Halil Cibran: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Uncitoyen (mesaj | katkılar)
k clean up, değiştirildi: ve ya → veya AWB ile
Uncitoyen (mesaj | katkılar)
Uğurkent (k - m - e) tarafından yapılan değişiklik geri alındı.
18. satır:
*'''Ağaçlar yerin gök üstüne yazdığı şiirlerdir. Biz onları devirir, kağıda çeviririz, üstüne kofluğumuzu kaydedebilelim diye.'''
 
* ''Almitra sözü aldı ve sordu:''<br>&mdash; Peki üstad; evlilik nedir? <br>''Cevap söyle geldi:''<br> &mdash; Siz birliktelik için doğmuşsunuz. Ölüm meleğinin beyaz kanatları sizi ayırana kadar ayrılmayacaksınız.Tanrı'nın sessiz tanıklığında bile beraber olacaksınız, ama birlikteliğinizde mesafeler bırakın; bırakın ki, cennetin rüzgarları aranızda dansedebilsin...birbirinizi sevin ama, aşk tutsaklığı istemeyin.. bırakın aşk, ruhunuzun kıyılarına vuran dalgalar gibi olsun... birbirinizin bardağını doldurun ama aynı bardaktan içmeyin; ekmeğinizden verin birbirinize ama aynı somundan ısırmayın... birlikte şarkı söyleyin;lakin birbirinizi yalnız bırakmayı da bilin, sazın telleri de yalnızdır ve armoni içinde aynı melodiyi seslendirir... birbirinize kalbinizi verin ama karşılıklı kilitleyip saklamak için değil! sadece hayatın eli o kalbi saklar! birlikte durun, ama yapışmayın, tapınakların sütunları da bitişik değildir! ve unutmayın; meşe ile çınar birbirlerinin gölgesinde büyümezler...
 
* Abartı kendini kaybetmiş hakikattir.
31. satır:
* Baskıya başkaldırmayan kişi kendine karşı adaletsizdir.
 
* Bir adam bir düş gördü ve uyandığında yorumcuya giderek düşünü kendisi için yorumlamasını istedi. Yorumcu adama dedi ki, bana uyanıkken gördüğün düşlerle gel ki anlamlarını söyleyebileyim. Ama uykunun düşleri ne benim bilgeliğime aittir ne de senin imgelemine...
 
* Bir elmanın yüreğinde gizlenen tohum görülmez bir elma bahçesidir. Ama bu tohum bir kayaya rastgelirse ondan hiçbir şey çıkmaz.
37. satır:
*Bir gün, güzellik ve çirkinlik bir deniz kıyısında karşılaştılar ve dediler, 'haydi denize girelim.' Giysilerini çıkartıp suda yüzdüler. Bir süre sonra, çirkinlik kıyıya dönüp, güzelliğin giysilerine büründü ve yoluna gitti. Güzellik de denizden çıktı, kendi giysilerini bulamadı; ama çıplak olmak utandırıyordu onu, çaresiz çirkinliğin giysilerine büründü ve yoluna devam etti güzellik. O gün bugündür, erkekler ve kadınlar onları birbirine karıştırır. Ancak içlerinden güzelliğin yüzünü önceden görmüş kimileri vardır ki, giysilerine bakmaksızın tanırlar onu. Ve yine çirkinliğin yüzünü bilen kimileri vardır ki, gözlerinden tanırlar çirkinliği.
 
* Biz sevinçlerimizi ve hüzünlerimizi onları yaşamadan çok önce tercih ederiz.
 
* Çünkü kişi, ölçüsüz ve sınırsız bir deniz gibidir.
43. satır:
* Doğa, hoşgeldin diyen kollarıyla uzanır bize ve onun kadınsı güzelliğinden haz almaya çağırır bizi; ama biz onun sükunetinden ürker, kalabalık kentlere akın ederiz ve orada tıpkı vahşi bir kurdun önünden kaçışan koyunlar gibi birbirimizi sıkıştırarak yaşarız.
 
* [[Dünya]] kuruldu kurulalı bilinir: [[Aşk]], derinliğinin farkına, ancak ayrılık saati gelip çattığında varır.
 
* '''Eğer kış, "Bahar yüreğimdedir" deseydi, ona kim inanırdı.'''
:''(Kum ve Köpük)''
 
* Elem, bugüne boyun eğmişlik ile gelecekten umudun arasındaki altın halkadır.
 
* Esin daima şarkı söyler; asla açıklamaya çalışmaz.
58. satır:
* Hakikat iki kişiye muhtaçtır.Biri onu dillendiren, diğeri onu anlayan.
 
* Hayatın bütün esrarını çözdüğün vakit ölümü arzularsın. Çünkü o da hayatın sırlarından biridir.
 
* Hayatın öyle geniş ve büyük boşlukları vardır ki,can buralarda dolanırda,bu süre,insanoğlunun kendi buluşu olan zaman tarafından ölçülemez.
66. satır:
* Her erkek iki kadına aşık olur. Biri hayallerinde yarattığı diğeriyse henüz doğmamış olandır.
 
* Her kışın yüreğinde titreyen bir bahar vardır. Her gecenin peçesinin ardında tebessümle bekleyen bir şafak vardır.
 
* İnsanın hakikati, sana gösterdiğinde değil, gösteremediğindedir. Bundan ötürü onu tanımak istersen dediklerine değil, demediklerine kulak ver.
 
* İş, görünür kılınmış sevgidir.
76. satır:
* Misafirler olmasaydı, evlerimiz mezara dönerdi.
 
* Ne gariptir ki toplum olarak, aklı yavaş olana değil de ayağı yavaş olana; yüreği kör olana değil de gözü kör olana acırız...
 
* Neşeli yüreklerle neşeli şarkılar söyleyen kederli bir kalp ne kadar yücedir.
84. satır:
* Sahip olduklarınızdan verdiğinizde çok az şey vermiş olursunuz. Gerçek veriş kendinizden vermektir.
 
* Sevinciniz peçesini kaldırmış kederinizdir. Daima birlikte gelirler. Biri yanı başınızdayken, diğeri yatağınızda uyuklamaktadır.
 
* Sırtını güneşe çevirirsen gölgenden gayrı bir şey göremezsin.
 
* Siz çoksunuz, oysa ben tekim. Bana dilediğinizi söyleyin veyapınve yapın. Dişi koyun gecenin karanlığında kurtların avı olabilir... Fakat kanı, vadinin taşlarında tan ağarıp da güneş yükselene değin duracak! ''Vadinin Perileri adlı kitabından alıntı''
 
* Suskunluğu gevezeden, hoşgörüyü hoşgörüsüzden ve kibarlığı kaba olandan öğrendim. Ne garip ki, tüm bu öğretmenlerime karşı oldukça nankörüm.
 
* Şiir bir düşüncenin ifadesi değildir. O, kanayan bir yaradan veya gülümseyen bir ağızdan yükselen bir şarkıdır.
117. satır:
*Biz avare gezginler, daima en tenha yolu ararız; başlamaz hiçbir gün bizim başka bir günü sona erdirdiğimiz yerde ve hiçbir gün doğumu bulamaz bizi günbatımının bıraktığı yerde.<ref name=Ermis/>
**''S.91''
 
 
== Kaynaklar ==
Satır 132 ⟶ 133:
m= |
}}
 
 
[[Kategori:Kişiler-H]]
"https://tr.wikiquote.org/wiki/Halil_Cibran" sayfasından alınmıştır