Ah Güzel İstanbul
Ah Güzel İstanbul, 1966 yapımı kara komedi tarzında siyah-beyaz bir Türk filmi.
Kolay para kazanmanın peşinde İzmir'deki evinden kaçıp İstanbul'la "artist" olma hevesiyle gelen gelen Ayşe adlı genç kız ile babasından kalan aile servetini tükettikten sonra kendine özgü bir meslek olan sokak fotoğrafçılığına karar kılmış eski İstanbullu Haşmet İbriktaroğlu'nun öyküsü anlatan film bu öykü zemininde Türkiye'de yaşanan alaturka-alafranga çatışmasını ele alır. Senaryosunu Safa Önal ve Ayşe Şasa 'nın birlikte yazdıkları filmi Atıf Yılmaz yönetmiş, baş rollerinde Sadri Alışık ve Ayla Algan oynamışlardır. Görüntülerini Gani Turanlı'nın çektiği filmin müzikleri Metin Bükey'e aittir.
Diyaloglar
değiştir- Bütün ömrümce çalışmadan yaşamanın yolunu aradım. Belki de onun için yorgunumdur.
- Ah ihtiyar medeniyet! Çocuklarına sağlam, yepyeni bir dünya kurmaktan bunca aciz misin? Bizi yabancı diyarlardan getirttiğin süslü yalanlarla mı besleyeceksin?
- Caka olsun diye sigarayı bırakmıştın ya, beter ol Haşmet.
- İnsan en çok sevdiği şeyi çamura atarmış.
- Isınmak bizimkisi. Sen üşümüyor musun yani? + 30 yıllık dostluğumuz var denizlerle. Bize ilişmiyor artık.
- Ah, güzel İstanbul! Nasıl da bozulmamış o bin yıllık güzelliğin. Ey canım Boğaziçi! Bir zamanlar dedelerimiz de içlenmişler bu güzelliğin karşısında. Nasıldı o Bimen Şen'in eski bestesi? Aaah, ah! Atalarımız da geçmiş bu sulardan; mağrur ve akıncı. Nerede Orta Asya, nerede Viyana kapıları?
- Orta halli kızla evlilik zordur. Gözü hep yukarılarda olur. Orta halli kız her şeyi kocadan görmek ister. Baba evinde yapamadıklarını yapmak ister. Davetler, gece gezmeleri ister. Her şeyden önce çalışkan bir koca ister. Orta halli aileden gelme kız çanta, eldiven, ayakkabı ister. İncik boncuk ister. Çamaşır makinesi, pikap, sinema, tiyatro ister. Yarım düzine de çocuk ister.
- Eyvaah... İki fakülte bitirmiş Leyla Hanım... Bundan karı olmaz yahu. Okumuş kadın iyidir, hoştur ama insanı iğne üstünde oturtur. Kocasını şaşkına çevirir. Ne rahat verir ne uyku bırakır.
- Belkız hala hoş, mihrabı yerinde ama han hamam sahibi. Senin gibi züğürt biri zengin kadın alırsa ya jigolo olur ya da köle. Eh senin de jigololuk yaşın geçtiğine göre sen de olursun bi köle.
- Ben bir küçük cezveyim // Elden ele gezmeyim // Verin benim yarimi // Boynu bükük gezmeyim
-Bizim hayatımız da koskoca bir yangındı zaten.
- Bir elinde gül bir elde câm geldin sâkiyâ // Hangisin alsam gülü yûhut ki câmı yâ seni
-Yapmayın, etmeyin, iş açmayın başıma... Bekarlıkta zararım kendime ama evlilikte öyle mi ya!
- Bu zımbırtı çalınsın diye emretmişsiniz, emredin de sustursunlar. Sabahtan beri anam ağlamış poyrazda bi de burda kafamı ütüleyecek? - Garson atın şu sarhoşu lütfen! - Sarhoş senin babandır zibidi!
- Kültür hizmeti haa! Ahhhh anası babası olmayan kozmopolit maskaralar!
- Ha unutmadan söyliyim, yarın şerefine bir parti veriyorum. Seni lokalden aldıraciğim. - Parti mi? - Ahbap toplantısı... Merak etme sana cici kostümler yollayacağim. Şöyle giyinip süslenip ortalara çık bakalım. Hadi thanks for everything sweetie. - Hadi eyvallah anam. Hadi Allah rahatlık versin.
- Ey gönül! Sevgilinin odasına inlemeden git ki iniltin, onun uykuya vardığı gülden yatağın rahatını, sükûnunu bozmasın.(Naili)
-Bir seni sevdim ben. Sen hayatımdaki tek iyi, tek doğru, tek güzel şeysin. Seni dinleseydim bu hallere düşmeyecektim. Kurbağa iken deve kuşu olmaya kalkışmayacaktım.
-Yaşıyoruz, iki kişiyiz, birbirimizi seviyoruz. Korkma, dünyada her zaman inanılacak sağlam şeyler bulunur.