Ahmet Hamdi Tanpınar: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Kılıç46 (mesaj | katkılar)
Babatolian (mesaj | katkılar)
dz.
9. satır:
}}
 
== Kaynaklı sözlerEserleri ==
=== ''Beş Şehir'' (1946) ===
 
=== Beş Şehir (1946) ===
 
* Beş Şehir'in asıl konusu hayatımızda kaybolan şeylerin ardından duyulan üzüntü ile yeniye karşı beslenen iştiyaktır<ref>TANPINAR, Ahmet Hamdi, Beş Şehir, Dergah Yayınları, Arka Kapak</ref>.
 
Satır 21 ⟶ 19:
* [[I. Süleyman|Kanunî’nin]] tahta çıktığı senelerde [[İstanbul]], camiî, han, hamam, medrese, büyük saray, evliya türbeleri ve çeşmeleriyle tam bir Türk şehri idi. Yalnız bize ait olan bu manzaranın şimdi deha ile tamamlanması, bu gelişmeyi bir infilâk hâline getirmesi lâzımdı. İşte Sinan bunu yapar.<ref>TANPINAR, Ahmet Hamdi, Beş Şehir, Dergah Yayınları, s.</ref>
 
=== ''Huzur'' (1949) ===
 
* Değişmeyecek olan, hayata şekil veren, ona bizim damgamızı basan şeylerdir <ref>TANPINAR, Ahmet Hamdi, Huzur, Dergah Yayınları, s.21</ref>.
 
Satır 33 ⟶ 30:
* Memleketimizde zihnî bir [[tembellik]] var. Bir safsata gibi görünecek ama ıstırabsız ve meselesiz yaşıyoruz. Eğer kitap bu tembelliği silmeye yardım ederse mesûd olurum (Huzur üzerine yapılan bir söyleşide kitabın yazılış amacını açıklar). <ref>TANPINAR, Ahmet, Hamdi, Mücevherlerin Sırrı (Derlenmiş Yazılar, Anket ve Röportajlar) Yapı Kredi Yay. İstanbul, 2002, s. 206</ref>
 
=== ''Saatleri Ayarlama Enstitüsü'' (1962) ===
 
* Ben aşktan daima kaçtım. Hiç sevmedim. Belki bir eksiğim oldu. Fakat rahatım. Aşkın kötü tarafı insanlara verdiği zevki eninde sonunda ödetmesidir. Şu veya bu şekilde... Fakat daima ödersiniz... Hiçbir şey olmasa, bir insanın hayatına lüzumundan fazla girersiniz ki bundan daha korkunç bir şey olamaz.<ref>TANPINAR, Ahmet Hamdi, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Dergah Yayınları</ref>
 
Satır 45 ⟶ 41:
*[[İnsan]]ların saadet anlayışları da gariptir. Kitaplara bakarsınız, kendilerini dinlersiniz, insanoğlunun asıl vasfı akıldır. Onun sayesinde diğer [[hayvanlar]]dan ayrılır. Beylik sözüyle hayata hükmeder. Fakat kendi hatalarına teker teker bakarsanız bu yapıcı unsurun zerre kadar müdahalesini göremezsiniz. Bütün telakkileri, hususi bağlanışları hep bu aklın varlığını yalanlar. <ref>Ahmet Hamdi Tanpınar, Saatleri Ayarlama Enstitüsü</ref>
 
=== ''Yaşadığım Gibi'' (1970) ===
* [[Çalışmak]], zamanına sahip olmak, onu kullanmasını bilmektir.<ref>Ebediyetin Huzurunda, s. 235</ref>
 
* [[Sabır]], insanoğlunun tek kalesidir. <ref>Ebediyetin Huzurunda, s. 257</ref>
=== Yaşadığım Gibi (1970) ===
 
* [[Genç]]lerimiz ihtirassız, hatta heyecansız; [[gençlik]] bir takım meselelere açılmak, onları hararetle yaşamaktır. Boşlukta ne san'at eseri, ne de fikir olur. En dışımızda görünen bilgi bile içimizde yaşayan bir azap şeklinde olmalıdır. Mektep bitirmek için mektep bitirilmez. Her genç enginde bir gemi gibi her an kendi kendisine "Ben neyim?" "Niçin buradayım?" "Ne yapmak istiyorum?" sualini sormalıdır. Bunu yapmayan genç hiçbir zaman genç olamayacak bir ihtiyardır. Yani ölü olarak yaşamayı kendiliğinden kabul etmiş demektir.<ref>TANPINAR, Ahmet Hamdi, Yaşadığım Gibi, Dergah Yayınları, s.333</ref>
 
Satır 56 ⟶ 48:
* Bizim ortaokullarımız, liselerimiz, bazı sergilerde boşuna işleyen makinalara benzer.<ref>TANPINAR, Ahmet Hamdi, Yaşadığım Gibi, Dergah Yayınları</ref>.
 
=== ''Mahur Beste'' (1975) ===
* İnsanoğlu herşeyden evvel, mesuliyet hissidir ve fikirlerinin mahsulüdür. Ondan mahrum edilen insan, kendiliğinden bir paçavra haline düşer. <ref>Ebediyetin Huzurunda, s. 258</ref>
 
=== Mahur Beste (1975) ===
 
* Cahilsin; okur, öğrenirsin. Gerisin; ilerlersin. Adam yok; yetiştirirsin, günün birinde meydana çıkıverir. Paran yok; kazanırsın. Her şeyin bir çaresi vardır. Fakat insan bozuldu mu, bunun çaresi yoktur.<ref>TANPINAR, Ahmet Hamdi, Mahur Beste, Dergah Yayınları</ref>
=== Günlüklerinden ===
 
=== ''Günlüklerinden'' ===
* Sağcılar yalnız Türkiye, gözü kapalı, ezberde kalmış öğünmenin ötesine geçmeyen bir [[Türk]] [[tarih]]i, yalnız iç politika ve propaganda diyor. Sol, Türkiye yoktur ve olmasına da lüzum yoktur diyor; yahut benzerini söylüyor; her gün kıvırdığı, biraz daha kırılan, kendisini entité'ler içinde bir entité (kendilik) olarak alanların ortadan kalkacağı Türkiye istiyor, razı oluyor. Ben ise dünya içinde, ileriye açık, mazi ile hesabını gören bir [[Türkiye]]'nin peşindeyim. İşte memleket içindeki vaziyetim. <ref>Günlüklerin Işığında Tanpınar'la Başbaşa, Dergah Yayınları, s.37</ref>.
 
Satır 69 ⟶ 58:
* Meclisten beş parasız ve dargın ayrıldım, fakat partiden (CHP) ayrılmadım. [[İsmet İnönü|İsmet Paşa]]'ya iki sene kadar dargındım. Bununla beraber yine seviyordum. Muhalefet kürsüsündeki rolü genişledikçe iş değişti . İhtiyar adam gençleşti, büyüdü, kudret ve asalet kazandı. O gün Şişli Camii'nin imam odasında küçük bir kerevete oturmuş, arkadaşının ölümüne ağlayan insan ise çok başka insandı. Onun elini öperken [[Orhan Gazi]] cinsinden bir adamın elini öpüyorum sandım.<ref>Günlüklerin Işığında Tanpınar'la Başbaşa, s.203, Dergah Yayınları</ref>
 
=== Diğer ===
* [[Çalışmak]], zamanına sahip olmak, onu kullanmasını bilmektir.<ref>Ebediyetin Huzurunda, s. 235</ref>
 
* [[Sabır]], insanoğlunun tek kalesidir. <ref>Ebediyetin Huzurunda, s. 257</ref>
 
* İnsanoğlu herşeyden evvel, mesuliyet hissidir ve fikirlerinin mahsulüdür. Ondan mahrum edilen insan, kendiliğinden bir paçavra haline düşer. <ref>Ebediyetin Huzurunda, s. 258</ref>
 
* [[Aşk]]ın kötü tarafı insanlara verdiği zevki, eninde sonunda ödetmesidir. Şu veya bu şekilde. Fakat daima ödersiniz.<ref>MERİÇ, Ümit, Ahmet Hamdi Tanpınar, Ebediyetin Huzurunda, Etkileşim Yayınları, s. 234</ref>.
 
Satır 96 ⟶ 91:
* [[Tarih]], şahsiyetin ta kendisidir. Onsuz insan teşekkül edemez. Cemiyet için mazi yani tarih, fert için hafıza gibidir. Asıl şahsiyetin kendisidir. Hafızasını kaybeden adam, nasıl artık kendisi değilse, cemiyet de mazisini unutursa veya bu mazi fikrini vuzuhundan mahrum ederse öylece kendisi olmaktan çıkar. <ref>Ebediyetin Huzurunda, s. 261</ref>
 
== Hakkında söylenen sözlersöylenenler ==
* Şimdi, niçin (Tanpınar'ın) yalnız kaldığını anlıyorum. Ne [[Necip Fazıl Kısakürek|Necib]], ne [[Nazım Hikmet|Nâzım]] bu adamla mukayese edilebilir. Diğerleri onun yanında kapıcı dahî olamaz. Mes'ele bu: Niye bu kadar düştük? Bu istisnaî olarak kayayı çatlatan incir çekirdeği. Pek çok insanla tanıştım, bunu değil anlayabilmek,okuyabilecek idrâk seviyeleri bile yoktu. Onun muhiti benim de muhitimdi. Tanışmak istemiştim. "Yahu ne yapacaksın? Basit, serseri bir adam. Zamanını kaybedersin" dediler. Çevresi adamı böyle görüyor. Ne yapsın? Yalnız. <ref>Cemil Meriç ile Sohbetler, Halil Açıkgöz, s.172</ref>. ~ [[Cemil Meriç]]
 
* Şimdi, niçin (Tanpınar'ın) yalnız kaldığını anlıyorum. Ne [[Necip Fazıl Kısakürek|Necib]], ne [[Nazım Hikmet|Nâzım]] bu adamla mukayese edilebilir. Diğerleri onun yanında kapıcı dahî olamaz. Mes'ele bu: Niye bu kadar düştük? Bu istisnaî olarak kayayı çatlatan incir çekirdeği. Pek çok insanla tanıştım, bunu değil anlayabilmek,okuyabilecek idrâk seviyeleri bile yoktu. Onun muhiti benim de muhitimdi. Tanışmak istemiştim. "Yahu ne yapacaksın? Basit, serseri bir adam. Zamanını kaybedersin" dediler. Çevresi adamı böyle görüyor. Ne yapsın? Yalnız. <ref>Cemil Meriç ile Sohbetler, Halil Açıkgöz, s.172</ref>.
 
[[Cemil Meriç]]
 
== Kaynaksız Sözler ==