Dünya Nöbeti
Dünya Nöbeti, Türk yazar Alev Alatlı'nın bir romanıdır.
- "İntellijenti’yi toplum mühendisliği uzmanlığına yükselten, siyasi hırslarına meşruiyet kazandıran düş, mükemmel insan yaratma düşü." (s. 22)
- "İnsanoğlunun deneme-yanılma yöntemiyle binlerce yılda edindiği bilgi ve kurumlar fuzuli ilân edilip hükümsüzleştiriliyor. Doğru ve haklı olduklarından öylesine emindirler ki, isteklerinin kabul görmemesi ya da benimsenmemesini yetkililerin kötü niyetlerine veriyorlar. Ve her zaman halklar adına konuşuyorlar. Ancak, adına konuştukları halklar kendi hayal güçlerinin ürünleri, soyutlamalar. Sahici insanlar onların düşündükleri gibi çıkmıyor; bu defa, sahici insanların, kusurlu bir ürün, gerçeğin saptırılmış örnekleri olduklarını ilân ediyorlar." (s. 22)
- "Ebedî muhalif, her türlü reformun ve kazanımın karşısına düşman gibi dikilen bu zümre, Rusya'nın meselelerinin barışçı çözümünü önledi ki, ülkenin küllerinin üstüne kendi tasarladığı dünyayı dikebilsin." (s. 23)
- "Tanrı ve ruhun ölümsüzlüğü şöyle dursun, insanoğlunun aklının sınırlı olabileceği ihtimalini düşünseler, hoşgörüye, geleneklere, yurt sevgisine, sıradan Rusların düşüncelerine biraz değer verseler hadlerini aşmazlar, yirmi küsur milyon vatandaşlarının telef olmasına neden olmazlarmış." (s. 25)
- "Tolstoy için hayatın anlamını sorgulamak, entelektüel bir uğraş değildi." (s. 127)
- "Bâtıl inançların en galizi, insanın inançsız yaşayabileceğine inanmak." (s. 131)
- "Filistin, ikisi tankların altında ezilmek, ikisi ölmeyecek kadar gıda temin etmek, ikisi yedek, altı erkek doğuran kadınların ülkesi." (s. 131)
- "Şimdi artık doğada açtığımız yaraların fetih ve egemenlik tutkumuzun cismanileşmesi olduğunu anlıyorum." (s. 166)
- "St.Petersburg'da inşa edilen bir şehir değil, iktidara dikilen bir mimari abidedir. Bu abideye inşa ettikleri saraylarla katkıda bulunan aristokratlar, mutlak iktidarın bekçileri, askerler ve sivil rical." (s. 185)
- "Evet, dehanın da helal olanı var, olmayanı var." (s. 194)
- "Ha, bu gezegende doğuyu seçmek demek, bitmez tükenmez reformların saldırısına maruz kalmak demekmiş! Hükümsüzleştirilmeyi göze almak demekmiş! Varsın, olsun! Doğu'nun ataletini, Batı'nın dinamizmine tercih ederim." (s. 197)
- "İdeoloji’yi gerçek’e tercih eden Aydınlanma ekolünün yetersizliği." (s. 211)
- "Maddesel hazların azamileştirilmesinin peşine düşülüyor. Kadın-erkek eşitliğini, tabii bilimlerin kutsallığını savunuyor, insanoğlunun her eyleminin altında bir tür kişisel çıkar yattığının kabul edilmesini istiyorlar, ..." (s. 259)
- "Düşünen Rus tehlikelidir Güloya, düşünmekten vazgeçen Rus ise çirkin." (s. 377)
- "İnancın ithal olanı da yerlisindan daha kaliteli öyle mi?!" (s. 447)
- "... biz Rusların düşüncelerle beslendiğimizi, bu gıda rejiminin başımıza en aşırısından bir ideolojik toplum sardığını anlıyorsundur." (s. 473)
- "Aydın olman için akıl sahibi olman bile gereksiz, seni mesela hayvanlara kötü davranmaktan polise şikâyet ederim, ya hayvanlara iyi davranır aydın olursun ya da tutuklanırsın, olur biter!" (s. 481)
- "Yasalar. Zorunlu öğrenimle seni aydın ilân ederim." (s. 482)
- "Aklımla anlıyorum olayın ne denli önemli olduğunu ama hissetmiyorum! Belki de, benim bedenimde tarih denilen bir organ yok." (s. 484)
- "Geçmişte insanlar dünyayı anlamaya çalışırlardı, biz, anladığımızı poplaştırıyor, önemsizleştiriyoruz. Geçmiştekiler anlamadıklarından mitoloji yarattılar. Biz anladıklarımızdan çizgi film yapıyoruz. Yaşım tutsaydı, Hitler'le savaşırdım, evet, ama bir sokak serserisi ile savaştığımdan daha kahraman hissetmezdim kendimi." (s. 486)
- "İnsanın, kendisini ayağa dikecek, kendisiyle meşgul olacak cesareti bulması lazım. Kendini yapılandırmak demek, her gün yıkmayı öğrenmek demek." (s. 491)
- "Postmodernizm, modernizmi kitle tüketimine sundu; şimdi düşününce, postmodernizm değil, süper-modernizm demek daha uygun olurmuş." (s. 492)
- "Einstein'ı Tanrı'nın papazlarından birisi olarak neden görmeyiz dersin? Çünkü zannederiz ki, bilim her zaman dine karşıydı. Oysa bilimden anlamayanın, İsa'nın Diriliş'ini anlayabileceğini sanması ne garip! (s. 492)
- "Trajedi ancak insan hayatının bir değeri varsa trajedidir. Yaşamın değeri varsa demiyorum, insanın değeri varsa diyorum. Yaşam nasılsa devam eder." (s. 493)
- "Unutun beni, kendim’lerin arkadaşlığına alışığım." (s. 495)
- "İster ise, ister isteme, sen kaybetmeye mahkûmsun çünkü farklı olmak, kaybetmek demektir. Kaliteye yönelmek isteyebilirsin ama önce kendinle olan savaşını kazanman gerek. O minareden inme sakın. Kalabalığın ortasında olsan bile orada kal. Tanrılara meydan okuma. Tanrılar yerde." (s. 495-496)
- "'Gelecekten değil, günden kork,' diye miyavladı, 'Tanrı bize günden sakınmayı emreder.'" (s. 497)