İskender Pala

Türk profesör, şair ve yazar
İskender Pala
Doğum tarihi 8 Haziran 1958
Doğum yeri Uşak
Vikipedi maddesi
Vikiveri öğesi

İskender Pala (d. 8 Haziran 1958, Uşak), Türk profesör, yazar ve divan edebiyatı araştırmacısı, T.C. Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu Başkanı.

  • Aşk odur ki gerisi vesairedir...
  • Belki de en sevdiğim sakarlığın, gözlerime takılıp yüreğime düşmendi.
  • O ki; rüyana gireceğim diye söz verdi. Nice yıllar geçiyor ki bu söz yüzünden gözüme uyku girmedi.
  • Senden dolayı seviyorum seni ey sevgili.. Öyle ki kıskançlığımdan kendi gözümle bile dost değilim...
  • Kimileri Gül dediler, ömür boyu güldüler; Kimileri de Gül dediler, Gül uğruna öldüler.
  • Aşk iğnesiyle dikilince bir dikiş, kıyamete kadar sökülmez imiş.
  • Dış yerine içi, suret yerine ruhu sevmek gerekir. Hayat ancak sevgiyle tatlıdır.
  • Aşk bakmakla güzelleşir, Konuşmakla zenginleşir, Dokunmakla bozulur.
  • Ey Aşık..!! Sevgilinin hasretiyle, seherlerinde âh ederek gözyaşı döktüğün geceler miktarınca, aşkın sana kutlu olsun..!
  • Ey Yar Ne kadar uzaklaşırsan uzaklaş ; Yüreğimin dibine kadar yolun var.
  • Hüzün, bir hazin kelime... Ayrılık gibi, hicran gibi; ama mutluluk gibi de. Bazen bir gözde görürüz onu, bazen bir yüzde. Bazan bulutlarla gelir, bazen lodoslarla.
  • Aşk, kelimesinin bir anlamıda sarmaşık demek. Nasıl ki bir sarmaşık bir ağacı çepeçevre sarıp, onun dış dünya ile ilişkisini keser ve sardığı ağacı bir süre sonra kurutursa, aşk da sardığı tuttuğu kişiyi çevresinden koparır ve bir süre sonra o ağaç gibi kurutur...
  • Her gözyaşının ayrı bir anlamı vardı. Her damlanın hangi zamanda, hangi mekânda, hangi kişiyle paylaşıldığı önemliydi. Gözyaşları ne kadar çok şeye tercümanlık yapıyordu! Damladığı, süzüldüğü, aktığı veya kana dönüştüğü zaman, hep ayrı manaları vardı. Gözyaşları gizli duyguları açığa vuran mektuplar gibiydi.
  • Klâsik şairimiz vezin ve kafiye kullanıyordu, adına nazım diyordu. Şiir iki kanadıyla uçabilen bir kuş gibiydi; bir kanadı vezin, bir kanadı kafiye... Söyleyeceği sözü vezin ve kafiyeye oturttuğu zaman zaten kendiliğinden güzelleşiyordu. Ama bugünün şairi vezin ve kafiye kullanmadığı için sözü salt "güzel" söylemek zorunda; yani tamamen yüreğini ortaya koyarak bir güzellik yapmak zorunda. Bu bakımdan şiir nazımdan daha zor bir sanattır. Nazım yer yer zenaat olabilir, ama şiir asla zenaat olmaz, o hep sanattır.[1]

Kaynakça

değiştir