Ruşen Eşref Ünaydın: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Türkolog1984 (mesaj | katkılar)
k Eserleri basım yılına göre sıralandı.
Türkolog1984 (mesaj | katkılar)
Yeni sözler eklendi.
7. satır:
* Zira harp sahasında kalın paltolarla kaba çizmelerin içinde uykusuz üç dört gece geçiren bu zat, salonlarda pek mahirane vals edermiş; tanıyanlar Mustafa Kemal Paşa'yı yalnız gözü yılmaz bir kumandan diye değil, aynı zamanda salonlarda pek lezzetle aranan nazik, terbiyeli ve zeki bir kavalye diye anıyorlar.
* Genç bir simada bu kadar engin bir mana gördüğümü hatırlamıyorum: Işıklarla gölgelerin dalgaları arasında sebat, tevekkül, tevazu, vakar, mülâyemet, huşunet, saffet, zekâ... Bütün bu zıt şeylerin toplandığı sarışın ve gayet sevimli bir yüz.
* Ve askerlik hayatına İstanbul'dan Yafa'ya sürülmekle başlayan; Hareket Ordusu gibi, Trablusgarp ve Balkan Muharebeleri gibi memleketin en tehlikeli zamanlarında can verircesine vazife başına atılan bu kahramanın elini sıktım. İçimde ona karşı derin bir hürmet, bir İstanbul çocuğu ruhu ile derin bir şükran olduğu hâlde yanından ayrıldım.
 
===[[w:Damla Damla (kitap)|Damla Damla (1928)]]===
Satır 24 ⟶ 25:
===[[w:Atatürk'ü Özleyiş (kitap)|Atatürk'ü Özleyiş (1957)]]===
* Çünkü sen, acımayı gerçi bilirdin; insan ve cömert ruhun vardı; fakat acınmaktan tiksinirdin. Mazlum diye anılmaktan zalim diye adlandırılmak kadar iğrenirdin... Sence kuvvet ve aciz diye iki gerçek vardır. Milletine ve arkadaşlarına bunlardan sadece kuvveti yaraştırırdın.
* Onlar işitmemişler miydi ki Sakarya Savaşı subay savaşı olmuştur. Subay savaşı! Yani şuur ve ülkü savaşı, aydınların savaşı... Bu savaşta üç bin subayımız şehit olmuştur! Yalnız bu bilgi bile insanın gözleri önüne ne olağanüstü manzaralar ve hatıralar getiriyordu.
 
==Gazete yazıları==
* Kimi evladını, kimi ıyalini, kimi anasını düşünüyor... Fakat onlara teselli, neşe, faaliyet ve samimiyet veren şey bir millet fikrine hizmet etmek, o uğurda her türlü fedakârlığa hiç tereddütsüz katlanmak gayesidir. Hepsi de "Bunu post kapmak, fırkacılık etmek için yapmıyoruz!" diyorlar. Allah versin, öyle olsun.<ref>Ünaydın, Sivas'ta Kongre Binası ve İçindeki Hayat, 1919</ref>
: (Sivas Kongresi'ne katılanlar için)
* Ey Türk müncîsi ve hak eri, senin gününde yaşadığım için fânilerin en bahtiyarlarından biriyim.<ref>Ünaydın, Müncînin Huzurunda Esir Generaller, 1922 </ref>
: (Mustafa Kemal Paşa'ya)
Satır 38 ⟶ 42:
: Vatan sizinle şu zindan karanlığından uzak.
: Şimdiki hür Türkiye halkının yarınki hür Türkiye halkına vasiyeti işte ancak budur!..<ref>Ünaydın, Ümit, 1921</ref>
* Ey gürültüsü yüzlerce yıldır dünyayı tutan Türk askeri! Yüzlerce yıldır alnının yazısı bu iken, şu cefalar yekûnu içinde hâlâ dimdik, hâlâ kaskatı, hâlâ bıkmamış, yılmamış, hâlâ coşkunsun, hâlâ ateş gibisin! Seni yeryüzünün tanıdığı en sürekli kuvvet, hayat ve cefa denen güçlerin bile kıramadığı kuvvet diye seyrettim!..<ref>Ünaydın, Asker Geçerken, 1922</ref>
* Mustafa Kemal Paşa, Anafartalar'daki hizmeti üzerine dahi kendini mirlivalığa terfi ettirmemiş olmalarını mülakat günlerinden sonralardaki hususi konuşmalarında ara sıra bir nevi sitem ve ibretle söylerdi. Ancak Muş'u, Bitlis'i geri aldıktan sonra mirliva olmuştu. Fakat Paşa, Çanakkale kazancından sonra Edirnelilerin kendisini bir fatih gibi karşılamış olmalarını, o cephe gerisi halkının kendisine olanca coşkunluğu ile kadirbilir, hizmetinin değerini vicdan şevkiyle mükâfatlandırır bir kutlayıcı kucak açmış olmasını daima duygulanarak ve Edirnelilere içten sevgi besleyerek anardı.<ref>Ünaydın, Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal ile Mülâkat (1918) Üzerine, 1956</ref>
 
==Konuşmaları==