Vejetaryenlik: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
düzenleme AWB ile
27. satır:
== [[Albert Einstein]] ==
*Vejetaryenliğin yayılması kadar insanlığın [[Sağlık|sağlığına]] ve dünyada hayatta kalmalarına fayda sağlayacak başka bir şey yoktur.<ref>Letter to 'Vegetarian Watch-Tower', 27 Aralık 1930</ref>
 
*Artık yağ olmadan, et olmadan, balık olmadan yaşıyorum ve bu şekilde gayet iyi hissediyorum. Daima insanın bir etçil olarak doğmadığını düşünmüşümdür.<ref>[http://www.ivu.org/history/northam20a/einstein.html IVU]</ref>
 
*Ben her zaman vicdan azabı ile [[hayvan]] eti yedim.<ref>Einstein Arşivi 60-058</ref>
 
*[[İnsan]]oğlunun en büyük zaafı, dünyanın kendi etrafında döndüğünü sanması. Hatta bütün yiyecekleri, [[hayvanlar]]ı ve doğayı kendine sunulmuş bir nimet sanıyor. Evren dediğimiz bütün içerisinde, kendisini diğer canlılardan ayrı tutuyor. Çevreyi istediği gibi kullanıyor. Yıkıyor, yok ediyor. Halbuki insanoğlu bu evrende zincirin sadece küçük bir parçası. Bunu reddederek aslında kendisine bir hapishane yaratıyor. İnsanın bu yanılgıdan kurtulması en büyük özgürlük. Tabii bu da tam olarak mümkün olmayabilir ama bu çabanın kendisi de bir özgürlük.<ref>(New York Post, 28 Kasım 1972)</ref>
 
== [[Albert Schweitzer]] ==
*Merhamet dairesini yaşayan bütün varlıkları kapsayacak denli geliştirene dek İnsanoğlu huzur bulamayacaktır.<ref>Albert Schweitzer, Medeniyet Felsefesi</ref>
 
*[[İnsan]] ruhu ölmedi. Gizlenerek yaşamaya devam ediyor. İnsan [[ahlâk]]ının kökü olması gereken [[merhamet]]in, gerçek genişliğine ve derinliğine, ancak kendini insan türüyle sınırlamayıp bütün yaşayan canlıları kucaklaması sayesinde ulaşabileceğine inanıyorum.<ref>Nobel Peace Prize address: The Problem of Peace in the World Today</ref>
 
== [[Angela Davis]] ==
*Çoğu insan aslında yedikleri şeyin bir [[hayvan]] olduğu üzerine kafa yormaz. Bir biftek veya tavuk eti yediklerinde, bu hayvanların sırf insanlar onları tüketebilsin diye ne büyük acılar çektikleri akıllarının ucundan geçmez.<ref name="Siyasal Eylemci Angela Davis'in İnsan ve Hayvan Özgürlüğü Arasındaki Bağ Üzerine Görüşleri">[http://www.veganisttoplum.org/2014/08/vegan-angela-davisin-insan-ve-hayvan.html Siyasal Eylemci Angela Davis'in İnsan ve Hayvan Özgürlüğü Arasındaki Bağ Üzerine Görüşleri]</ref>
 
*Çoğu zaman [[vegan]] olduğumu belirtmezdim ancak bu durum yavaş yavaş değişti. Artık bundan bahsetmenin tam zamanı çünkü [[veganlık]] devrimci anlayışın bir parçası –merhamete dayalı ilişki kurma yolları ararken, yalnızca insanlarla değil, bu gezegeni paylaştığımız diğer canlılarla da merhamete dayalı bir ilişki biçimi nasıl geliştirebiliriz sorusunu sormamız ve bunun için de kapitalist endüstriyel forma dayalı gıda üretimine meydan okumamız gerekiyor.<ref name="Siyasal Eylemci Angela Davis'in İnsan ve Hayvan Özgürlüğü Arasındaki Bağ Üzerine Görüşleri"/>
 
*Tüm o yediklerimiz çok ama çok büyük bir zulmü maskeliyor. Bu ülkede tavukların endüstriyel olarak korkunç koşullar altında üretildiğini aklımıza bir kez olsun bile getirmeden oturup bir tavuk parçası yiyebiliyor oluşumuz, kapitalizmin ve onun zihinlerimizi nasıl sömürgeleştirdiğinin işaretlerinden biri. Önümüzde metadan öte bir şey göremiyor oluşumuz, gündelik olarak kullandığımız metaların ardındaki ilişkileri anlamayı reddediyor olmamız. İşte yediklerimizle ilişkimiz aynen böyle.<ref name="Siyasal Eylemci Angela Davis'in İnsan ve Hayvan Özgürlüğü Arasındaki Bağ Üzerine Görüşleri"/>
 
== [[Ahmet Hakan]] ==
*Vejetaryen olup kurban olayına kökten karşı çıkarsın... Anlarım. Balık bile yemeyip tek bir hayvanın bile kesilmesine itiraz edersin... Anlarım. Kendini tamamen nebatata verip “Hayvanları rahat bırakın” dersin... Anlarım. Et gördüğünde midesi kalkanlardan olup “Tavuk bile kesilmesin” dersin... Anlarım. Ancak... Hem nar gibi kızarmış et karşısında kendinden geçeceksin, hem de “Hayvanlara yazık oluyor” edebiyatı yapacaksın. Hem etin her türlüsünü afiyetle tüketeceksin, hem de “Ben var ya, kurban olayına acayip karşıyım” diye tutum alacaksın. Hem “hayvanın en güzel yeri” konusunda nutuklar attıracaksın, hem de “Şu Kurban Bayramı çok vahşi” diyeceksin. İşte bunu... Asla ve kat’a anlayamam! <ref>[http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/16319522.asp hurriyet.com.tr]</ref>
 
*Her an vejeteryan olabilirim.<ref>[https://twitter.com/ahmethc/status/309705437505282048 Twitter resmi hesabı - 07 Mar 2013]</ref>
**(07 Mar 2013)
Satır 85 ⟶ 78:
*"Neden dahilerin çoğu vejetaryen sizce?" Sorusuna verdiği yanıt:
**Kısıtlı deneyimlerimden gördüğüm kadarıyla, vejetaryenler genel olarak alışılmış olan, kabul edilmiş olan düzene meydan okumaya istekli insanlar. Dahası, kendi zevklerini, doğruluğuna inandıkları şeyler uğruna feda etmeye gönüllü kişiler. Bu benzer nitelikler, sanatta ve bilimde büyük devrimler yapmak için ihtiyaç duyulan nitelikler.<ref name="Interview with Brian Greene, Supreme Master Ching Hai News website (accessed Dec. 7, 2011)">Interview with Brian Greene, Supreme Master Ching Hai News website (accessed Dec. 7, 2011)</ref>
 
*"Diğer bilim adamları neden vejetaryen değil sizce?" Sorusuna verdiği yanıt:
**Ben de kendime sıklıkla neden büyük çoğunluğun vejetaryen olmadığını soruyorum. Sanırım cevap, çoğu insanın öteden beri gelen et yeme pratiğini sorgulamaması. Bu insanların çoğu, hayvanları ve çevreyi önemsiyor, bazıları derin bir şekilde hatta. Ama bir sebepten dolayı -alışkanlıkların gücü, kültürel normlar, değişime direnme- duyguların davranış değişikliğine dönüşememesiyle ilintili olarak ortada bir bağlantısızlık var.<ref name="Interview with Brian Greene, Supreme Master Ching Hai News website (accessed Dec. 7, 2011)"/>
 
*Vejetaryen olmak için size ne ilham verdi? Sorusuna verdiği yanıt:
**Kelimenin tam anlamıyla, annemin ben dokuz yaşındayken pişirdiği bir yemek -az etli domuz pirzolası- oldu. Pirzolalar, et ve etin direkt olarak geldiği hayvan arasındaki bağlantıydı. Dehşet içindeydim ve bir daha asla et yemeyeceğimi ilan ettim. Ve asla yemedim. Ardından [[vegan]] oldum. New York'un kuzeyindeki bir hayvan sığınağını ziyaret ettim ve süt endüstrisiyle ilgili destek vermeye devam edemeyeceğim ölçüde rahatsız edici olan çok fazla gerçek öğrendim. O günler zarfında tüm süt ürünlerini bıraktım.<ref name="Interview with Brian Greene, Supreme Master Ching Hai News website (accessed Dec. 7, 2011)"/>
Satır 118 ⟶ 109:
== [[Charles Patterson]] ==
*Masum canlıların kitlesel olarak öldürülmesine 1945’te son verilmedi ki; sadece [[hayvanlar]]ın “sonsuza dek” sömürülmesi ve katledilmesine doğru bir rota değişikliği yaşandı; bu da [[insan]] baskısı ve şiddetinin bir modeli ve itici gücü olmaya yaradı. Mezbahalar olduğu sürece Treblinka ve Auschwitz daima var olacak. Yahudi Alman düşünür [[Theodor Adorno]]’nun söylediği gibi, “ Auschwitz, birisi bir mezbahaya bakıp, “ama onlar hayvan” diye düşündüğünde başlar”.<ref name="ReferenceAZ">[http://hayvanozgurlugucevirileri.com/2010/12/29/mezbahalari-agzinizdan-uzak-tutun/ 2003 yılında Internet Journal of Book Reviews adlı siteye verilen röportajdan]</ref>
 
*[[Hayvanlar]]ın katledilmesini güçlünün güçsüzleri sömürmeye hakkı olduğu şeklinde onayladığımız sürece birbirimize karşı şiddet uygulamaya ve yıkıcı davranışlarda bulunmaya devam edeceğiz. [[Adolf Hitler]], “gücü olmayan, hayatta kalmış şansını hakkını kaybeder” diyor. Savaşı kaybettiyse de onun faşist görüşü başarılı oldu, ne kadar ironik. İnsan uygarlığı da bu faşist görüşle yapıyor yapacağını; inekler, domuzlar, koyunlar, tavuklar ve diğer hayvanlar kendilerini savunamadığı için, hayatta kalma haklarını kaybediyorlar. Bundan dolayı onlara ne istersek yapmakta özgürüz sanıyoruz. Elbette hayvanlara yardım etmenin en önemli yolu, onları yememektir. Herkes en azından bunu yapabilir: Mezbahaları ağzınızdan uzak tutun.<ref name="ReferenceA"/>
 
*Yemek seçimleri ne olursa olsun [[Hitler]], Almanya'daki vejetaryen akımına karşı az bir sempati duymuştu. 1933'te iktidara geldiğinde Almanya'daki tüm Vejetaryen derneklerini yasaklamış, önde gelen isimlerini tutuklamış ve Frankfurt'da basımı yapılan ana vejetaryen dergisini kapatmıştı. Nazi zulmü, karnivor bir ulus içerisinde sadece küçük bir azınlık olan Alman vejetaryenlerini ya ülkeden kaçmaya ya da kendilerini saklamaya zorlamıştı. Almanyalı barış yanlısı ve vejetaryen [[Edgar Kupfer-Koberwitz]] önce Paris'e sonra da Gestapo'nun kendisi yakalayıp oradan da Dachau Nazi kampına geri gönderdiği İtalya'ya kaçmıştı. Vejetaryen beslenmenin savaş zamanında yaşanan gıda kıtlığı sorununu hafifletmede yardımcı olacak olmasına rağmen Nazi Almanyası savaş süresince işgal ettiği tüm bölgelerdeki vejetaryen derneklerini yasaklamıştı.<ref>Charles Patterson, Eternal Treblinka: Our Treatment of Animals and the Holocaust</ref>
 
Satır 147 ⟶ 136:
== [[David E. Meyer]] ==
*Eğer hayvanlara yönelik davranışlarımızı insanlara yönelik davranışlarımızdan, radikal anlamda, farklı olarak meşru görmenin bir yolu yoksa, o zaman hayatın tamamına değer veren bir toplum geliştirmek zorundayız. (...) Bu görüşle uyum halinde bulunan bir toplum hem hayvanların hem de insanların keyfi sömürüsünden uzak olacaktır. Böyle bir toplumda rodeolara, sirklere yer olmayacaktır. Hayvanlar gıda ve giysi olmaları adına katledilmemeli. Bilimsel araştırmalardaki hayvan modeli; canlı doku kültürleriyle, bilgisayar modelleriyle, in vitro araştırmalarıyla, her şeyden önce sırf merak duygusu yerine merhamet/şefkat duygusuyla yer değiştirmeli.<ref name="animalliberationfront.com">[http://www.animalliberationfront.com/Philosophy/PhilosophyOfAR.htm animalliberationfront.com]</ref>
 
*Eğer önsezileriniz bir köpeğe zevk duymak adına işkence etmenizin kötü olduğunu söylüyorsa o zaman bir ineğin ya da tavuğun etini yeme konusunda da kendinizi eleştirebilmelisiniz. Et yemek hayatta kalmak için gereksiz olduğuna, bir alışkanlık ve zevk meselesi olduğuna göre her iki durum da insanın zevk alma hakkını bir hayvanın yaşama hakkından üstün görmektedir. Sirkler, rodeolar, hayvanat bahçeleri, su parkları, hayvan yemek, ürün deneyleri, kürkler, ve deri ürünlerinin hepsi insanlar zevk alsın, konforlu yaşasın, para kazansın diye hayvanlara zarar veriyor, ve işte bu sebeple insanların temel değerleriyle çelişiyorlar.<ref name="animalliberationfront.com"/>
 
Satır 165 ⟶ 153:
*Korkunç engizisyon dönemini hatırlıyorum, kafirlerin sorgulanması henüz sona ermedi, günbegün kaynar sularda işkencecilerinin ellerine teslim edilen diğer canlıları pişirmek için kullanıyorlar. Bu insanların uygar insanlar olduğu fikrinden dehşete düşüyorum, barbar değiller, ama uygarlar! <ref name="Dachau Günlükleri’nden: “Hayvanlar, Kardeşlerim">[http://hayvanozgurlugucevirileri.com/2011/01/01/dachau-gunluklerinden-hayvanlar-kardeslerim/ Dachau Günlükleri’nden: “Hayvanlar, Kardeşlerim”]</ref>
**(Dachau Günlükleri’nden)
 
*Hayvanları yemeyi reddediyorum; çünkü ben kendimi başka canlıların çektiği acı ve ölümüyle besleyemem.<br>Böyle yapmayı reddediyorum; çünkü o kadar çok acı çektim ki kendi acılarımı hatırlayarak başka canlıların acılarını hissedebiliyorum.<ref name="Dachau Günlükleri’nden: “Hayvanlar, Kardeşlerim"/>
**(Dachau Günlükleri’nden)
Satır 171 ⟶ 158:
== [[Élisée Reclus]] ==
*Sığırların ve etçil [[hayvanlar]]ın ziyafet münasebetiyle katledilmesi bağlantısıyla, savaşların dehşetinden de bahsedersek konunun dışına çıkmış olmayız. Bireylerin beslenme stilleri, davranışlarıyla yakinen benzeşmektedir. Kan, kanı çeker. Bu noktada, tanıdığı insanları aklından geçiren herkes, vejetaryenler ile bayağı et yiyicilerin, kan içen türlerin, hayatı kolaylaştıran davranışlar bağlamında, karakterlerinin ve hayat düzenlerinin nasıl bir karşıtlık oluşturduğunu görecektir.<ref name="Elisée Reclus, On Vegetarianism">[http://theanarchistlibrary.org/library/elisee-reclus-on-vegetarianism Elisée Reclus, On Vegetarianism]</ref>
 
*Biz artık kesime götürülen kuzuların melemesini, öküzlerin böğürmesini, domuzların inlemelerini ve [[insan]]ın içine işleyen çığlıklarını duymak istemiyoruz. Biz, kan göllerinin ve bir dizi keskin kancaların bulunduğu kesimevlerinde, üstü başı kanla kaplı, korkunç bıçaklarla silahlanmış adamlar tarafından asılan ölü [[hayvan]] bedenlerinin olduğu yerlerden geçerken yaşayacağımız o berbat anı kısaltmayı, bunu yaşamak zorunda olmayacağımız zamanların gelmesini amaçlıyoruz.<ref name="Elisée Reclus, On Vegetarianism"/>
 
== [[Ender Saraç]] ==
*Bugün için çok iddialı bir söz gibi gelebilir; fakat gelecekte, dünya barışı için, insanoğlunun vejetaryen olmasının hem çok önemli, hem de gerekli bir aşama olacağını vurgulamak isterim. Daha önce yamyamlığı yaşayıp terk eden insanoğlu, şimdi de, önce kırmızı eti, zamanla da diğer canlıları yemeği terk edecek ve giderek barışçıl, daha az saldırgan bir canlı türü olacaktır.<ref>Ender Saraç, Ayurveda - Sağlıklı ve Uzun Yaşamın Sırları</ref>
 
*Buzul çağına kadar vejetaryen bir şekilde beslenen insanoğlu, tartışmasız otoburlara daha yakındır. Son buzul çağında, yaşamlarını sürdürmek için, asıl besinleri olan sebze, meyve ve kuruyemişleri bulamadıklarından dolayı, et yemek zorunda kalan insanoğlu, etle beslenmeye buzul çağı bittikten sonra da hatalı bir alışkanlık olarak devam etmiştir. Buna rağmen tarih boyunca vejetaryen beslenmenin insanoğlu için daha yararlı olduğunu gören birçok topluluk, vejetaryen beslenmeye geri dönmüştür. İnsan için et yemek doğal değildir.<ref>Ender Saraç, Ayurveda -Sağlıklı ve Uzun Yaşamın Sırları</ref>
 
Satır 207 ⟶ 192:
== [[Gary Yourofsky]] ==
*Eğer samimi şekilde kendinizi et sektöründe köleleştirilmiş, suni bir dünyaya mahkum edilmiş, uzun, sağlıklı yaşama şansı elinden alınmış, zamanın çoğunda güneş ışığından mahrum edilmiş [[hayvanlar]]ın yerine koyup sonrada mezbahada bacağınızdan baş aşağı asılı bir şekilde asılı dururken, birisinin, boğazınızı kesip, vücudunuzu parçalara ayırdığını hayal ederseniz, vicdansız bir gelenek olan et yeme geleneğinin neden ortadan kaldırılması gerektiğini anlardınız. [[Evrim]]i destekleyen kuvvet, kibir, hırs ya da açgözlülük değil, merhamet olmalıdır.
 
*Geçen yıl Amerika'da 99 bin kadına tecavüz edildi, bu kadar [[kadın]]a tecavüz edilmişken neden biz de birine tecavüz etmiyoruz? Bu kadar tecavüz vakasının üzerine gidip de bir kadına tecavüz etmeyişimiz bir fark yarattı öyle değil mi? Aynı şekilde; hamburger, nugget, domuz yemediğimizde ineklerin, tavukların ve domuzların hayatında fark yaratıyoruz.<ref>[http://www.youtube.com/watch?v=Msf8FW_qJEw Gary Yourofsky ile Özel Röportaj]</ref>
 
Satır 215 ⟶ 199:
== [[George Bernard Shaw]] ==
*İnsanlar, bir arslanı öldürmek istediği zaman ona spor der, bir arslan onu öldürmek istediğinde ise buna vahşet der.
 
*Benim çapımda bir beyin besinini ineklerden almaz. Vejetaryendir.
*[[Hayvanlar]] benim arkadaşlarımdır ve ben arkadaşlarımı yemem.
 
Satır 231 ⟶ 213:
== [[Isaac Bashevis Singer]] ==
*[[Sağlık]] sebepleri dolayısıyla ben bir vejetaryenim. Kendi sağlığım için değil tavuğun sağlığı için.<ref>Judaism and Vegetarianism</ref>
 
*Bir canlıyı öldürürken nazik olamazsınız, sizden daha zayıf olan bir canlıyı alıp onu öldürürken, işkence ederken adil olamazsınız.<ref name="ReferenceA"/>
 
*Et yiyen her insan… her bir ısırıkla… güçlü olanın haklı olduğunu haykırır.<ref name="ReferenceA"/>
 
*İnsanın keyfine nasıl gelirse o şekilde başka bir türe dilediği gibi davranması en aşırı ırkçı teorilerin örneğini oluşturmuştur, yani güçlü olan haklıdır prensibini haklı çıkarmıştır.<ref name="ReferenceA"/>
 
*[[Hayvanlar]]ı öldürmekle [[Hitler]] tarzında gaz odaları yaratma ve [[Stalin]] tarzı toplama kampları kurmak arasında sadece küçük bir adım var(dır)… İnsan elinde bir bıçak ya da tüfekle durup da kendinden daha zayıf olanları öldürmeye devam ettikçe adalet diye bir şey olmayacak.<ref name="ReferenceA"/>
 
*Nazilerin Yahudilere yaptığını insanlar hayvanlara yapıyor.<ref name="ReferenceA"/>
 
*'[[İnsan]]oğlu [[hayvanlar]]ı ezelden beri yiyor' derler. Bu mantığa göre [[insan]]ların birbirlerini ezelden beri öldürmelerini de önlemeyelim. Ne de olsa bu da erken dönemlerinden beri yapılmakta.<ref>Isaac Bashevis Singer, The Letter Writer</ref>
 
*Onlar ne biliyor ki, -bütün bu akademisyenler, bütün bu düşünürler, [[dünya]]nın bütün liderleri- ne biliyorlar ki senin hakkında? Onlar bütün türlerin en haini olan [[insan]]ın yaratılış tacını giydiğine ikna etmişler kendilerini. Diğer bütün canlılar sadece işkence görsünler, yiyecek olsun, giysi olsunlar, sonunda yok edilsinler diye yaratılmışlar onlara göre. Hayvanlar için bütün insanlar bir Nazi; [[hayvan]]lar için bu, sonsuz Treblinka’dan başka bir şey değil.<ref>[http://www.goodreads.com/quotes/188451-what-do-they-know-all-these-scholars-all-these-philosophers-all goodreads.com]</ref>
 
Satır 254 ⟶ 229:
== [[James Cameron]] ==
*Bu sizin için bir sürpriz olabilir, çünkü bunun farkına vardığımda benim için bir sürpriz olmuştu: Bir kişinin [[İklim değişikliği|iklim değişimi]]ne karşı [[savaş]]mak için yapabileceği tek ve en büyük şey [[hayvanlar]]ı yemeye bir son vermektir.<ref>[http://www.mnn.com/health/fitness-well-being/blogs/james-cameron-talks-vegan-diet-winery-purchase James Cameron talks vegan diet, winery purchase]</ref>
 
*Şu söyleyeceğim hiç abartılı değil: Kolektif beslenmemizde yapılacak dünya çapında, köklü bir değişiklik medeniyetin hayatta kalıp kalmaması arasındaki farkı belirleyebilir. Bunu epey kafa yormuş biri olarak söylüyorum. Bence bu derecede denli önemli bir konu bu.
**[[Vegan]]-vejetaryen beslenmeye geçişle ilgili söyledikleri <ref>[http://www.youtube.com/watch?v=irXmBOmcLzU&feature=youtu.be&list=UUEJpsccgPoP90jGQPz35KDA İklim Değişikliği ve Biz]</ref>
 
*Et yiyorsanız, çevreci olamazsınız.<ref>[http://www.examiner.com/article/vegan-director-james-cameron-you-re-not-an-environmentalist-if-you-eat-meat Vegan director James Cameron: You're not an environmentalist if you eat meat]</ref>
 
Satır 265 ⟶ 238:
== [[James Cromwell]] ==
*Koşabilen, yüzebilen ya da uçabilen hiç kimseyi yememeliyiz.
 
*Eğer herhangi bir çocuk, fabrika çiftçiliğinde neler olduğunun farkına varırsa bir daha ete dokunmaz.
 
== [[Jane Goodall]] ==
*[[Hayvanlar]]ı sevdiğini söyleyen binlerce insan, yemek vakti gelince, hayatlarını yaşanılır kılabilecek her şeyden yoksun, korkunç acılara ve mezbaha terörüne maruz kalan canlıların etinin tadını çıkarmaya koyulurlar.<ref>Jane Goodall, The Ten Trusts</ref>
 
*1970'lerin ortalarında [[Peter Singer]]’in endüstriyel tarımın korkunç yönlerini anlattığı “Hayvan Özgürleşmesi” adlı kitabını okumuş ve dehşete kapılmıştım. İnsanların [[hayvanlar]]a, birer makine gibi muamele ettiğine inanmakta güçlük çekmiştim. Daha sonra tabağımdaki ete bakarken düşündüm: “Bu neyi simgeliyor? Korkuyu mu? Acıyı mı? Ölümü mü?” Ve bir daha asla et yemedim.<ref name="Primatolog, Jane Goodall'ın Efsanevi Yaşamı">[http://www.haytap.org/index.php/20070612232/dunyadan-haberler/primatolog-jane-goodall-in-efsanevi-yasami-/-vahsi-sempanzeler-arasinda?catid=0 Primatolog, Jane Goodall'ın Efsanevi Yaşamı]</ref>
 
*İnsanlar, yiyecekleri nereden geliyor, nasıl yetiştiriliyor ve bunun içinde ne var, bunu gerçekten düşünmüyorlar.<ref name="Primatolog, Jane Goodall'ın Efsanevi Yaşamı"/>
 
*(...) Ve mezbahalar. Her bir saniye para demek. Bu yüzden bir hayvanı kesmeden evvel bayıltmak kanuni olsa da, ortada bayıltıcı bir alet yoksa, ki çoğu zaman böyle oluyor, elektrik veriliyor hayvanlara ve canlı canlı kesiliyorlar. Bu defalarca ve defalarca gösterildi. Ama benim söylemek istediğim şu: Eğer insanlara bunları anlatırsanız pek çok kişi “Lütfen bana bunları anlatma, ben çok hassasım ve hayvanları seviyorum” diyor. Ben de şöyle düşünüyorum o zaman: “Ama bunun kimseye bir faydası yok".<ref name="Primatolog, Jane Goodall'ın Efsanevi Yaşamı"/>
 
*Buzağılar… Küçücük buzağılar o derme çatma kafeslerde güç bela yatabiliyorlar. Zorla ayakta durabiliyorlar ve insanlar dana etinin beyaz olmasını istediği için sonlara doğru demirden de mahrum bırakılıyorlar. Öyle ki artık kendi idrarlarını içmek istiyorlar ve içiyorlar da. Sonunda mezbahaya giderken de bacakları kırılıyor çünkü yürüyemiyorlar. Aynı şey domuzlar ve başka hayvanlar için de geçerli. Bu, çok çok zalimce! Muazzam miktarlarda et üreten endüstriyel tarımın, zalim olduğu gerçeğinden kaçamazsınız! <ref name="Primatolog, Jane Goodall'ın Efsanevi Yaşamı"/>
 
Satır 293 ⟶ 261:
== [[Leo Tolstoy]] ==
*İnsan et yemeden yaşayıp sağlıklı olabilir; o nedenle et yerse, sırf iştah için [[hayvanlar]]ın öldürülmesinde payı olur. Ve böyle davranmak ahlaksızlıktır.<ref>On Civil Disobedience</ref>
 
*Mezbahalar var oldukça savaşlar sürecektir.<ref>[http://www.goodreads.com/quotes/42064-as-long-as-there-are-slaughter-houses-there-will-always]</ref>
 
== [[Leonardo da Vinci]] ==
*Gençliğimden bu yana et yenilmesine karşıyım. Bir gün insanların [[hayvanlar]]ı öldürmeyi tıpkı insan öldürmek gibi cinayet kabul edeceğine inanıyorum.<ref>[http://www.ivu.org/history/davinci/hurwitz.html IVU]</ref>
 
*İnsan, [[hayvanlar]]ın şahıdır. Yabanilikte hiçbir hayvan insanın eline su dökemez. Hayvanları öldürerek yaşarız biz, birer mezarlığız biz.
 
== [[Leman Sam]] ==
*Benim için Işid ile bıçağını masum bir hayvanın boğazına dayayan aynı duygudadır, Işid beni şaşırtmıyor.<ref>[https://twitter.com/lsdomicim/status/518451577196412929 Resmi Twitter Hesabı]</ref>
 
*Tüm [[insan]]lar etyemez olsaydı, [[Dünya]]'da [[savaş]]lar, şiddet, [[iklim değişikliği]], açlık, cinayet ve çeşitli hastalıklar olmazdı.<ref>[https://twitter.com/lsdomicim/status/555480192106233857 Resmi Twitter Hesabı]</ref>
 
Satır 317 ⟶ 282:
== [[Mahatma Gandhi]] ==
*Bir ulusun büyüklüğü ve ahlaki gelişmesi, [[hayvanlar]]a nasıl davrandığıyla yakından alakalıdır.
 
*Hissediyorum ki; bir safhaya geldiğimizde, artık manevi ilerlememiz; fiziksel tatminimizden vazgeçerek, [[hayvan]] dostlarımızı öldürmemekle sağlanacak.
 
*Bir kuzunun [[hayat]]ı bir [[insan]]ın hayatından daha değersiz değildir.<ref>An Autobiography, the Story of My Experiments</ref>
 
Satır 346 ⟶ 309:
== [[Milan Kundera]] ==
*Yaradılış Kitabı'nın en başında bize Tanrı'nın insanoğlunu balıklar kuşlar ve tüm yaratıklar üzerinde egemenlik kursun diye yarattığı söylenir. Yaradılış Kitabı'nı yazan insandı elbette, at değil. Tanrı'nın insana hayvanlar üzerinde egemenlik kurma iznini verip vermediği pek belli değil. Daha akla yakın olanı, insanın inekle at üzerinde kurduğu egemenliği kutsasın diye Tanrı'yı yaratmış olması. Evet, bir geyiği ya da ineği öldürme hakkı insanoğlunun üzerinde görüş birliğine vardığı tek şey, en kanlı savaşlar sırasında bile. Bu hakkı verili saymamızın nedeni hiyerarşinin en tepesinde olmamız. Ama hele oyuna üçüncü kişi girsin -kendisine Tanrı tarafından, 'bütün öteki yıldızlardaki yaratıklar üzerinde egemenlik kuracaksın' denen, başka gezegenden bir yaratık - Yaradılış Kitabı'nı elde bir saymamız o an imkansızlaşır. Bir Marslının arabasına koşulan ya da Samanyolu sakinleri tarafından şişte kızartılan bir insanoğlu belki tabağındaki dana pirzolasını hatırlar da, inekten (çok geç olarak!) özür diler.<ref name="Milan Kundera, Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği">Milan Kundera, Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği</ref>
 
*İnsandışı varlıklar, “inek asalağı [[insan]]” diye tanımlıyorlardı herhalde zooloji kitaplarında insanı.<ref name="Milan Kundera, Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği"/>
 
*Yaradılış Kitabı, Tanrı’nın insanlara hayvanlar üzerinde egemenlik verdiğini söylüyor, ama bunu O’nun hayvanları insanlara emanet ettiği biçiminde de yorumlayabiliriz pekala. İnsan gezegenin efendisi değil, sadece yöneticisiydi ve sonuçta yalnızca gezegenin yönetiminden sorumluydu. Descartes önemli bir adım attı; insanı “maitre et proprietaire de la nature” ( doğanın efendisi ve sahibi ) yaptı. Hiç kuşkusuz bu adımla hayvanların ruhu olduğunu kesinkes reddedenin o olması arasında da derin bir bağ var. İnsan efendi ve sahiptir, diyor, [[Descartes]], hayvansa sadece bir otomat, hareket eden bir makine, bir machina animata. Hayvan yakındığında, bu yakınma değildir; sadece kötü çalışan bir makinenin hırıldamasıdır. Bir vagon tekerleği gıcırdadığında, vagon acı çekiyor anlamına gelmez bu; sadece tekerleğin yağlanması gerekmektedir. Demek ki, laboratuvarda canlı canlı kesilen bir köpeğe üzülmek için neden yoktur.<ref name="Milan Kundera, Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği"/>
 
*Gerçek insan iyiliği, ancak karşısındaki güçsüz bir yaratıksa bütün saflığı ile, özgürce ortaya çıkabilir. İnsan soyunun gerçek ahlaki sınavı, temel sınavı, onun, merhametine bırakılmışlara davranışında gizlidir: Hayvanlara. Ve işte bu açıdan insan soyu temel bir yenilgi yaşamıştır, o kadar temel bir yenilgi ki, bütün öteki yenilgiler kaynağını bundan almaktadır.<ref name="Milan Kundera, Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği"/>
 
*Çok eskiden değil, kırk yıl kadar önce, köydeki bütün ineklerin adı varmış. (Ve eğer adı olmak ruhu olmanın bir göstergesiyse, hepsinin de ruhları varmış diyeceğim, Descartes’a inat.) Ama sonra köyler büyük birer ortaklaşmacı fabrikaya dönüştürülünce inekler bütün yaşamlarını ağılda kendilerine ayrılan birkaç metrekarelik bir alanda geçirmeye başlamışlardı. O günden sonra, adları olmamış, sadece birer "machina animata" olmuş çıkmışlar. Dünya Descartes’ı haklı çıkarmıştı.<ref name="Milan Kundera, Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği"/>
 
*Bir de şu sahne geliyor insanın gözünün önüne: Turin’deki otelinden çıkan [[Nietzsche]]. Bir arabacının atını kırbaçladığını gören Nietzsche atın yanına gidiyor, kollarını hayvanın boynuna doluyor ve gözyaşlarına boğuluyor. Bu 1889’da oldu; o sırada Nietzsche de insanların dünyasından elini eteğini çekmişti. Başka bir deyişle, tam akıl hastalığının patlak verdiği sıralar. Ama tam da bu nedenle, yaptığı harekette derin anlamlar buluyorum ben; Nietzsche attan [[Descartes]] adına özür diliyordu. Deliliği at için gözyaşlarına boğulduğu an başladı. işte benim sevdiğim [[Nietzsche]] bu.<ref name="Milan Kundera, Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği"/>
 
Satır 386 ⟶ 344:
== [[Paul McCartney]] ==
*Mezbahaların cam duvarları olsaydı herkes vejetaryen olurdu.<ref>[http://www.goodreads.com/quotes/44596-if-slaughterhouses-had-glass-walls-everyone-would-be-a-vegetarian goodreads.com]</ref>
 
*Vejetaryenim, çünkü bu gerçekten çok iyi bir fikir. Acıma duygularıyla alakası var, aynı zamanda daha sağlıklı. Küçücük hayvanların öldürülmesine karşı duyulan acıma duygusu...<ref>24 Mayıs 1997'de VH1'deki röportajından</ref>
 
Satır 403 ⟶ 360:
== [[Peter Singer]] ==
*Darwinci bakış açısını kabul ettiğimizde, yani bizlerin özel olarak yaratılmış bir tür olmadığımızı ve Tanrı tarafından verilmiş, diğer canlılara hükmetme hakkımızın bulunmadığını kabul ettiğimizde, [[hayvanlar]]dan gelen ve onların çektiği acıları somutlaştıran tüm bu ürünleri satın almamamız gerekecektir.<ref>(Peter Singer - The Genius of Darwin: The Uncut Interviews - Richard Dawkins)</ref>
 
*Bizim gücümüzün merhametine kalmış türlerin gaddarca sömürülmesine son vererek gerçek bir fedakarlık kapasitemiz olduğunu kanıtlamak için ayağa kalkacak mıyız? Asiler ya da teröristler tarafından zorlandığımız için değil de yaptığımız şeyin ahlaken savunulamaz olduğunu idrak ettiğimiz için?
 
*Herkesin belli bir miktar zaman ve enerjisi vardır, ve bir amaç uğruna aktif şekilde harcanan zaman diğer bir amaç için varolan zamanı azaltır; ama insanlığın problemlerine zaman ve enerjilerini adayanların tarım-şirket ürünlerinin boykotuna katılmasına engel olan hiçbir şey yoktur. Vejetaryen olmak hayvan bedenlerini yemekten daha fazla zaman gerektirmez... Vejetaryen olmayanlar “insanların sorunları önce gelir” dediklerinde, insanlar için tam olarak ne yapıyorlar da çiftlik hayvanlarının müsrif bir acımasızlıkla sömürülmelerine destek olmaya devam ediyorlar diye merak etmekten kendimi alamıyorum.<ref>Peter Singer, Hayvan Özgürleşmesi</ref>
 
== [[Philip Wollen]] ==
*Dünya etrafında seyahat ederken, fakir ülkelerin kendi çocukları kollarında açlıktan ölürken, buğdaylarını batılı ülkelere sattıklarını gördüm. Bunu bir suç olarak gören sadece ben miyim? Bana inanın, yediğimiz her lokma et, gözleri yaşlı, açlıktan ölmekte olan çocuğun suratına atılan bir tokattır. O çocuğun gözlerine bakıp da sessiz mi kalmalıyım? Dünya herkesin ihtiyacını karşılayabilecek kadar besin üretebilir, fakat herkesin açgözlülüğünü karşılayacak kadar değil.
 
*[[Hayvanlar]] menülerden çıkarılmalıdır. Çünkü; onlar mezbahalarda, kafeslerde, parmaklıklar arasında korku içinde çığlık atıyorlar. Şeytani, alçak, umutsuzluk hapishanelerinde...
 
== [[Pisagor]] ==
*Et ve kandan oluşan canlılar, et ve kanla beslenmemeli; bu, kendini zehirlemekten başka bir şey değildir.<ref>[http://www.animalrightshistory.org/animal-rights-antiquity/pythagoras.htm animalrightshistory.org]</ref>
 
*[[İnsan]] diğer varlıkların acımasız yok edicisi olduğu sürece [[sağlık]] ya da [[barış]] nedir bilmeyecektir. [[İnsan]]lar hayvanları katlettiği sürece birbirlerini öldürecekler. Cinayet ve acı tohumları eken sevinç ve [[sevgi]] biçemez.<ref>Attribution to Pythagoras by Ovid, as quoted in The Extended Circle: A Dictionary of Humane Thought (1985) by Jon Wynne-Tyson, p. 260; also in Vegetarian Times, No. 168 (August 1991), p. 4</ref>
 
Satır 429 ⟶ 382:
== [[Richard Dawkins]] ==
*Ben [[vejetaryen]] olmak istiyorum. Herkesin vejetaryen olmasını isterdim. 100 veya 200 yıl sonra bugünkü [[hayvanlar]]a karşı davranış şekillerimizle dedelerimizin kölelere davranış şekillerine baktığımız gibi bakabiliriz. Çiftliklerde ve kesimhanelerde hayvanlara karşı zalimce muameleye karşı çıkmak bizim için çok önemlidir.<ref>[http://www.youtube.com/watch?v=znMBG5DQn14 youtube.com]</ref>
 
*Kliniklere bomba atan ve iyi doktorları öldüren fanatik kürtaj karşıtlarının, incelendikleri zaman su katılmamış birer türcü olduğu ortaya çıkıyor. Yetişkin bir inek, ahlak açısından, her türlü makul ölçüte göre, doğmamış bir bebekten daha çok sevgi ve yakınlığımızı hak eder. Kürtaj doktoruna “Cani!” diye haykıran yaşam yanlısı kişi, eve gidip bifteğini yer.<ref>"Meraklı Zihinler" isimli kitapta yer alan, Richard Dawkins'in kaleme aldığı deneme.</ref><ref>[http://garajimdakiejder.blogspot.com/2013/03/richard-dawkins-gercegin-buyusunun.html#.U9UkAfl_szE garajimdakiejder.blogspot.com]</ref>
 
== [[Robert Louis Stevenson]] ==
*Bizlerle aynı türden zevklere, tutkulara ve organlara sahip olan canlıların leşlerini tüketiriz... Ve mezbahaları günlük olarak acı ve korku çığlıkları ile doldururuz.
 
*Yamyamlıktan daha çok midemizi bulandıran hiçbir şey yoktur, fakat biz de Budistlere ve [[vegan]]lara aynı izlenimi veriyoruz; bebek yediğimiz için, her ne kadar kendi bebeklerimizi yemesek de...
 
Satır 442 ⟶ 393:
== [[Steve Best]] ==
*[[İnsan]] ve [[hayvan]] özgürlüğü hareketleri birbirinden ayrılamaz; çünkü hepsi özgür olmadan hiçbiri özgür olamaz. İnsanlar hayvanları sömürdüğü sürece huzurlu, insancıl ve sürdürülebilir toplumlar geliştiremez. Aynı şekilde [[hayvanlar]] da toplumlarda derin psikolojik ve kurumsal değişiklikler yapılmadan özgürlüklerine kavuşturulamazlar.
 
*Soykırım gibi, insanlar hayvanların başına ne geldiğini öğrenmek istemiyorlar, reddetme hali içerisindeler; yakılmış insanların dumanları arasında işini görmeyen devam eden “İyi Almanlar”ın bir benzerini ahlaki iyilik ve merhamet numarası yapan; ama yiyecek seçimleri hayvanlara yönelik soykırımı devam ettirmeye yarayan önyargılı iki yüzlülerden başka bir şey olmayan “İyi İnsanlar”da görebiliriz.<ref name="ReferenceA"/>
 
*Elbette hayvanlardan farklıyız; hayır, onlar elbette uzay gemisi yapamazlar, hayır onlar matematikten anlamazlar, hayır tabi ki Shelley gibi romantik şiir yazamazlar. Lanet olsun! Siz bir balina gibi yüzebilir misiniz? Kartal gibi uçabilir misiniz? Bir yarasa gibi işitebilir misiniz? Bir kedi kadar güzel misiniz? Bir kedi kadar güzel kokuyor musunuz? Kimlerin hak sahibi olacağı ve kimlerin hak sahibi olamayacağı, kimlerin topluma dahil olup olamayacağı türünden bir ahlaki evrende kriterimizi akıl olarak belirlemek tamamen saçmadır ve ayrımcılıktan başka bir şey değildir! Eğer zürafalar insan ırkı kadar geri kafalı, kendini beğenmiş ve önyargılı olsaydı en az 2 metrelik boynunuz olmadığı sürece hiçbir hakkınız olmayacaktı. Sizi dirikesimle kestikleri, yiyecek olasınız diye kesip biçtikleri, sırf o kadar uzun bir boynunuz yok diye size her türden işkenceyi yaptıkları böylesine emperyalist bir zürafa dünyasında yaşamak ister miydiniz? İşte bizim ahlaki kodumuz böylesine ayrımcı ve önyargılı.<ref>[http://hayvanozgurlugucevirileri.com/2012/10/08/ekolojik-kriz-zamaninda-hayvan-ozgurlugu-ve-ahlaki-ilerleme/ Ekolojik Kriz Zamanında Hayvan Özgürlüğü ve Ahlâki İlerleme]</ref>
**(05 Eylül 2012)
 
*'[[Hayvan özgürlüğü hareketi|Hayvan Hakları Akımı]]' şu anda gezegenin en önemli, en dinamik ve en güçlü akımıdır. Tüm 'insan hakları' akımlarına bakın, nerdeler? Feminizm akımı nerede, sivil hakları akımı nerede, Savaş karşıtı akım nerede? Tamamen bitik haldeler. Etkisizler, tamamen bir kenara atılmış, yok olmuş durumdalar. Fakat eğer, "Hayvan Hakları Akımı nerede?" diye sorarsanız; her yerdedir!<br>Şiddeti ve korkunç trajediyi durdurmak için kişi, barış şarkıları söylemekten biraz daha fazlasını yapmalıdır. Bu akımın evrim geçirip, 'İrlanda Cumhuriyet Ordusu' gibi bir akıma dönüşeceği ve şimdiki kullanılan taktikleri değil de -şimdiki kullanılan taktikler terörizm değildir- masum ve silahsız kişiler ya da hayvan deneyleriyle ilgisi olmayan bir kişi zarar gördüğünde, gerçek terörist taktikler kullanacağı imkansız bir şey değildir. Fakat bunun doğuracağı sonuçlar bazen kaçınılmazdır.<br>Eğer rahatlık içinde olan bir çocuk ile, mutlak sıkıntı içinde olan bir hayvanı korumak arasında bir seçim yapmam gerekse, her seferinde hayvanı korurum.<br>Savaşların varolmasının sebebleri, mantığı kullanmanın, ikna etmenin, diyalogların başarısız olması ve iki değişik tarafın kavgasının sabitleşip, şiddete dönüşme tehditi içinde olmasıdır. 19. yüzyıl Amerika'sında insan köleliği konusunda iç savaş vardı. İleride bir gün, 21. yüzyılda ya da ötesinde hayvan hakları konusunda da iç savaş çıkabilir!<ref>[http://www.youtube.com/watch?v=GLs-L-1s8cg youtube.com]</ref>
 
*[[Hayvan hakları]]na aslında "[[insan hakları]]" mücadelesinden geldim. 1980'lerin başlarında bir üniversite öğrencisiyken, Orta Amerika ve Güney Afrika gibi meselelerle ilgileniyordum, bunlar da 1980'lerin başlarında oldukça önemli politik konulardı. Hem Marks’ı hem de sol literatürden başka isimleri bol bol okuyordum, anti-emperyalist ve ırkçılık karşıtı gruplarda çalışıyordum, politik bir eğitimden geçiyordum. 24 yaşımdayken bir aydınlanma anı yaşadım, bir gece double cheeseburger yerken oldukça açık ve net bir şekilde, hayatımda ilk kez yediğim şeyin boğazlanmış bir hayvanın cesedi olduğunu anladım. Bu görüntü aklımdan çıkmak bilmiyordu, bu görüntüyle hayvandan meydana gelmiş o sözde yiyecek arasında bağlantı kuruyordum ve öylesine rahatsız oldum ki yediğim şeyi tükürdüm, yeniden et yemeye çalıştım ama yiyemedim. İçsel anlamda bir şeyler oluyordu, bu konuda hiçbir bilgim yoktu, herhangi bir kitap okumamış, bir konferansa filan da gitmemiştim, olay tamamen içsel bir durumdu, bir çeşit önsezi gibiydi. Bu olaydan kısa bir süre sonra vejetaryen oldum.<ref>"Nettverk For Dvrs Frihet" adındaki Norveçli Türcülük karşıtı Grupla yapılan röportajdan alıntı.</ref>
 
==[[Sadık Hidayet]]==
*Et yeme gereksinimi ya da lezzetinin her gün binlerce hayvanın öldürülmesine neden olduğunu biliyor musunuz acaba? Avlaklarda, balıkçılarda, tavukçularda her gün kurban edilmeye mahkum biçare ve sayısız hayvan ordusunu sayacak olursak, bu hassas varlıkların sayısı milyonları aşar. Bunlar her yıl insanoğlunun fasitleşmiş tat alma duygusu ve mide düşkünlüğü uğruna öldürülmektedirler.<ref>Sadık Hidayet, Vejetaryenliğin Yararları, YKY, s. 13.</ref>
 
*Yüreğimizden gelen doğal, yapmacıksız duyguları zorla bas­tırmadığımız sürece insanın içinde diğer canlıları öldürme ve canını yakmaktan nefret etme duygusunun var olacağı açıktır. Ve yine hiç kuşku yok ki, insanlar yedikleri [[hayvanlar]]ı bizzat kesmek zorunda kalsalardı, çoğu et yemekten vazgeçerdi.<ref name="ReferenceB">Sadık Hidayet, Vejetaryenliğin Yararları</ref>
 
*Yargıç, imam, öğretmen, şair, edip, ressam, yazar ve hayatta para ve boğaz düşkünlü­ğünden daha yüce emellerin olduğunu sanan herkesin midesi, düşünmek istedikleri vakit, bu canlıların leş ve pıhtılaşmış kanlarıyla dolu. Bu hal, [[hayvanlar]]a işkence etmek bir yana, hiç gerek yokken insanın acıma duygularını ve doğadaki varlıklarla birleşmesini kendi içinde zorla bastırması nedeniyle çok korkunçtur.<ref name="ReferenceB"/>
 
"https://tr.wikiquote.org/wiki/Vejetaryenlik" sayfasından alınmıştır