İbni Arabi: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Babatolian (mesaj | katkılar)
Değişiklik özeti yok
Trapaemin (mesaj | katkılar)
Değişiklik özeti yok
Etiketler: Mobil değişiklik Mobil ağ değişikliği
9. satır:
}}
 
* Bilmeyen ne bilsin bizi, bilenlere selam olsun!
 
* Sufi, kendisini dinleyenlerin anlayışını, kısıtlılıklarını, baskın gizli önyargılarını göz önünde bulundurarak konuşmalı ve hareket etmelidir.
Satır 69 ⟶ 70:
 
* Varlığın kökeni harekettedir. İşte bu yüzden, bu dünyada da, ahirette de yolculuk hiç durmaz.
 
* Sahabeye temizlik denince istiğfarı, güzel ahlakı, takvayı anlardı. Siz ise elbise temizliği, ev temizliği anlıyorsunuz!
 
* Maddeci yaşama tapanlar deniz suyu içenlere benzerler,içtikçe susuzlukları artar.
 
* Meryem’in suyundan ve Cebrail’in nefesinden [[w:İsa]] topraktan yapılmış insan olarak ortaya çıktı. Ruhu özünde saftı ve sınırlanmıştı. Bu nedenle ruhu onun için belirlenen sürede orada bin yıldan fazla kaldı. Bu ruh Allah’tandır, başkasından değil. Bu nedenle ölüleri diriltti ve kilden kuş yaptı. Üst ve alt dünyadaki etkili eylemleriyle Allah’la olan ilişkisi kanıtlandı. Allah onun bedenini ve ruhunu temizledi, ve onu yaratılışta kendi benzeri yaptı.
 
* Bizim semâlarımızda doğup parlayan bir alacakaranlık güneşidir “O”.
Çöllerde değil, bizim çorak gönlümüzde yeşeren bir fidandır “O”.
“O” güneşten ayrı düşmek korkularında ve kâbuslarındayım. Bulutlardan yağan yağmurlarla gözlerimden akan yaşları karıştırıp gönlümde yeşeren o fidanı sulamaktayım. “O” güzel sevgili yüzündeki tülbendi açıp da görünseydi gözüme, elim ayağıma dolaşır donar kalırdım. “O” güzel sevgili gözümün önünden bir an uzaklaşsaydı,
Hiç yaşamamış sayılırdım. Sonsuz güzellik altından bir taç giydirdi o güzel insanın başına.
İşte sırf bundan dolayı âşığım ben, o günden beri o altın insana.
 
* Sen Bir dediğin vakit, birin dışındaki başka her şey o anda söner, yok olur. İşte, bu yok oluş bu 'bir ismi' gereğincedir. Ve sen 'iki' dediğin zaman, ikiliğin sayısal derecesinde Bir'in isminin hazır bulunmasıyla değil de Bir'in özünün hazır bulunmasıyla, 'iki' sayısı açığa çıkar. Çünkü Bir'in ismi söz konusu dereceyle çelişki halindedir. Oysaki, Bir'in evrensel olarak her sayıda zaten mevcut olan ve gerekli olan özü o dereceyle çelişki halinde değildir.
 
* Bir sayının 'ismi', bütün sayıların mutlak ve biricik 'özü'ne göre değerlendirildiğinde, bir varlıkta belirlenen, fark edilen, özgüleşen ve nisbîleşen her şeyi sembolik olarak temsil eder. Bu da, zuhur etmiş bütün derecelerde olur. Özel 'ben' kavramının adeta bireşim haline getirdiği şeylerdir bunlar.
 
* Özel bir varlık hiç bir zaman "Ben İlkeyim!" anlamına gelebilecek bir sözü 'doğru olarak' kabil edip söylemez, ancak ferdî 'ben' bilincinin tamamen kaybolduğu ve onun yerine aslî Ben bilincinin geçtiği bir 'hâl' içindeyse, o başka. Öyleyse şunu kabul etmek gerekir: Eğer bu durum fiilen gerçekleşirse, bir tür ifade meşru kabul edilir. İşte Ebu Yezid el Bistami'nin söylediği "Ene'llah" ya da "Sübhâni" sözü, ya da Hüseyin el Hallaç'ın söylediği "Ene'l-Hakk!" sözü bu bağlamda değerlendirilmelidir. Bir başka hâl içinde böyle bir ifade zorunlu olarak meşru kabul edilemez, uygunsuzdur, eksiktir. Bu konuda söylenebilecek en az şey budur.
 
*..... ve eğer sen, İlahi özelliğin ne olduğunu sorarsan, biz de sana şöyle cevap veririz: insana izafe edilen her ilahi isimdir; örneğin, Abdullah (Allahın kulu) ve Abdurrahman (Rahman'ın kulu) isimleri gibi. Bu gibi varlıklar 'kabalığın' dışında kalan varlıklardır.
Ve eğer sen, kabalığın ne olduğunu sorarsan biz de sana söyle cevap veririz: Yüce benlik ehlinin hilâfına kaba tabiat ile birlikte durur. Ve eğer sen, Yüce Benliğin ne olduğunu sorucak olursan, biz de sana şöyle cevap veririz: İlahi hitâbın birinci şahsına izâfe edilen, en üstün derecedeki hakikattır; söz konusu bu varlıklar Levh-i mahfuz'da itikâfa girmiş vaziyette dururlar, ve Kalem'i müşahede ederler ve Hokka'ya bakarlar. Aldıkları her şeyi Yüce Kendilik'ten alırlar. Ne söylerlerse, Şahsi Ben ile söylerler. Ne konuşurlar ise, İttihad ile konuşurlar. Bunun nedeni de 'el-ce-res'tir (Fısıltı, mırıltı)
 
*Son gerçek insan Şit’in izinde yürüyecek, ilahi hakikatin sırlarını taşıyacak ve ondan sonra doğan olmayacaktır. O, son doğan çocuktur. O erkek çocuğun, ondan önce doğan, kafası ayağında bir kız kardeş olacaktır. Çin’de doğacak ve ülkenin dilini konuşacaktır. Sonra bu ülkenin insanları kısırlaşacaklar, çok fazla evlilik olmasına rağmen çocuk doğmayacaktır. On­ları Allah’a çağıracaktır, ama ona uyan olmayacaktır. Allah onu ve inananları yanına alınca, kalanlar doğruyu ve yanlışı bilmeden hayvan gibi yaşayacaklar doğa yasalarına göre hare­ket edecekler, akıldan ve şeriattan uzaklaşacaklardır. Kıyamet o zaman kopacaktır.
"https://tr.wikiquote.org/wiki/İbni_Arabi" sayfasından alınmıştır