Portekizce atasözleri

Vikimedya liste maddesi
Portekizce konuşan ülkeler
  • A curiosidade matou o gato: Merak kediyi öldürür.
  • A melhor defesa é o ataque: En iyi savunma saldırıdır.
  • A mentiroso, boa memória: Yalancının hafızası iyi olmalı.
  • A união faz a força: Birlikten kuvvet doğar.
  • Antes só do que mal acompanhado: Kötü dosttansa yalnızlık yeğdir.
  • Amor, fogo, e tosse, A seu dono descobre: Aşk, duman ve öksürüğü gizlemek zordur.
  • A pressa é inimiga da perfeição: Acele işe şeytan karışır.
  • Ao bom varão, terras alheias pátria são: Büyük beyinler aynı düşünür.
  • As paredes têm ouvidos: Yerin kulağı var.
  • Água mole em pedra dura, tanto dá até que fura: Taşı delen suyun kuvveti değil damlaların sürekliliğidir.
  • Cada carneiro por seu pé pende: Her koyun kendi bacağından asılır.
  • Cão que ladra não morde: Havlayan köpek ısırmaz.
  • De boas intenções está o Inferno cheio: Cehenneme giden yol iyi niyet taşlarıyla döşelidir.
  • De casta vem ao galgo ter o rabo longo: Armut dibine düşer.
  • "Diz-me com quem andas, dir-te-ei que manhas tens: Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.
  • Em terra de cegos, quem tem um olho é rei: Körlerin ülkesinde tek gözlü adam kraldır.
  • Enquanto há vida, há esperança: Yaşıyorsak umut var demektir.
  • Hoje por mim, amanhã por ti: Bugün bana, yarın sana.
  • Longe dos olhos, longe do coração: Gözden ırak olan gönülden de ırak olur.
  • Mil amigos, pouco; um inimigo, demais: Bin dost az, bir düşman çok.
  • Não chore sobre o leite derramado: Dökülmüş sütün ardından ağlanmaz.
  • Não há pior cego que o que não quer ver: Görmek istemeyenden daha kör yoktur.
  • Não deixes para amanhã o que podes fazer hoje: Bugünün işini yarına bırakma.
  • Não se muda de cavalo no meio de banhado: Dereyi geçerken at değişilmez.
  • Nem tudo que reluz é ouro: Parıldayan her şey altın değildir.
  • Nunca Deus fecha uma porta que não abra outra: Bir kapı kapanır, diğeri açılır.
  • O passarinho ama o seu ninho: Bülbülü altın kafese koymuşlar: "Vatanım!" demiş.
  • Os cães ladram mas a caravana passa: İt ürür, kervan yürür.
  • Onde se ganha o pão, não se come a carne: Yemek yediğin yere pisleme.
  • O barato sai caro: Ucuz alan pahalı alır.
  • Quando o bem te chegar, mete-o em casa: Şans kapıyı bir kere çalar.
  • Quem espera, desespera: Umut fakirin ekmeği.
  • Voz do povo, voz de Deus: Halkın sesi Hakk'ın sesi.
  • Alışkanlıkları değiştirmede ölümün kokusu vardır.
  • Evlenmeden önce gözlerinizi dört açın, evlendikten sonra yarı yarıya kapayın.
  • Gençlere sor, onlar her şeyi bilir.
  • İnsanlar yaşadığı için değil, yaşamadıkları için yaşlanırlar.
  • İyi çırak, ustası yokken anlaşılır.
  • Ne iyi rüzgarlar ne de iyi evlilikler İspanya'dan gelir.
  • Sen değiştiğinde, talihin de değişir.
  • Tanrı eğri çizgilerle, doğru yazar.