Şeyh Galip
Türk divan edebiyatı şairi (1757 - 1798)
Şeyh Galip | |
---|---|
Doğum tarihi | 1757 |
Doğum yeri | İstanbul |
Ölüm tarihi | 3 Ocak 1799 |
Ölüm yeri | İstanbul |
Vikipedi maddesi Vikiveri öğesi |
Şeyh Galip (1757 İstanbul - 1798[1]), ünlü Türk Divan edebiyatı şairi.
- Efendimsin cihânda i’tibârım varsa sendendir
- Miyân-ı âşıkânda iştihârım varsa sendendir
(Sen benim Efendimsin, benim bu cihanda itibarım varsa sendendir. Aşıklar arasında bir şöhretim varsa yine sendendir.)
- Benim feyz-i hayâtım hâsıl-ı rûh-ı revânımsın
- Eğer sermâye-i ömrümde kârım varsa sendendir
(Benim hayatımın bereketi, akıp giden ruhumu ortaya çıkaran sensin. Eğer ömrümde bir kazancım varsa senin sayendedir.)
- Veren bu sûret-i mevhûme revnak reng-i hüsnündür
- Gülistân-ı hayâlim nevbâharım varsa sendendir
(Bu vehmi; hayal ürünü olan şekle parlaklık ve canlılık veren senin güzelliğinin rengidir. Hayalimin bir gülbahçesi, ilkbaharım varsa bu senin ihsanındır.)
- Felekden zerre mikdâr olmadım devrinde rencide
- Ger ey mihr-i münîr âh u zârım varsa sendendir
(Devrinde felekten zerre kadar incinmedim. Ey nurlu güneş! Eğer ah edip ağlıyorsam senin için ağlıyorum.)
Şeyh Galib
- Ne kadar bilmese de halk hüner-mendi tanır.
- Ne kadar bilmese de halk hüner sahibini tanır.
- Vakt-ı şâdî de gelir mevsim-i mihnet de geçer.
- Dert mevsimi geçer, neşe vakti de gelir.
- Su uyur düşman uyur haste-i hicrân uyumaz.
- Su uyur, düşman uyur, ayrılık hastası uyumaz.
- Hayret-dih-i cân o çeşm-i şehbâz / Âhû-yi füsûn kebûter-i nâz.
- Cana hayret veren o şahbaz göz, o büyü ceylanı, naz güvercini.
- Bilmem ne füsûndu ol fesâne / Dûzah haberin getirdi câne.
- Bilmem o efsane ne büyü idi, cana cehennem haberini getirdi.
- Korkutmağa düşme bî-mahaldir / Vuslat dediğim benim eceldir.
- Korkutmaya çalışma, yersizdir. Benim vuslat dediğim eceldir.
- Cân oldu piyâle-nûş-ı hasret / Çeşm oldu güher-fürûş-ı hasret.
- Can hasret kadehini içer oldu, göz ayrılık cevherlerini (gözyaşlarını) satar oldu.
- Zannetme ki şöyle böyle bir söz / Gel sen dahi söyle böyle bir söz.
- Şöyle-böyle bir söz zannetme. Söyleyebiliyorsan gel sen de böyle bir söz söyle.
- Hoşça bak zatına kim zübde-i âlemsin sen / Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen.
- Kendine iyi bak çünkü alemin özüsün sen. Varlıkların gözbebeği olan insanoğlusun sen.
- Fârığ olmam eylesen yüzbin cefâ sevdim seni / Böyle yazmış alnıma kilk-î kazâ sevdim seni / Ben bu sözden dönmezem devreyledikçe nüh felek / Şâhid olsun aşkıma arz u semâ sevdim seni.
- Yüzbin cefâ etsen vazgeçmem, bir kere sevdim seni. Kazâ ve kader kalemi alnıma böyle yazmış; seni sevdim bir kere. Dokuz gök döndükçe bu sözden dönmem: Sevdim seni; yer ve gök aşkıma şâhid olsun.
- Şiir mumdan kayıklarla alev denizini geçmeye benzer.
- Her renge boyan da renk verme.
- Vücut, ruhun bineğidir.
- Gâh kar yağıyordu,gâh karanlık.
Kaynakça
değiştir- ↑ Mufassal Osmanlı Tarihi, Güvebn Yayınevi, 1963,, c.6, s.3661
Şeyh Galip ile ilgili daha fazla bilgiye Vikipedi'den ulaşabilirsiniz.