Steven Best: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Science (mesaj | katkılar)
Değişiklik özeti yok
Science (mesaj | katkılar)
Değişiklik özeti yok
10. satır:
<!-- Üstteki Satırlara Lütfen Kişisel Bilgileri Giriniz -->
 
*Haklar elbette beyaz, elit kapitalist bir söylemle başladı. Marks’ın söylediği gibi bu söylem özel bir menfaati sanki genel bir menfaat gibi sunarak kendini gizliyor. İnsan hakları aslında kapitalistlerin haklarıydı.<ref> name="Ekolojik Kriz Zamanında Hayvan Özgürlüğü ve Ahlâki İlerleme">[http://hayvanozgurlugucevirileri.com/2012/10/08/ekolojik-kriz-zamaninda-hayvan-ozgurlugu-ve-ahlaki-ilerleme/ isimliEkolojik yazısındanKriz alıntı.Zamanında Hayvan Özgürlüğü ve Ahlâki İlerleme]</ref>
**(05 Eylül 2012)
 
*Hangi grup en uzun süre böylesine ezilmiş, en yoğun ve yaygın biçimlerde sömürülmüştür ki hayvanlardan başka? En güçsüz insanların bile gene de hayvanlar üzerinde kontrolünün olduğu, yoksul ya da ezilmiş neredeyse bütün insanların kendini hayvanlardan üstün kabul ettiği, hayvanlara sahip olmak, onları sömürmek ve öldürmek için yasal haklarının olduğu koşullarda hayvan bakış açısı mümkün olan bütün teori, tarih, etik ve siyaset içerisinde olabilecek en radikal değişimdir. Eğer tarih efendiler ve köleler arasında bir mücadele ise; insanlar efendidir, hayvanlar ise köle.<ref>Steve Best,[http://hayvanozgurlugucevirileri.com/2013/04/29/hayvan-bakis-acisi-kurami-i-kisim/ Hayvan Bakış Açısı Kuramı - I. Kısım: Hayvan Bakış Açısı Teorisinin Epistemolojisi ve Politikası]</ref>
 
*[[Hayvan hakları]] daha büyük kafesler değil boş kafesler talep eder. <ref>[http://hayvanozgurlugucevirileri.com/2014/06/28/yeni-baslayanlar-icin-hayvan-refahciligi-hayvan-haklari-hayvan-ozgurlugu-ve-alf/ YENİ BAŞLAYANLAR İÇİN: Hayvan Refahçılığı, Hayvan Hakları, Hayvan Özgürlüğü ve ALF]</ref>
 
*Bilişsel etoloji argümanı, hayvan duyguları ve bilincinin bizimki kadar kompleks olmadığı bir kenara, ciddi anlamda zengin şekillerde var olduğunu söylüyor. İnsanlar zekâya sahip olma anlamında belli bir dereceye dek benzersiz canlılardır; bildiğim kadarıyla başka hiçbir tür sone ya da sonat yazmadı, cebir denklemleri çözmedi ya da evrenin yapısı üzerine düşünmedi. Ama insanlar, bir neokortekse sahip olma; sevgi, yalnızlık, empati ve utanma gibi kompleks duygulara sahip olma; sofistike dil, davranış ve topluma sahip olma; ve belki de estetik ve ahlâki duyarlılıklara sahip olma anlamında benzersiz ve eşsiz değil.<ref>[http://hayvanozgurlugucevirileri.com/2014/08/09/hayvanlari-umursamak-2/ Hayvanları Umursamak]</ref>
Satır 20 ⟶ 21:
*Hayvanların bir zihni olduğunu kabul ettikçe, kendi zihinlerimizi özgürleştirmeye başlıyoruz.<ref>[http://hayvanozgurlugucevirileri.com/2014/08/09/hayvanlari-umursamak-2/ Hayvanları Umursamak]</ref>
 
*Dünyayı anlamak için kullandığımız dil son derece önemli; bu dil düşüncelerimizi şekillendiriyor, kısıtlıyor; eğer doğayı bir makine gibi tanımlarsak o zaman ona varoluşumuza yabancı şeylerin bir parçası gibi davranırız. Aynı şekilde eğer hayvanlara eşya ve nesne muamelesi yaparsak, o zaman onlara yaşamı olmayan şeyler, sıradan basit metalar ya da kullanıp atılabilir objeler gibi bakmaya doğru meylederiz. Bu tür kavramlara minnet duyan insanlar hayvanları zincire vuruyor, hayvanları gıda, tıbbi ve eğlence kaynakları olarak sömürüyor; ya da mobilyalarını tırmıkladılar diye ötenazi uygulayarak öldürtüyorlar. <ref>[http://hayvanozgurlugucevirileri.com/2011/03/13/sessiz-devrim/ Ulusal Evsiz Hayvanlar Günü’nde yapılan konuşmasındanbir alıntı (17 Ağustos, 2002).konuşma]</ref>
**(17 Ağustos 2002)
 
*Bizler karanlık, rahatsız edici zamanlarda yaşıyoruz: savaşlara, soykırıma, terörizme, küresel kapitalizme, sınır tanımayan militarizme, bugüne dek benzeri görülmemiş bir devlet gözetimine ve baskına, sallama bir “terörizme karşı savaş” nidasıyla muhaliflere karşı girişilen saldırılara ve türlerin yok oluşu, yağmur ormanlarının tükenişi ve küresel ısınma gibi çeşitleri olan ekolojik bir krize tanık oluyoruz. Bilim adamları küresel ekolojik krizde, geriye dönülmez bir noktaya varmak üzere olduğumuz konusunda insanları uyarıyor. Çoğu bilim adamı da, buzulları suya ve ormanları da çöllere çeviren katastrofik değişimlerin meydana gelme hızından dolayı ciddi bir şaşkınlık yaşıyor. <ref> name="Hayvan Hakları ve Ahlaksal İlerleme: İnsanın Evrim Mücadelesi">[http://hayvanozgurlugucevirileri.com/2010/12/18/hayvan-haklari-ve-ahlaksal-ilerleme-insanin-evrim-mucadelesi/ isimliHayvan yazısındanHakları alıntı.ve Ahlaksal İlerleme: İnsanın Evrim Mücadelesi]</ref>
 
*Klasik bir şekilde söylemek gerekirse, birisi “kalkınma” kelimesini söylediği an, silahıma uzanıyorum. En kötüsü ise “kalkınma”; hırs, sömürü, soykırım ve [[insan]]ların, [[hayvanlar]]ın, biyolojik çeşitliliğin şirket-militarizm makinasının devasa tekerlekleri arasında ezilmesinde bir suç aleti olarak işlev görüyor. “Kalkınma” kelimesi olsa olsa, milyonlarca insanın hayatta kalmak için debelendiği bu gerileme çağında zalim bir şaka olabilir. <ref> name="Hayvan Hakları ve Ahlaksal İlerleme: İnsanın Evrim Mücadelesi" isimli yazısından alıntı.</ref>
 
*[[Rousseau]], [[Condorcet]] ve [[Marks]] gibi birkaç modernist, kalkınma kavramını bütün insanlara faydası olan evrensel bir terim olarak tanımlamış, ama bu denkleme başka türleri katmamıştır. Hiçbiri modern dünyanın insanların kazanımlarının, [[hayvanlar]]ın ve dünyanın kaybetmesi pahasına elde edildiği fikri üzerinde düşünmedi. Batı medeniyeti kalkınmayı, milyarlarca hayvanın köleleştirilmesi, sömürülmesi, katledilmesi; doğanın yağmalanıp talan edilmesi yoluyla kendi refahında ve konforunda meydana getirdiği gelişmeler olarak ölçmüştür. [[Hayvanlar]] ve ekolojik bakış açısından bakıldığında ise “kalkınma” bir gerilemedir -bu da kürk çiftçiliği, fabrika çiftçiliği, mezbahalar, aşırı nüfus artışı, türlerin yok oluşu, küresel ısınma ve dünyanın giderek kötü bir hal alması gibi korkunç gelişmelerden de alenen belli olmaktadır. <ref> name="Hayvan Hakları ve Ahlaksal İlerleme: İnsanın Evrim Mücadelesi" isimli yazısından alıntı.</ref>
 
*İnsan ve [[hayvan]] özgürlüğü hareketleri birbirinden ayrılamaz; çünkü hepsi özgür olmadan hiçbiri özgür olamaz. İnsanlar hayvanları sömürdüğü sürece huzurlu, insancıl ve sürdürülebilir toplumlar geliştiremez. Aynı şekilde [[hayvanlar]] da toplumlarda derin psikolojik ve kurumsal değişiklikler yapılmadan özgürlüklerine kavuşturulamazlar.
 
*Elbette hayvanlardan farklıyız; hayır, onlar elbette uzay gemisi yapamazlar, hayır onlar matematikten anlamazlar, hayır tabii ki [[Shelley]] gibi romantik şiir yazamazlar. Lanet olsun! Siz bir balina gibi yüzebilir misiniz? Kartal gibi uçabilir misiniz? Bir yarasa gibi işitebilir misiniz? Bir kedi kadar güzel misiniz? Bir kedi kadar güzel kokuyor musunuz? Kimlerin hak sahibi olacağı ve kimlerin hak sahibi olamayacağı, kimlerin topluma dahil olup olamayacağı türünden bir ahlaki evrende kriterimizi akıl olarak belirlemek tamamen saçmadır ve ayrımcılıktan başka bir şey değildir! Eğer zürafalar insan ırkı kadar geri kafalı, kendini beğenmiş ve önyargılı olsaydı en az 2 metrelik boynunuz olmadığı sürece hiçbir hakkınız olmayacaktı. Sizi dirikesimle kestikleri, yiyecek olasınız diye kesip biçtikleri, sırf o kadar uzun bir boynunuz yok diye size her türden işkenceyi yaptıkları böylesine emperyalist bir zürafa dünyasında yaşamak ister miydiniz? İşte bizim ahlaki kodumuz böylesine ayrımcı ve önyargılı.<ref>Dr. Stevename="Ekolojik Best’inKriz 05Zamanında Eylül 2012 günü Roma’da Sapienza Üniversitesi’nde verdiği “HayvanHayvan Özgürlüğü ve AhlâkîAhlâki İlerleme: İnsanın Evrim Mücadelesi” isimli konuşmasından alıntı<"/ref>
**(05 Eylül 2012)
 
*'[[Hayvan Hakları]] Akımı' şu anda gezegenin en önemli, en dinamik ve en güçlü akımıdır. Tüm 'insan hakları' akımlarına bakın, neredeler? Feminizm akımı nerede, sivil hakları akımı nerede, savaş karşıtı akım nerede? Tamamen bitik haldeler. Etkisizler, tamamen bir kenara atılmış, yok olmuş durumdalar. Fakat eğer, "[[Hayvan Hakları]] Akımı nerede?" diye sorarsanız; her yerdedir!<br>Şiddeti ve korkunç trajediyi durdurmak için kişi, barış şarkıları söylemekten biraz daha fazlasını yapmalıdır. Bu akımın evrim geçirip, 'İrlanda Cumhuriyet Ordusu' gibi bir akıma dönüşeceği ve şimdiki kullanılan taktikleri değil de -şimdiki kullanılan taktikler terörizm değildir- masum ve silahsız kişiler ya da hayvan deneyleriyle ilgisi olmayan bir kişi zarar gördüğünde, gerçek terörist taktikler kullanacağı imkansız bir şey değildir. Fakat bunun doğuracağı sonuçlar bazen kaçınılmazdır.<br>Eğer rahatlık içinde olan bir çocuk ile, mutlak sıkıntı içinde olan bir hayvanı korumak arasında bir seçim yapmam gerekse, her seferinde hayvanı korurum.<br>Savaşların varolmasının sebebleri, mantığı kullanmanın, ikna etmenin, diyalogların başarısız olması ve iki değişik tarafın kavgasının sabitleşip, şiddete dönüşme tehditi içinde olmasıdır. 19. yüzyıl Amerika'sında insan köleliği konusunda iç savaş vardı. İleride bir gün, 21. yüzyılda ya da ötesinde [[hayvan]] hakları konusunda da iç [[savaş]] çıkabilir!<ref>[http://www.youtube.com/watch?v=GLs-L-1s8cg youtube.com]</ref>
 
*Hümanist, şiddet içermeyen ütopya; o sözde “aydın” ve “ilerici” [[insan]]lar, [[eşitlik]] ve hak kavramlarını bu gezegeni beraber paylaştığımız canlıları da kapsayacak şekilde genişletene dek ikiyüzlü bir yalan olarak kalacak.<ref>[http://www.drstevebest.org/AnimalRightsandtheNewEnlightenment.htm drstevebest.org]</ref>
 
*“Radikal” geleneklerin hiçbir şekilde hayvan ve çevre bakış açısından özgürleştirici bir felsefe ya da politika olmadığını kavradım. Solculuğu hayvanlara yönelik bir tür Stalinizm olarak görüyordum. Sol, insanın iktidar patolojilerinin derin köklerini kavrayamıyor, kapitalist insanmerkezciliği sosyalist insanmerkezcilikle değiştiriyordu, bu yüzden asla temel sosyal ve ekolojik sorunları çözemez. Hayvan davranışı konusunda bilim öncesi ve mekanistik modele dayanarak hareket ederken bir yandan da insanları ve hayvanları birbirinin evrimsel bir devamlılığı olarak görmektense ontolojik bir uçurumla birbirinden ayıran düalist zıtlıklar olarak görüyor. Bugüne dek Karanlık Çağlarda çamura saplanıp kalmış, felsefi ([[hayvan hakları]]) ve bilimsel (bilişsel etoloji) devrimler, psikolojik olarak şoka girmiş insanlığın ve “uygarlık” denen kanserin yıkıntılarını temizlemek için hayati öneme sahip yeni paradigmalar ortaya çıkarırken Solcuların yanından esip gitmiş. <ref> name="Bir Mücadele Günlüğünden Notlar">[http://hayvanozgurlugucevirileri.com/2012/06/24/bir-mucadele-gunlugunden-notlar/ isimliBir makalesindenMücadele alıntı.Günlüğünden Notlar]</ref>
 
*Akademisyenlerin çoğundan farklı olarak öğretme eyleminin ve araştırmanın aktivizme ve günün acil konularına bağlanması gerektiğine inanıyorum. Çevresel yıkım, türlerin yok oluşu ve avcı küresel kapitalizme boğulmuş bir dünyada, akademisyenlerin toplumsal dönüşümlerle ve devrimci değişimlerle ilgisi olmayan soyut konularla uğraşma lüksü olmamalı. Tersine; akademisyenler toplumsal hareket ve topluluklarda tahakküm, hiyerarşi, refah ve iktidarın elitler arasında giderek daha konsantre hale gelmesi, sürüp giden hayvan soykırımı ve gezegen çapında yaşanan ekolojik çöküşün sebepleri ve dinamiklerini anlayacak ve onu dönüştürmeye yardımcı olacak becerilerini kullanan organik entelektüeller olarak çalışmalılar. <ref> name="Bir Mücadele Günlüğünden Notlar" isimli makalesinden alıntı.</ref>
 
*[[Martin Luther King]]’in şiddet ve ayrımcılıktan uzak paradigmatik “dünya evi” vizyonu, eşitlik ve barış değerleri bütün hayvan türlerini kapsayacak şekilde genişletilmedikçe her yanından kan akan bir mezbahadan başka bir şey değildir. <ref> name="Bir Mücadele Günlüğünden Notlar" isimli makalesinden alıntı.</ref>
 
*Ekoloji ve [[hayvan hakları]] perspektifinden bakıldığında Marksistler ve diğer sosyal radikaller aşırı derecede tutucu tavırlar sergilemiştir. [[Komünist Manifesto]]'da [[Marks]] ve [[Engels]], [[hayvan]] refahçılarını küçük burjuva veya hayırseverler, fanatikler, naif reformistlerle aynı gerici kategoride değerlendirmişler ve böylece mesela ABD’deki hayvan refahı hareketinin kadınların politize olmasında önemli olduğunu anlayamamışlardır, kadınlar [[hayvan]]lara uygulanan zulmü azaltmaya uğraşırken onların bu mücadelesi erkek şiddetine karşı ve çocukların sömürülmesine karşı yürüttükleri mücadeleden ayrı bir şey değildi. <ref name="Devrimi Yeniden Düşünmek: Hayvan Özgürlüğü, İnsan Özgürlüğü ve Solun Geleceği">[http://wwwhayvanozgurlugucevirileri.drstevebest.orgcom/2009/12/27/devrimi-yeniden-dusunmek-hayvan-ozgurlugu-insan-ozgurlugu-ve-solun-gelecegi/RethinkingRevolution.htm drstevebest.orgDevrimi Yeniden Düşünmek: Hayvan Özgürlüğü, İnsan Özgürlüğü ve Solun Geleceği]</ref>
 
*1844 Ekonomik ve Felsefi manüskriptlerde [[Karl Marks]], [[insan]] hayatına doğacı bir bakış geliştirdi ama baskın Batı geleneği gibi insanlarla insan olmayan [[hayvanlar]] arasında keskin bir [[düalizm]] sergiledi, sadece insanların bilince ve kompleks bir sosyal [[dünya]]ya sahip olduğunu ileri sürdü. Hayvanların duygusal, sosyal, ve [[psikoloji]]k karmaşık yapısını reddederek Marks aslında hayvanların üretici eylemlilik anlamında sadece anlık ve içgüdüsel bir bağ sergilerken insan emeğinin özgür irade ve zekayla ortaya çıktığını ileri sürmüştür. Eğer [[Marksizm]] ve diğer Sol gelenekler gururla teorilerini [[bilim]]e dayandırıyorlarsa, o zaman sosyal radikallerin o bilimin -özellikle de hayvan duyguları, düşünceleri ve iletişiminin karmaşıklığını çalışan kognitif etoloji disiplininin hayvanları bilinçten ve sosyal hayattan yoksun varlıklar olarak gören yanılgılarla dolu, gerici, [[türcü]] kavramlarını çevrelediğini idrak etmeleri gerekiyor. <ref>[http name="Devrimi Yeniden Düşünmek://www.drstevebest.org/RethinkingRevolution.htm drstevebest.org]<Hayvan Özgürlüğü, İnsan Özgürlüğü ve Solun Geleceği"/ref>
 
*Marks’ın çevreci bir bilince sahip olup olmadığına dair bir sürü renkli tartışma devam ededursun, O'nun [[türcü]] olduğu ve sosyal teori ve politikaları sakatlayan demode antroposentrik/İnsan merkezli paradigmaya sahip birisi olduğu kesindir. Sol türcülüğünün[[türcü]]lüğünün manzarası –çoğunlukla ilerici dergilerde, gazetelerde ve online sitelerdeki makalelerin azlığından bellidir, bu da [[hayvan hakları]], [[hayvan]] sömürüsü meselelerini düşünmeyi reddetme şeklindeki bir kabalıktan kaynaklanıyor. <ref>[http name="Devrimi Yeniden Düşünmek://www.drstevebest.org/RethinkingRevolution.htm drstevebest.org]<Hayvan Özgürlüğü, İnsan Özgürlüğü ve Solun Geleceği"/ref>
 
*Atina’dan Paris’e, New York’tan Brezilya’ya kadar, tipik anlamda politikanın artık bir işe yaramayacağını bilenlerin sayısı artıyor. Eğer yeni mücadele biçimleri, yeni toplumsal hareketler icat etmek yerine onların kurallarıyla oynarsak, vicdanımızın anlamayacağı türden şiddet dolu güçlere karşı kendimizi silahlandırmazsak hep kaybedeceğiz. Dünyanın savunulması için kesin ve acil eylemlere ihtiyaç var: yollar bloke edilmeli, ağlar parça parça edilmeli, balina avlayan gemiler batırılmalı, her türden kafesler muhakkak boşaltılmalı. Ama bütün bu geçici savunma ölçülerinin ötesinde güçlü bir direniş hareketi oluşturmalı ve küresel kapitalizme devrimci bir alternatif inşa etmeliyiz -kendi değerlerimizi, kimliklerimizi, dünya görüşlerimizi ve ekonomik sistemlerimizi, sosyal ve politik kurumlarımızı ve birbirimizle, öteki hayvanlarla ve bir bütün olarak dünyayla aramızdaki ilişkilerimizi radikal anlamda değiştirmeliyiz.<ref>"İnsan İmparatorluğunun Yükselişi ve Çöküşü" isimli makalesinden alıntı.</ref>
 
*[[Hayvan haklarınahakları]]na aslında "insan hakları" mücadelesinden geldim. 1980'lerin başlarında bir üniversite öğrencisiyken, Orta Amerika ve Güney Afrika gibi meselelerle ilgileniyordum, bunlar da 1980'lerin başlarında oldukça önemli politik konulardı. Hem Marks’ı hem de sol literatürden başka isimleri bol bol okuyordum, anti-emperyalist ve ırkçılık karşıtı gruplarda çalışıyordum, politik bir eğitimden geçiyordum. 24 yaşımdayken bir aydınlanma anı yaşadım, bir gece double cheeseburger yerken oldukça açık ve net bir şekilde, hayatımda ilk kez yediğim şeyin boğazlanmış bir hayvanın cesedi olduğunu anladım. Bu görüntü aklımdan çıkmak bilmiyordu, bu görüntüyle hayvandan meydana gelmiş o sözde yiyecek arasında bağlantı kuruyordum ve öylesine rahatsız oldum ki yediğim şeyi tükürdüm, yeniden et yemeye çalıştım ama yiyemedim. İçsel anlamda bir şeyler oluyordu, bu konuda hiçbir bilgim yoktu, herhangi bir kitap okumamış, bir konferansa filan da gitmemiştim, olay tamamen içsel bir durumdu, bir çeşit önsezi gibiydi. Bu olaydan kısa bir süre sonra vejetaryen oldum.<ref>"Nettverk For Dvrs Frihet" adındaki Norveçli Türcülük karşıtı Grupla yapılan röportajdan alıntı.</ref>
 
*Hayvanları maruz bıraktığı zulümde hiçbir sınır tanımayan bir araç olarak mekanikçilik, hayvan deneyleri yapanların geceleri rahat uyumalarını sağlayan en geçerli dünya görüşü olarak kabul gördü.<ref>[http://hayvanozgurlugucevirileri.com/2014/08/09/hayvanlari-umursamak-2/ Hayvanları Umursamak]</ref>
Satır 70 ⟶ 73:
*İnsanlar [[hayvanlar]]a şiddet uyguladığında birbirlerine de şiddet uyguluyor; hayvanları kendi tüketimleri için basit kaynaklar gibi kullanarak bir araç haline getirirken aslında kendi psikolojik büyümelerini baltalıyor, şefkat kapasitelerini yok ediyorlar; hayvanların yaşam alanlarını yıkıp yok ederken aslında kendilerinin de ihtiyaç duyduğu ekolojik sistemleri sakat bırakıyorlar; hayvanları yemek için katlettiklerinde aslında dünyadaki açlık sorununun çoğalmasına sebep oluyor, birçok şekilde çevre krizini şiddetlendiriyor, kendi [[sağlık]]larını mahvediyor, insan kaynağı bütçelerini buharlaştırıyorlar. <ref>[http://hayvanozgurlugucevirileri.com/2012/02/01/ortak-dogalar-farkli-kaderler-turler-arasi-bir-ittifak-politikasina-dogru/ Ortak Doğalar, Farklı Kaderler: Türler Arası Bir İttifak Politikasına Doğru]</ref>
 
*[[Hayvan hakları]], insan türü kimliğine yapılmış bir taarruzdur. Bu taarruz; [[türcülük]] pusulasını paramparça ederek, dünyadaki yerini bulmak için kullandığı kozmolojik haritalarını sorgulamaya çağırır insanları. Hayvan hakları, insanların [[hayvanlar]] üzerindeki üstünlük iddialarından vazgeçmesini talep eder. İnsanlardan gücün sorumluluk gerektirdiğini, güçlü olmanın haklı olmak olmayabileceğini, ve geniş bir neokorteksin doğal dünyaya tecavüz edip onu yağmalamak için bir mazeret olmadığını idrak etmelerini ister. <ref>[http://www.drstevebest.org/AnimalRightsandtheNewEnlightenment.htm drstevebest.org]</ref>
 
*[[Hayvan hakları]] modern insanlığın tertiplediği eşitlik, demokrasi ve haklar gibi en yüksek değerlerin geliştirilmesinde bir sonraki sahne. Kendimizi gezegene hükmeden yarı [[tanrı]]lar olarak gören o sapkın kavramlarımızı, yaşayan büyük ilişkiler ağına ait ve bu ağ içerisinde birbirine bağımlı varlıklar olduğumuzu söyleyen daha alçakgönüllü ve bütüncü bir nosyonla değiştirmek zorundayız. Tahakkümcü ve [[türcü]] kimlikler bizi felaketler yokuşundan aşağıya doğru yuvarlıyor. Eğer [[insan]]lık ve yaşayan [[dünya]], bir bütün olarak bir geleceğe sahipse, insanlar hayatın tümüne saygı duyan evrensel bir etik kavramını kucaklamak zorundalar. <ref>[http://www.drstevebest.org/AnimalRightsandtheNewEnlightenment.htm drstevebest.org]</ref>
 
*[[Hümanizm]], büyük harflerle adı tarihe kazınmış bir kabilecilikten başka bir şey değil. <ref name="Evrim Geçir ya da Öl: Çok Geç Olmadan Ahlâki İlkelliğimizi Ortadan Kaldırabilir miyiz?">[http://hayvanozgurlugucevirileri.com/2010/12/16/evrim-gecir-ya-da-ol/ Evrim Geçir ya da Öl: Çok Geç Olmadan Ahlâki İlkelliğimizi Ortadan Kaldırabilir miyiz?]</ref>
 
*[[Hayvan]] özgürlüğü; insanlar yavaş yavaş hiyerarşiyi, eşitsizliği ve herhangi bir biçimde haksızlığı savunan fikirlerin batıl, temelsiz ve anlamsız olduğunu anladıkları geniş tarihsel bir öğrenme sürecinin bir sonucudur. <ref>[http://hayvanozgurlugucevirileri.com/2010/12/16/evrim-gecir-ya-da-ol/ name="Evrim Geçir ya da Öl: Çok Geç Olmadan Ahlâki İlkelliğimizi Ortadan Kaldırabilir miyiz?]<"/ref>
 
*Gerçekten devrimci[[devrim]]ci bir sosyal teori ve hareket, sadece bir türün üyelerini değil, bütün türleri ve dünyayı özgürleştirecek. Adını layığıyla taşıyacak bir devrimci hareket, hakimiyetin ilk tarım toplumlarında görülen hayvan evcilleştirme pratikleri gibi örneklerini düşünerek hiyerarşi ve egemenliği kavramsal kökleri üzerinden kavrayacak; doğaya, çevreci ve [[hayvan haklarınahakları]]na dair yeni bir etik oluştururken her türden öldürücü hiyerarşik düşüncenin ve amaç aracı meşrulaştırır fikrinin yapısını aşabilecektir. <ref>[http://hayvanozgurlugucevirileri.com/2010/12/16/evrim-gecir-ya-da-ol/ name="Evrim Geçir ya da Öl: Çok Geç Olmadan Ahlâki İlkelliğimizi Ortadan Kaldırabilir miyiz?]<"/ref>
 
*Dünyaya çarpan meteor biziz. <ref name="21. Yüzyıl Devrimi">[http://tumzamanlar.wordpresshayvanozgurlugucevirileri.com/20132011/02/2220/anarsizm-bu21-kezyuzyil-hayvanlardevrimi-icin2/ 21. Yüzyıl Devrimi]</ref>
 
*İnsanın[[İnsan]]ın insanı tahakküm altına alması ve bunun savaş, kölelik ve soykırımla gerçekleştirilmesi genellikle kurbanların dil yoluyla aşağılanmasıyla başlar. Ancak insanlıktan çıkarmanın araçları ve metodları türetilmiş şeylerdir, çünkü [[türcülük]] Batı’nın diğer halklara olan gaddarlığını cesaretlendiren, sürdüren ve meşrulaştıran kavramsal paradigmayı sağlamıştır. Tarih boyunca [[hayvanlar]]ı kurban haline getirişimiz birbirimizi kurban haline getirişimizin modelini ve temelini oluşturmuştur. Tarih, insanların hayvanları sömürüp katletmesi; ardından diğer insanlara hayvanmış gibi davranıp aynısını onlara yaptığını gösteren bir kalıbın varlığını ortaya koyuyor. Fethedenler ister Avrupalı emperyalistler, Amerikalı sömürgeciler ya da Alman Naziler olsun Batılı saldırganlar kılıç oyunundan önce kelime oyunu oynadılar, kurbanlarına “fare”, “domuz”, maymun” ve “aşağılık hayvan” gibi isimlerle hitap ettiler. <ref name="21. Yüzyıl Devrimi"/>
 
*Nazi toplama kamplarında kullanılan endüstriyel öldürme biçimlerinin ABD mezbahalarında 19. yüzyılın sonlarında kullanılan tekniklerden model alındığını söylemek gerek. Yahudi soykırımı kurbanları [[hayvanlar]]ın mezbahaya götürüldüğü aynı tren raylarında taşındılar, insanlar tavuk çiftliklerindeki tavuklar gibi bir araya tıkıştırıldılar, ve Auschwitz gibi öldürme alanlarının kendi mezbahaları vardı. [[Hayvanlar]]ın topyekûn nesneleştirilmesi ve masum canların mekanize bir biçimde öldürülmeleri insanlar için kitlesel öldürmelere yönelik bürokratik yönetimlerin ve teknolojilerin kolayca kendilerine de uygulanabileceği konusunda yapılmış bir uyarı anlamına gelmeliydi. Bu yüzden [[Theodor Adorno]] dokunaklı bir biçimde şu sözleri söylemişti: “Auschwitz bir insan bir mezbahaya bakıp da 'ama onlar hayvan' diye düşündüğü zaman başlar”. <ref name="21. Yüzyıl Devrimi"/>
 
*Hümanizm, insanın[[insan]]ın doğadan kopmasına dayalı katastrofik bir ilüzyona dayanan işlevsiz ve şiddet dolu bir dünya görüşüdür. <ref name="21. Yüzyıl Devrimi"/>
 
*Modern uygarlığı kurmak için insanlar[[insan]]lar nehirlere barajlar kurdu, yağmur ormanlarını kesti, bataklıkları kuruttu, milyarlarca [[hayvan]]ı katletti. Vahşi hayat yerine sosyal ve doğal dünyayı harmanlamaktan uzak, ekolojiye saygı duymayan geniş cam, çelik ve beton imparatorluklar kurdular. “Kalkınma” adına modernite, biyoçeşitlilik hayvanat bahçesi kafeslerinde ve donmuş DNA tüplerinde hayatta kalmaya çalışırken yaban otlakları birkaç koruma alanına indirgedi. Doğayı hakimiyet altına alma maceramız –“kalkınmamız”- otobanlarla, gökdelenlerle, fast food mekanlarıyla, büyük alışveriş merkezleriyle, otomobil galerileriyle ölçülüyor.<br>İnsanlar büyümemenin ilerlememek anlamına geldiğini düşünüyor; oysa gerçek tam tersi.<ref>[http://hayvanozgurlugucevirileri.com/2010/12/11/dunya-gunu%E2%80%99nden-ekolojik-topluma/ Dünya Günü’nden Ekolojik Topluma]</ref>
 
*Çoğu çevrecide görüldüğü gibi, Sol balıkçılıkla ilgileniyor, balıklarla değil; ormanlarla ilgileniyor, ormanda yaşayan canlılarla değil; insan kullanımı için “kaynak”larla ilgileniyor, yoksa hayvanların[[hayvanlar]]ın içsel değerleri olduğu ile değil. Solun çevresel ilgileri doğal dünyaya duyulan bir hürmet duygusundan kaynaklanmıyor, daha çok İnsan varoluşu için sürdürülebilir bir çevrenin önemini anlamış görünen “aydınlanmış bir insan merkezcilik”ten (net bir oksimoron) kaynaklanıyor. <ref name="21. Yüzyıl Devrimi"/>
 
*Gezegenin her bir yanında gözler önüne serilen devasa bir soykırım var, ve şu anda en çok ihtiyacımız olan şey devasa bir toplumsal direniş, ve ne şekilde olursa olsun dünyaya ve hayvanlara karşı yürütülen bu total savaşı durdurmak. Öfkeye, direnişe, korkusuzluğa, fedakârlığa, bedenlerimizi öne sürmeye, gerekirse özgürlüğümüzü ve hatta hayatlarımızı riske atmaya ihtiyacımız var. Akademisyenler nihayetinde politik eyleme ve devrimci değişimlere sürekli engel olan, kendi çıkarlarına düşkün kariyeristler, hayvan soykırımından para kazanan çıkarcılar, bürokratik görevliler, devletin hizmetçileri ve teorik fetişistler topu topu. <ref>[http://hayvanozgurlugucevirileri.com/2012/04/04/simdi-ihtiyacimiz-olan-sey/ Şimdi İhtiyacımız Olan Şey]</ref>
 
*Açık olalım: reform için değil [[devrim]] için mücadele ediyoruz; insancıl efendiler için değil köleliğin sona ermesi için mücadele ediyoruz. Hayvan özgürlüğü insan kulaklarının duyduğu en radikal fikri ilerilere taşıyor: [[hayvanlar]] bizim giysimiz, kaynaklarımız, yiyeceğimiz, eğlence araçlarımız değiller; onlar bizim amaçlarımız için değil kendi amaçları için varlar. <ref>[http://hayvanozgurlugucevirileri.com/2012/06/24/bir-mucadele-gunlugunden-notlar/ name="Bir Mücadele Günlüğünden Notlar]<"/ref>
 
*İnsan tarihlerinde belirgin bir motivasyon, önyargı ve hedef bulunur: Dini tarihler Tanrı’yı kutsar ve insanları küçük rollere indirgerken hümanist tarihler de “İnsan”ı ilahlaştırır, [[hayvanlar]]ı aptal ve sadece insanlar için var olan kaynaklar konumuna ve kendi kendilerine hiçbir değerleri olmayan aşağı varlıklar konumuna indirger. <ref name="Hayvan Bakış Açısı Kuramı - II.Kısım: Marksizm, Çevresel Determinizm ve Eko-Hümanizm">[http://hayvanozgurlugucevirileri.com/2013/04/30/hayvan-bakis-kurami-ii-kisim-marksizm-cevresel-determinizm-ve-eko-humanizm/ Hayvan Bakış Açısı Kuramı II.Kısım: Marksizm, Çevresel Determinizm ve Eko-Hümanizm]</ref>
 
*Marks, [[Darwin]]’in evrim teorisinden etkilenerek felsefi bir natüralizm geliştirdiyse bile [[insan]]ın benzersizliğini abartarak [[hayvanlar]]ı içgüdülerine göre yaşayan ve düşünceleri olmayan kaba canlılar olarak basitleştirdi. <ref name="Hayvan Bakış Açısı Kuramı - II.Kısım: Marksizm, Çevresel Determinizm ve Eko-Hümanizm"/>
==Kaynak==
{{Kaynakça}}
"https://tr.wikiquote.org/wiki/Steven_Best" sayfasından alınmıştır