İdeolocya Örgüsü: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Nanahuatl (mesaj | katkılar)
düzen...
Değişiklik özeti yok
1. satır:
{{italik başlık}}
'''''[[w:İdeolocya Örgüsü|İdeolocya Örgüsü]]''''', [[Necip Fazıl Kısakürek]]'in [[w:Büyük Doğu Hareketi|Büyük Doğu Hareketi]]'ni anlattığı eseri.
 
== Alıntılar ==
 
* Doğuş olmaya doğuş. Doğu olmaya Doğu. En doğrusu Doğu'nun doğuşu. (Sayfa 10)
*İslâm cemiyet ve beldesinin büyük meydanında ve bütün nazarlara karşı kadın, yüzünden, el ve ayaklarından başka hiçbir noktasını çıplak olarak gösteremeyecek derecede hayâ ve hicap ifade eder. Tek tel saçın bile dâhil olduğu bu hayâ ve hicap şartları yerine geldikten sonra kadın, aynı İslâm cemiyet ve beldesinin aynı meydanında en faal ve en vazifedâr bir unsur olabilir.
* [[w:Tanzimat|Tanzimat]]tan beri devam eden sahte inkılâplar ve bu inkılâpların türettiği sahte kahramanlar, dâvâmızın, müşahhas plânda baş meselesidir. (Sayfa 12)
*Fars tesiri korkunçtur; İslâmda en büyük kafalarla at başı, en hain bozguncu kelleleri de İranlı.
* Büyük Doğu, âlem olduğu mefkûre çerçevesinde senfonik bir orkestra. (Sayfa 13)
*Bizim cemiyet ve devletimizde bile bile hırsızlığın cezası, cezaya ehliyet sınırları içinde, istisnasız ve kayıtsız ve şartsız, bir kolun kesilmesidir. Bütün suistimaller, sahtekârlıklar, dolandırıcılıklar, hile tertipleri, netice itibariyle hedef tuttuğu kast ve gaye esas olarak hırsızlığın şubeleri halinde sınırlandırılır ve ona hükümlendirilir. Bizim cemiyet ve devletimizde fuhuş ve zina kökünden yasaktır.
* Her şey Doğu'dan geldi; her şey, her şey, yani ruhumuz. (Sayfa 36)
*İster yerli, ister yabancı filmlerde, ahlâkî, ruhî, hissî, fikrî, siyasî, hattâ bediî ve zevkî en küçük zaaf, sakamet ve dalâlet ifadesi, böyle bir filmin yasak edilmesi için kâfi sebeptir.
* [[w:Kudüs|Kudüs]] orada, [[w:Mekke|Mekke]] orada, [[w:Kâbe|Kâbe]] orada... Ne kadar insan yüzü varsa hepsinin birden yöneleceği istikâmet sırrı orada. (Sayfa 37)
*Alenî ve ictimaî bir zina nazariyesinden başka bir şey olmayan dans, belki de bu münafık cephesiyle zinadan da iğrenç bir fiil olarak, Büyük Doğu mefkûresinin hiçbir noktasında barınamayacak bir fiildir; ve bu bakımından, aynı mefkûrenin en şiddetli yasakları arasındadır.<br>Kadınla erkeği müşterek ve ahekli hareketlerle vücut kıvrımlarını göstermeye davet eden ve ister bir çift, ister birçok insanın şehevî hareketlerinden ibaret olan dans, millî ve gayr-i millî bütün çeşitleriyle bizden değildir.
* Mesele, Batı'yı anlamak. Dâvânın en nazik istikâmeti, bütün mâzi ve tarih hükümlerinin özü ve halinde bugün Doğu'nun Batı'ya karşı nasıl bir anlayış tavrı takınacağında. (Sayfa 41)
*Bizde heykel yoktur.
* İlk buhran devremizde, bağlı olduğumuz iman manzumesinin vecd ve aşkını kaybettikten sonra anlamadan kabuğa mıhlı kalmak yüzünden, Batı harikasını hemen müşahede altına alıp ciğerlerimize sindirmek ve şahsiyetimizi kaybetmeksizin kanımızda eritmek imkanlarından nasıl mahrum kaldıksa; ikinci buhran devremizde, ayılmak bilmez bir hayret ve dehşet psikolocyası altında, Batı'nın kabuğunu bir türlü oyamadık ve meyvesine eremedik. (Sayfa 55)
*Kerhane, meyhane, kumarhane ve bütün rezalethanelere "paydos!" diyecek bir nizam. (...) Adam öldüreni hemen öldürecek, hırsızlık edeni bir daha edemez hale getirecek; ve bütün içtimaî ihtilâtlarında ferde öz evinden daha emin sığınaklar gösterecek bir nizam. (...) Nizamların nizamı olan düzen, iki heceli ve beş harfli bir isim taşır: [[İslam]].
* Kemal devrini çoktan yaşamış ve tüketmiş bulunan Doğu âlemi, (Rönesans)tan sonra, Türk bütünlüğündeki devamının tam bir ucuzculuğa çarptığına ve bu yüzden Doğu milletleri arasındaki merkezî düğümün pörsümeye ve gevşemeye başladığına şahittir. (Sayfa 61)
* Doğuş olmaya doğuş. Doğu olmaya Doğu. En doğrusu Doğu'nun doğuşu. (Sayfa 10)
* Aynı kazana bir kerecik sokulup çıkarmakla elde edilen Türk Ceza Kanunu? (Sayfa 63)
* [[w:Tanzimat|Tanzimat]]tan beri devam eden sahte inkılâplar ve bu inkılâpların türettiği sahte kahramanlar, dâvâmızın, müşahhas plânda baş meselesidir. (Sayfa 12)
* Kitaplık çap yerine bir cep defterinin tek sahifeciğine yerleştirilen Altıokluk dünya görüşü? (Sayfa 63)
* Büyük Doğu, âlem olduğu mefkûre çerçevesinde senfonik bir orkestra. (Sayfa 13)
* Şahsiyeti, Fransızların (Lejyon donör) nişaniyle mükâfatlandırılan Tanzimat'ın Mecelle'sine karşılık, boyacı küpü tercüme kazanına sokulup çıkarılmış İsviçreli Türk Medeni Kanunu nedir? (Sayfa 63)
* Her şey Doğu'dan geldi; her şey, her şey, yani ruhumuz. (Sayfa 36)
* Şifası için Allah'a yalvarmanın ilk şartı illetin teşhisi ise, açıkca bilinmeli ve bildirilmelidir ki, bizde hele Tanzimattan beri, belki de ırkî bir akâmetten ötürü hiçbir büyük tefekkür adamı yetişmemiş, yetişenler büyük ve usta kopyacılık seviyesini aşamamış, bu yüzden mukaddes din, birtakım hamlar ve kabalar elinde son derece ucuzlaştırılmış, bu hâl Tanzimata kadar sürmüş, ondan sonra da büyük ve usta yerine cücelerin cücesi ve acemilerin acemisi kopyacılar elinde Avrupalılık ucuzluğu başlamış ve işte bu hâle gelinmiştir. (Sayfa 64)
* [[w:Kudüs|Kudüs]] orada, [[w:Mekke|Mekke]] orada, [[w:Kâbe|Kâbe]] orada... Ne kadar insan yüzü varsa hepsinin birden yöneleceği istikâmet sırrı orada. (Sayfa 37)
* Düşünmediğimizi düşünmedikçe düşünebilmekten uzak yaşayacağız. (Sayfa 72)
* Mesele, Batı'yı anlamak. Dâvânın en nazik istikâmeti, bütün mâzi ve tarih hükümlerinin özü ve halinde bugün Doğu'nun Batı'ya karşı nasıl bir anlayış tavrı takınacağında. (Sayfa 41)
* Yalnız İslâmiyete inanıyoruz! (Sayfa 103)
* İlk buhran devremizde, bağlı olduğumuz iman manzumesinin vecd ve aşkını kaybettikten sonra anlamadan kabuğa mıhlı kalmak yüzünden, Batı harikasını hemen müşahede altına alıp ciğerlerimize sindirmek ve şahsiyetimizi kaybetmeksizin kanımızda eritmek imkanlarından nasıl mahrum kaldıksa; ikinci buhran devremizde, ayılmak bilmez bir hayret ve dehşet psikolocyası altında, Batı'nın kabuğunu bir türlü oyamadık ve meyvesine eremedik. (Sayfa 55)
* O küllî şeyin adı ki İslâm, her şey onda, o da her şeyde... (Sayfa 105)
* Kemal devrini çoktan yaşamış ve tüketmiş bulunan Doğu âlemi, (Rönesans)tan sonra, Türk bütünlüğündeki devamının tam bir ucuzculuğa çarptığına ve bu yüzden Doğu milletleri arasındaki merkezî düğümün pörsümeye ve gevşemeye başladığına şahittir. (Sayfa 61)
* İnsan olduğu için İslâm oldu; ve İslâm olduğu için insan vardır. (Sayfa 112)
* Aynı kazana bir kerecik sokulup çıkarmakla elde edilen Türk Ceza Kanunu? (Sayfa 63)
* Bir kişinin herkes, herkesin de bir kişi olduğu hakikati İslâmındır. (Sayfa 117)
* Kitaplık çap yerine bir cep defterinin tek sahifeciğine yerleştirilen Altıokluk dünya görüşü? (Sayfa 63)
* Âlemde tek adalet kaynağı, İslâm... (Sayfa 125)
* Şahsiyeti, Fransızların (Lejyon donör) nişaniyle mükâfatlandırılan Tanzimat'ın Mecelle'sine karşılık, boyacı küpü tercüme kazanına sokulup çıkarılmış İsviçreli Türk Medeni Kanunu nedir? (Sayfa 63)
* İslâmiyetin kılıcı bizzat merhamettir. Hıristiyanlıktaki sun'i merhamet edebiyatı değil...(Sayfa 131)
* Şifası için Allah'a yalvarmanın ilk şartı illetin teşhisi ise, açıkca bilinmeli ve bildirilmelidir ki, bizde hele Tanzimattan beri, belki de ırkî bir akâmetten ötürü hiçbir büyük tefekkür adamı yetişmemiş, yetişenler büyük ve usta kopyacılık seviyesini aşamamış, bu yüzden mukaddes din, birtakım hamlar ve kabalar elinde son derece ucuzlaştırılmış, bu hâl Tanzimata kadar sürmüş, ondan sonra da büyük ve usta yerine cücelerin cücesi ve acemilerin acemisi kopyacılar elinde Avrupalılık ucuzluğu başlamış ve işte bu hâle gelinmiştir. (Sayfa 64)
* Aya biz gidecek ve oraya, bilmem kaç yıldızlı Amerikan bayrağı yerine Tevhid livâsını biz dikecektik! (Sayfa 132)
* Düşünmediğimizi düşünmedikçe düşünebilmekten uzak yaşayacağız. (Sayfa 72)
* Fakat imparatorluk o kadar cüsselidir ki, can çekişirken bile dünyayı titretmektedir. (Sayfa 144)
* Yalnız İslâmiyete inanıyoruz! (Sayfa 103)
* Tanzimatın, olmaması değil, aksine, İslâmlık emrinde ve çok daha geniş ve köklü bir hareket şeklinde olması lâzımdı. (Sayfa 151)
* GidenO şeyküllî şeyin adı ki İslâm, gelenher şeyseşey hiçti.onda, (Sayfao da her şeyde... 155)
* İnsan olduğu için İslâm oldu; ve İslâm olduğu için insan vardır. (Sayfa 112)
* [[Kanuni Sultan Süleyman|Kanunî]] devrinden beri gerçek inkılâbı bekliyoruz. (Sayfa 161)
* Bir kişinin herkes, herkesin de bir kişi olduğu hakikati İslâmındır. (Sayfa 117)
* Gerçek Türk tarihi henüz yazılmamıştır. Yazılabilseydi zaten mesele yoktu. (Sayfa 167)
* Âlemde tek adalet kaynağı, İslâm... (Sayfa 125)
* Fakat sadece ruhlarda ve düşünce çevresinde bir inkılâp... (Sayfa 194)
* İslâmiyetin kılıcı bizzat merhamettir. Hıristiyanlıktaki sun'i merhamet edebiyatı değil...(Sayfa 131)
* Bu inkılâbın âletleri, söz ve kalem... (Sayfa 194)
* Aya biz gidecek ve oraya, bilmem kaç yıldızlı Amerikan bayrağı yerine Tevhid livâsını biz dikecektik! (Sayfa 132)
* Çölde, devesine, kölesiyle nöbetleşe binen Reisler Reisi'nin ahlâkı. Buna muhtacız... (Sayfa 396)
* Fakat imparatorluk o kadar cüsselidir ki, can çekişirken bile dünyayı titretmektedir. (Sayfa 144)
* İslâm ahlâkı, buna muhtacız. (Sayfa 398)
* Tanzimatın, olmaması değil, aksine, İslâmlık emrinde ve çok daha geniş ve köklü bir hareket şeklinde olması lâzımdı. (Sayfa 151)
* Biz, gerçek milliyetçiliği, geriye doğru değil, ileriye doğru, menba istikâmetinde değil, mansap istikâmetinde, tohum üstünde değil ağaç üstünde karar kılıcı bir anlayış ve görüşe bağlıyoruz. (Sayfa 399)
* Giden şey İslâm, gelen şeyse hiçti.
* İnsan hür değildir; hür olan, eşek veya köpek... (Sayfa 424)
* [[Kanuni Sultan Süleyman|Kanunî]] devrinden beri gerçek inkılâbı bekliyoruz. (Sayfa 161)
* [[Hürriyet]] bir gâye değil, vasıtadır ve gâye bir tarafa bırakılıp vasıta gâyeleştirilemez. (Sayfa 425)
* Gerçek Türk tarihi henüz yazılmamıştır. Yazılabilseydi zaten mesele yoktu. (Sayfa 167)
* Bir dilde uzun, dolgun ve çok heceli kelimeler, tefekküriyet ve medeniyet işaretidir. (Sayfa 427)
* Fakat sadece ruhlarda ve düşünce çevresinde bir inkılâp... (Sayfa 194)
* Dünyada hiçbir dil yoktur ki, bugünkü Türkçenin yazılış derecesinde (fonetik-seslendirildiği gibi) olsun. (Sayfa 428)
* Bu inkılâbın âletleri, söz ve kalem... (Sayfa 194)
* Ruhumuzun ırzına geçtiği sanılar Arapç]yı karşılık, ruh ismet ve iffetimiz gâvurcaya karşı takdim ve teslim edilmiştir. (Sayfa 431)
* Çölde, devesine, kölesiyle nöbetleşe binen Reisler Reisi'nin ahlâkı. Buna muhtacız... (Sayfa 396)
* Bir milletin diliyle oynamak, onun hayatıyla oynamaktır. (Sayfa 435)
* İslâm ahlâkı, buna muhtacız. (Sayfa 398)
* Yine o, hep o, yalnız o, daima o... (Sayfa 476)
* Biz, gerçek milliyetçiliği, geriye doğru değil, ileriye doğru, menba istikâmetinde değil, mansap istikâmetinde, tohum üstünde değil ağaç üstünde karar kılıcı bir anlayış ve görüşe bağlıyoruz. (Sayfa 399)
* Gerilerini dönüp, ileriye kıçlarındaki gözle bakanlar bize "gerici" diyor. (Sayfa 536)
* İnsan hür değildir; hür olan, eşek veya köpek... (Sayfa 424)
* Gerici... O da ne kelime? Gerilerinde damgamız mı var ki gerici oluyoruz? (Sayfa 536)
* [[Hürriyet]] bir gâye değil, vasıtadır ve gâye bir tarafa bırakılıp vasıta gâyeleştirilemez. (Sayfa 425)
* Gerici kelimesi, ancak gerilerini döndürmekten başk abir hüneri olmayanlara yakışır. (Sayfa 537)
* Bir dilde uzun, dolgun ve çok heceli kelimeler, tefekküriyet ve medeniyet işaretidir. (Sayfa 427)
* Hasret, vuslatın yarısıdır. İste ki olsun! (Sayfa 554)
* Dünyada hiçbir dil yoktur ki, bugünkü Türkçenin yazılış derecesinde (fonetik-seslendirildiği gibi) olsun. (Sayfa 428)
* Sen yalnız düşün! (Sayfa 556)
* Ruhumuzun ırzına geçtiği sanılar Arapç]yı karşılık, ruh ismet ve iffetimiz gâvurcaya karşı takdim ve teslim edilmiştir. (Sayfa 431)
* Sen, düşünmeyi düşünmekten başlayarak düşün, yeter! (Sayfa 556)
* Bir milletin diliyle oynamak, onun hayatıyla oynamaktır. (Sayfa 435)
* Yine o, hep o, yalnız o, daima o... (Sayfa 476)
* Gerilerini dönüp, ileriye kıçlarındaki gözle bakanlar bize "gerici" diyor. (Sayfa 536)
* Gerici... O da ne kelime? Gerilerinde damgamız mı var ki gerici oluyoruz? (Sayfa 536)
* Gerici kelimesi, ancak gerilerini döndürmekten başk abir hüneri olmayanlara yakışır. (Sayfa 537)
* Hasret, vuslatın yarısıdır. İste ki olsun! (Sayfa 554)
* Sen yalnız düşün! (Sayfa 556)
* Sen, düşünmeyi düşünmekten başlayarak düşün, yeter! (Sayfa 556)
 
{{Vikipedi}}
 
{{italik başlık}}
[[Kategori:Kitaplar]]