rahmetli [[Atatürk]]´ten duymuştum: Düşman, sür´atle siperlerimize yanaşıyormuş, alaya hücum emrini vermiş. Fakat yerinden kimse kıpırdamamış. Her yerden ateş yağıyormuş... Lâğımlar patlıyor, uçaklar bombalar atıyor, top tüfek dumanlarından göz gözü görmüyormuş, bu şartlar altında emir dinletmenin zor olacağını gören Atatürk, bandoyu çaldırmaya başlamış... Kendisi ayağa kalkmış, askere, ´´[[Düşman]] kurşunu adam öldürmez. Bunu size göstereceğim ve sonra kamçıyla üç defa işaret edeceğim, o zaman siz de hücum edeceksiniz,´´ demiş. Atatürk siperlerin üzerine çıkmış, kurşun yağmuruna göğüs vermiş ve kamçısıyla üçüncü işareti verince, alay süngü hücumuna geçmiş. Rahmetli bu hatırasını gözleri dolarak anlatırdı. ´´Alay bütünüyle eridi... Fakat ortada bir yığın [[düşman]] ölüsünden başka bir şey kalmadı.´´ derdi.
 
==K==
* Kendi hesabıma son sözüm şudur: Bir ihtilâl hangi milletin hesabına yapılırsa, mutlaka o [[millet]]in öz evlâdının eliyle yapılmalı ve onun elinde kalmalıdır. Meselâ: [[Türk]] ihtilâli, öz [[Türk]]lerin elinde kalmalıdır. Hem de kayıtsız ve şartsız. Yabancıların yardımı ile başarılan ihtilâller yabancılara borçlu kalırlar. Bu borç ödenmez.
 
==M==
* [[Atatürk]] ölebilir mi? [[Türk]] [[millet]]i, [[Türk]] [[vatan]]ı yaşadıkça o da yaşayacaktır.
*''(Mustafa Kemal Paşa'nın Meclis'te birlikte dua edilmesi uygulamasını sonlandırışı hakkında)'' Meclis’te müezzin beş vakit ezan okur, imam cemaatle namaz kıldırırdı. Dikkate değer ki, Kurtuluş Savaşları zaferle taçlandıktan sonra Atatürk Ankara’ya döndü. Meclis kapısı önünde resmî üniformasıyla bekleyen imam efendi Atatürk’ü durdurdu, ellerini kaldırdı. Fakat duaya başlar başlamaz Atatürk hiddetle, ‘Burada böyle şeylere lüzum yoktur, bunları camide yapabilirsiniz. Biz savaşı dua ile değil, Mehmetçiğin kanı ile kazandık!’ dedi ve imamı kovdu.<ref>Ayşe Adlı, "[http://www.aksiyon.com.tr/aksiyon/haber-26555-cumhuriyetten-once-demokrasi-vardi.html Cumhuriyetten Önce Demokrasi Vardı]", ''Aksiyon'', Sayı:802, 19 Nisan 2010</ref>
 
==Ö==
* [[Ölüm]]den korkmamak, ihtilâle başarı sağlayan büyük hasletlerdendir. Bununla beraber, asıl olan ölmek değil, gerekirse hayatı hiçe sayıp ölümün üstüne güle güle yürümektir.
 
==S==
*[[ Saat]]i çalınca [[ölüm]]ü, bir [[dost]] kucaklar gibi kucaklamak, büyük davaların ardı sıra koşan ihtilâlciler için kaçınılmaz bir zorunluktur.
 
 
==T==
* [[Türk]], bu ülkenin yegane efendisi, yegane sahibidir. Saf Türk soyundan olmayanların bu memlekette tek hakları vardır; hizmetçi olma hakkı, köle olma hakkı. dost ve düşman, hatta dağlar bu hakikati böyle bilsinler!
 
* [[Türk]] genci! Düşman kalemiyle çizilen tabloyu görüyor musun?! İyi dikkat et. Bu tablo ebediyettir. O kadar büyük ve yüksek ki onu ebediyetler bile kavrayamaz ve kaldıramaz. İşte, Türk budur.
 
 
 
* [[Cumhuriyet]] savcıları; Meriç kıyılarında çalışan Türk köylüsünün kaybolan sabanlarından tutunuz da, bu yurtta yaşayanların uğrayacakları en ufak bir haksızlıktan, hatta Bingöl dağlarının ıssız kuytularında nafakalarını bekleyen öksüzlerin gözyaşlarından siz sorumlusunuz.
 
{{Vikipedi}}