Ali Şeriati: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
k →‎top: Unicodifying AWB ile
Prometheus09 (mesaj | katkılar)
Değişiklik özeti yok
36. satır:
*Tribünden gelen sesler süren savaşlardaki mazlumun sesini kısıyorsa futbol afyondur!
*Dindar bir toplumu ancak din adına, din alimleri kandırabilirdi ve öyle de oldu.
*Benim inandığım din, fakirliği teşvik eden din değil, fakirliği küfre götürme ihtimali olan bir durum olarak kabul eden bir dindir. Hz. Peygamber, Hz Ali’nin en büyük öğrencisi Ebuzer şöyle demektedir: “evin bir kapısında fakirlik girdi mi,diğer kapısında çıkan din olur!
 
*Ahirette daha iyi bir lokma geçmesi için bu dünyada elindeki lokmayı at!
 
*Senin dinin, sadece seni kurtaran bir dindir. Ben ise insanlığı kurtaracak ve uğrunda feda olacağım dinin peşindeyim.
 
*Tarih boyunca her zaman din ile din çarpışmıştır, yoksa hiçbir zaman bugün anladığımız anlamıyla din ile dinsizlik savaşı görülmemiştir."
 
*Eğer bir din yetimi korumuyor, kimsesize sahip çıkmıyor, ezilenlerin sesi ve soluğu olmuyorsa yalandır ve afyondur. Bunlar olmadan kılınan namaz, tutulan oruç, gidilen hac, kesilen kurban, ihya edilen kandil geceleri, ziyaret edilen türbeler vesaire Ebu Cehil ‘in hacılara su verip de yetimi ve yoksulu görmemesi gibi yalandır, afyondur.
 
*Her toplumda, her dönemde ve her kesimde mevcut bulunan yönetim biçimi mevcut bulunan dine karşı duruşu şöyle olmuştur: İnsanoğlunun fıtratında var olan halkın dini inançlarını ve duygularını istismar ederek mevcut durumu meşrulaştırmak ve kitabına uydurmak.
 
*Bence adalet arayan, özgürlükçü ve mazlum halk kitlelerinin kurtuluşunun peşinde olan düşünürlerin, on dokuzuncu yüzyılda materyalizme ve din karşıtı mücadeleye sürüklenmelerinin sebebi, bilimsel araştırmalar da değildi. (çünkü modern bilim araştırmacıları, materyalizme inanmamaktadırlar.) Tersine Kilise ve egemen sınıfın siyasal ve ekonomik yönlerinden birini oluşturan din yetkililerinin halk karşıtı yönlendirme ve uyuşturma rolü; halkı sömürme, istismar etme, ezme, durgunlaştırma ve parçalamayı koruma ve yönlendirme için egemen sınıfın mümessiliydi. Her halükarda materyalizm, özel felsefi bir okulun teorik bir inancıdır. Hâlbuki sosyalizm, bir insani ideal, bir hayati zarurettir.
 
*Kadın insani bir ülküye kavuştuğunda ve bedeni dışında daha kutsal, daha değerli ve daha yüce manevi ve insani ülkü, bilinç, sorumluluk, ilim ve değerlere sahip olunca; bunlar onun var olduğunu ispat ederler. dolayısıyla artık onu tesettüre zorlamaya, onu baskı altında tutmaya, ona küfretmeye, her zaman cehennem, cennet, melek, azap vs. ile kokutmana gerek kalmaz. aksine onun kendisi, artık tabii bir şekilde (onun fıtri ve psikolojik tepkisi budur) böyle bir şeyi şanına yakıştırmaz. zira bedenden daha üstün olan fikir güzelliği kazanmıştır. düşünce güzelliğine sahip olan bir kimse, daha bedenin güzelliğini açığa çıkarır mı?
 
*İslam, toplum, tarih ve bireyin kaderinin kaynağı, ana sebebi ve doğrudan sorumlusu olarak Nietszche'nin deyimiyle seçkinleri değil, Eflatun'un deyimiyle Aristokratları, Carlyle ve Emerson'un deyimiyle büyük şahsiyetleri ve faşistleri değil, Alexis Carrel'in deyişiyle ne temiz kanlıları, ne ruhanileri, ne entelektüelleri, ne âlimleri, doğrudan halkın kendisini kabul eder.
 
*Eğer sosyalizmin inşa ettiği, sınıfsal tabakalaşmanın olmadığı bir toplumda, kapitalizmin sınıfsal yapısı yıkılıp bunun yerine dünyanın çirkefliğini ve burjuva ahlakını işçi sınıfına ve köylülere de yayarak, ''burjuva sınıfı'' yerine bir ''anti burjuva toplumu'' keyfine ve şehvetine düşkün bir toplum- inşa edilecekse; o zaman mevcut sınıfsal sisteme uyulsun, daha iyi.
 
*Beyefendi, ben herkesi rahatlatmak için gelmedim, ben rahatları rahatsız etmeye geldim. Ben esrar ve eroin miyim ki herkesi rahatlatayım? Ben yazılı cevapları olanlardan değilim. Eğer birisi gerçekten bir hizmet yapmak istiyorsa, rahat insanları rahatsız etmeli, suskunları konuşur, uysalları hareketli hale getirmeli., donuk insanlar arasında karşıtlık ve mücadele çıkarmalıdır. Vallahi bu insanların arasında şüphe yaratmak, kesin bilgi meydana getirmekten bin kat daha büyük hizmettir. Çünkü bu şekilde fertlere telkin ve şırınga edilen o kesinlik, uyuşturucu maddedir. Böyle bir kesinliğin değeri yoktur. Ancak şüphe, kalp titremesi, sarsılma, ızdırap ve dertten sonra meydana gelen şeyin değeri vardır.
 
*Gelenek adına dayatılan, eskilerden tevarüs eden kültürün İslam ile bir ilgisi yoktur, bunlar ataerkil toplum yapısının kalıntılarıdır. Hatta kölelik döneminden kalma geleneklerdir. Bugün Batı'dan gelenler de ne bilimdir ne insaniyettir ne özgürlüktür ne de kadına saygı temeli üzerine kurulmuştur. Aksine bunlar, burjuvazinin uyuşturucu ve yozlaştırıcı aşağılık güçlerinin rezil hileleridir.
 
*Kadın, din adına, gelenek adına ve Fatıma'ya benzemek adına perdenin arkasına itilerek hayattan soyutlanmıştır. Bu bahanelerin hepsine de kılıf uydurulmuştur. İffet adına, namus adına ve ''Kadın çocuklarının eğitiminden sorumludur.'' bahanelerine sığınılarak yapılmıştır bütün bunlar. Anlamakta güçlük çekiyorum doğrusu. Geri kalmış, yeteneksiz, bir tahtası eksik olan; okuma, eğitim, öğretim, tefekkür, kültür, medeniyet ve toplumsal terbiyeden yoksun olan bir kişi; nasıl olur da yarının nesillerini eğitmeye layık olabilir?
 
 
 
==Kaynakça==
"https://tr.wikiquote.org/wiki/Ali_Şeriati" sayfasından alınmıştır