Hasan Nail Canat: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Değişiklik özeti yok
Değişiklik özeti yok
21. satır:
*Televizyon, güzel sanatların çöplüğüdür.
*Hayatta en çok sevdiğim şey samimi muhabbettir.
*Riyâsız olan her şey güzeldir ve insana farklı hazlar verir.
*Ben insanın zaman zaman arabeskleştiğine, zaman zaman da klasikleştiğine inanıyorum.
*Kitap okuma ve anlama kabiliyetimiz çok zayıf. Bir türlü anlayamıyorum; İnsanın yazdığını insanlar neden okumaz?
Satır 36 ⟶ 37:
*Hayat mutlaka çok önemli ama hayatınızı kurtaracak kadar olmamalı bu önem.
*Dostunu fazla kullanma ki eskimesin.
* Eski dostlar bir makâma geldikleri zaman hemen yeni dostlar aramaya başlarlar. O sırada eski dostlarını kaybetmeye başlarlar.
*Ne kadar delisin, o kadar oyuncusun.
*Allah kuşları kanatsız, dostları Canat'sız, milleti sanatsız bırakmasın.
Satır 49 ⟶ 50:
*Biz kendi sahnemizde Batı insanının bunalımını seyrederiz. Seks ve hızlı yaşantı gençliğin ulaşılacak hedefi olarak biliniyor. Manevi değerler ve milli kıymetler sinema ve tiyatroların alay konuları oldu.
*Ekmek uğrunda yapılan savaşlar, hayatın devamı için vazgeçilmez değerdir. Ama insanın biricik hedefi ve yaratılış gayesi değildir.
*Hemen hemen her tiyatro temsilimizin sonunda Üstad Necip Fazıl Kısakürek'in Sakarya Türküsü'nü okudum. O Sakarya Türküsü'nde bir mısra var ki, beni dehşete düşürür; "Siz hayat süren leşler". Ve hayatım boyunca hayat süren leş olmamak için mücadele ettim.
*Sanatın gerçek tarifi, parolamız haline gelen "Sanat Allah'ı aramaktır". Bu tarifin mana duvarları arasında kaç sanatçı görürseniz mahzun ve yalnızlığa mahkum bırakılmıştır. Şuurlu Müslümanların çok değer verdiği, kozmopolitlerin kıskançlıkla diş etlerini yediği, inançsızların ateş püskürüp bir kaşık suda boğmak için fırsat kolladıkları dünyaca meşhur Necip Fazıl Kısakürek bile bu terkedilişin içinde değil midir?
*Biz 6 yıldır binlerce insana ne anlattıysak hepsini Necip Fazıl'dan öğrendik. Şuur trafiğimizi ondan aldık. Ertuğrul Muhsin'in sahnede Necip Fazıl'ın temsilcisi olduğu zamana ulaşamadık. Ama ihanetle biten bu izdivacın mutluluk anılarını çok okuduk. ( 1973 yılındaki bir konuşması )