Babam ve Oğlum
Babam ve Oğlum, başrollerinde Çetin Tekindor, Fikret Kuşkan ve Hümeyra'nın bulunduğu, 2005 yapımı bir Çağan Irmak filmi.
Babam ve Oğlum | |
---|---|
Yönetmen | Çağan Irmak |
Yapımcı | Şükrü Avşar |
Senaryo yazarı | Çağan Irmak |
Yazar | |
Oyuncular | Fikret Kuşkan(Sadık) Çetin Tekindor(Hüseyin) Hümeyra(Nuran) Ege Tanman(Deniz) Şerif Sezer Yetkin Dikiciler(Salim) Binnur Kaya(Hanife) Özge Özberk(Birgül) |
Görüntü yönetmeni | Rıdvan Ülgen |
Görüntüler | |
Kurgu | Kıvanç İlgüner |
Müzik | Evanthia Reboutsika |
Gösterim tarihi | 18 Kasım 2005 |
Yapım yılı, ülkesi | 2005, Türkiye |
Yapım şirketi | Avşar Film |
Dağıtım şirketi | Özen Film |
Süre | 108 dk. |
Dil | Türkçe |
Diğer adlar | |
Bütçe | |
IMDb sayfası |
Ona bir oda ver baba...
değiştirSadık: İyi akşamlar baba
Hüseyin: Ne akşamı senin saatten haberin yok herhalde. Sabah 6.
Sadık: Afedersin ters bir zaman oldu.
Hüseyin: Sadık senin her işlerin, her zamanların ters
Sadık: Baba ne olur kavga etmeyelim. Bunu çok yaptık zamanında hiçbir şey olmuyor, hiçbir şey değişmiyor, bunu sen de gördün... Konuşmamız gereken şeyler var... Sigara?
Hüseyin: İçmem. Öskürtüyor deniştirince...
Sadık: Baba buraya niye geldiğimi bilmiyorsunuz. Aslında bir nedeni de olmamalıydı. Çıkıp gelmeliydim ama olmadı... Ben... Adım Sadık... Abiminki Salim...
Hüseyin: Eee ne olmuş? Benimki de Hüseyin! Allah Allah!
Sadık: Neden bu isimleri koydun bize baba? Bu kadar mı korktun taa en başından beri bizden? bu kadar mı yön vermek istedin hayatımıza bize, ben kendi yolumu bulmak isteyince he!
Hüseyin: Senin yol dediğin... ... Biz seni ziraat okuyasın diye gönderdik İstanbul'a anarşik olasın diye deel!
Sadık: He tam da ben bunu diyordum işte baba. Beni okumaya gönderdin dimi ziraat fakültesine başka tercih yok okuyup mühendis olacan, çiftliğin başına geçecen burda kalıp Birgül'le evlenecen! Hayatımı, okulumu, her şeyimi sen seçtin. Ben bundan nefret ettim biliyor musun baba!
Hüseyin: Bencilsin diyon bana öyle mi? Birgül dedin ya, sen gittikten sonra o kızın hali nice oldu bunu hiç düşündün mü? Kaç yıl durmadı kızın gözyaşı senden ötürü... Bana bencil diyene bak get işine...
Sadık: Bana gittin diyorsun baba ama ben gitmedim, gidemedim, kalamadım evim nerede bilemedim; çünkü aklımın bir tarafında bir köşesinde hep sen vardın, seninle bu... Bu olmamışlık, bu küslük... İnsanın dönebileceği bir evinin olmaması ne demek biliyor musun baba? Elimi neye attıysam kurudu. Karım öldü. Bir zamanlar aynı yola baş koyduğum arkadaşlarım reklam şirketlerinde, iktidar borazanı çalan gazetelerde acıyıp bana iş verdiler. Köpeğe kemik atar gibi... Kendilerini temizlemek, ruhlarını temize çıkarmak için... Dur! Konu bu değildi. Ben başka bi' şey diyordum. Hah, tamam. Ev diyordum. Baba, buraya niye geldim, biliyor musun?! Deniz'e bir oda ver, onu yanına al, burada büyüsün, bi' evi olsun, gidecek başka hiçbir yeri yok.
Hüseyin: Yaa, gördün mü evlat ne demek, zor geldi demi, bakamıyon demi çocuğa, gördün mü evlat ne demek
Sadık: Gördüm baba, görmem mi hiç, peki sen hiçbir çocuğun büyüyeceğini görememek ne demek bunu bildin mi? Hiç bilir misin bu duyguyu? Hayat devam edecek, birileri yeni kitaplar yazacak okuyamayacaksın, yeni filmler çekilecek izleyemeyeceksin, sevdiğin bir şarkıyı bir daha dinlemek isterken dinleyemeyeceksin... Bunlar kolay alışır insan; ama onu büyürken izleyememek, yanında olamamak, ilk kız arkadaşını göremeyecek olmak,
Sadık: Baba! yüreğim yangın yeri gibi biliyor musun? gözü arkada kalmak böyle bir şey galiba...kaç gündür onu itmek istiyorum bana sarılınca, beni sevmesin diye kaç gündür uğraşıyorum ama yapamıyorum... onun hayatında yutkunamadığı bir yumru olacağım için de kendimden nefret ediyorum! ona bir oda ver baba, bir evi olsun, ama zaman zaman da çıkıp gidebileceği bir ev... ona söylemek istediğim o kadar çok şey var ki... sen söyle ona baba... ona de ki... ... .... ...
Hüseyin: Sadık... Sadık!.. Sadık evladım sadık kendine gel... Sakine! Sakineee!!! Neredesiniz ya. Düştü, düştü, birden yere düştü. Dayan. Ben geliyorum. Oğlum Sadık!...
Açaydım kollarımı iki yana...
değiştirHüseyin: Burda dureydim böyle, tam burda, böyle gollarımı açeydim iki yana. Tuteydim onu, tuteydim onu ben, getme diyeydim... Getme Sadık... On beş sene evvelsi, dureydim böyle Nuran, tuteydim Sadığımı...
Nuran: Hüseyin indir gollarını, Hüseyin gurban olam
Hüseyin: Sarılaydım böyle evladıma, getme diyeydim...
Özkan (Halit Ergenç): Hüseyin amca herkes bize bakıyor...
Nuran: Hüseyin. Hüseyin topla kendini, başımızda babamız sen kaldın bir tek... bak el kadar, el kadar torunumuz var. yapma Hüseyin... Hüseyin topla kendini...
Hüseyin: Gitmez idi o vakit... kalırdı... ağzım dilim lal olaydı get diyen dilim gopeydi... benim yüzümden... benim yüzümden... benim yüzümden... Sadık Sadık... Sadık...
Özkan: Hüseyin amca topla kendini...
Hüseyin: Tutamadım
Teyze: Hüseyin Efendi... kalk bakim ayağa, kalk! Hüseyin efendi... Aç bakayım kollarını, aç kollarını.
Nuran: Abla kız delirdin mi?
Teyze: Karışma sen.
Teyze: Yürü bakem, yürü!
Teyze: Koş Salim, yık geç babanı, yıkmazsan kafanı kırarım
Salim: Teyze...
Teyze: Yık babanı geç... yoksa baban ömrü billah düzelmez...
Teyze: Hüseyin Efendi!... durdur onu!...
Salim: Baba... Baba... Baba... Geliyom baba!..
Teyze: Görüyon mu Hüseyin Efendi... gidecem diyen adamın önünde dağ olsa durmaz..
Hanife: Anammm Salimm, geri dön len... abooo ay nereye gidiyo...
Baba, Sadık gelmiş?
değiştir- Salim: Baba, Sadık gelmiş?
- Hüseyin: Eyi bok yimiş!!!
Hayaller
değiştir- "Baba, insan büyüyünce hayalleri küçülür mü ?"
- "— Baba ben gene hayal mi görüyorum?
— Öyle olsa bile ne fark eder? Böylesi daha güzel değil mi?"
Diğer (1)
değiştir- Deniz: Atlar pabuç giymez ki...
Hüseyin: Giyer ama sen göremezsin.
Deniz: Neden göremem?
Hüseyin: Ordan görünmez, gel yakından bak
Deniz: Aaa hakkatten. Demirden pabuçlar... - Sadık: Adım Sadık, ağbiminki Salim, neden bu isimleri koydun bize baba? Bu kadar mı korktun başından beri bizden
- Sadık: Bizim evimiz artık burası Deniz'cim. Alışmaya çalış olur mu babacım?
- Evlatlar, babalarını hep hatırlamak istedikleri gibi hatırlarlar.
- Nuran: Mahsul 1'den mahsul 2'ye, beni duyuyonuz mu? mahsul 1'den mahsul 2'ye... cevap verin giz! tamam.
Hanife: Anne sen misin? duyuyom, tamam.
Nuran: Sadık geldi Sadık! tamam.
Hanife: neeee!! tamam. - Hüseyin: Benim de sana diyemediğim şeylee vaa. Ben gonuşmayı bilemem... Sen benim oğlumsun, canımdan öte cansın. Bu gaderr diycem, gerisini sen anlayıver gaari.
- Sadık: Birgül afettin mi beni?
Birgül: Affettim tabii ya Sadık. Affetmez mi insan.
Diğer (2)
değiştir- "Gördün mü Hüseyin Efendi? Gidecem diyen adamın önünde dağ olsa duramaz."
- "En kötüsü ne biliyor musun? Arada kalmak. Ben ne gidebildim, ne de kalabildim."
- "Bir insanın ölümü, onun hayatındaki tüm anlamları silip süpürmez ya. Her şeyiyle hayatı dolu dolu yaşayan bir insanın ölümü bile, onun anılarındaki tüm güzellikleri ölümsüzleştirir."
Baba Oğul
değiştir- Sadık: Onun hayatında yutkunamadığı bir yumru olacağım için kendimden nefret ediyorum!
- Sadık: Ona söylemek istediğim o kadar çok şey var ki...
- Hüseyin: Açaydım kollarımı gitme diyeydim!
- Hüseyin: Evlatlar babalarını hep hatırlamak istediği gibi hatırlar.
Cümle: