Metin Münir: Revizyonlar arasındaki fark

İçerik silindi İçerik eklendi
Nuktut (mesaj | katkılar)
Yeni sayfa: '''Metin Münir''' (d. 1944), Türk gazeteci ve yazar. == Kaynaklı == * İnsanların servet yaptıktan sonra bunu büyültmek için daha çok çalışmaları ve b...
(Fark yok)

18.19, 21 Kasım 2012 tarihindeki hâli

Metin Münir (d. 1944), Türk gazeteci ve yazar.

Kaynaklı

  • İnsanların servet yaptıktan sonra bunu büyültmek için daha çok çalışmaları ve bunun dışında her şeyi ertelemeleri insan olmanın en büyük paradokslarından biridir.[1]
(28 Mayıs 2008 tarihli yazısından)
  • Siyahı cenaze levazımatçıları ve garsonlar giyer. Çorap, pantolonun renginde olur. Beyaz çorap sadece tenis oynarken giyilir. Cep mendiliyle kravat aynı olmaz. Sirkte palyaço değilseniz, ipek olmayan kravat takmaktan kaçının. Sadece pamuklu kumaştan yapılan gömlek giyin.
    Şıklık, her şey gibi, ölçüsü kaçırılabilen bir şeydir. Zarif olmak şık olmaktan iyidir. Bankacı veya prens değilseniz veya gülünç olmaktan korkmuyorsanız yukarıdaki kuralların tamamına veya bir kısmına boş verebilirsiniz.[2]
(29 Mayıs 2008 tarihli yazısından)
  • Sebebi ne olursa olsun daha uzun yaşıyoruz ve daha da uzun yaşayabiliriz. O zaman hem kendimize hem de yeryüzüne karşı sorumluluklarımızı gözden geçirmek ve davranışlarımızı ona göre ayarlamak durumundayız.[3]
(11 Mayıs 2011 tarihli yazısından)
  • Genç insanlar artık uzun yaşayacaklarını bilerek yaşamlarını tanzim etmek durumundadırlar.
    Çünkü önemli olan yaşlanmak değil iyi yaşamak ve başarılı yaşlanmaktır. İnsan, ömrünün mümkün olduğu kadar uzun bir bölümünü başkalarına muhtaç olmadan yaşamayı amaçlamalıdır. Aksi takdirde uzun ömür fırsat değil bela olur.[4]
(20 Mayıs 2011 tarihli yazısından)
  • Eğer kuşlar tamamen kaybolursa geride bıraktıkları sessizlik dayanılmaz olacak.[5]
(29 Ekim 2011 tarihli yazısından)
  • Baskın olan demokrasi değil hükümettir. Pederşahi, geleneksel, kurumsal olmayan, kontrol düşkünü, güçlü bir hükümet var.
    Hükümet ne kadar büyük ise vatandaş o kadar küçüktür. Hükümet ne kadar güçlü ise vatandaş o kadar güçsüz.
    Bu konularda bir gelişme olursa lütfen beni uyandırın. Olmazsa, bırakın, uyuyayım.[6]
(11 Ocak 2012 tarihli yazısından)
  • Üçüncü köprüyü ve çevre yollarını İstanbul’un kuzeyine yerleştirmenin amacı şehrin trafiğini rahatlatmak değildi. Başbakan’ın ‘çılgın’ projesine altyapı oluşturmak, ikinci bir İstanbul inşa etmek, Türkiye tarihinin en büyük rant kapısını ardına kadar açmaktı.
    Söz konusu rant o kadar devasadır ki muhakkak bir yol bulunacak, köprü yapılacak. Ya trafik garantisi yükseltilecek ya da özel bir anlaşma ile proje bir devlete ihale edilecek.
    Veya, belki edilemeyecek. Konuyu yakından izleyen bir kaynağımın dediği gibi: "Esip gürlemek kolay ama işi yapmak o kadar kolay değil."[7]
(12 Ocak 2012 tarihli yazısından)
  • Denktaş Ankara’da sayılan, hatta çekinilen, ilk ve son Kıbrıslı Türk idi. Onun ölümü ile bir devir, bir daha açılmamak üzere kapandı.[8]
(18 Ocak 2012 tarihli yazısından)
  • İki toplumu ayıran sınır açılıp, iki bölge arasında geçişler serbestleştikten sonra candan Rum dostlarım oldu.
    Ama biliyorum ki Rum tarafı yabancı bir ülkedir ve orada yaşayanların çoğu postanedekiler gibidir. Irkçı, katı, nefret dolu, tövbe etmez, suçunu kabul etmez, hayat hakkı tanımaz. Kıbrıslı Türklerin "Assıl Gara Gavur" dediği cinsten.
    Ve, yeni baştan onların bıçak bizim et olmamamız için, en iyi çözüm olabildiği kadar gevşek bir federasyonda yaşamaktır.
    Bazı sağcı Rumların dediği gibi: Biz burada, siz orada.[9]
(25 Nisan 2012 tarihli yazısından)
  • Bitkiyle tedaviye karşı değilim. Çocuklarımı ex-eşim alternatif tıp yöntemleriyle, neredeyse sıfır antibiyotikle büyüttü. Ama ilaç gibi sıkı denetim altında olması gereken bu alan Türkiye’de, denetimsiz bir şarlatan tarlasıdır. Tarım ve Sağlık bakanlığındaki bazı ruhsuzlar nemalandıkları için bu mega soygunu engellemiyorlar. Top ikisi arasında gidip geliyor.[10]
(15 Haziran 2012 tarihli yazısından)
  • Üç defa milletvekili seçilen Erdoğan, bu dönem sonunda hem milletvekilliğini hem de başbakanlığı bırakmak zorunda. İsterse, Gül oradan ayrıldıktan sonra cumhurbaşkanı seçtirebilir kendini. Ama bu kadar güçten sonra aklındakileri gerçekleştirebilmek için cumhurbaşkanlığı ona yetmez. Dolayısıyla o cumhurbaşkanlığını kendine uydurmak, o mevkii güçlendirmek, başkanlık düzeyine çıkarmak istiyor.[11]
(16 Haziran 2012 tarihli yazısından)

Kaynaklar

Metin Münir ile ilgili daha fazla bilgiye Vikipedi'den ulaşabilirsiniz.