Douglas Adams: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Science (mesaj | katkılar)
Değişiklik özeti yok
Yeni Üye (mesaj | katkılar)
kDeğişiklik özeti yok
9. satır:
}}
 
[[w:Douglas Adams|Douglas Noel Adams]], 11 Mart 1952, [[w:Cambridge|Cambridge, İngiltere]] doğumlu Adams, yirmili yaşların ortasında (1978-80) [[w:Doctor Who|Dr Who]] adlı tv dizisinde editör olarak çalışıyordu, ama asıl ününü [[w:BBC|BBC]] için radyo oyunu biçiminde yaratıp geliştirdiği [[w:Otostopçunun Galaksi Rehberi|Otostopçunun Galaksi Rehberi]] adlı çalışmasıyla kazanacaktı. Ulaştığı büyük popülerliğin ardından ilk kez 1979 yılında kitap olarak yayınlanan Otostopçunun Galaksi Rehberi zaman içinde beş kitaptan oluşan ve bilimkurgubilim kurgu türünün kült dizilerinden biri haline gelecekti; öylesine büyük bir beğeni kazanmıştı ki radyo oyunu, roman, televizyon dizisi, bilgisayar oyunu, tiyatro oyunu, çizgi roman, hatta banyo havlusu şeklinde çok çeşitli biçimlere bürünüyordu. Karısı Jane ve kızı Polly'yle birlikte yaşadığı [[w:Santa Barbara, Kaliforniya|Santa Barbara, California'da ]] 11 Mayıs 2001 tarihinde ani bir kalp kriziyle öldüğünde Otostopçu'nun uzun metrajlı sinema filminin senaryosu üzerinde çalışıyordu.
--------
<!-- Üstteki Satırlara Lütfen Kişisel Bilgileri Giriniz -->
35. satır:
*Olayların her zaman göründüğü gibi olmadığı önemli ve yaygın bir gerçektir. Örneğin Yerküre gezegeninde, insanoğlu başardığı onca şeye dayanarak - tekerlek, New York, savaşlar vs.- her zaman yunuslardan daha zeki olduğunu varsaymıştır ve bütün bunlar gerçekleşirken yunusların tek yaptığı suda oradan oraya atlayarak eğlenmek olmuştu. Ama öte yandan yunuslar da her zaman insanoğlundan çok daha zeki olduklarına inanmıştı - hem de tam olarak aynı nedenler yüzünden
 
*Galaksinin Batı Sarmal Kolu'nun bir ucunda, haritası bile çıkarılmamış ücra bir köşede gözlerden uzak, küçük ve sarı bir güneş vardır. Bu güneşin yörüngesinde, kabaca yüzkırksekiz148 milyon kilometre uzağında, tamamıyla önemsiz ve mavi-yeşil renkte, küçük bir gezegen döner. Gezegenin maymun soyundan gelen canlıları öyle ilkeldir ki dijital kol saatinin hala çok etkileyici bir buluş olduğunu düşünürler.
 
* Bu gezegenin şöyle bir sorunu vardı - daha doğrusu eskiden vardı- : Üzerinde yaşayan halkın büyük bölümü çoğu zaman mutsuzdu. Bu sorun için pek çok çözüm önerilmişti, ama bunların çoğu genellikle yeşil renkli küçük kâğıtkağıt parçalarının hareketleriyle ilgiliydi. Bu tuhaftı, çünkü aslında mutsuz olanlar yeşil renkli küçük kâğıtkağıt parçaları değildi...
 
* Başkalarının deneyimlerinden öğrenmek gibi eşsiz bir beceriye sahip olan insan, bunu yapma konusundaki gönülsüzlüğüyle de benzersizdir.{{gününsözü|26 Haziran 2011}}
45. satır:
*(...) Aletler, bizim amaca yönelik düşünmemize, nesneler yapmamıza, bize daha iyi uyacak bir dünya yaratabilmek için bir şeyler yapmamıza olanak sağlamıştır. Şimdi mutlu bir alet yapma gününün ardından, çevresini incelemekte olan ilk insanı hayal edin. Etrafına bakıyor ve onu çok mutlu eden bir dünya görüyor: Arkasında içinde mağaralar olan dağlar -dağlar önemlidir, çünkü gidip mağaralarda saklanabilir, yağmurdan korunur ve ayılar ona ulaşamaz- önündeyse orman -içinde kabuklu yemişler, böğürtlenler ve lezzetli yiyecekler olan- vardır. Yakından geçen nehir suyla doludur -su içilebilir, içinde teknesini yüzdürebilir, türlü çeşitli işler yapabilir. İşte kuzen Ug, görünüşe göre bir mamut yakalamış -mamutlar çok önemlidir, etlerini yiyebilir, postlarını giyebilir, kemiklerini silah yapmak için kullanıp başka mamutlar yakalayabilirsiniz. Demek istediğim bu müthiş bir dünya. Ama bizim ilk insan düşünüp taşınacak bir vakit bulmuştur, kendi kendine der ki, "Peki, içinde bulunduğum bu dünya ilginç bir yer," sonra kendi kendine onu arkadan vurabilecek, bütünüyle anlamsız ve yanıltıcı bir soru sorar. Doğası gereği, böyle biri olarak evrimleştiği ve böyle düşünerek geliştiği için bu soruyu sorar. Alet yapan ilk insan dünyasına bakar ve şöyle der: "Peki, o zaman, kim yaptı bunu?" Kim yaptı? -Bunun neden kalleşçe bir soru olduğunu görebilirsiniz. İlk adam düşünür: "Eh, eşya yapan sadece bir tür varlık tanıdığıma göre, bütün bunları yapan her kimse, benim gibi ama çok daha büyük, çok daha güçlü ve mutlaka görünmez biridir, bütün aletleri yapan, güçlü olmaya yatkın olan kişi ben olduğuma göre, o da muhtemelen bir erkektir!<ref>Douglas Adams, Otostopçunun Galaksi Rehberi</ref>
 
*(...) Bir alet yaptığımızda, onunla bir şey yapmayı amaçladığımız için ilk insan kendi kendine şunu sorar: "Eğer bunu o yaptıysa, ne amaçla yaptı?" İşte tuzak burdaburada kapanır, çünkü ilk insan şöyle düşünür: "Bu dünya bana çok uyuyor. Bana destek olan, beni doyuran, bana bakan her şey burdaburada. Evet, bu dünya tam bana göre," ve kaçınılmaz sonuca varacaktır, dünyayı yapan her kimse, onu kendisi için yapmıştır.<ref>Douglas Adams, Otostopçunun Galaksi Rehberi</ref>
 
*Şimdi hayal edin, bu durum bir su birikintisinin bir sabah uyanıp düşünmeye başlaması gibidir: "Bulunduğum bu dünya ilginç bir yer -bulunduğum bu delik ilginç bir delik- tam bana göre, öyle değil mi? Aslında bana şaşılacak kadar uyuyor, beni içinde barındırmak için yapılmış olmalı!" Bu öyle güçlü bir düşüncedir ki, güneş gökyüzünde yükselip hava ısınırken, su birikintisi de giderek buharlaşıp küçülür, küçülür ama o telaş içinde her şeyin iyi olduğuna inanmaktadır, çünkü bu dünyanın amacı kendisini içinde barındırmaktır, onu içinde barındırmak için kurulmuştur. Bu yüzden, su birikintisinin kaybolma noktasına geldiği an onu çok gafil avlar.<ref>Douglas Adams, Otostopçunun Galaksi Rehberi</ref>
"https://tr.wikiquote.org/wiki/Douglas_Adams" sayfasından alınmıştır