Şâfiî

Şafi mezhebinin kurucusu ve imamı
(İmam-ı Şafii sayfasından yönlendirildi)
Şâfiî
Doğum tarihi 28 Ağustos 767
Doğum yeri Gazze
Ölüm tarihi 20 Ocak 820, 820
Ölüm yeri Fustat
Vikipedi maddesi
Vikiveri öğesi
Şâfiî ile ilgili daha fazla bilgiye Vikipedi'den ulaşabilirsiniz.

Ebu Abdullah Muhammed bin İdris es-Şâfiî (Arapça: ابو عبد الله محمد بن إدريس الشافعي) ‎(767-820) İmam Şâfiî olarak tanınmaktadır.





  • Âlimlerin güzelliği, nefslerini ıslah etmeleridir, ilmin süsü, şüpheli şeylerden sakınmak, yumuşak olup, sertlik göstermemektir.
  • Allahü teâlâyı bilen necat (kurtuluş) bulur. Dininde titizlik gösteren, kötülüklerden kurtulur. Nefsini ıslah eden saadete kavuşur.
  • Allahü teâlâyı sevdiğini söylersin, halbuki, Ona isyan edersin. Böyle sevgi olmaz. Eğer sevginde samimi olsaydın, Allahü teâlâya itaat ederdin. Çünkü seven, sevdiğine itaat eder.
  • Başımda ağaran saçların ortaya çıkmasıyla, nefsimin ateşi sönüp gitti. Başımda beyaz saçların yanmasıyla, benim gecem oldu. (Çünkü bunlar, ölümün habercileri idi.) İhtiyarlığın habercileri yanaklarıma indikten sonra, ben nasıl rahat yaşarım, insanın ömrünün en iyi kısmı, ihtiyarlıktan öncekidir. Halbuki, gençliği yok olan bir nefs, yok olmuş demektir, insanın rengi sararıp, saçları ağardığı zaman, güzel ve tatlı günleri de, o güzellik ve tatlılığını kaybeder. Yeryüzünde büyüklenerek yürüme. Çünkü, bir müddet sonra bu yer, seni de içine çekip alacaktır.
  • Başkalarını senin yanında çekiştiren, senin bulunmadığın yerde de seni çekiştirir.
  • Bir kavmin büyüğünün ilmi yoksa, herkes ona yönelip geldiği zaman o küçüktür. Kavmin makam ve mertebe sahibi olmayan ve ilim sahibi olan küçüğü, ilmi meclislerde kavmin büyüğüdür.
  • Bütün düşmanlıkların aslı, kötü kimseler ile dostluk etmek ve onlara iyilik yapmaktır.
  • Bütün düşmanlıkların sevgiye dönüşmesi umulur. Fakat hasetten dolayı olan düşmanlık böyle değil.
  • Dostlar ile yapılan sohbetten sevimli bir hareket yoktur. Dostların ayrılığı kadar da gam ve keder veren şey yoktur.
  • Dünya sevgisi ile Allah sevgisini bir arada toplarım iddiasında bulunmak, yalandır.
  • Dünya işlerinde bir darlığa ve sıkıntıya düşen kimse, ibadete yönelmelidir.
  • Dünyada en huzursuz kimse, kalbinde haset ve kin taşıyanlardır.
  • Dünyada zahid ol, dünya malına bağlanma! Ahireti isteyici ol, onun için çalış! Her işinde Allahü teâlâyı hatırla. Böyle yaparsan, kurtulmuşlardan olursun. Ruhsat ve teviller ile uğraşan âlimden fayda gelmez.
  • Dünyayı ve Yaradanını bir arada sevdiğini söyleyen kimse yalancıdır.
  • Dünyanın sevinci de, kederi de, bolluğu da, darlığı da devamlı değildir. Kanaatkâr bir kalbe sahip olduğun zaman, sen ve dünyaya sahip olan kimse eşitsiniz. Ölüm, kimin yanına gelirse, artık onu ölümün elinden kurtaracak ne yer ve ne de gök vardır. Gerçi Allahü teâlânın yarattığı şu yeryüzü geniştir. Fakat, bir kere Allahü teâlânın hükmü gelince, feza bile dar gelir. Ölümün asla devası (ilacı) yoktur.
  • Ey insan, dilini muhafaza et, seni sokmasın. Çünkü o, büyük bir yılandır. Kabirlerde, kahraman ve cesur kimselerin bile kendileriyle karşılaşmaktan çekinip, dilinin kurbanı giden nice kimseler vardır.
  • Gururlanıp böbürlenmek, adi ve bayağı kimselerin vasfıdır.
  • Hakkı doğruyu kim söylerse söylesin kabul ediniz.
  • Haksız sözleri tasdik eden, dalkavuk ve iki yüzlüdür.
  • Herkese akıllı denmez. Akıllı kimse, kendisini her türlü kötülükten koruyandır.
  • Hiçbir vakit yoktur ki, ilim mütalaası, hüzün ve kederi yok etmesin, ilmi mütalaa, kalbin en ince ve en gizli noktalarını harekete geçirir, insanda yüce duygular uyandırır.
  • Hiçbir kimse yoktur ki, dostu ve düşmanı olmasın. Mademki böyledir, o halde Allahü teâlâya itaat edenlerle beraber bulun, onları sev.
  • Hizmet edene, hizmet edilir.
  • İbret almak istersen, hata sahibi kişilerin akıbetlerine bak da kalbini topla.
  • İki kişinin, darıldıktan sonra birbirinin ayıplarını ortaya çıkarması, münafıklık alametidir.
  • İlim, ezber edilen şey değil, ezber edilen şeyden temin edilen faydadır.
  • İlim öğren, kimse âlim olarak doğmaz, ilim sahibi ile cahil bir olmaz.
  • İlim öğrenmek için üç şart vardır: Hocanın maharetli, talebenin zeki olması ve uzun zaman.
  • İlim öğrenmek, nafile ibadetten üstündür.
  • İlmi, kibirlenmek, kendini büyük görmek için isteyenlerden hiçbiri felah bulmuş değildir. Ama ilmi tevazu için, âlimlere ve insanlara hizmet için isteyen, elbette felah bulur, kurtulur.
  • İlmi sevmeyende hayır yoktur. Böyle kimselerle dostluk ve bağlılığını kes. Çünkü, ilim kalblerin hayatı, gözlerin aydınlığıdır.
  • İmam-ı Şafii hazretlerinin divanındaki şiirlerinden bazılarının tercümesi şöyledir: "Günlerin beraberinde getirdiği hadiseler, seni tesiri altına almasın. Sen iyi bir insan olmaya bak. Zaman içerisinde gelen musibetler ve belalardan dolayı sabırsızlık gösterme. Dünyanın bela ve musibetleri devamlı değildir."
  • İnsanlar arasında hata ve ayıbın çok olsa bile, ahlakın; iyilik, cömertlik ve vefa (sözünde durmak) olsun, iyilik ve cömertliğin ile, hata ve ayıplarını ört. Cimriden iyilik bekleme. Çünkü Cehennemde, susuz kimseye su yoktur.
  • İnsanları tamamen razı ve memnun etmek çok zordur. Bir kimsenin bütün insanları kendinden hoşnut etmesi mümkün değildir. Bunun için kul, daima Rabbini razı ve memnun etmeye bakmalı, ihlas sahibi olmalıdır.
  • Kalbine ilahi bir nur penceresinin açılmasını isteyen şu dört şeyi yapsın: 1- Günün belli bir vaktinde yalnız kalsın ve huzura dalsın. 2- Midesini pek fazla doyurmasın. 3- Sefih kimselerle düşüp kalkmayı bıraksın, kötü kimselerle düşüp kalkmasın. 4- İlimleriyle yalnız dünyalık arzu eden kimselere yaklaşmasın.
  • Kanaatkâr olmak, rahatlığa kavuşturur.
  • Kendini bilmeyene ilim öğreten, ilmin hakkını zayi etmiş olur. Layık olandan ilmi esirgeyen de, zulmetmiş olur.
  • Kim şu üç şeyi yaparsa imanı kâmil olur: 1- Emr-i bil-maruf yapmak, yani Allahü teâlânın emirlerini yapmak ve yaymak. 2- Nehy-i anil-münker yapmak, yani Allahü teâlânın yasaklarını yapmamak ve yapılmaması için uğraşmak. 3- Her işinde Allahü teâlânın dinde bildirdiği hudutlar içinde bulunmak.
  • Kimin düşüncesi, arzusu, maksadı yemek içmek (dünya) ise; kıymeti, bağırsaklarından çıkardığı kazurat kadardır.
  • Kendini Hak ile meşgul etmezsen, batıl seni işgal eder.
  • Müslümanların önderi İmam-ı A'zam Ebu Hanife, memleketleri ve içerisinde yaşayanları, ilmiyle verdiği hükümlerle süsledi. Doğuda, batıda ve Kufe'de onun bir eşi yoktur. Allahü teâlâ ona rahmet eylesin.
  • Öğrenmenin acısını bir müddet tatmayan, hayatı boyunca cehaletin zilletini yudumlar.
  • Resulullahın ve Esbabının yolunda olmayanı havada uçar görsem, yine doğruluğunu kabul etmem.
  • Resulullahtan sonra insanların en üstünü Hz. Ebu Bekir, sonra Hz. Ömer, sonra Hz. Osman, sonra Hz. Ali'dir. (r.a.)
  • Sadık dost, arkadaşının ayıplarını görünce ihtar eder, ifşa etmez.
  • Sadık dost, arkadaşının hüzün ve sevinçte ortağı olandır.
  • Sadık dost ve halis kimya az bulunur, hiç arama!
  • Sana gelene sen de git. Sana kötülük ve eziyet edene sen eziyet etme.
  • Sefih ve cahil bir kimse konuşunca ona cevap verme. Sükut, ona cevap vermekten daha hayırlıdır.
  • Senden daha çok malı ve parası olan kimseyi kıskanma. O malına ve parasına hasretle ölür. İbadeti ve taatı çok olan kimselere gıpta et. Yaşayanlar da sonunda ölecekleri için, onların dünyalıklarına özenmeye değmez.
  • Senden görüşünü istemeyene, görüşünü verme. Çünkü böyle yaparsan, övülmediğin gibi, görüşün de o kimseye fayda vermez.
  • Sırrını saklamasını bilen, işinin hakimidir.