Alman atasözleri

Vikimedya liste maddesi
(Alman atasözü sayfasından yönlendirildi)
Almanya
  • Sürekli damla taşı deler.
(Steter Tropfen höhlt den Stein.)
  • Acele işe şeytan karışır.
(Eile mit weile.)
  • Alçak gönüllülük süstür, fakat onsuz daha başarılı olunur.
(Bescheidenheit ist eine Zier, doch weiter kommt man ohne ihr)
  • Kargalarla yarenlik eden güvercinin tüyleri beyaz kalır, ama kalbi kararır.
  • Kadın, çalındıktan sonra duvara asılacak bir keman değildir.
  • Kart kuşu yolmak zordur.
  • Ödünç alan, özgürlüğünü satar.
  • Rica daima sıcak, teşekkür daima soğuktur.
  • Tanrı karıncayı yok etmek isteyince, ona kanat takar.
  • Herkes kendi kaderinin demircisidir.
(Jeder ist seines Glückes Schmied)
  • Eğitim özgürlüğe götürür.
  • Kadeh içinde, derede boğulanlardan çok daha fazla insan boğulmuştur.
(Im Becher ersaufen mehr Leute als im Bach)
  • Ufak hırsızlar asılır, büyük hırsızlar serbest bırakılır.
  • Düşmek suç değildir,düşüp kalmak suçtur.
  • Çalışmak ekmek, tembellik kıtlık getirir.
(Arbeit bringt Brot, Faulenzen Hungersnot)
  • İş, işi çeker
(Arbeit zieht Arbeit nach sich)
  • Yemek pişirmek eski tavalar ile öğrenilir
(Auf alten Pfannen lernt man kochen)
  • Ağaçlar gökyüzüne kadar büyümez
(Bäume wachsen nicht in den Himmel)
  • İtimat kontrole mani değildir.
  • Seni besleyen eli ısırma.
(Beiß nicht in die Hand, die dich füttert)
  • Eldeki serçe, damdaki güvercinden iyidir.
(Besser ein Spatz in der Hand, als eine Taube auf dem Dach)
  • Tek gözlü olmak kör olmaktan iyidir.
(Besser einäugig als blind)
  • Parlayan her şey altın değildir.
(Es ist nicht alles Gold, was glänzt)
  • Paylaşılan sevinç iki katına çıkar.
(Geteilte Freude ist doppelte Freude)
  • Paylaşılan bir acı yarıya iner.
(Geteiltes Leid ist halbes Leid)
  • Aşkta ve savaşta her şey mübahtır.
(In der Liebe und im Krieg ist alles erlaubt)
  • Savaş, barışın sağladığını yıkıp gider.
  • Barış zamanında bir yumurta, savaş zamanında bir öküzden daha iyidir.
  • Hediye edilen atın dişine bakılmaz.
  • Bozuk yumurta bütün yemeği bozar.
  • Yemekten sonra dinlenmeli veya bin adım atılmalı
(Nach dem Essen sollst du ruhen oder tausend Schritte tun)
  • Eğitimsiz insan, cilasız aynaya benzer.
(Ein Mensch ohne Bildung ist ein Spiegel ohne Politur)
  • Balık baştan kokar.
(Der Fisch stinkt vom Kopf her)
  • İki avukat arasında kalan çiftçi, iki kedi arasında kalan balığa benzer.
(Ein Bauer zwischen zwei Advokaten ist ein Fisch zwischen zwei Katzen)
  • Balıklar oltayla, insanlar tatlı dille avlanır.
  • Korkak olduğunu bilmeyen herkes cesurdur.
  • Göze göz, dişe diş
(Auge um Auge, Zahn um Zahn)
  • Hiçbir ağaç ilk darbeyle yıkılmaz.