Süleyman Nazif: Revizyonlar arasındaki fark
[kontrol edilmemiş revizyon] | [kontrol edilmemiş revizyon] |
İçerik silindi İçerik eklendi
Değişiklik özeti yok |
kDeğişiklik özeti yok |
||
3. satır:
* Bu toprağı Türk'ün kanı yoğurdu, annem beni bu günler için doğurdu.
*'''Helale de çözmeseydi'''<br/>▼
[[Kategori:Kişiler-S]]▼
Enver Paşa, babasını paşa yapınca Süleyman Nazif öfkeyle söylenmeye başlar. Arkadaşları:<br/>▼
[[Kategori:Türkler]]▼
—Neden kızıyorsun? Enver Paşa’nın babası namuslu, iffetli adamdır. Hiç harama uçkur çözmemiştir, derler. Süleyman Nazif taşı gediğine kor:<br/>▼
[[Kategori:Devlet adamları]]▼
—Keşke helâle de çözmeseydi de Enver’i başımıza bela etmeseydi. <br/>▼
[[Kategori:Yazarlar]]▼
[[Kategori:Şairler]]▼
{{Vikipedi}}▼
▲'''Helale de çözmeseydi'''
▲Enver Paşa, babasını paşa yapınca Süleyman Nazif öfkeyle söylenmeye başlar. Arkadaşları:
▲—Neden kızıyorsun? Enver Paşa’nın babası namuslu, iffetli adamdır. Hiç harama uçkur çözmemiştir, derler. Süleyman Nazif taşı gediğine kor:
▲—Keşke helâle de çözmeseydi de Enver’i başımıza bela etmeseydi.
*'''İngiliz’le evlenirse'''<br/>
Enver Paşa’nın babası, Malta’ya sürgüne gönderilenler arasındadır. Süleyman Nazif de orada Ahmet Paşa’yı görünce:<br/>
—Paşam, gelin sizi bir İngiliz kızıyla evlendirelim, der.<br/>
Paşa bu teklife şaşar. Nereden böyle bir teklif çıktığını sorunca Süleyman Nazif:<br/>
— Bir Türk kızıyla evlendiniz, ondan doğan oğlunuz Enver koca Türk imparatorluğunu batırdı. Belki İngiliz kızından doğan oğlunuz da İngiliz imparatorluğunu batırır da kurtuluruz, cevabını verir.
*Süleyman Nazif Bağdat valisiyken kendisine ordu komutanlığından bir telgraf gelir:<br/>
- Acil 10.000 okka çay temin ediniz<br/>
Süleyman Nazif'in cevabı:<br/>
- Çin İmparatoruna gönderdiğiniz bir telgraf yanlışlıkla vilayetimize gelmiştir. Malumatınıza...<br/>
*Malta sürgününden dönen Süleyman Nazif, Ahmet Haşim'e başından geçenleri anlatır.<br/>
Ahmet Haşim - Orada et veriyorlar mı?<br/>
S.N. - Ne eti! Verdikleri konserveler Pastör'lü yıllardan kalma!<br/>
Ahmet Haşim kızdırmak için şunu sorar:<br/>
A.H. - İnsan eti mi?<br/>
S.N. - İnsan etini başkasına yedirirler mi?<br/>
*Süleyman Nazif’in de bulunduğu bir toplulukta şairliğe hevesli bir genç kazara yelleniverir. Yaptığının anlaşılmaması için, ileri geri gidip gelerek oturduğu sandalyeyi gıcırdatmaya çalışır. Süleyman Nazif, gencin kulağına eğilip sorar:<br/>
—Birinci mısraya uygun bir kafiye mi arıyorsunuz?
*Bir genç Abdullah Cevdet hakkında "alçak" der.<br/>
S.N. - Ona kimse alçak diyemez!<br/>
Genç - Ama siz daha geçen hafta neler demiştiniz?<br/>
S.N. - Alçağın bile bir hududu vardır,bu herif düpedüz çukur.
▲[[Kategori:Kişiler-S]]
▲[[Kategori:Türkler]]
▲[[Kategori:Devlet adamları]]
▲[[Kategori:Yazarlar]]
▲[[Kategori:Şairler]]
▲{{Vikipedi}}
|