Polonya atasözleri: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Değişiklik özeti yok
Değişiklik özeti yok
1. satır:
[[Resim:Flag of Poland.svg|thumb|100px|Polonya]]
 
 
 
B
 
Bogatemu to i diabeł dzieci kołysze
• Zengin bir adam, çocuklarını uyuşturacak bir şeytana bile sahiptir.
 
Bez soli smutna biesiada
• Tuzsuz şölen üzgündür.
 
C
 
Czekaj, tatka, latka
• Bekle baba, yıllarca...
 
D
 
Duch chętny, lecz ciało mdłe
• Ruh istiyor ama beden zayıf.
 
Dobrego i karczma nie zepsuje, a złego i kościół nie naprawi
• İyi bir adam meyhanede bile bozulmayacak, kötü bir adamsa kilisede bile düzelmeyecektir.
 
Dobry żart tynfa wart
• İyi bir şaka, tynf (eski bir polonya kuruşu) değerindedir.
 
Dopóty dzban wodę nosi, dopóki mu się ucho nie urwie
• Sürahi kulpu kopana kadar suyu taşır.
 
G
 
Gadał dziad do obrazu, a obraz do niego ani razu
• Dilenci resme konuştu, ama resim hiçbir cevap vermedi. (duvara konuşmak)
 
Gdy kota nie ma, myszy harcują
• Kedi olmadığı zaman, fareler oynayacaklardır.
 
Gdy pies je, to nie szczeka, bo mu miska ucieka
• Köpek yerken havlamaz, çünkü yiyeceği kaçar. (ağzın doluyken konuşma)
 
Gdzie kucharek sześć, tam nie ma co jeść
• Altı aşçının olduğu yerde, yiyecek hiçbir şey yok.
 
Gdy się człowiek spieszy, to się diabeł cieszy
• Bir adam acele ettiği zaman, şeytan mutludur.
 
Gdzie diabeł nie może, tam babę pośle
• Şeytan gidemediği yere, bir kadın gönderecektir.
 
Gdzie drwa rąbią, tam wióry lecą
• Nerede kereste kıyılıyorsa, orada talaşlar uçar.
 
Gdzie dwóch się bije, tam trzeci korzysta
• Nerede iki kişi dövüşürse, orada üçüncü kişi kazanır.
 
Gdzie zgoda tam i siła
• Nerede rıza, orada güç.
 
Gość w dom - Bóg w dom
• Misafir evde - Tanrı evde. (Polonya misafirperverliği)
 
Grosz do grosza, a będzie kokosza
• Kuruşlarını topla ve bir tavuk satın al.
 
I
 
Idzie luty, podkuj buty
• Şubat geldiğinde, ayakkabılarının altını çivile.
 
J
 
Jak Kuba Bogu, tak Bóg Kubie
• Yakup Allah a nasıl ikram ettiyse, Allah da Yakup a öyle ikram edecektir.
 
K
 
Kiedy wszedłeś między wrony, musisz krakać jak i one
• Kargaların arasındayken kargalar gibi öt.
 
Kowal zawinił a Cygana powiesili
• Demirci suçluydu; ama onlar çingeneyi astı. (günah keçisi olmak)
 
Kruk krukowi oka nie wykole
• Bir karga, başka bir karganın gözünü gagalamayacaktır.
 
Kto daje i zabiera ten się w piekle poniewiera
• Kim verir ve sonra onu geri alırsa, cehenneme geri gider.
 
Kto rano wstaje, temu Pan Bóg daje
• Erken kalkan, Allah tarafından mükafatlandırılır.
 
Kto szybko daje, dwa razy daje
• Çabuk veren ikinciyi verir.
 
Każdego ciągnie do złego
• Kötüye herkes caziptir.
 
Kropla do kropli i będzie morze
• Damlaya damlaya, deniz olacak.
 
Kto ucieka, winnym sie˛ staje
• Kaçmak seni suçlu yapar.
 
Kto nie słucha Ojca i Matki, ten się posłucha psiej skóry
• Kim babasını ve annesini dinlemiyorsa, köpeklerin postunu dinliyordur.
 
L
 
Lepiej późno niż wcale
• Geç olması, hiç olmamasından iyidir.
 
Lepsza jedna panna, niż cztery wdowy
• Bir genç kız, dört duldan iyidir.
 
Los szczęście rzuca, ale nie każdy je łapie
• Kader şans verir; ama herkes kullanamaz.
 
Lepszy wróbel w garści niż gołąb na dachu
• Elindeki serçe, çatıdaki güvercinden iyidir.
 
Ładnemu we wszystkim ładnie
• Güzel bir kişi, her giysinin içinde güzeldir.
 
M
 
Między młotem a kowadłem
• Çekiç ile örs arasında.
 
Myszy harcują, gdy kota nie czują
• Fareler etrafta oynar, kedi kokusu almadıklarında.
 
N
 
Najlepsze mienie - czyste sumienie
• En iyi varlık – temiz bir vicdan
 
Na pochyłe drzewo wszystkie kozy skaczą
• Tüm keçiler ağaçlara atlamaya meyillidir.
 
Nie masz na upór lekarstwa
• İnatçılığını iyileştiremezsin.
 
Nie ma tego złego co by na dobre nie wyszlo
• Kötü şeyler sık sık (senin için) iyi hale gelirler.
 
Nie mów o nikim, nie będą o tobie.
• Başkaları hakkında konuşmayın, sizin hakkınızda konuşmayacaklardır.
 
Nie chwal dnia przed zachodem słońca
• Gün batımından önce günü övme.
 
Nie dziel skóry na niedźwiedziu
• Hala ayıdayken derisini paylaşma.
 
Nie od razu Kraków zbudowano
• Kraków bir kerede inşa edilmedi.
 
Nieznajomość prawa szkodzi
• Kanunların cehaleti zararlıdır.
 
Nie wszystko złoto, co się świeci.
• Parlayan herşey altın değildir.
 
O
 
O umarłych mówi się dobrze, albo wcale
• Ölü hakkında ya iyi konuşun ya da hiç konuşmayın.
 
O wilku mowa, a wilk tuż tuż
• Bir kurt hakkında konuş ve kurt burda.
 
P
 
Panu Bogu świeczkę, a diabłu ogarek
• Tanrı için bir mum yak ve şeytan için de mumdan kalan izmarit. (pay)
 
Paluszek i główka to szkolna wymówka
• Acıyan bir parmak ve baş ağrısı, okula girmemek için standart bir mazerettir.
 
Piękna miska jeść nie daje
• Güzel dekore edilmiş bir tabak kimseyi doyurmayacaktır.
 
Dobrymi chęciami piekło jest wybrukowane
• Cehenneme giden yol, iyi niyetlerle kaplıdır.
 
Pokorne cielę dwie matki ssie
• Mütevazi buzağı iki anneden beslenecektir. (alçakgönüllülüğün yararı)
 
Przyszła koza do woza
• Keçi at arabasına geldi. (önyargının getirdiği pişmanlık)
 
R
 
Ręka rękę myje (Rączka rączkę myje)
• Bir el diğerini yıkar.
 
S
 
Szlachcic na zagrodzie równy wojewodzie
• Bir beyefendi kendi çiftliğinde, bir efendiye eşittir.
 
Szukajcie, a znajdziecie
• Araştır ve bulacaksın.
 
Ś
 
Śpiesz się powoli
• Yavaşça acele et.
 
T
 
Tylko trzewik wie, że pończocha dziurawa
• Sadece ayakkabı bilir, çorap delik. (sırlarımızı bize yakın olanlar bilir)
 
Ten się śmieje, kto się śmieje ostatni
• Son gülen iyi güler.
 
U
• Ucz się ucz, bo nauka to do potęgi klucz
• Öğrenmeye devam edin, çünkü bilgi gücün anahtarıdır.
 
Ucz się ucz, bo nauka to do potęgi klucz
• Öğrenmeye devam edin, çünkü bilgi gücün anahtarıdır.
W
 
Wolnoć Tomku w swoim domku
• Özgürsün Tom, kendi evindesin.
 
Wszędzie dobrze, ale w domu najlepiej
• Her yerde iyi; ama evde en iyi.
 
Wszystko dobre, co się dobrze kończy
• İyi biten herşey iyidir.
 
Wszystkie drogi prowadzą do Rzymu
• Bütün yollar Roma’ya çıkar.
 
W zdrowym ciele zdrowy duch
• Sağlıklı bir bedende, sağlıklı bir ruh.
 
Z
 
Zobaczysz (coś), jak świnia niebo
• Bir domuzun gökyüzünü gördüğü gibi kesin göreceksin bazı şeyleri. (domuzlar yukarı bakamaz)
 
Za dukata brat sprzeda brata
• Bir gümüş paraya, kendi erkek kardeşini satacaktı.
 
Złej baletnicy przeszkadza rąbek u spódnicy
• Za dukata brat sprzeda brata
• Kötü dansçı, eteğinin kenarını suçlar.
• Bir gümüş paraya, kendi erkek kardeşini satacaktı.
 
• Złej baletnicy przeszkadza rąbek u spódnicy
• Kadın evlenmeden önce, [[erkek]] evlendikten sonra ağlar.
• Kötü dansçı, eteğinin kenarını suçlar.
 
• Kadın evlenmeden önce, [[erkek]] evlendikten sonra ağlar.