Beynelmilel, Sırrı Süreyya Önder ve Muharrem Gülmez'in yönettiği sinema filmi. 2006 yılında çekilen film, gösterime Ocak 2007'de girdi. Filmde 12 Eylül 1980 sonrası sıkıyönetiminin, doğuda yerel halk ve çalgıcı sınıfı (gevende) üzerine etkileri trajikomik bir şekilde anlatılır. Film için mekanların bulunması, döneme uygun hale getirilmesi, o bölgeden oyuncular seçilmesi gibi ön hazırlık ve hazırlık çalışmaları 4 ay sürmüştür. Filmin tamamı, 7.5 haftada Tarsus'ta çekilmiştir.

Diyaloglar değiştir

— Bölücü, yıkıcı, delici bir bok çalarsanız oyarım!

— Lan bir gün var ya, bir tufaya geleceğiz, Allah’ın oğlu bile bizi kurtaramayacak.

— Neticede anarşist değiller ya! Biraz döver bırakırlar.

— Hey, millet! Düğünümüzde oynamayan, ölümümüzde ağlasın.

— Abuzer usta! "Lorke"yi çal, "Lorke"yi. — Yasak! — Nasıl yasak? — Komutanlık emriyle. — Yav, Hacı Bedir Ağa gelmiştir. — Baksana kardeşim, liste var. Aha bak, ‘’Lorke’’. — Yasaktır abi. — Tamam, tamam. Kurban olayım. — Ama sessiz. — Tamam, sessiz. Herkes sesini kessin. Bak, kimse çapik falan da çalmasın. — Arkadaşlar, sessiz. Abdu, sessiz. Sessiz arkadaşlar.

— Utanmıyor musun lan oğlan oynamaya, ha? Bir daha oğlan oynattığını duyarsam, görürsem aynı fistanı sana giydirir çarşının ortasında seni oynatırım. — Yok kumandanım, çocuğu elliyordular, kurcalıyordular. Ben, biz de istedik bir zanaat sahibi olsun kendisi. — Zanaat?

— Ne oluyor Abuzer? Sizi ne diye içeri atmışlar? — Bir şey yok baba, bizi askeriyenin orkestrasına aldılar. — Orkestra ne ki? — Mızıka, mızıka. — Mızıka? He. Peki, ne iş göreceksiniz? — İstiklal Marşı çalacağız. Konsey gelecekmiş, ona çalacağız. Birisi ölürse, onun ölüsünün başında çalacağız. — Tövbe de la, tövbe de! Ölünün arkasından çalgı çalınır mı oğlum? Bu nerede görülmüş? — Baba, bu askeriyenin mevlidi gibi bir şeydir ha. — Peki, bu orkestraya para yapıştıran olur mu? — Aho babo heyran, bugün bizi hış ettiler, sen hala paranın derdindesin. — Ben ne paranın derdinde olacakmışım? Ben canımın derdindeyim. Para bana kefen için lazımdı, onu da almışım. Bak, üç buçuk metre halis Amerikan bezi orada duruyor. Sen orkestraya gireceğine evlen, evlen! Bak, bu kız yetişmiştir artık. Bugün, yarın evden uçacak. Bu eve bir karı lazımdır. Orkestra neymiş!

— Bu millet, üniformadan korkar.

— Senin kız arkadaşın da vardır şimdi üniversitede. — Yo, yoktur. Bunlar küçük burjuva alışkanlıkları. Hem ben artık devrimci oldum! — İyi yapmışsın vallahi.

— Devrimciler yalnız ölümle nişanlıdır.

— Tekin amca? — Efendim? — Yaptığın iş yetmiyormuş gibi bir de halkımızın yerlerini pavyona mı dönüştürüyorsun? Ha? Bu devran, bu toz duman daha ne kadar sürecek? Devrimcilerin tokadını yemekten korkmuyor musun?

— Benim anam açlıktan öldü, açlıktan. Açlık belasına, aha bu babamla ben çok gurbet düğünü gezdik, çok. Bana fistan giydirip oynatırdı, bazen de birlikte oynardık. Biz çok sarhoş mezesi olduk, çok. Senin o halkın var ya, o halkın. Onun tokadını ben doğduğum günden beri yiyorum. Benim derdim sen o tokadı yeme diyedir. Ama onu da ben sana vurdum. Ben sana daha ne edeyim? Ben sana daha ne edeyim?

— Beynelmilel bir şey.

— Bu askeriyenin orkestrası... bir düğme koparsa var ya!

— Şerefsizim ceza yersin!

— Hapis mi?

— Hapis ya, yoksa sen Konsey'e mi sövdün?

— Tövbe haşa!


  • "Bu ülkede egemenlerin en iyi yaptıkları şeyin, toplumsal belleği imha etmek olduğunu biliyorum."