Kâzım Karabekir: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Berrram (mesaj | katkılar)
212.156.82.206 adlı kullanıcının son 2 değişikliği reddedilerek Berrram sürümüne (130319) geri dönüldü
Değişiklik özeti yok
3. satır:
|resim_adı=KazimKarabekirPasha.jpg
|resim_başlığı= Türk orgeneral ve siyasetçi
|doğum_tarihi=[[23 Temmuz]] [[1882]]
|doğum_yeri=Kocamustafapaşa, İstanbuİstanbul
|ölüm_tarihi=[[26 Ocak]] [[1948]]
|ölüm_yeri=Ankara
}}
23. satır:
* Kemâlist tâbirinin devâmının sakatlığını [[Fevzi Çakmak|Fevzi Paşa]]’nın yanında [[Mustafa Kemal Atatürk|Kemâl Paşa]]’ya bir daha söyledim.
 
* [[Mustafa Kemal Atatürk|Paşam]], pekala siz de biliyorsunuz ki bütün gençliğini müstedibler ve dikatörlerlediktatörlerle mücadele ederek geçirmiş insanlardanım. Bir milleti ancak [[demokrasi]] esasları mutlu yaşatır, birlik ve kuvvet yaşatır. ''(19 Mart 1924)''
 
* Yirminci asırda zan ve vehimle millet idare edilemez.
30. satır:
 
* Yanlış [[bilgi]] felaket kaynağıdır vatandaş. Her işin evvela hakikatını ara ve öğren, sonra münakaşasını istediğin gibi yap.
 
 
* Biz [[Mustafa Kemal Atatürk|Atatürk]]'le [[hayat]]ımızı sehpaya koyduk.
Satır 47 ⟶ 46:
:''(Meclis-i Milli'nin toplanması hakkında.)''
 
* İngilizlerin mandasını kabul. Bunu kabul eden Hürriyet ve İtilâf erkânı İngilizler işlerine daha elverişli buldular ve bu kombinezonu yaptırmadılar. M.Mustafa Kemal Anadolu'ya çıkarılıncaya kadar Harbiye Nazırlığında ısrar etti.
 
* Kumandamda bulunan zabıtan ve efradın hürmet ve tazimlerini arza geldim. Siz bundan evvel olduğu gibi bundan böyle de muhterem kumandanımsınız. Kolordu komutanına mahsus araba ile maiyetinize bir takım süvari getirdim. Hepimiz emrinizdeyiz.
:''(Mustafa Kemal, Paşa tutuklanmayı beklerken Karabekir'in, odaya girerek Mustafa Kemal Paşa'yaona söyledikleri.)''
 
* İstanbul'dan, her ne şekilde olursa olsun bir Cumhuriyet kurma fikriyle gelen Mustafa Kemal Paşa, Raw-linson'un da benim vasıtamla ileri sürdüğü (hilâfetin ayrılması ve Cumhuriyet'in kabulü teklifini) samimi bulmuş olacak ki, 19 Kanunusani 1336 - (19 Ocak 1920) İstanbul'da Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'ne dayanan Mebusan Meclisi'nin açılmasına ve meşruti bir hükümetin faaliyete geçmesine ve 28 Kanunusani'de Mebusan Meclisi'nin (Misak-ı Milliye beyannamesini) kabul ve ilân ettiğine 9 Kanunusani'de kendi imzasıyle neşr ettiği askerî plandaki sarahate rağmen Bolşeviklerin Kafkasya'ya gelmekte oldukları haberi gelince bana 6 Şubat'ta Kafkasya hareketini teklif etti. Bu hal, İstanbul'daki Meşrutiyet hükümetimize karşı fiilî bir isyanla Heyet-i Temsiliye'nin Mustafa Kemal Paşa'nın diktatörlüğünde bir Cumhuriyet şekline dönüşmesi demekti. Hem de Bolşeviklerle birleşme felâketine doğru!
Satır 57 ⟶ 56:
:''(Mustafa Kemal ile ilgili olan görüş ayrılıkları hakkında)''
 
* M.Mustafa Kemal Paşa'nın askerî mukavemetten vazgeçtiği manzarasını gösteren Başkomutanlığı almayarak TBMM Reisliğine geçmesi ve vakitsiz yanı en zayıf vaziyetimizde ve itilâf propagandalarına ve bundan haber alan pâdişâh hükümetinin fetvaları, emirleri, teşvikleriyle Anadolu birbirine girdi. Eğer kalpleri milletimizin hürriyet ve istiklâl aşkıyla çırpınan arkadaşlarımızın feragati ve kazanmış oldukları millî itimat ve candan sevgi ve saygı kudreti olmasaydı, M. Kemal Paşa'nın attığı vakitsiz adım Sivas'a kadar yayılan isyanları Şark'a kadar yayacak ve önüne geçilmez darbeleri altında her şey daha başlangıçta yok olacaktı. Garp'daki isyanların önüne durulmaz hal aldığı ve kendilerine yardım için Şark'ın tahliyesi kararına gidilmesi üzerine 16 Mayıs 1921'de bildirdiğim 11 maddelik teklifimin 4. maddesinde apaçık şöyle dedim: Dinî ve manevî Anadolu'nun ayranını kabartmamak lâzımdır.
 
* İstanbul'da ortaya çıkan ve Sarıkamış'taki Varlık gazetesinde tenkide uğrayan Kemalist tabirinin ecnebi gazetelerde de gittikçe yayıldığı hakkında mütalâamı şöylece söyledim : Daima iftihar edeceğimiz Türk milliyetçiliği ve Türk demokratlığı, millî birliğimizi ve millî kuvvetimizi perçinleyen, bir düze de artıran amilleridir. Bu güzel vasıflarımız, Türk varlığını ve Türk kudretini müterakki cihana (ilerleyen dünyaya) en doğru ve en kolay anlatılabilir. Kaynağı bilinmeyen Kemalist tabiri etrafında toplanmış bir azlık ifade ediyor. Halbuki, bütün millet etrafımızdadır. Bunun için dar çerçeveli bir tabire iltifat buyurmayın.
:''(Kemalist kelimesine niçin karşı çıktığı hakkında)''
 
Satır 66 ⟶ 65:
 
* Gazi'nin ne yapmak istediğini herkes merakla bekliyordu. Bunu ben de çok merak ediyordum. Siyasî bir fırka teşkil etmek fikrinde olduğunu öğrendim. Fırkaya (Müdafaa-i Hukuk) adını vermek arzusundaydı. İttihat ve Terakki'nin yaptığı hatayı yapmamalıyız. Keşke onlar da çok ısrar ettiğim tarzda başka isim alsalardı da İttihat ve Terakki herhangi bir millî tehlike karşısında mîllî birliğe yarasaydı ve tarihte hep yüksek kalsaydı. İstiklâlimizi kurtardığımız bir namı siyasî bir cemiyete vermek doğru olmaz mütalâasında bulundum.
:''(Mustafa Kemal Paşa'innın parti kurmak istemesi hakkında.)''
 
* Talim Terbiye'de birlik lâzımdır. Mekteplerimiz her birinden çok farklıdır. İlk tedrisatta birlik temin olunmalıdır. Eski usul mektepler, medreseler bulunmamalıdır. Dilimiz ve kitaplarımız Arap ve Acem kisvesinden kurtarılmalıdır.
:''(Karabekir'in Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi'ndegazetesinde yayınladığı, sonra da İzmir İktisat Kongresi'nde savunduğu görüşleri)''
 
* Görüyorum ki, başkumandanlık uhdenizde bulunduğu halde siyasî bir fırka kurmakla meşgul olmanız aksi tesirler yapıyor. Bunun memleket dışındaki akislerinin daha fena olacağını tahmin ederim. Bunun için sulhun akdine kadar bu gibi hareketle meşgul olmaktan sarf-ı nazar buyursanız. Bunu Ankara'da fırkayı tesis kararınızı matbuaya aksetmeden önce de rica etmiştim.
Satır 75 ⟶ 74:
* Ne kötü tesadüftür ki, bugün Trabzon mebusu Ali Şükrü Bey'in ortadan kaybolması ve bunun da Mustafa Kemal Paşa'nın muhafız taburu komutanı Topal Osman Ağa'nın bir cinayeti olarak ortaya yayılması, Ankara havasında bir samimiyetsizlik ve itimatsızlık uyandırmaya sebep oldu. Yeni intihaba karar verildiği bir günde, Ankara'da matbaa açmış ve gündelik bir siyasî gazete çıkarmaya başlamış bulunan bir muhalif mebusun ortadan yok edilmesi çirkin olduğu kadar tehlikeli bir işti. Bunu muhalif mebuslar, doğrudan doğruya Gazi'den biliyorlar ve tevkif müzekkeresi çıkarmaya kadar da ileri gidiyorlardı.
 
* Diğer taraftan da Ankara'da yeni bir hava esmeye başladı:" İslâmlık terakkiye mani imiş! Halk Fırkası lâ dini (dindinsellik dışı) ve lâ ahlâki (ahlâkahlâksallık dışı) 'olmalı imiş. Macarlar ve Bulgarlar gibi ufak milletler bizim gibi Almanya tarafında bulunarak mağlûp oldukları halde istiklâllerini muhafaza ediyorlarmış. Medeniyete girmişlermiş. Türkiye İslâm kaldıkça Avrupa ve İngiltere müstemlekelerinin çoğunun halkı İslâm olduğundan bize düşman kalacakmış. Sulh yapmayacaklarmış.
 
* Münakaşaya tahammülü olmayan bir mesele varsa o da din değiştirme gayretidir. Bence İslâm kalırsak mahvolmayız. Bilâkis yaşarız, hem de yakın tarihlerdeki misalleri gibi itibar görerek yaşarız. Fakat din değiştirme oyunu ile birliğimizi ve selabatimizi kırarak bizi mahvedebilirler.
 
* Önce Türklerin İslâm dinini kabul etmeleri sayesindedir ki. Bizans Imparatorluğuİmparatorluğu'nu ortadan kaldırdılar ve bize bugünkü hâkim vaziyeti verdiklerini, aksi halde Bizans medeniyeti ve dini içinde Kayseri Rumları halinde kalacağımızı, anlattım. Sonra da: Bu bayağı fikri şiddetle red ederimreddederim. Geri kalmaklığımıza amil olan şey bir değildir. Fütuhattık, temsil kudretini göstermemek. Avrupa'nın ilim ve fen cephesiyle temassızlık... gibi mühim sebeplerdir. Aynı yanlışlıkları yapan Hristiyan devletlerinin de yıkılıp gittiğini bilmez değilsiniz. Bu zelzelenin haklı sebeplerini araştırmayıp onu gülünç bir sebebe bağlamak kadar bu (İslâmlık terakkiye manidir.) fikrini garip buluyorum. Bu bayağı ve tehlikeli fikrin aramızda da ilmî münakaşaya tahammül edemeyecek kadar taraftar bulmasından da çok müteessir oldum. Fakat ben de iddia ediyorum ki. Türk milleti ne dinsiz olur, ne Hıristiyan olur. Hakikat budur. Bir milletin asırlardan beri en mukaddes duygularını bir hamlede atabileceğinize inanışınız objektif bir görüş değil; hülyanızdır. Böyle bir harekete cüret memleketimizde kanlı bir istibdatla başlar ve İstiklâl Harbi'nin samimi birliğini de birbirine katar. Nerede ve nasıl karar kılınacağını da kestiremezsek bile millî bir dram olacağından şüphe etmeliyiz.
 
* Paşam, maddî cephemiz zaten zayıftır. Güvenebileceğimiz manevî cephemizi de düşmanlarımızın yaldızlı propagandasına kurban edersek dayanabileceğimiz nemiz kalır? Bizi, silâh kuvvetiyle parçalayamayan düşmanlarımız görüyorum ki, artık fikir kuvvetiyle mahvedeceklerdir. Siz millete karşı bizi bu hale getiren gailenin istibdat olduğunu, zaferden sonra millet tamamiyle iradesine sahip olarak yürüyeceğini, millet kürsüsünden dahi defalarca haykırdınız. Millet Meclisi'ni tekbirler ve selâlar arasında açtınız. İslâmlığın en büyük din olduğunu hutbelerle de ilân ettiniz. Şimdi ne yüzle ve ne hakla bir kanlı maceraya atılacağız?
Satır 87 ⟶ 86:
 
==Diyaloglar==
 
:''(Mustafa Kemal Paşa'yı Şişli'deki evinde ziyaret ettiğinde)''
:'''Kazım Karabekir''': Evvelâ Şark teşekküllerini Erzurum'da birleştirerek herhangi bir tehlikeye karşı bir millî taarruz hazırlamayı düşünüyorum. Yeni bir Türk hükümeti esası. Eğer istiklâlimize dokunulmaz, yalnız Şark vilâyetleri tehlikeye düşerse derhal Erzurum'da bir milli hükümet faaliyete başlar ve ben de millî hükümetin emrinde bir ordu komutanı olarak Şark'ın müdafaasını deruhte ederim. Eğer tahminim veçhile tehlike bütün vatan için görülürse çıkacak hükümet yeni bir Türk millî devleti olur ve bizler de bütün vatanın müdafaa vazifesini deruhte ederiz. Böyle bir şekilde meselenin hali tabi daha güçtür ve bütün arkadaşlarımızın Anadolu'da kıtalarının başında bulunmaları lâzımdır. Derhal ilk fırsatta tehlikeyi, bertaraf ederiz. Bütün kuvvetler Garp'a tevcih olunabilir. Ben bu vaziyette Şark'taki rolümü muvaffakiyetle yapabilirim. Garp meselesi açık kalmıyor. Zat-ı samilerinden ricam da biran evvel sizin de Anadolu'ya geçmekliğinizdir. Her makamın namuslu genç siması kumandanların Anadolu'ya atılmasına taraftarda. Bunun için derhal sizin de bir vazife ile gelmeniz mümkündür. Eğer mümkün olmazsa hususi bir tarzda da gelebilirsiniz. Evvelâ Erzurum'da toplanalım ve millî hükümet esasını kuralım. Ben Trabzon ve Erzurum'da siz gelinceye kadar bu esası hazırlarım.
:'''Mustafa Kemal Paşa''': Evet bu da bir fikirdir.
:'''Kazım Karabekir''': Paşam, fikir değil karardır. Ben işe başlayacağım ve ikmal-i namus için uğraşacağım. Eğer, iş tasavvur ettiğim gibi basit çıkmaz da itilâf kuvvetleri işgalleri başlasa bile Şark'taki Millî Türk Hükümeti kolay kolay mahvolmaz ve bu surette Türklüğün ölümü, mukadderse pek pahalıya mal edilir. Erzurum dağlarında duramazsak Ermenistan dağlarında bu yeni Türk hükümeti yine yaşar. Paşam; İstanbul'da çok kalmayınız ve buradaki diğer komutanlar üzerinde de müessir olarak bir an evvel Anadolu'yu kuvvetlendirelim. Birçok batmış milletler istiklâllerine kavuşurken asırlar doldurucu muazzam tarihi olan Türk milletini kurtaralım.
:'''Mustafa Kemal Paşa''': Vaziyet size hak verdiriyor. İyi olayım gelmeye çalışırım.
:'''Kazım Karabekir''': Paşam, o halde tek dağ başı mezar oluncaya kadar mücadeleyi şahsî ve milli namusumuzu ikmal için (ya istiklâl, ya ölüm) andında birleştik değil mi?
 
 
==Hakkında Söylenen Sözler==
 
* Kâzım Paşa'yı içinizde tanıyanlar ve tanımayanlar vardır. Karabekir Paşa, gayet zeki, üstün ahlâklı, namuslu, fevkalâde iyi huylu, namuskâr, tedbirli bir adamdır.
:''( Mustafa Kemal Paşa'nın, arkadaşı Kazım Karabekir Paşa'yı «komünistlikle» suçlayan Erzurum milletvekili Hüseyin Avni Bey'e karşı verdiği cevap.)''
 
* Ufak bir tereddütü olanlar, Kâzım Karabekir Paşa Hazretlerinin bir buçuk yıldır Doğu'nun durumu hakkında her gün vermiş oldukları raporların tümünü okuduktan sonra bir karara varmaları ve ondan sonra konuşmaları gerekir. O zaman bu görüşü ileri süren kimse, bu güçteki bir kimse hakkındaki, Kâzım Karabekir Paşa Hazretlerinin kıymetlerini takdirde ne dereceye kadar hata etmiş olduklarım anlayacaklardır.
Satır 108 ⟶ 105:
* Ben, Karabekir'in bana bu kadar samimi olduğunu zannetmediğimden çok çekişeceğimizi tahmin ediyordum. Halbuki o çok açık yürekli ve candan insanmış. Beraber alışacağımızı görerek memnun oluyorum.
:''(Balıkesir hutbesi sonrasında Kazım Karabekir hakkında)''
 
 
==Kaynak==