Aliya İzzetbegoviç: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
k Vitruvian Aliya İzzetbegoviç sayfasını Alija Izetbegović sayfasına taşıdı: Vikipedi'ye uyum.
Bananeamerikadan (mesaj | katkılar)
Değişiklik özeti yok
14. satır:
*Savaş zamanı Aliya İzzetbegovic kentte yürürken Sırplar tarafından bombardıman başlar.Yere yatan bir kadın "-Başkanım yatın lütfen bombardıman başladı" der.Cesaretiyle tanınan Aliya "-Bu düşünülmüş ve uzun bir yürüyüştür" diyerek yürümeye devam eder.
*Ben Avrupa’ya giderken kafam önümde eğik gitmiyorum. Çünkü çocuk, kadın ve ihtiyar öldürmedik. Çünkü hiçbir kutsal yere saldırmadık. Oysa onlar bunların tamamını yaptılar. Hem de Batı’nın gözü önünde; Batı medeniyeti adına.
* Kadınların ev dışında istihdamı ve üretime katılması yönündeki ısrarlı baskının psikolojik bir şekli de vardır: Bu, doğum yapmak, çocuk yetiştirmek ve aileye bakmak yoluyla kadının evde ürettiği iktisadî değerlerin tanınmamasından oluşur. Günde 10-12 saatini eve ayıran bu işçi, bu ev hanımı, istatistiklerimiz tarafından işsiz olarak sunulur ve "çalışmayan unsur" başlığı altında tasnif edilir. Hepimiz bir kadının ne kadar meşgul olduğunu bilir, ama aynı zamanda görmezden geliriz. Kadının çalışmasının bu şekilde gözardı edilişi, evi terkedip ailesine sırtını dönmesi için ona yapılan baskının bir başka ve bu kez ahlâki bir şekildir. İslâm kültürü diğer yöne gitmek zorundadır. Bunun başlangıcı da, annenin ev hanımının işinin tanınması olacaktır.
:''(Aliya İzzetbegoviç, Özgürlüğe Kaçışım - Zindandan Notlar, 382. Not)''
* Hayat tehlikeli bir şeydir. Güvensizlik yaşamanın bedelidir. Sadece ölenler ile asla doğmayacak olanlar mutlak anlamda güvendedirler.
:''(Aliya İzzetbegoviç, Özgürlüğe Kaçışım - Zindandan Notlar, 534. Not)''
* Hayat kısa sözüne hiç itibar etmedim. Çünkü yeterince uzun yaşadığımı düşünüyorum
* Ama ben insanın sorumluluklarından kolayca kaçabileceği tanrısız bir dünya anlayışını kabullenemezdim
* Kaybedenlere karşı duyduğumuz sempati asla aklımızdan kaynaklanmamaktadır,Bu sadece öldükten sonra anlayabileceğimiz yani bu dünyaya ait olmayan bir duygudur.
* Yugoslavya Hükümetini diyemem ama Yugoslavya'yı çok severim. Fakat itiraf edeyim ki özgürlüğü daha çok severim
Satır 28 ⟶ 22:
* Uzun hayatım boyunca pek çok iş yaptım. Ancak bugüne kadar ki en zor işim Dayton’daki anlaşma masasına oturmak oldu. Benim derdim muzaffer bir komutan olarak anılmak değil ülkeme koltuğumun altında makul bir barış anlaşması ile dönmekti. Sırplar sadece benim önerilerime ters düşen önerilerle değil, aynı zamanda tüm adalet ve insanlık duygularına ters düşen önerilerle çıkıyorlardı karşıma. Böyle bir barışı kabul etmek çok zordu. Ancak çok zor olan başka bir şey vardı; eve “savaşa devam ediyoruz” cümlesi ile dönmek. Bu yapılması neredeyse imkânsız bir tercihti ve ben kendimi çarmıha gerilmiş gibi hissediyorum.
* Dünya üzerindeki Müslümanlaın vaziyetini düşündüğümde ilk sorum hep şu olur: Acaba hak ettiğimiz kaderi mi yaşıyoruz, acaba vaziyetimiz ve mağlubiyetlerimiz konusunda daima başkaları mı suçlu? Eğer biz suçluysak -ki ben böyle olduğu kanatindeyim- yapmamız gereken neyi yapmadık, yahut yapmamamız gerekn neyi yaptık? Bana göre bunlar, bizim imrenilmeyecek vaziyetimizle ilgili iki kaçınılmaz sorudur.
 
 
== Özgürlüğe Kaçışım adlı eserinden aktarılanlar ==
* Kadınların ev dışında istihdamı ve üretime katılması yönündeki ısrarlı baskının psikolojik bir şekli de vardır: Bu, doğum yapmak, çocuk yetiştirmek ve aileye bakmak yoluyla kadının evde ürettiği iktisadî değerlerin tanınmamasından oluşur. Günde 10-12 saatini eve ayıran bu işçi, bu ev hanımı, istatistiklerimiz tarafından işsiz olarak sunulur ve "çalışmayan unsur" başlığı altında tasnif edilir. Hepimiz bir kadının ne kadar meşgul olduğunu bilir, ama aynı zamanda görmezden geliriz. Kadının çalışmasının bu şekilde gözardı edilişi, evi terkedip ailesine sırtını dönmesi için ona yapılan baskının bir başka ve bu kez ahlâki bir şekildir. İslâm kültürü diğer yöne gitmek zorundadır. Bunun başlangıcı da, annenin ev hanımının işinin tanınması olacaktır.
:''(Aliya İzzetbegoviç, Özgürlüğe Kaçışım - Zindandan Notlar, 382. Not)''
* Hayat tehlikeli bir şeydir. Güvensizlik yaşamanın bedelidir. Sadece ölenler ile asla doğmayacak olanlar mutlak anlamda güvendedirler.
:''(Aliya İzzetbegoviç, Özgürlüğe Kaçışım - Zindandan Notlar, 534. Not)''
* Hayat kısa sözüne hiç itibar etmedim. Çünkü yeterince uzun yaşadığımı düşünüyorum
* Ama ben insanın sorumluluklarından kolayca kaçabileceği tanrısız bir dünya anlayışını kabullenemezdim.
:(Aliya İzzetbegoviç, Özgürlüğe Kaçışım-Zindandan Notlar, 2156. Not)
* İslâm tarihi henüz yazılmayı bekliyor. El'an bu başlık altında mevcut olan şey gerçek tarih dışında her şey. Bu da şaşırtıcı değil. İslâm tarihi objektif bir zihin ve ihtisasa dayalı olarak değil fakat ya ateşli bir nefret veya ateşli bir aşkla yazılmıştır! Aşk ve nefret şiir yazabilir, tarih değil.
Satır 45 ⟶ 48:
* Bazen İslâm bana bütünü itibariyle, insanın bir melek olmaya çalışmaksızın –çünkü olamaz- ve kendisini hayvan seviyesine düşürmeksizin –çünkü bir hayvan olmamak zorundadır- kendi tabiatına bağlanması yönünde yapılmış bir talep gibi gelir.
:(Aliya İzzetbegoviç, Özgürlüğe Kaçışım-Zindandan Notlar, 3639. Not)
 
==Kaynaklar==
{{Kaynakça}}