XVI. Benedictus: Revizyonlar arasındaki fark
[kontrol edilmiş revizyon] | [kontrol edilmiş revizyon] |
İçerik silindi İçerik eklendi
k clean up AWB ile |
Değişiklik özeti yok |
||
9. satır:
}}
*Bir inancın bir dogması değil, [[insan]]lığın doğal seyri içinde gelişen bir gerekliliktir. Bu sorumluluğu apar topar üstüne alanlar için çeşitli tehlikeleri vardır
:''Cinsel perhiz hakkında, Salz der Erde, 1997''
*Bir erkek ve bir kadın arasında yaşanmıyorsa o ilişki [[evlilik]]le sonuçlanamaz.
:''Rahiblerin meclis toplantısındaki konuşmasından 1980''
*Eğer bir
:''Amerikan rahipleri konferansı, Denver, Haziran 2004''
*Son on yıllarda ne kadar çok ideolojik akım, doktrin ve moda olan düşünce gördük. Hıristiyanların küçük sandalı bu akımlarla sık sık sarsıldı:
:''
*Babam basireti ve sarsılmaz öngörüsü ile [[Hitler]]’in zaferinin Almanya’nın değil
:''Milesones, Ignatius Press
*Küreselleşme bugün tek taraflı kişisel menfaatlere yönelik bir sistemmiş gibi algılanıyor. Halbuki küreselleşme milletlerin birbirlerinden sorumlu olduğu, acılarını ve yüklerini beraber omuzladığı bir sistem olmalı
:''Campania rahiplerine ders, Benveneto, Haziran 2002''
*Mason örgütlenmeleri konusunda
:''26 Kasım 1983''
*Modern hayatta ve düşünce sisteminde inançlarını yerine getirmeye çalışan kimse kendini palyaço gibi hissedebilir.
:''Hıristiyanlığa giriş, 1969''
*20. yüzyılın sonunda insanlar için normal kavramına karşı çıkacak [[cesaret]]i göstermeli ve inancın içindeki sadeliği yeniden keşfetmeliyiz.
:''1966 yılındaki bir röportajından.''
*...Bu alıntı maalesef
:''İslam dünyasında tepkilere yol açan Rogensburg konuşmasının Almanca yayınlanan metninde [[II. Manuel Paleologos]]'a ait cümlelerin kendi düşüncesi olmadığını belirten dipnot.''
*Greenpeace ve Uluslararası Af Örgütü insanlığın endişelerini yatıştırmayı iş edinmiştir... Bu endişeler daha önceden Rafael, Mikelanj ya da Bach’ın yaydığı enerjiyle insanoğlunun aklına düşmüştü.
:''Salz der Erde, 1997''
*Harry Potter konusunda bizi aydınlatmanız çok faydalı. Çünkü kitabın satır aralarında gizlenmiş, yoldan çıkaran mesajlar özellikle çocukları kötü etkiler ve onların henüz gelişmekte olan Hıristiyan inancını yozlaştırır.
:''2003 yılında Alman
*Bazı durumlarda kişilerin cinsel tercihini göz önünde bulundurmak haklı bir ayrımcılıktır. Örneğin evlat edinme, koruyucu aile olma, öğretmenlik ya da koçluk yapma ve askerlik... Ayrımcılık yapmanın yasalara aykırı olduğu düşüncesi, otomatik olarak homoseksüellerin yasalarla korunduğu anlamına gelir.
:''Katolik rahiplere yazdığı bir mektuptan, Temmuz 1992''
*Papazlık
:''31 Mayıs 2004, Katolik kiliseleri piskopaslarına yazdığı mektuptan.''
:''Kasım 2004''▼
*En azından bir yanıyla
▲*Bir hıristiyan kültüründen zaman zaman hoşgörüsüzleşen agresif bir laikliğe geçtik
:''Figaro Magazine’de Ağustos 2004’te yayınlanan söyleşisi''▼
▲:Kasım 2004
*Bulaşıcı hastalık problemini çözmek için
▲*En azından bir yanıyla , köktendinciliğin yükselişi , aşırı laikliğin provokasyonu olarak gerçekleşmiştir. Kutsallık duygusunun ve başkalarına karşı saygının böyle yok oluşu, Arap ve İslam dünyasında bir öz savunma reaksiyonuna yol açtı. Mutlaklaştırılan laiklik, köktendinciliğin korkunç meydan okuyuşuna cevap veremez. Yalnızca mantıkla derin bir uyum içindeki dini duygu bu radikalizmleri ılımlı hale getirebilir ve kültürler diyaloğunda bir denge bulunmasını sağlayabilir.
▲:Figaro Magazine’de Ağustos 2004’te yayınlanan söyleşisi
*[[Karl Marx]] Hıristiyanlığın adaletsizlik, yoksulluk ve eşitsizlikle baş etme konusunda
▲*Bulaşıcı hastalık problemini çözmek için prezervatif kullanımını artırmaya çalışmak sadece teknik açıdan yetersiz değil, aynı zamanda ve her şeyin üstünde ahlaki açıdan kabul edilemez. Güvenli [[seks]] önerisi hem problemin özünden uzaklaşıyor hem de [[insan]]ların ahlaki temelini çökertiyor.
:''Benveneto, Campania rahiplerine ders, Haziran 2002''▼
▲:Süddeutsche Zeitung’daki bir röportajından, 1988
*Avrupa coğrafi değil kültürel bir kıtadır. Ona ortak bir kimlik veren kültürüdür. Bu kıtanın oluşmasına yol açan kökenler
▲*[[Karl Marx]] Hıristiyanlığın adaletsizlik, yoksulluk ve eşitsizlikle baş etme konusunda binbeşyüz yılı olduğunu ama bu zamanın sadece bunu başaramayacağını kanıtladığını söyledi. Buna göre Marx, yeni yöntemler geliştirilmesi gerektiğini savundu ve on yıllar boyu birçokları dayanışma temeline oturtulmuş Marksist sosyalist sistemin yoksulluğu sona erdireceğine ve dünyaya barışı getireceğine inandı. Bugün, [[tanrı]]’yı hiçe sayan politikaların ve böylesi sosyal teorilerin geride nasıl nasıl büyük katliamlar bıraktığını görüyoruz. Hıristiyan inancı etkisinde şekillenen liberal ekonominin [[dünya]]’nın çeşitli bölgelerinde başarıya ulaştığı inkar edilemez ama Afrika gibi güç bloklarının ekonomik çıkarları için [[savaş]]tığı yerlerde sonuç daha üzücü olmuştur. Böyle durumlarda eski sosyal yapılar ve ahlaki değerler yok edilmiş, sonucunda da kulaklarımızdan silinmeyen acılı bağırışlar kalmıştır. Hayır tanrı olmadan hiçbir şey iyi gidemez.
:''Ağustos 2004, papa olmadan önce Figaro Magazine’e verdiği röportajdan.''▼
▲:Benveneto, Campania rahiplerine ders, Haziran 2002
*Avrupa’dan coğrafi olmayan kültürel bir kıta olarak söz ettik
▲*Avrupa coğrafi değil kültürel bir kıtadır. Ona ortak bir kimlik veren kültürüdür. Bu kıtanın oluşmasına yol açan kökenler , Hıristiyanlığın kökenleridir. Bu tarihin basit bir olgusudur. Böylesine yadsınamaz bir olguya karşı direnişlerin ortaya çıkmasını anlamakta zorlanıyorum. Eğer bunun çok uzak bir geçmişe ait kültür olduğunu iddia ediyorsanız, Avrupa’nın İkinci Dünya Savaşı sonrası yeniden doğuşunun Schuman, Adenauer, De Gaulle, De Gasperi gibi Hıristiyan köklere sahip insanlar tarafından gerçekleştirildiğini söylemek isterim. Ateist veya Hıristiyan karşıtı totalitarizmlerin yol açtığı yıkımlarla mücadele ettiler. Bu gerçeği gizlemek çok garip ve tehlikelidir.
:''Ağustos 2004, papa olmadan önce Figaro Magazine’e verdiği röportajdan.''
▲*Avrupa’dan coğrafi olmayan kültürel bir kıta olarak söz ettik . Bu anlamda [[Türkiye]] tarih boyunca Avrupa’ya sürekli karşıt başka bir kıtayı temsil etmiştir. Bizans İmparatorluğu’yla [[savaş]]lar olmuştur, [[İstanbul|Konstantinopolis]]’in düşüşüne, Balkan Savaşlarına, Viyana ve Avusturya’ya karşı tehditlere bakın…Dolayısıyla şöyle düşünüyorum: Bu iki kıtayı özdeşleştirmek yanlış olur. Kendisini islam temeline dayanmakla birlikte laik bir devlet olarak tanımlayan Türkiye, komşusu Arap ülkeleriyle bir kültürel kıta oluşturabilir ve kendi kimliğine sahip ama hepimizin kabul etmesi gereken büyük hümanist değerlere uyumlu bir kültürün baş aktörü haline gelebilir. Bu fikir, Avrupa ile yakın ve dostane işbirliğine karşı değildir ve her türlü köktendinciliğe karşı birleşik bir gücün ortaya çıkmasını sağlayacaktır.
▲:Ağustos 2004, papa olmadan önce Figaro Magazine’e verdiği röportajdan
{{Vikiler|
|