Süleyman Karagülle: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Ekremokan (mesaj | katkılar)
Değişiklik özeti yok
Ekremokan (mesaj | katkılar)
Değişiklik özeti yok
9. satır:
}}
Süleyman Karagülle (d.1928) Artvin-Borçka’da doğdu. 1955 yılında İTÜ’den elektrik yüksek mühendisi olarak mezun oldu. Adil Düzen teorisyeni, ilim adamı, Türk siyasetçi.
 
* Bir ulus dili, sanatı, tekniği ve hukuku kendisi için yine kendisi üretir. Komşularından etkilenir. İlim, din, yönetim ve ekonomi ise uluslar arasıdır ve insanlığındır. İlimde Avrupa bizden ileridir ama dinde de biz Avrupa’dan ileriyiz. Onlardan ilmi alırken, biz de onlara “din”i verebiliriz. Bu da şudur: Her din varlığını sürdürecektir. Ancak her din, müsbet ilmin verilerine göre kendisini yenileyecektir. Bunun metotlarını “fıkıh usûlü” ilmiyle Müslümanlar ortaya koymuştur. Bu ilim bizde var, bunu insanlığa öğretebiliriz.
 
*Kur’an’ı bugünkü ilimlerin ışığında anlamak üzere okumaya başlayacağız. Din dilini Türkçeleştireceğiz. Kur’an’ı tarihle anlayacağız. Buna göre Adil Düzen’i ortaya koyacağız ve ona göre örgütleneceğiz. Ondan sonra gelişme kendiliğinden olacak. Dil birliğini sağlayabilmemiz için de örgüte ihtiyacımız var. Kur’an’ı 10’lu gruplar halinde birlikte okumaya başlarsak sorunlarımızı çözecek bilgilere oluşabiliriz.
 
*Bulanık suda balık avlamak isteyenler tanımlardan kaçarlar. Bugün laiklik ve demokrasi de böyle, sisler arasında bir gölge oyunu gibi tartışılıyor.
 
*Tohum toprakta bulunur, bu durumda faal değildir. Ama havalar ısınır ve yağmurlar yağdığında tohum aktif hale gelir ve bitki olur. Fikirler de böyledir. Şartlar oluşunca canlanır, mefkûre olur.
 
*Avrupa sosyal bilimlerde henüz Müslümanların seviyesine ulaşamamıştır.
 
* Büyük dinler, yeni hukuk ve yönetim düzeni getirdi. Batı Uygarlığı da teknikte ve ekonomide yenilik yaptı. Bu yenilikler eski hukuk ve yönetim kurallarını yetersiz hale getirmiştir. Sosyalizm bu koşullarda doğdu. Yahudiler kapitalizmi dengelemek için sosyalizmi oluşturdular. Dinler arası denge yerine; rejimler arası dengeyi kurmaya çalıştılar. Bunlar tarihin bir aşaması olduğu için Allah da bu gelişmelere izin verdi. Bu nedenle “sosyalizmi işçiler getirdi”, görüşü doğru değildir.
 
* Uygarlıklar iki uygarlığın eşleşmesi ile doğar. Yeni uygarlığın doğmasından birkaç yüzyıl önce gelen kurucular, hazırlık yaparlar. Bin yılların başında uygarlık oluşmaya başlar. Türkiye, son iki yüzyılını Batı ile Doğu arasında sentez yapma hazırlığı ile geçirmiştir. Sonunda “Adil Düzen’e Göre İnsanlık Anayasası” hazırlandı. Böylece yeni uygarlığın oluşma zamanı geldi.
 
*Bürokratik yönetim geçici yönetimdir, bürokrasi yakında ortadan kalkacak, yerini serbest meslek ve nöbetleşme alacak. Türklerde şahsi ahlak güçlüdür, sosyal ahlak ise çökmüştür. Çünkü mevcut sosyal yapı, geleneksel bünyesine yabancıdır ve dayatılmış bir yapıdır. Osmanlı Devleti, bu nedenle yıkılmadı ama Türkiye Cumhuriyeti bundan dolayı gelişemedi.
 
*Daha iyisini ortaya koymadığınız sürece eleştirilerin bir anlamı yoktur.
 
* Uygarlıklar tarihini de, Batı’nın sosyal ve tabii ilimlerini de öğrenmeliyiz. Kur’an’ı, Arapça ve usûlü fıkıh ile öğrenmeliyiz. Sonra yeni uygarlığın sentezine yönelmeliyiz. Tarihe fazla dalmak, orada saplanıp kalmaya neden olabilir.
 
*Araçları amaçlaştırmak şirktir.