Kenan Evren: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Bağlantılar
5. satır:
===[[w:Kenan Evren'in Anıları 1 (kitap)|Kenan Evren'in Anıları 1 (1990)]]===
* Ah bu iktidar hırsı, koltuk hırsı yok mu; her kötülük buradan kaynaklanıyor.<ref>Kenan Evren'in Anıları 1 https://www.academia.edu/43659860/Kenan_Evren_Kenan_Evrenin_An%C4%B1lar%C4%B1_Cilt_1</ref>
* "Allahu ekber." demekle "Tanrı uludur." demek arasında ne fark vardır? "Tanrı uludur." denilince herkes tarafından anlaşılıyor. Daha iyi değil mi? [[Atatürk]] bunu çok iyi bildiği ve etüt ettiği içindir ki ezanı Türkçe okutmuştur. Bu da yerleşmiş gitmişti. Değiştirmeye ve yobazlığa, bağnazlığa ödün vermeye ne gerek vardı? Maksat başka idi. Maksat oy avcılığı idi.
* 1930 senesinde Kubilay'ı Menemen'de gericiler şehit etmişlerdi. Bizde bu hadise büyük etki yapmıştı. İlk portre resmim de Kubilay'ın kartpostaldan büyüterek yaptığım resmi oldu. Çok benzetmiştim. Artık harçlığımın büyük bölümünü resim kâğıt ve kalemlerine vermeye başladım.
* Büyük bir çoğunlukla iktidara gelen ve hükûmet olan Demokrat Parti'nin almaya başladığı bazı kararlar ve yaptığı icraat, bizim gibi [[Atatürkçülük|Atatürkçü]] gençler üzerinde bazı olumsuz etkiler yapmaya başlamıştı. Bunların başında Türkçe okunan ezanın yeniden "ezanı Muhammedi" propagandası ile Arapçaya dönüştürülmesi oldu. Bunun maksadı açıktı. Yobaz ve gerici, tutucu zümreyi memnun etmek ve onların desteğini sağlayarak uzun süre iktidarda kalabilmek. Ne Celal[[Celâl Bayar]] ne [[Adnan Menderes]] ve ne de birçok bakan ve milletvekili dinine düşkün, beş vakit namaz kılan, oruç tutan kişiler değildi. Kur'an-ı Kerim'i iyi etüt etmediklerinden ve dini politikaya alet etmek istediklerinden dolayı bu kararı aldılar.
* Dünyada kimseden çekinmeden dolaşabilmek, konuşabilmek, alnı açık olabilmek kadar insanı kendinden emin duruma getiren, rahatlatan başka bir zevk olduğunu zannetmiyorum.
* [[Necmettin Erbakan|Erbakan]]'ın "Allah bir" dediğine bile inanmaya gelmez.
* İçki masasında [[Ömer Hayyam]]'ın şiirlerini okur, Atatürk'ü andığım zamanlarda da Faruk Nafiz'in ve Alaettin Gövsa'nın [[Atatürk]]'ün ölümünden sonra yazdıkları o çok güzel ve duyarak yazılmış şiirlerini okurdum. Vatan şairi [[Namık Kemal]]'in şiirlerinin ise ayrı bir yeri vardı. Magosa'da sürgünde, zindanda iken karşılıklı olarak şair Hikmet ile birlikte söyleyip yazdıkları vatan şiirini çok sever ve sık sık tekrar ederdim.
: ''Topçu Okulu günleri''
* Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı kendi genel merkezi kurşunlandı diye akan bütün kanların sorumluluğunu [[Bülent Ecevit|Ecevit]]'e yüklüyor. Dinime küfreden bari Müslüman olsa. Kendi taraftarları da kan dökmüyor mu? Soldakilere nazaran azınlıkta olduklarından belki daha az kan döküyorlar, ama döküyorlar.
* Ne olurdu [[Adnan Menderes|Menderes]]; tarihî şahsiyet hâline gelmiş ve [[Atatürk]]'ün en yakın arkadaşı olan, uzun süre başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı yapmış [[İsmet İnönü]]'ye gerekli saygıyı gösterse, konuşmalarını daha ölçülü yapsa idi? Zararlı mı çıkardı? Aksine daha da kârlı çıkardı. Ama yapmadı. [[İsmet İnönü]] de keza çok ağır tenkitler yapmıyor değildi. Ancak tahrik ediliyordu.
* O [[Necmettin Erbakan|Erbakan]] ki 30 Ağustos Zafer Bayramı'nın Anıtkabir'deki kısmı ile Genelkurmay Başkanlığında yapılan kutlama törenlerine katılmamış ve katılmayışına o günü Karadeniz şehirlerimizden birisinde vefat eden bir din adamının cenaze törenini bahane olarak göstermişti. [[Necmettin Erbakan|Erbakan]] için bir hocanın cenaze töreninde bulunmak daha mühimdi. Esasen Anıtkabir'e gitmeyi başbakan yardımcısı iken dahi kerhen yerine getirmemiştir. 30 Ağustos Bayramı'na katılmayan bu kişi, Konya'da tarihteki 31 Mart provasına çekinmeden katılabiliyordu.
* 10 Kasım tarihi gelip çatmıştı. Birinci dersten çıkmış, ikinci derse girecektik. Okuldaki bayrağın yarıya indirilmiş olduğunu gördük. Ölüm haberi hemen yayılmıştı. Kimse konuşamıyordu. Etrafı bir sessizlik kaplamıştı. Ders zili çaldı. Dershanelere girdik. Hiç unutmam, dersimiz hayvan bakımı idi, veteriner olan hocamız hiçbir şey olmamış gibi ders anlatıyordu. Aralarında benim de bulunduğum birkaç arkadaş hıçkırarak ağlamaya başlayınca hıçkırıklar bütün dershaneyi kapladı, öğretmen de dayanamayıp dersten çıkıp gitti. Şu satırları yazarken yine o anı yaşıyor ve gözlerim yaşarıyor. Bütün okulda dersler paydos edilmişti. Gazinodaki radyonun başında toplandık. Haberleri anında alabilmek için hiçbirimiz radyodan ayrılamıyorduk. Günlerce o radyo başında hep beraber ağladık, ağladık. İkinci gün [[İsmet İnönü|İsmet İNÖNÜ]]'nün cumhurbaşkanlığına seçilme haberini alınca yüreğimize biraz olsun su serpildi. İstanbul'da o büyük kurtarıcının katafalkı önünden geçmeyen insan kalmadı. Bu geçiş bir hafta devam etti. Cenazenin kaldırıldığı gün top arabasının hemen önünde okulumuz çelengini taşıyanlar arasında olduğum için top arabası geçerken yedisinden yetmişine bütün İstanbulluların çığlıklarını yakinen görebiliyordum. O manzarayı görmeyenlerin bunu tahayyül etmeleri bile mümkün değil. Ana caddeye açılan yollar, bütün binalar insan seli; yola taşmayı önlemek için itfaiye arabaları halkın üzerine su sıkıyor, halk yine de dağılmıyor. Hatta bir kısım kadın-erkek vatandaşlar göğüslerini açarak, "Sık suyu. Öldürsen de gitmem." diye haykırıyordu. Karaköy'den geçerken bir binanın üçüncü katındaki pencereden bir kadın kendisini top arabasının üzerine atacak iken yanındakiler geriye çekerek kurtardılar. Bu ne sevgi idi ya Rabbi! Bu ne bağlılıktı! Hangi devlet adamına böyle bir sevgi nasip olmuştur? [[Atatürk]]'e küfür eden, heykellerine saldıran o sapıklar, o yobazlar bu sahneleri görmediler.
* [[12 Eylül Darbesi|12 Eylül 1980 Harekâtı]]'ndan sonra ne kadar büyük bir sorumluluk altında bulunduğumu o günleri yaşamış her Türk vatandaşı idrak edebilir. Bu harekâtın muvaffak olmaması demek, bir iç savaş sonucu Türkiye'nin parçalanması ve dolayısıyla bin seneye yakın bir zamandır bizim olan bu toprakların değişik ellere geçmesi, başka bir deyişle Türklüğün ve Türklerin, Asya'daki diğer Türklerin durumuna düşmesi demektir.
* "[[12 Eylül Darbesi|12 Eylül]]'e gerek yoktu. Demokratik sistem içerisinde bunlar hâlledilirdi." diyen o sözde demokrasi havarilerine seslenmek istiyorum: Daha ne kadar bekleyecektiniz? Türkiye toprakları bölünüp parçalanıncaya, Türk milleti diye bir millet bırakılmayıncaya kadar mı?
* Param oldukça da dans zevkimi gidermek için barlara giderdim. Dans etmeyi sever ve iyi de dans ederdim. Ancak bardaki konsomatris kızlara acırdım. Hoşlansın hoşlanmasın, yorgun olsun olmasın, önüne gelenle dans etmeye veya içki içmeye mecburdular. Hatta ne kadar içki ısmarlatır ise o kadar fazla para alırlar. Kendilerini para karşılığı satan kızlara karşı daima acıma hissi duymuşumdur. Cemiyetin büyük yarası olarak devam edip gidiyor.
: ''Topçu Okulu günleri''
* ... suçsuz ve masum insanları bile tavuk keser gibi öldüren ve ülkeyi kan gölüne döndüren insanların da Avrupa Konseyi ülkelerine hoş görüneceğim diye idam edilmemelerini vicdanım kabul etmiyor. Bu hainler 5000 civarında insanın canına kıydılar. Bunların içerisinde kahvede oturup birbirleriyle güzel güzel muhabbet edenler, otobüsle evine gidenler; sokakta dolaşan, parkta oturan vatandaşlarla toplumun güvenliğini sağlamaya çalışan polis, jandarma, asker, subay, astsubaylar da var.
* Türk milleti tarihte ne çekmiş ise bu gibi kara cahil yobazlar yüzünden çekmiştir. Acaba o [[Atatürk]] hayatını hiçe sayarak bu mücadeleye atılmasa ve Türkiye'yi esaretten kurtarmasa idi o yobaz, yobazlığını daha rahat mı yapabilecekti! O yobaz; vatandan ne anlar, milletten ne anlar. Onun kafasının içinde sadece hurafeler var. Zavallı, hurafelerin içinde kendisini kaybetmiş.
 
===[[w:Kenan Evren'in Anıları 2 (kitap)|Kenan Evren'in Anıları 2 (1991)]]===
* [[Atatürk]]'ün annesinin başını örtmüş olması, bütün Türk kadın ve kızlarının da başlarını örtmelerine bir misal olmaz. Onların yetişme dönemi öyle idi. O zaman Türkiye'de şeriat kanunları uygulanıyordu. Laik devlet kelimesini ağza almak bile günahtı ve mümkün de değildi. <ref>Kenan Evren'in Anıları 2 https://www.academia.edu/43660139/Kenan_Evren_Kenan_Evrenin_An%C4%B1lar%C4%B1_Cilt_2</ref>
* Bu gülen ve avuçları acıyıncaya kadar alkışlayanlardan bir kısmının ileride zaman geçtikçe değişmeye başlayacaklarını, siyasi partilerin kurulmasına müsaade edildiğinde beni unutarak o tarafa yaranmaya çalışacaklarını biliyordum. İnsan yaratılırken böyle yaratılmış. Herkesten dürüstlük, vefakârlık, kadirbilirlik beklenmez ki. Nitekim bugün [[12 Eylül Darbesi|12 Eylül Harekâtı]]'nı övenler, bizi alkışlayanlar, "Memleketi uçurumun kenarından kurtardınız. Vatan ve millet size minnettardır." diyenlerden bazıları seçimlerden sonra [[12 Eylül Darbesi|12 Eylül]]'ün karşısında oldular.
* Eski siyasi partilerin ileri gelenlerini evlerinde göz hapsine de alabilirdik. Ziyaretleri yasaklayabilirdik. Telefonlarını kestirebilirdik. Hatta evvelce işlediklerinden dolayı özel bir mahkemede mahkûm da ettirebilirdik. Bunu teklif edenler bulunmadı değil. Fakat ben hiçbirine itibar etmedim. O zaman belki hepsini kahraman edecektik. 27 Mayıs'tan sonra mahkûm edilenler ve idam edilenler şimdi kahraman olmadılar mı? Bunu düşünerek bu yolu tercih etmedim.
* Kur'an-ı Kerim'de yerine getirilmesi gereken birçok iyi emirleri yerine getirmeyiz de; işimize geldiğinden, erkek olarak kıskançlığımızdan, kadını bir mal olarak kabul etmemizden dolayı onları eve kapatmayı, yüzünü kimsenin görmemesini isteriz. Bütün mesele buradadır. Zavallı kadınlar ise ne ayeti bilir ve ne de okumuştur. Hoca öyle söylemiştir diye ona körü körüne inanmıştır. Kocasından da korkmaktadır. Eğer bilse ki o ayetler söylendiği kadar katı değildir, o zaman doğruyu bulacaktır.
* 15 EYLÜL 1980 PAZARTESİ - Halkımızın bankalara hücum ederek fazla miktarda para çekmelerinden endişe ediyorduk. Böyle olması da normal karşılanabilirdi. Hâlbuki o akşamüzeri aldığımız bilgilerden tam tersi olduğu ortaya çıktı. Bugün bankalara yatırılan mevduat, çekilenden daha fazla idi. Bu durum, halkımızın yeni yönetime duyduğu güvenin güzel bir örneğiydi.
* 12 ARALIK 1980 CUMA - [[12 Eylül Darbesi|12 Eylül]]'den kısa bir süre önce Ankara Ayrancı bölgesinde bir inzibat erini arkadan vurup öldüren 19 yaşındaki [[Erdal Eren]] adındaki terörist hakkında verilen idam cezasını bugün onayladık. İdam gece yarısı infaz edildi.
: ''2 Şubat 1980'de inzibat eri Zekeriya Önge'nin hayatını kaybettiği olay''
* Verilmiş ve bundan sonra verilecek bütün idam kararlarını tasdik etmeye kararlı idik. Avrupalı dostlarımız ne derlerse desinler, ne kadar baskı yaparlarsa yapsınlar bu kararımızdan taviz vermeyecektik. Bundan dolayı bizi Avrupa Konseyinden çıkarsalar bile kararımızdan dönmeyecektik. Çünkü teröristleri terör eylemlerinden alıkoyacak en tesirli tedbirlerin başında ölüm cezalarının yerine getirilmesinin geldiğini biliyorduk. Nitekim bu infazdan sonra hapishanede kendi aralarında konuşan teröristler arasında panik havasının estiğini öğrenmiştik. Esasen bugüne kadar parlamentonun bir tek idam cezasını tasdik etmemesi bu teröristlere cesaret veriyordu. Bir zaman gelecek, nasıl olsa hapishaneden ya kaçacaklarına ya kaçırılacaklarına veyahut da bir ihtilalle taraftarlarının yönetime geleceklerine inanıyorlardı.
41. satır:
* Edindiğim intiba o ki Türkiye'de nüfusun büyük bir çoğunluğu Sünni olduğundan Aleviler üzerinde daima baskı yapmış. Onları kendinden kabul etmemiş. Hatta yanlış bir inanışla Alevileri Kızılbaşlıkla itham etmiş. Onlardan kız almamış, kız da vermemiş. Hatta ve hatta kestiği kurban etinden "Alevidir." diye onlara vermemiş. Öyle olunca onlar da özbeöz Türk olmalarına rağmen horlanmamak için ayrı köyler kurmuşlar veya şehirlerde ayrı mahallelerde oturmayı uygun bulmuşlar. Böyle olunca da bu iki grup birbirleriyle kaynaşamamış, birbirini sanki ayrı bir milletin ferdi gibi kabul ederek düşman kesilmiş. İşte her fırsat düştükçe ben bu konuya değinerek yapılanların yanlışlığını vatandaşlarıma anlatmaya çalışıyorum.
* Eğer Kur'an-ı Kerim'deki bütün ayetleri emir olarak kabul etsek o takdirde bu asırda hırsızlık yapanın elini mi keseceğiz? Zina yapan kadına meydanlarda herkesin gözü önünde 100 sopa mı vuracağız? Yine Kur'an'da yazıyor diye köle besleyip gereğinde azat mı edeceğiz? Cariye bulundurup mecbur kaldığımızda onunla mı evleneceğiz? Kur'an'da yeri var diye erkekler isterse dört bayanla mı evlilik yapacak? Bu ne akıldır? Bu ne cahilliktir, anlamak mümkün değil.
* İslam âleminin Rönesansının ne zaman gerçekleşeceğini bilemiyorum. Bunu gerçekleştiremedikleri sürece medeni âlem içerisinde yer almalarının mümkün olmayacağını söyleyebilirim. [[Atatürk]] bunu başardı. Bunu yıkmak için son derece kurnaz, son derece sabırlı bir mücadele sürdürülüyor. Oy kaygısı ile maalesef siyasi partilerimiz de bu kesime hoş görünmeyi tercih ediyorlar. Buna rağmen ben bu girişimlerin başarıya ulaşacağı inancını taşımıyorum. Zira 65 senedir cumhuriyet döneminde yetişen [[Atatürkçülük|Atatürkçü]] nesil buna müsaade etmeyecektir.
* Millete ne söz vermişsek hepsini noksansız yerine getirmiştik. Şimdi herkes bizi alkışlıyor ama ileride de bu yapılanlar acaba alkışlanacak mı? Zannetmiyorum. Yapılanların hepsi tarihin tozlu sayfaları arasında kaybolup gidecektir.
* Neme lazım, Aksaraylılara hoş görünmek ve gönüllerini almak için, "Haklısınız, buranın il olması gerekir, ben bununla meşgul olacağım." der ve topu gelecek iktidarın üzerine atabilirdim. Fakat yetişme tarzım buna müsait değil. Neyi doğru biliyorsam onu savunurum. Memleketi bu hâle getiren yalan dolan değil mi? Oy alabilmek için ne olmayacak vaatlerde bulunurlar, vatandaşı nasıl kandırırlar... Zamanı gelip vatandaş, "Neden yapılmadı?" diye soracak olsa yine hiç çekinmeden, "Merak etmeyin, o işi yakından takip ediyorum. Kısa zamanda yoluna girecektir." demekten çekinmezler.
48. satır:
 
===[[w:Kenan Evren'in Anıları 5 (kitap)|Kenan Evren'in Anıları 5 (1991)]]===
* Ben irticanın[[irtica]]nın yurt sathında tehlikeli boyutlara ulaşmaya başladığını; bir taraftan Süleymancıların, diğer taraftan Nurcuların yurtlar açarak buralarda çocukların taze beyinlerini yıkadıklarını ve yurtlara zeki çocukları alarak gerekli eğitimden geçirdikten sonra bunları Askerî Liselere soktuklarını, Bursa Askerî Lisesi ile Kuleli Askerî Lisesinde bu şekilde yetiştirilmiş öğrencilerin meydana çıkarıldığını, bu duruma mâni olunması gerektiğini, böyle yurtların idaresinin devlete ait olmasını gerektiğini, eğer mevcut kanunlar buna imkân vermiyorsa icap ederse yeni kanun çıkarmak suretiyle bu şekil yurtların idaresinin Millî Eğitim Bakanlığına bağlanmasını istedim.
: ''28 Kasım 1986 günü Millî Güvenlik Kurulu toplantısında irtica uyarısı''
* Cumhurbaşkanlığının en zor yanı burada. Olur olmaz yerde düşüncenizi açıkça söyleyemezsiniz. Ağzınızdan çıkan her kelimeye dikkat etmek zorundasınız. "Acaba şunu söylediğim takdirde taraf tutma durumuna düşer, tarafsızlığımı kaybeder miyim?" diye düşünmek zorundasınız.
* Cumhuriyet solda, Tercüman ise sağda bir gazete. Her ikisi de aleyhimizde olduğuna göre demek ki biz [[12 Eylül Darbesi|12 Eylül]] döneminde ne sağa ne sola taviz vermemiş, ortada yürümüşüz. Böyle hareket ettiğimizi ve hiçbir tarafa meyletmediğimizi biliyordum.
* 9 KASIM 1985 - Yarın aynı zamanda [[Atatürk]]'ün ölümünün yıl dönümü. [[Necmettin Erbakan|Erbakan]] böyle bir günde Ankara'da bulunur mu? Onun başkenti Konya. Elbette oraya gidecek.
* Geride bıraktığım üç sene içerisinde hiçbir günüm yok ki onu birkaç kere hatırlamış olmayayım. Sabah kahvaltısında, yemekte, akşam yatarken hep o karşımda. Üç sene geçti fakat o bir türlü gözlerimin önünden ayrılmadı. Dünyada yalnız kalmak kadar zor bir durum yokmuş. Başa gelmeden anlaşılmıyor. Şimdiye kadar gözlerim yaşlı kaç günlerim geçti. Hele akşamları yalnızlık bütün ağırlığıyla kendini hissettiriyor.
: ''Eşi Sekine Evren'in vefatının (3 Mart 1982) 3. yılında yazdıkları''
* ODTÜ'de öğrencilerden büyük ilgi gördüm. Sevgi gösterilerinde bulundular. Düşündüm de [[12 Eylül Darbesi|12 Eylül 1980]]'den evvel acaba cumhurbaşkanı böyle üniversiteye gelip rahatlıkla dershanelere girebilir miydi? İşte o noktadan bu duruma gelinebilmiş ise [[12 Eylül Darbesi|12 Eylül Harekâtı]]'nın sağladığı huzur ve güven ortamının yararı kendiliğinden ortaya çıkıyor demektir.
: ''13 Ocak 1984 günü ODTÜ ziyareti''
* "Taksim'de kilise var, cami yok. Kiliseye karşılık biz de cami yapmak istiyoruz." dediler. Bu teklifi de kabul etmemiştim. İstanbul'da sanki cami sıkıntısı varmış gibi cami yapma teklifi getiriyorlar. "Okul yaptıralım." demezler de "Cami yaptıralım." derler.
65. satır:
: ''1 Kasım 1988 günü Düzce'de yaptığı konuşma''
* Arkadaşlar,
: Bu çağlarda sizlere çok kimseler yanaşır, izm'li ideolojileri aşılamak ister. Eğer izm'li bir ideoloji aşılamak lazım gelirse işte Ulu Önder [[Atatürk]]'ün [[Kemalizm]] ideolojisi vardır. Onu benimseyiniz. [[Kemalizm]]'in koyduğu esaslar bizi aydınlığa götürmüştür. Ondan ayrılmaya başladığımız andan itibaren karanlığa gömülmeye başladık. Ne zaman ki ayrıldık, daima felaketlerle karşı karşıya geldik.
: ''30 Eylül 1980 günü Kara Harp Okulu öğrencilerine yaptığı konuşmadan''
* Aziz [[Atatürk]],
: Hayatın pahasına gerçekleştirdiğin ve çok sevdiğin Türk ulusuna armağan ettiğin kıymetli eserlerini ve ilkelerini değiştirmek ve hatta yıkmak isteyenler maalesef bugün de sağımızda solumuzda mevcuttur. Hatta bazı sapıklar, ilkelerini yıkamayınca senin heykellerine ve resimlerine saldırmaktadırlar. Bu gibi sözle veya fiili saldırılar, kalpleri yurt ve millet sevgisiyle yanıp tutuşan ve "Ne mutlu Türk'üm diyene!" diyebilen bizim gibileri çok üzmektedir. Ancak; koyduğun ve emanet ettiğin ilkelerin en sadık ve güçlü bekçisi, göz bebeğin Türk Silahlı Kuvvetleri, bu tür davranışları hassasiyetle izlemekte ve gerektiğinde bu gibileri süratle yok etmenin kesin kararlılığı içinde bulunmaktadır.
: ''10 Kasım mesajı, 1978''
75. satır:
 
=== B ===
* Bana şahsen her şey söyleyebilirler ancak "[[12 Eylül Darbesi|12 Eylül Harekâtı]] yapılmamalıydı." diyemezler. Diyemezler çünkü bu millet bunu istedi.
: ''1 Mayıs 1988 günü Rize'de yaptığı konuşma''
* Başka çaremiz kalmamıştı. Soldaki partilerin bir kısım mensup ve yöneticileri sol terörist ve bölücüleri himaye etmedi mi? Sağdaki partilerin bir kısım mensup ve yöneticileri sağ anarşist ve teröristleri, "Bunlar milliyetçidir." diye himayesine alıp onlara cesaret vermediler mi? Bir kısım partiler Alevi olan vatandaşlarımıza, bir kısım partiler Sünni olan vatandaşlarımıza sahip çıkmak suretiyle milleti ikiye, üçe bölmediler mi? Bakın yönelttiğim bütün bu soruları sizler de, "Verdiler. Böldüler." diye onaylıyorsunuz.
83. satır:
* Bazıları bizim bu yaptıklarımızı hayretle karşılıyorlar. "Bunlar kendi yönetimindeki adamları da mahkemeye veriyor." diyorlar. Elbette vereceğiz. Eğer hırsızlık ve suistimali benim çocuğum da yapmış olsa onu da veririz.
: ''24 Haziran 1982 günü Zonguldak'ta yaptığı konuşma''
* Beni [[Atatürk]]'le kıyas etmeye kalkışıyorlar. Ama hiçbir zaman ben [[Atatürk]] olmak niyetinde değilim. Olamam da zaten. O büyük bir adamdı. Dünya çapında bir liderdi. Biz onun koyduğu prensipler üzerinde yürüyoruz. Onun koyduğu ilkeleri muhafaza etmeye çalışıyoruz. Biz; onun ilkelerinin muhafızıyız, bekçisiyiz. Binaenaleyh beni [[Atatürk]]'le mukayese edince üzülüyorum. Bunun, halkın bana karşı olan sevgisinden geldiğine inanıyorum. Ama benzetmemelerini arzu ederim.
: ''Federal Almanya'nın ARD Televizyonu muhabirinin, "Son zamanlarda sık sık Kemal Atatürk'le karşılaştırılıyorsunuz. Bu konuda ne gibi duygularınız var?" sorusuna verdiği cevap, 30 Nisan 1981''
* Beni davet ettiğiniz hâlde toplantılarınıza katılamadım tabii. Ama her zaman kalbimde yaşattım. En büyük yaptığım işlerden, hayırlı da yaptığım işlerden birisi de budur. İyi ki yapmışız. Mehmetçik Vakfını çok başarılı buluyorum. En başarılı vakıfların başında gelir. Benim izlenimim bu. Kurban bağışlarımı da hep Mehmetçik Vakfına yaptım. Vatandaşın askere karşı, Mehmetçik’e karşı olan sevgisini hepimiz biliyoruz. İçinde yaşadık bunun. Türk milleti askerini sever, hele Mehmetçik’i çok fazla sever.
89. satır:
* Benim tutumuma basın da yardımcı olmalı. Din istismarı büyük tehlikeler getirir. Komünizme ne kadar karşı isem yobazlığa da o kadar karşıyım. Hatta yobazlığı daha da tehlikeli bulurum.
: ''5 Ağustos 1985 günü basın mensuplarıyla yaptığı toplantıdan''
* Biliyorsunuz: Yalancı devrimciler, "Tek yol devrim!" diye ortaya atıldılar; duvarlara, şuraya buraya yazdılar. Evet, devrim vardır ama bu tek yol [[Atatürk]] devrimidir! Onun yoludur. [[Atatürk]]'ün koyduğu ilkeler komünizme de faşizme de kapalıdır.
: ''17 Ocak 1981 günü Gaziantep'te yaptığı konuşma''
* 1986 senesinde en son başlattığım kampanya; yavrularımız için aşı kampanyası, sağlıklı yaşama kampanyası ve bununla beraber aile planlaması kampanyası. ... hatırlarsınız, "Her şeyin çoğu insana zarar verir." demiştim. Çocuğun da çoğu zarar verir. Eğer bakabiliyorsa, gücü varsa mesele yok. Fakat gücü yoksa herkes gücü kadar çocuk sahibi olmalı. İşte başlattığımız aile planlamasının da maksadı budur.
97. satır:
* Birçok vatandaşımda bir korku ve tereddüt var. Bize soruyorlar: "Ya siz gittikten sonra yine aynı noktaya gelirsek ne yaparız?" diye. Hiç korkmayınız! Bu topraklar sahipsiz değildir. En büyük sahibi ve hakiki sahibi sizlersiniz. Yurdumuzu tekrar aynı noktaya getirenleri kulaklarından tutup temizleyeceksiniz.
: ''17 Nisan 1982 günü Balıkesir'de yaptığı konuşma''
* Birinci Cihan Harbi'nin sonunda memleket işgale uğradığı zaman, [[Atatürk]] Kurtuluş Savaşı'nı başlattığında, İstanbul'da, "Bu savaş deliliktir. Kurtuluş çaresi ya Amerikan mandası ya İngiliz mandasıdır." diye tutturan aydınlar vardı. Ben böyle aydınları ne yapayım?
:''28 Mayıs 1984 günü Manisa'da yaptığı konuşma''
* Biz Anayasa’yı yaparken Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumunu kurduk ve bunun içine Atatürk’ün[[Atatürk]]'ün vaktiyle kurduğu Dil Kurumuyla Tarih Kurumunu da dâhil ettik. Yani bunun içinde Dil Kurumu da vardır, Tarih Kurumu da vardır. Atatürk Araştırma Merkezi vardır. Atatürk Kültür Merkezi vardır. Dört tanedir. Başında da bu Yüksek Kurul vardır. “Bu yönetim, yani askerî idare, Anayasa’yı yaparken Atatürk’ün[[Atatürk]]'ün vasiyetini ortadan kaldırdı.” diyorlar bize. Biz Atatürk’ün[[Atatürk]]'ün vasiyetini kaldırmadık. Atatürk’ün[[Atatürk]]'ün vasiyeti şudur: Vefat etmeden evvel bir vasiyet bıraktı ve gelirlerinin bir kısmını kız kardeşine, büyüttüğü çocuklara ve bazı kimselere verdi. “Maaşımdan şu kadar şuna verin, bu kadar buna verin, artanı da yarı yarıya Dil Kurumuyla Tarih Kurumuna verin.” dedi. Vasiyeti bu. Biz bunu bozmadık ki. Yine İş Bankasından kazanılan parada onun hissesi vardır. O kazanılan paraların yarısını Dil Kurumuna, yarısını da Tarih Kurumuna veriyoruz. Bunda bir değişiklik yapmadık. Zaten kaldıramayız ki. Öyle bir yetkimiz de yok. Vasiyet ortadan kalkar mı? Mümkün değil. Ama gelin görün ki illa bize bir çamur sıçratacaklar, maksatları bu.
: ''25 Haziran 1987 günü Elâzığ'da yaptığı konuşma''
* Biz bir Kuzey memleketi değiliz. İsveç-Norveç değiliz. Efendim kolay değil. Yani onlar kaç senede geçtiler bu demokrasiye? Bizim 50'den sonradır demokrasiye geçişimiz. Halkımızın kültür seviyesi o mertebelere erişmiş midir? Açık konuşalım. Bugün seçime giden bazı kişiler, "Kime oy vereceksin?" dediğin zaman, "Beş parmak olan bir şey var. Oraya vereceğim." diyor. Yani Halk Partisi. Hâlâ öyle diyenler var.<ref>Çapraz Ateş: Kenan Evren - Bülent Ecevit https://www.youtube.com/watch?v=tu6vvyz_C54</ref>
106. satır:
* Bizde demokrasi, particilik yanlış anlaşıldı. Vatandaşlar; kahvelerini, camilerini, yollarını ayırdılar. Ankara'da, İstanbul'da; üniversitelerdeki, liselerdeki talebeler kol kola sokakta gezemez, okula gidemez oldular. Sağda olanlar bir grup, solda olanlar da bir grup hâlinde; jandarmanın, polisin himayesi altında okullarına gidip gelmeye başladılar. Buna biz daha ne kadar zaman tahammül edebilirdik? Öyle bir noktaya geldik ki artık o zavallı beyinleri yıkanmış, bu topraklar üzerinde büyümüş çocuklarımız birbirlerine o kadar düşman oldular ki neredeyse birbirlerinin kanını içer duruma geldiler. Buna daha fazla göz yumamazdık.
: ''2 Ekim 1980 günü Ağrı'da yaptığı konuşma''
* Bizim için en büyük yol gösterici [[Atatürk]]'tür. Eğer onun izinden zaman zaman sapmasaydık [[12 Eylül Darbesi|12 Eylül]]'e gelmezdik ve elbette bugünün Türkiye'si çok daha başka türlü olurdu. O bir kurtarıcı ve kurucu idi. Bizler ne yazık ki koruyucu bile olamadık. Onunla övünmek yetmez; parlak sözlerle nutuklar söylemekle, kitaplar yazmakla bir noktaya varamayız. Koyduğu ilkeleri, çizdiği yoldan sapmadan ve sapık ideolojilerle zedelenmesine müsaade etmeden uygulamalıyız.
: ''24 Ağustos 1983 günü Muş'ta yaptığı konuşma''
* Bizim yaptığımız ihtilal değildir, bu milleti uçurumun kenarından kurtarmaktır.
: ''19 Ekim 1985 günü Çankırı'da yaptığı konuşma''
* Bu reyler Orgeneral Kenan Evren'e verilmedi. Bu reyler bizlere, Konsey üyelerine verilmedi. Bu reyler şunun için verildi: Millet huzur ve güven istiyor, huzur ve güven için verildi! Bu oylar devlet otoritesinin sağlanması için verildi! Bu oylar [[Atatürkçülük]] için verildi! Ve yine bu oylar birbirleriyle kavga eden, her gün birbirlerinin kirli çamaşırlarını ortaya döken ve değil selamlaşmak, el sıkmayı bile yapamayan kişilerden memnun kalınmadığını belirtmek için verildi. Bu millet artık kavga değil, kardeşlik ve huzur bekliyor.
: ''21 Kasım 1982 günü Ordu'da yaptığı konuşma''
* Bu zavallılar bilmelidirler ki özledikleri ve özendikleri o rejimlerin gelmesi hâlinde bugün yazabildiklerinin bir satırını yazmak, meydanlarda istediklerini söyleyebilmek, en haklı düşüncelerini dahi yakınlarına olsun açabilmek imkânından mahrum kalacaklardır. Bunu anlamak ve bütün dehşeti ile görebilmek için tarihte düşledikleri rejimlerle yönetilen ülke örneklerine bir defa bakmaları yeterlidir. Bu nedenle Türk Silahlı Kuvvetleri, uğrunda uzun mücadeleler vermiş olan ve en değerli varlığımızı teşkil eden hürriyetimizin tek güvencesi cumhuriyetin yozlaştırılmasına hiçbir zaman müsaade ve müsamaha etmeyecektir.
: ''29 Ekim mesajı, 1978''
* Bu zavallılar o kadar gaflet içerisindedirler ki bugünkü geniş hürriyet havasını kendilerine teneffüs ettiren büyük [[Atatürk]]'ün yerine ellerinde başkalarının resimlerini, bağımsızlığın sembolü olan ve milyonlarca şehit ve ecdadımızın kanları ile sulanmış Türk bayrağı yerine başka bayraklar taşıyabilmektedirler. Diğer yandan yüzleri gibi ruhları da kararmış sözde Müslüman geçinen bir avuç sapık, camilerimizde ona dil uzatmaya cesaret edebilmektedirler.
: Kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerinin Değerli Mensupları,
: Bu gibi çirkin ve bir Türk'e yaraşmayan olayların seni ne kadar derinden üzdüğünü biliyorum. Sen gerekirse kanının son damlasına kadar bu cumhuriyeti ve [[Atatürk]]'ün ilkelerini koruyacaksın.
: ''19 Mayıs mesajı, 1980''
:* Bürokrasinin azaltılması konusunda da arzu ettiğimiz oranda bir başarı sağladığımızı iddia edemem. Bürokrasi hastalığı, bütün devlet dairelerini bugüne kadar büyük ölçüde sarmış. Uzun senelerin birikimi olan bu hastalığı üç beş senede tedavi etmenin, söküp atmanın mümkün olmayacağını insaf sahibi bütün vatandaşlarım kabul ederler. Üç sene içerisinde azaltılmış fakat tamamen yok edilememiştir. Üzerinde hassasiyetle durulduğu takdirde önümüzdeki dönemlerde üstesinden gelinebilir inancındayım.
: ''12 Eylül 1983 günü yaptığı radyo televizyon konuşması''
 
=== C ===
* Cumhuriyet tehlikeye düştüğü anda; [[Atatürk]]'ün bize emanet ettiği topraklar, bu tertemiz topraklar tehlikeye düştüğü anda biz duramazdık. Ya çekip gidecektik veyahut bu harekâtı yapacaktık. Biraz önce de değindiğim gibi çok bekledik. "Bunlar kendi kendilerine yapsınlar, bir araya gelsinler, şu memleketi şu düştüğü badireden kurtarsınlar." diye çok bekledik. Ama olmadı.
: ''2 Ekim 1980 günü Van'da yaptığı konuşma''
* Cumhuriyetin ilanından bir sene sonra da okula başlamış birisiyim. Bütün tahsilim süresince hep [[Atatürkçülük|Atatürkçülüğü]] gördüm, [[Atatürk]]'le beraber yaşadım ve o hayattan ayrıldığı sene de ben subay çıktım. Vefat ettiği zaman teğmendim ve üç gün radyo başında hüngür hüngür ağladım. Onun sevgisi o kadar içimize işlemişti. [[Atatürkçülük]] de içimize işledi, ruhumuza işledi. Ondan birçok şey öğrendik, hâlâ da ondan istifade ediyoruz. Onun koyduğu ilkeler bizim rehberimiz olmuştur
: ''22 Haziran 1988 günü Alman WDR Televizyonu muhabirine verdiği mülakattan''
 
=== Ç ===
* Çocuklarını, küçücük çocuklarını devletin okullarına göndermeyip gizli yerlerde hainane emellerini gerçekleştirmek için Kur'an kursu açan cahil kişilere teslim eden ana ve babalara sesleniyorum: Bunu yapmaya hakkınız yoktur. O çocuk ileride sizin yaşınıza geldiğinde size belki de lanet edecektir. Bu vebal altında kalmamanız için çocuğunuzu devletin okullarında okutunuz. Kız-erkek ayrımı yapmadan okutunuz.
: ''23 Temmuz 1981 günü Erzurum'da yaptığı konuşma''
 
=== D ===
* Dün gece Şemdinli civarında yine böyle bir olay oldu. Aranan anarşistlerden bazıları gece vakti vazifeden dönen bir askerî araca ateş ediyorlar ve bir subayımızla bir erimizi şehit ediyorlar. Şimdi ben bunu yakaladıktan sonra mahkemeye vereceğim ve ondan sonra da idam etmeyeceğim! Ömür boyu ona bakacağım! Bu vatan için kanını akıtan bu Mehmetçiklere silah çeken o haini ben senelerce besleyeceğim! Buna siz razı olur musunuz?
: ''3 Ekim 1984 günü Muş'ta yaptığı konuşma ("Asmayalım da besleyelim mi?" diye servis edilip 13 Aralık 1980'de idam edilen Erdal Eren için söylendiği iddia edilen sözün aslı ve tarihi budur.)''
 
=== F ===
* Fakat şeriat devleti kurmayı hedef alan her türlü [[irtica|gericilik]], zaman zaman dinidinî bir sömürü aracı olarak [[laiklik]] kavramının karşısına çıkarılmış ve hâlâ daha çıkarılmaya devam edilmektedir. [[Laiklik|Laikliğin]] bulunmadığı bir ortamda çağdaşlaşma hedefi ancak bir düş olarak kalır. Milletimizi tekrar geri götürme ve böylece kendilerine çıkar sağlama heves ve özlemi içinde olanlar, her zaman olduğu gibi karşılarında cumhuriyet kanunlarını ve bu milletin [[Atatürkçülük|Atatürkçü]] güçlerini bulacaklardır.
: ''1987'nin yılbaşı mesajı''
* Fazla çocuk size de derttir. O çocukları yetiştirmek bir meseledir. Bakabileceğiniz kadar çocuğa sahip olunuz. Bakamayacağınız kadar çocuk yapıp işsiz güçsüz bırakmaktansa bakabileceğiniz kadar çocuğa sahip olmak elbette tercih edilmelidir. Bunun çarelerini sağlık ocaklarında, hastanelerde doktorlar göstermektedir. Onlara müracaat ediniz. Bugün istediğiniz kadar çocuğa sahip olmak elinizdedir. Bunları da sizlere tavsiye ederim. Eğer bu artış hızıyla gidersek daha çok sıkıntılara uğrarız.
: ''3 Ekim 1984 günü Muş'ta yaptığı konuşma''
* [[Fethullah Gülen|Fethullah Hoca]] isimli bir adam türedi. Bana, [[Atatürk]]'e ve tüm ilericilere küfrediyor. Yakalandı, mahkemeye verildi. Fakat mahkeme kendisini serbest bıraktı. Ayrıca ortalıkta Mahmut Hoca diye bir şahıs daha görülmeye başladı. Mahkeme onu da serbest bıraktı. Bu gelişmeler, bu gibi mürtecileri cesaretlendiriyor.
: ''25 Temmuz 1986 günü yapılan Bakanlar Kurulu toplantısında hükûmete irtica uyarısı''
 
=== G ===
* Gerici, bölücü, yıkıcı ve aşırı değil; yapıcı, yaratıcı, dengeli ve yurdunu, ulusunu her şeyden çok seven, [[Atatürk]] gibi seven gerçek [[Atatürkçülük|Atatürkçüler]] olunuz. Doğumunun 100. yılında Aziz [[Atatürk]]'ün anısına sunacağımız en değerli armağan bu olacaktır.
: ''19 Mayıs 1981 günü Samsun'da yaptığı konuşma''
* Gönül arzu eder ki bütün gençler liseyi okusun hatta bütün gençler üniversiteyi okusun. Bu, dünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir. Liseyi bitiren herkes üniversiteyi okuyamaz.
Satır 149 ⟶ 152:
* Halk oylamasından önce yeni anayasa taslağını önüme getirdiklerinde, Türkiye cumhurbaşkanlarının iki dönem görevde kalmalarına imkân veren bir hüküm vardı. Sadece "bir dönem" olmalı diye taslağa madde koydurttum. Görevini tamamlayan cumhurbaşkanlarının TBMM'nin tabii üyesi olmasını öngören bir madde de vardı. Bunu da çıkarttım.
: ''26 Mart 1986 günü Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Marcelino Oreja ile yaptığı görüşmeden''
* Halkın çeşitli kademelerinden çok kimse bize iktidardan gitmememiz hususunda da telkinlerde bulundular. Biz bu telkinlere itibar etmiyoruz, zira biz parlamenter demokrasiye inanmış insanlarız. Daha önce de bahsi geçtiği üzere, en kötü demokrasi en iyi diktatörlükten daha iyidir. Halkın bu kabil telkinlerini tabii karşılamak gerekiyor. Çünkü Türk halkı eskiden çok sıkıntı çekmiş ve önceki liderlerden nefret etmişti. Bu, rahata kavuşmuş insanların psikolojisidir. Biz [[12 Eylül Darbesi|12 Eylül]]'den önce siyasetçilere çok söyledik, milleti parlamenter sistemden soğutmamalarını ısrarla istedik. Bakın şimdi halk geliyor ve iktidardan gitmememizi istiyor.
: ''13 Nisan 1981 günü Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanı Hans de Koster ile yaptığı görüşmeden''
* Hiç sabırsızlık göstermeyin! Siyaset yapmanın ölçüsü var mıdır yok mudur, yakında öğreneceklerdir. Samimi bir şekilde memleket meseleleri ile uğraşmak nedir? İdeolojik mücadele, bölücülük, anarşistlik nedir? Bunlar arasındaki fark nedir? Bunları da öğreneceklerdir!<ref>Devlet Başkanı Orgeneral Kenan Evren'in İstanbul Konuşması https://www.youtube.com/watch?v=MU04WcsUhlE</ref>
: ''4 Kasım 1982 günü İstanbul'da yaptığı konuşma''
 
=== İ ===
* İlk idam kararı geldi önümüze. Ve dedik ki: Sağcı solcu yok. Mümkünse bir sağcı bir solcu, iki sağcı iki solcu. Neyse, kaç tane çıkmışsa ikisini beraber yapalım. Sonra demesinler ki bize: "Bu gelen yönetim efendim sağı tutuyor, solu tutuyor." gibi... Töhmet altında kalmayalım. Üzülüyoruz tabii. Bir insanı idam etmek kolay değil. Fakat o idam ettiğimiz kişi, belki 15-20 kişinin hayatına son vermiş. Öyle kimseler geliyor önümüze. Onun için kılımız kıpırdamadan bunu yapıyorduk.
: ''1998 yılında yayımlanan 12 Eylül belgeselinden''
* İlkokullardan üniversitelere kadar [[Atatürkçülük]], diğer bir deyimle [[Kemalizm|Kemalist]] öğretim yapılacağına ve böyle bir fikir üretileceğine tam aksine sağ, sol ve irticai fikirler üretilmiştir. Bunları üretenler maalesef devlet kasasından maaş alan bir kısım öğretmen ve profesörler olmuş, bu hâl öyle bir durum yaratmıştır ki önce bu öğretmenler, profesörler bölünmüş, daha sonra en sevgili varlıklarımız, tertemiz çocuklarımız karşıt fikirlere ayrılmıştır. Birçok [[Atatürkçülük|Atatürkçü]] ve vatansever öğretmen ve profesörlerimizin sesleri duyulmaz olmuştur. Birçok öğretmen bir yıl önce bize gelip, "Efendim biz okulda '[[Atatürkçülük|Atatürkçüyüz]].' demeye korkuyoruz, azınlıkta kaldık." demişlerdir.
: ''16 Eylül 1980 günü Ankara'da düzenlediği basın toplantısından''
 
=== K ===
* Kendi çıkarlarını ülke bütünlüğünün üstünde görenler, geleceğimizin teminatı olan gençlerimizi sapık ideolojilerinin vaatleriyle aldatarak onları Türk istiklalinin sembolü İstiklal Marşı'mıza dahi saygısızlıkta bulunabilecek kadar Türklüğünden uzaklaştırabilmektedirler. Ama sizleri temin ederim ki o kendini ve milleti idrakten aciz vatan hainleri, her zaman olduğu gibi karşılarında yine bizleri, Türk Silahlı Kuvvetlerini bulacaklar ve bunların hesabını millet önünde vereceklerdir. Onların ilim ve irfan yuvası okullarımızdan temizlendiğini ve bu okulların kalbi [[Atatürk]] sevgisi, vatan ve millet aşkı ile yanıp tutuşan, birbirleriyle uygarca fikir münakaşası yapabilen, eli silahsız, kültürlü gençlerle dolu olduğunu görmek bizim de en büyük arzumuzdur.
: ''Bazı milletvekillerinin de bulunduğu ODTÜ'nün açılış töreninde enternasyonal marşının söylenmesine tepkisi, Silahlı Kuvvetler Günü mesajı, 26 Ağustos 1979''
* Komünizm çeşitli maskeler altında gelir. Komünizm bazen [[Atatürkçülük|Atatürkçüdür]]. Komünizm bazen cübbeyi üzerine geçirir. "Hürriyet" der gelir, "demokrasi" der gelir. O anda neyi kullanacaksa onunla gelir. Bunu iyi teşhis etmek lazım.
: ''18 Ekim 1985 günü Kastamonu'da yaptığı konuşma''
* Kubilay Olayı bende ve sınıftaki arkadaşlarım üzerinde büyük etki yarattı. Zira genç bir subayın öyle hunharca şehit edilmesi elbette ki bizi etkileyecekti. Bunun etkisi altında uzun süre kaldım. Bir aralık bu katliamı yapanların yakalandığını ve istasyonda tren beklediğini söylediler. 5-6 arkadaşla beraber hemen istasyona gittik. Onu şehit eden, Kubilay'ı şehit eden hainleri orada gördüm. Bende o kadar derin bir iz bırakmış ki bu, o sırada kara kalemle resme başlamıştım. İlk resmimi Kubilay'ın resmi olarak yaptım. Hatırlarım ve güzel de resimdi. Keşke saklasaydım da yanımda hatıra olarak kalsaydı. <ref>Cumhurbaşkanlarımız belgeseli: Kenan Evren https://www.tccb.gov.tr/cumhurbaskanlarimiz/kenan_evren/</ref>
 
=== M ===
* Memleketimiz için komünizm ne kadar tehlikeli ise faşizm ve dine dayalı veya onlara taviz veren rejimler de o kadar zararlıdır. Hatta ben daha da zararlı görürüm. Anayasanın başlangıç bölümünü iyi okuyunuz. Bizi birbirimize birleştirecek olan [[Atatürkçülük|Atatürkçülüktür]]. [[12 Eylül Darbesi|12 Eylül]]'de ona sahip çıktığımız içindir ki milletimizin büyük desteğine mazhar olduk. Bundan taviz veremeyiz. Ben karşı çıkarım.
: ''4 Ocak 1984 günü Bakanlar Kurulu toplantısında yaptığı konuşma''
* Mücadele, mücadele, mücadele... Vallahi mücadeleden bıktım. Hükûmetle mücadele, muhalefetle mücadele, eski siyasilerle mücadele, komünizmle mücadele, [[irtica]] ile mücadele, basın ile mücadele; velhasıl mücadelesiz bir günüm geçmiyor. Yine de bazı çevrelere yaranamıyorum. Ne yapayım ben böyle hayatı... Hoş geldin 1987 yılı... Kim bilir bu sene de nelerle mücadele edeceğiz?
: ''31 Aralık 1986 günü yazdıkları''
* Müracaatlar gelmeye başladı sağdan soldan: "Efendim, [[Fethullah Gülen|Fethullah Gülen Hoca]] sizinle konuşmak istiyor..." "Hayırdır?" dedim: "Ben ne konuşayım onunla?" Kabul etmedim. Tekrar geldiler, tekrar istediler. Hatta bir de bana saat getirmişler, "Almam bunu." dedim. Rüşvet!
: ''2006 yılında üniversite öğrencilerine konuk olduğu Genç Bakış programından''
 
=== N ===
* Nüfus artışını biraz azaltalım arkadaşlar. Çocuklarımızı okutamadıktan, yetiştiremedikten sonra ne yapayım ben o çocuğu? İşte bunu da düşününce azami iki çocuk sahibi olmak bize yeter. Onun için vatandaşlarıma sesleniyorum: Az olsun, öz olsun!
: ''25 Temmuz 1981 günü Trabzon'da yaptığı konuşma''
 
=== O ===
* 10 sene, 15 sene sonra bu çocuklar ordunun muhtelif kademelerini ele geçirecekler. Kimisi bölük komutanı, kimisi tabur komutanı, kimisi alay komutanı olacak ve bir harekâtla orduyu ele geçirirlerse memleketi de istedikleri rejime sürükleyebilecekler. Şimdi sorarım size, bu yapılan iş dinî inanç mıdır, dinî ibadet midir yoksa hıyanet midir?
: ''Orduya sızmaya çalışan dinciler için''
: ''8 Ocak 1987 günü Çukurova Üniversitesinde yaptığı konuşma''
* [[12 Eylül Darbesi|12 Eylül]]'den evvel bu meydan; çok mitinglere, toplantılara sahne oldu. Bugünkü gibi her taraf Türk bayraklarıyla donatılacağına kızıl bayraklarla donatıldı! Yalnız bizim değil, Türk milletinin değil, bütün dünyanın hayran kaldığı; yalnız Türk milletine değil, mazlum ve esir milletlere de kurtuluş meşalesi olan eşsiz [[Atatürk]]'ün resim ve portreleri yerine başka ülkelerin liderlerinin resimleri ellerde taşındı, duvarlara asıldı! Bu meydanda!<ref>Devlet Başkanı Orgeneral Kenan Evren'in İstanbul Konuşması https://www.youtube.com/watch?v=MU04WcsUhlE</ref>
: ''4 Kasım 1982 günü İstanbul'da yaptığı konuşma''
* [[12 Eylül Darbesi|12 Eylül]]'den evvel moda olan Marks'ı, Lenin'i, Mao'yu okuyanlara sesleniyorum. Onlara sesleniyorum ve diyorum ki: Evvela kendi büyüklerinizi; yoksul ülkelere, tutsak ülkelere dahi lider olmuş [[Atatürk]]'ü okuyunuz! Onu öğreniniz, ondan sonra diğerlerini okuyunuz.
: ''4 Eylül 1981 günü Sivas'ta yaptığı konuşma''
* [[12 Eylül Darbesi|12 Eylül]]'den önceyse mahalleler, köyler ve hatta şehirler birbirinden ayrıldı. Kurtarılmış bölgeler hâline getirildi. Bir faydası oldu mu? Öyleyse bırakalım bunları, medeni insanlar gibi bizler de aynı ülkenin evlatları olarak kardeşçe yaşayalım.
: ''10 Nisan 1983 günü Denizli'de yaptığı konuşma''
* [[12 Eylül Darbesi|12 Eylül]]'den sonra bazıları geldi: "Efendim, [[12 Eylül Darbesi|12 Eylül]]'ün seneidevriyesi olacak mı? Ona göre tedbir alalım." dediler. "Ne münasebet!" diye cevap verdim. Böyle bir şey yok. Biz kendimizi her gün hatırlatmak için değil, millete hizmet için bu işe atıldık.
: ''28 Mart 1981 günü Manisa'da yaptığı konuşma''
 
Satır 190 ⟶ 198:
* Politika; orduya, camiye ve okula girmemeli. Şimdiki politikacılara sorarsanız: "Efendim okulda politika olmalıdır." Ben okul bitinceye kadar ilim, irfan sahibi olmalarını, bunları öğrenmelerini beklerim.
: ''1998 yılında yayımlanan 12 Eylül belgeselinden''
 
=== S ===
* Sen Türk olmakla mutluydun, Türklük seninle daha da mutludur.
Satır 199 ⟶ 208:
: ''21 Kasım 1982 günü Fatsa'da yaptığı konuşma''
* Sevgili Gençler,
: Ülkemiz için komünizm ne kadar tehlikeliyse [[laiklik|laikliğe]] karşı davranışlar ve geriye gidiş, taviz verme, irticaya[[irtica]]ya taviz verme de o kadar tehlikelidir. Bunu hiç aklınızdan çıkarmayın. Ben burada bütün milletin ve bütün partilerin bu tehlike karşısında, bu tehlikeler karşısında birleşmelerini tavsiye ederim. Bazı konular vardır ki bunlarda birleşilebilir. ... Laiklikte[[laiklik|Laiklik]]te birleşilebilir... Bunda iktidar ve muhalefet olmaz.
: ''8 Ocak 1987 günü Çukurova Üniversitesinde yaptığı konuşma''
* Sevgili Hemşehrilerim,
Satır 214 ⟶ 223:
* Sizler için engin şefkat ve sevgiyle dolu kalbimin dayanma gücünü de aşan, bana layık gördüğünüz bu eşsiz sevgi gösterilerini minnet ve şükran duygularımla her zaman içimde yaşatacağım. Bunlar hatıralarımın en güzeli ve en büyüğü olarak hayatımı süsleyecektir.<ref>Kenan Evren'in Veda Konuşması https://www.youtube.com/watch?v=dRmyp4z7PeU</ref>
: ''Cumhurbaşkanlığı süresinin bitiminde yaptığı veda konuşmasından''
* Sonra teselli bulduğum bir taraf daha var. Bu memleketi kurtarmış, bizi bu hâle getirmiş, her şeyimizi ona borçlu olduğumuz [[Atatürk]]'e bile dil uzatanlar, ona çeşitli iftiralarda bulunanlar varken bir Kenan Evren'e iftirada bulunacaklar çıkmaz mı? Elbette çıkar. Onun için kendi kendime teselli buluyorum, "Bana da elbette söyleyecekler olur." diyorum.
: ''1 Kasım 1988 günü Düzce'de yaptığı konuşma''
* Soruyorum sizlere: Sağ ve sol, birbirlerini ve hatta suçsuz vatandaşları öldürmediler mi? Bankayı, ticarethaneyi, evleri soymadılar mı? Şehirlerimizde kurtarılmış bölgeler ihdas etmediler mi? Vatandaşları "Alevidir, Sünnidir." diye ikiye bölmediler mi?
Satır 222 ⟶ 231:
* Şu hususu açıkça belirtmek isterim ki nüfus artışı çok olduğu sürece her alanda olduğu gibi eğitim alanında da sorunlar bitmeyecektir. Daima yenileri eklenecektir. Nüfus hareketleri ile kalkınma arasında yakın bir ilişki bulunmaktadır. Nüfusu az ya da nüfus hareketlerini belli bir çerçeveye sokmuş yani hızını azaltmış ülkeler daha çabuk kalkınabilmektedirler. Bunun örneklerini dünya üzerinde daima görüyorum. Kalkınmış ülkelerde nüfusun çok az artması dolayısıyla herkese hizmet götürülebilmektedir. Gezdiğim yerlerde 24 çocuğu olanlara rastladım. İsimlerini bile bilmiyor. Olmaz böyle şey. Bu çocuklara yazık değil mi? Bunlar nasıl beslenip okuyacaklar?
: ''13 Kasım 1987 günü Antalya'da yaptığı konuşma''
* Şuna inanınız ki bu memlekete, bu vatana komünizmi de faşizmi de sokturmayacağız! Bölücülerin ve dinimizi istismar edenlerin yapmak istediklerine müsaade etmeyeceğiz! [[Atatürk]]'ün ilkelerini tekrar yerine oturtacağız!
: ''15 Ocak 1981 günü Konya'da yaptığı konuşma''
* Şunu hiçbir zaman hatırınızdan çıkarmayınız ki [[Atatürkçülük|Atatürkçülükten]] ayrıldığınız sürece, [[Atatürkçülük|Atatürkçülükten]] saptığınız sürece bize hayat hakkı yoktur. Bu üç sene içerisinde bütün okullarımızda, özellikle askerî okullarımızda [[Atatürkçülük|Atatürkçülüğün]] yerleştirilmesi için büyük bir çaba sarf ettik. Bu konuda çok kıymetli ilim adamlarımızı, tarihi değeri olan kişileri topladık ve üç tane kitap bastırdık ve sizlere okutulması için verdik.
: ''3 Ekim 1983 günü Kara Harp Okulu öğrencilerine yaptığı konuşmadan''
* Şunu unutmayınız ki dünyamızda yabancı dil bilmeyen kişilerin hayatta muvaffak olmaları bundan sonra mümkün değildir. Hayatınızı kazanırsınız, herkes kazanıyor. Lisan bilen muhakkak ki ötekisinin önüne geçecektir. Onun için askerî liselerde kolej sistemi kabul edildi. Ve Harbiye'de de haftada 3 saat lisan dersine devam ettiriliyor. Ancak burada aldığınız lisan bilgisi buna kifayet etmez. Duraksamadan devam ettirmeniz gerekir.
Satır 230 ⟶ 239:
 
=== T ===
* ... "Tek yol devrimdir!" diyerek yine Marksist-Leninist propaganda yapanlara elbette müsaade edemezdik. Çünkü [[Atatürk]]'ün koyduğu inkılapçılık, şimdiki adıyla "devrimcilik" bu değildir. Eğer bu olsaydı, yani Marksist-Leninist düzen olsaydı, bu düzeni kendisi kabul ederdi. Çünkü Marksist-Leninist ideoloji [[Atatürk]]'ün zamanında da vardı. Bu, [[Atatürk]]'ten sonra meydana çıkmış bir ideoloji değildir. Bunun gibi, "[[Atatürk]] koymuştur, [[Atatürk]] kurmuştur." diyerek karşımıza çıkanlara deriz ki: "Koyduğu ve kurduğunu çarpıtmadan, saptırmadan, doğru dürüst muhafaza ettiniz mi yoksa yalnız ismi mi ortada kaldı?"
: ''17 Nisan 1982 günü Balıkesir'de yaptığı konuşma''
* "Türk ordusu [[Atatürkçülük|Atatürkçü]] ilkelerle yetişiyor." diyorlar. Yani Harbiye'de veya Silahlı Kuvvetlerde [[Atatürkçülük|Atatürkçülüğü]] öğretmeyelim de Marksizm'i, Leninizm'i mi öğretelim veya şeriat düzenini mi öğretelim? Elbette [[Atatürkçülük|Atatürkçü]] çizgide çocukları yetiştireceğiz. Sizleri de öyle yetiştiriyoruz. Sanki bu bir kusurmuş gibi takdim edildi. "Subay, ağzından [[Atatürkçülük|Atatürkçülüğü]] düşürmez." Ne söylesin peki? "[[Atatürkçülük|Atatürkçüyüm]]." demesin mi?
: ''8 Ocak 1987 günü Çukurova Üniversitesinde yaptığı konuşma''
* Türk ordusu, diğer bazı ülkelerde ortaya çıkan "darbeci" ordulardan biri değildir. [[12 Eylül müdahalesiDarbesi|12 Eylül Müdahalesi]] de millî bütünlüğümüze yönelik yıkıcı ve terörist tehditleri yok etmek ve demokrasiyi daha sağlam temeller üzerine oturtmak üzere milletin büyük desteğiyle gerçekleştirilmişti. Müdahalenin hemen ardından demokratik düzene yeniden geçiş için bir takvim açıklamıştık. Söz konusu takvimin tam anlamıyla uygulanmış olduğunu söyleyebilmekten gurur duyuyoruz. [[Atatürk]]'ten miras aldığımız temel ilkelerden biri de millî iradenin üstünlüğünün milletten kaynaklandığıdır ve ordunun bu ilkeye bağlılığı hakkında hiçbir şüphe olmaması gereklidir.
: ''11 Ekim 1988 günü Alman Die Welt gazetesi muhabirine verdiği mülakattan''
* Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının sahip olduğu ideoloji [[Atatürkçülük|ATATÜRKçülüktür]]. ATATÜRK ilkelerinde birleşme ve bütünleşme sağlanmıştır. İlimin en hakiki mürşit olduğuna inanan Türk Silahlı Kuvvetleri, askerî ve sivil vazifelerine ilişkin sorunları çözmede modern teknikleri en geniş biçimde kullanmaktadır ve kullanmaya devam edecektir.
: ''10 Ekim 1980 günü orduya yayımladığı "Türk Silahlı Kuvvetlerinin Dikkate Alacağı ve Uyacağı Hususlar" başlıklı emrinden''
* Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kahraman Evladı,
: Sen bağımsızlığımızın tek ve en büyük güvencesi, Atatürk ilkelerinin sadık ve fedakâr bekçisi, geleceğimizin gerçek sahibisin.
: [[Atatürk]] ideali en güçlü rehberin, cumhuriyetimiz en kutsal emanetindir.
: Onlarla yaşa, onlarla sonsuza ulaş.
: Cennet yurdun için mucizeler yarat; her köşesi iyilik, doğruluk ve güzellik çiçekleriyle dolsun.
Satır 246 ⟶ 255:
: Atatürk ilkelerinden asla taviz verme, onları amacına götür.
: ''30 Ağustos mesajı, 1980''
* Türkiye bugüne kadar ne çekmişse Meclis'eMeclise gelen ve karşısındakinin konuşmasına tahammül etmeyip her işi kavga ederek hâlletmeye çalışan kavgacı, gürültücü kişilerden çekmiştir.
: ''10 Nisan 1983 günü Denizli'de yaptığı konuşma''
* Türkiye'nin geleceği için çocuklarınızı okutunuz, hurafelerle mücadele ediniz. Çocuklarınızın kafalarını hurafelerle değil, müspet ilimle doldurunuz. Vatandaşlarımdan en büyük isteğim budur.
: ''13 Ağustos 1983 günü Kastamonu'da yaptığı konuşma''
* Türkiye Cumhuriyeti'ne yön veren temel ilkelerden biri laikliktir[[laiklik]]tir. [[İrtica]] ve komünizmin aynı derecede tehlikeli olduğunu söylediğim doğrudur. Zira gerek irticanın[[irtica]]nın gerek komünizmin amacı; temel insan hak ve hürriyetlerine saygı esasına dayalı, laik ve demokratik parlamenter sistemi ortadan kaldırmaktır. Bunlar söz konusu amaca öylesine bağlıdırlar ki yakın geçmişte aralarında ittifaklar oluşturabildiklerini dahi görmüşüzdür.
: ''Federal Almanya'da yayımlanan Die Welt gazetesi muhabirinin, "Bir emirle İslamcıların kabineye girmesini engellediniz. Bunu niçin yaptınız? Size irticanın komünizm kadar tehlikeli olduğu beyanı atfedilmektedir?" sorusuna verdiği cevap, 11 Ekim 1988''
* Türkiye Cumhuriyeti'nin şu 59'uncu yıl dönümünde Aziz [[Atatürk]]'ün ruhu muhakkak ki bizlerle beraberdir, müsterihtir ve mesuttur. Çünkü onun en büyük, en kutsal eseri olan Türkiye Cumhuriyeti bir kere daha kurtarılmıştır.
: ''29 Ekim 1982 günü Ankara'da yaptığı konuşma''
 
Satır 258 ⟶ 267:
* Vatandaş, "Memleket elden gidiyor. Devlet nerede?" diye feryat ederken onlar birbirlerine karşı günlük siyasi oyunlarını, bir de büyük bir marifetmiş gibi, televizyon ekranlarında milletimizin karşısına fütursuzca çıkarak sürdürüp durmuşlardır. Hele iktidar olabilmek için parlamento aritmetiği üzerindeki oyunları, partilerin birbirinden milletvekili kaydırmalarını parlamento tarihimizin en yüz kızartıcı olayları olarak hatırlamamak mümkün müdür!
: ''29 Ekim 1982 günü Ankara'da yaptığı konuşma''
 
=== Y ===
* Yakalananları televizyondan izliyorsunuz, çoğu daha hayatının baharında gencecik çocuklarımız. 16 ile 25 yaş arasındakiler ekseriyette. Ya liseden terk ya üniversitede okuyamamış veya hiç okula gitmemiş kişiler. Bunlar ihtilal yapacak, mevcut rejimi devirecek ve idareye el koyup devleti idare edecekler. Bunlara acımamak mümkün değil.
: ''28 Mart 1981 günü Manisa'da yaptığı konuşma''
* Yüreği vatan ve ulus sevgisi ile dolu müşfik, dürüst Türk Genci,
: İzleyeceğin tek yol [[Atatürk]]'ün açtığı yoldur.
: Bu yol akıl, mantık ve dinamizm yoludur.
: Bu yolda insanlık, bağımsızlık, hürriyet, eşitlik, çağdaşlık ve aydınlık vardır.
: Kendini bu yolda hizmete ada.
: Bir kısım fikir babaları [[Atatürk]]'e sahip çıkarak bu yolu sana başka türlü göstermeye çalışacaklardır. Onlara inanma, doğru yolu izanınla kendin bul.
: ''19 Mayıs 1981 günü Samsun'da yaptığı konuşma''
 
"https://tr.wikiquote.org/wiki/Kenan_Evren" sayfasından alınmıştır