Abdullah Rıza Ergüven
Türk ozan, yazar, denemeci, eleştirmen ve filozof
Abdullah Rıza Ergüven | |
---|---|
Doğum tarihi | 1925 |
Doğum yeri | Avanos |
Ölüm tarihi | 16 Ağustos 2001 |
Ölüm yeri | İsveç |
![]() ![]() |
Abdullah Rıza Ergüven, Türk ozan, yazar, denemeci, eleştirmen ve filozof.
SözleriDeğiştir
- Dinler yakıtını bitirdi mi ölür.
- Gerçek özgürlüğümüz, içimizin düşlemli tanrılarını öldürmeye bağlı.
- Evren bilincine insanla ulaştık. Sayıları 300 milyonu aşkın tanrılar insanoğluna; evren üzerine, insan üzerine en ufak bilgiyi veremediler.
- Bir din ne denli katı, ne denli bağnaz, ne denli değişime uğramıyorsa; o denli de ölümcüldür!
- Güneş tanrısının onuruna şenlikler düzenleniyor, kutlanıyordu. Dansla birlikte tanrıya bir tutuklu, kurban olarak sunuluyordu. Bir başka savaş tutuklusu önce taptırılıp sonra da tapınak piramidinin tepesinde kurban edilip, yüreği çıkarılıyordu.
- Geçmişin tanrılarıyla günümüz tanrıları birbirini tutmadığı gibi, bu sayısız tanrılar insana da yabancı!. Bir diyorlar göğün bir ucunda, bir diyorlar her yerde!.. İnsan her şeyden önce sorucul bir yaratık. Yaralıya açılan bir yaratık. Yadsınacak tanrı olmayınca, tanrıtanımazlık yok olur!..
- Din sözcüleri ölür, öldükten sonra tanrıları da konuşmaz olur! Neden? Çünkü onlar da ölmüştür! Bu tanrılar onlardan önce de yoktu!
- Tapınak, tanrının eviydi. Tapınak, yeryüzünde tanrısal bir yerdi. Büyük tanrıların tapınağı çoklayın basamaklıydı, Ziggurat gibi. Babil’deki tapınak kulesi, öncül bir örnek; Tevrat’ın Babil Kulesi gibi... Dinsel eğlencelerin en yüksek aşaması yeni yıl eğlencesiydi.
- Eski yazmaların tanıklığına göre Güney Arabistan’da Yahudilikle Hıristiyanlığın büyük etkileri var: “Tanrı göğün ve Yerin Efendisi”dir. Gerçekte bu deyim Kur’an’da da var.
- İnsan özgürlüğüne içindeki tanrıları öldürmekle kavuşabilir. İşte o zaman, ağa-imgetanrıların kölesi olmaktan kurtuluruz!..
- Dinlerin, özellikle düşünceden yoksun halklar arasında yapılanma durumları; eski çağlardan, Sumerlerden günümüze dek gelmiş, insanlar dinleriyle birlikte tanrılarını da yaratma ustası olmuşlardır.
- İnsanlık ne zaman darda kaldıysa tanrı üretti birbiri ardı sıra. Hem de sayıya gelmez tanrılar: 300 milyon! Daha önce de yinelediğimiz gibi, insanlık tarihi -demek gerekse- baştan sona tanrılar yaratma tarihidir.
- Bir Tanrı olsaydı, insanlara kendini kanıtlardı. Şimdiye dek -milyonlarca yıldır- ispatlamış olması gerekirdi. Böyle bir Tanrı ortaya çıkmış değil! Bu Tanrı’yı da bir gören yok!..
- Başlangıçta bir Tanrı var deniyordu! Başlangıçta ve daha sonraları bir Tanrı gerçekten varolsaydı, var denilen bir Tanrı’nın yanı sıra 300 milyon tanrı türeyemezdi imgesel de olsa!..
- Kureyş Arapları kendilerini cinlere bıraktılar. Onlarla ilişki kurmaya çabaladılar.
- Hiçten yaratı, hiçten yaratma, tektanrıcı dinlerin uydurusu! Düşlemler, varolmayan tanrılarla, dışarıda gerçeği olmayan Cenneti yaratır! Neden? Çünkü yığınları kandırarak, kendi kişisel çıkarlarını da koruyup -varsılı kendi yanma çeker- varsılın yararına onları sömürerek!.. Yazıklı düşlemli imgetanrılar da suç ortağı olur.
- Din sözcülerinin Tanrısı, düşlemlerin dipsiz kuyusu oldu. Bu kuyuya bir yığın imgelerle girdiler. Kuyudan bir kova su çıkarmadan ölünür! Düşlemlerin dipsiz kuyusu Tanrı, bir kova su çıkarmak şöyle dursun, o kuyunun kölesi insanlar yığın yığın ölüme gider.
- Ulaşılmayan, yanaşılmayan, yaklaşılmayan, görülmeyen tanrılar var değildir!
- İmgetanrılan imgesel olarak yaratan biz insanlarız! Yaratıcı, üretici doğanın yaratıcı, üretici tek düşünsel varlığı insandır! İnsan, insanüstü olarak değil; insan olarak insancıl görevini yüklensin yeter! İnsanın, eylemi olmayan tanrılara gereği yoktur.
- Düşlemlerin imgetanrılarından kurtulmak; özgür olmak, insanlığı bilmek, insanca yaşamak demektir.
- Dinler gerçek olsaydı; sayıları 20 bini aşan sektler (mezhepler) olmazdı!.. Bu dinlerin sahibi bir Tanrı olsaydı, sayıları 20 bini aşkın sektler olamayacağı gibi; imgetanrıların sayısı da kara karıncalar gibi 300 milyonu aşmazdı...