İlhan Arsel: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Değişiklik özeti yok
kDeğişiklik özeti yok
13. satır:
:'''Kendilerini 'Allame-i Cihan' gören yöneticilerimizin fikir gelişmesine vurdukları darbe semeresiz kalmamıştır. Ne kendileri ve ne de halk, bilgisizlik vadisinden dışarı çıkamadan koca bir devlet çöküp gitmiştir...'''<ref>İlhan Arsel, Teokratik Devlet Anlayışından Demokratik Devlet Anlayışına, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, 1. Basım, 1975, s.431-433.</ref>
 
*...Razi, Farabi, İbn Sina, İbn Rüşt, İbn Haldun, al Kindi vd... gibi nice örneklerin Batı dünyasını et­kiledikleri doğru olmakla beraber, bu simalardan hiçbirisi Kur’an’ı kay­nak edinip ilim yapmış değildir; çünkü, Kur’an ile gerçek anlamda ilim yapılamayacağını en iyi onlar bilmişlerdir. Bundan dolayıdır ki, Kur’an’a. bağlıymış gibi görünmekle beraber (çünkü, aksi takdirde din­sizlikle suçlanıp yok edilebilinirlerdi), gerçekte Kur’an’dan yararlanarak değil, Eski Yunan kaynaklarından feyz alarak ilim yapabilmişlerdir. Ya­parken de çoğu kez, belli etmeden, Kur’an’a aykırı ve Kur’an verilerine ters düşer şekilde iş görmüşlerdir. Diğer yayımlarımızda (özellikle Aydın ve “Aydın” adlı kitabımızda) değindiğimiz gibi, eğer Kur’an’ı dışlamamış ve sadece Kur’an’a dayalı olarak ilim yapmaya kalkmış ol­salardı, o ünlü yapıtlarından hiçbirini sergileyemezler, “müneccim başlılıktan” öteye geçemezlerdi. Nitekim, Farabi ve İbn Sina gibi nice ün­lüler, Eski Yunan’ın fikir zirvelerini, örneğin, Aristo’yu yüzlerce kez oku­duklarını söylemekle övünmüşlerdir. “Faylasuf al Arab” diye ün salan al-Kindi (ö. İS 819), Aristo’yu, başına taç yapmıştır. Arap dilinde yazılmış en büyük tıp ansiklopedisi olarak kabul edilen Havi adlı yapıtın yazarı '''Razi (İS 865-932), “Kutsal sayılan kitaplar (ilim açısından) değersiz kitaplardır. Eflatun, Aristo, Öklit, Hipokrat gibi eski (bilginlerin) yazılan insanlığa çok daha yararlı olmuştur” di­yebilmiştir.''' İbn Sina (İS 980-1037), tıp alanında şöhret yapan al-Şifa adlı kitabının hemen her satırını, Eski Yunan’ın tıp bilginlerinin (örneğin, Galen’in, Hipokrat’ın) görüşlerine atıflarla pekiştirmiştir. al-Cahiz (İS 776-869), Kitabü’l-Hayavan adlı ünlü yapıtında, İslam uygarlığının Eski Yunan’ın bilim kaynaklarına dayalı olarak ortaya çıktığını anlatmak üzere vaktiyle şöyle konuşmuştur:
: “Eğer ebedi hikmetlerle dolu Eski Yunan kaynaklarına sahip olmasaydık, eğer bu yapıtlarla korunan ve bize aktarılan, geçmişi önümüze koyan ve başkaca hiçbir şekilde- bilmemize imkan bulunmayan bilim dünyasından habersiz kalsaydık, şimdi eriştiğimiz her bilgiden yoksun olurduk. Eğer Eski Yunan bilimleriyle zenginleşmemiş ve bu kaynakları temel edinmemiş olsaydık, bilgi hamulemiz son derece zavallı kertede kalır ve sınırsız güçlüklere uğrardık. Ve eğer sadece kendi kaynaklarımızın ve kendi çabalarımızın sonuçlarıyla yetinme zorunluluğunda kalsaydık, bilgi dağarcığımız gerçekten kısır kalır ve bu yüzden bilimsel uygarlık girişimini yitirmiş olurduk….”
: Bu gerçeği yansıtan sadece al-Cahiz değildir; onun gibi daha niceleri aynı görüşte olmuşlardır. Kapalı bir dille anlatmak istedikleri şudur ki, şeriat verileriyle, daha doğrusu Kur’an’ı kaynak yapmak şeklinde bilim uygarlığı yaratmak mümkün değildir. Bu vesileyle şunu da eklemek gerekir ki, Emevi hükümdarları, (özellikle Muaviya) yönetim işlerinde bile Hıristiyanların tecrübelerinden yararlanmışlardır. Söylendiğine göre “..Aramı Bizans tipinde Hıristiyan kültürünün Müslüman muhitine nüfuzu bu devirde başlar ki, bu tesir karakteristik İslam medeniyetinin teşekkülünde etken olmuştur”.<ref>İlhan Arsel, Kur'an'ın Eleştirisi 1, Kaynak Yayınları</ref>
"https://tr.wikiquote.org/wiki/İlhan_Arsel" sayfasından alınmıştır