Eşcinsellik
Aynı cinsiyetteki insanlar arasındaki romantiklik, cinsel çekim ya da cinsel davranış
Eşcinsellik, kişinin cinsel, duygusal ilgi ve isteğinin (cinsel yöneliminin) kendisiyle aynı cinsten kişilere dönük olması.
- Ülkemizin her tür ilişki için yasal statü yaratması gerekiyor ve ben bunun için savaşacağım. Çabucak bir mega-histerinin oluşacağını biliyorum, ancak eşcinsel olmaktan gurur duyuyorum.[1]—Edgars Rinkēvičs
- Eşcinselim, gururluyum.[2]—Ricky Martin
- Gay hakları, insan haklarıdır.[3]—Hillary Clinton
- Eşcinselliğin normal mi, hastalık veya anormallik mi olduğu konusu benim uzmanlığım dışında kalıyor. Ama insanlar içinde aynı cinse ilgi duyanların daha az olması bunun normal olmadığını da gösteriyor gibime geliyor.[4]
- (Eşcinselliği kastederek) Bu, İslam'da, yani İslam devletinde öldürülmeyi gerektiren bir günahtır. Recmi gerektiren bir günahtır. Recm olur mu olmaz mı o ayrı bir şey ama bir şekilde öldürülmesi gereken bir günahtır.[5]
- İnsanların talepleri bitmez. Ama, devlet yönetiminde insanların her talebinin karşılanması mümkün olamaz. Anayasa değişikliği çalışmaları sırasında eşcinsellerin de talepleri oldu. Halen de geliyor. İstiyorlar diye verecek miyiz? Şu anki koşullarda mümkün değil, kamuoyu buna hazır değil.[6]
- Bir doktor olarak onları anlıyorum. Bu bir hastalıktır. Sanat adına eşcinselliği meşrulaştırmak doğru değil. Bu halk böyle şeyler istemez. 100 kişiye sorsanız belki içinden bir kişi olumlu bakabilir.[6]
- Sen kırık mısın? Cinsel tercihin ne?[6]
- İyi bir yönetmen olduğu sürece benim için oyunculukta sınır yok. Öpüşme sahnesiymiş, sevişme sahnesiymiş, tecavüzmüş farketmez. Sadece lezbiyeni oynayamam. O da ‘Biz söylemiştik’ demesinler diye.[6]
- Öyle bir tercihim olsaydı tabii ki söylemezdim. Ama lezbiyen olanlar zaten bellidir. İnsanlar seçimlerini bir şekilde ortaya koyup, gösteriyor. Bunun için çıkıp bağırman gerekmiyor. Benim hayatımda bir erkek arkadaşım var ve daha önce de evliydim. Zaten lezbiyenlerin tipi bellidir. Davranışları, giyimleriyle kendilerini belli ederler. Yanlarında ’sevgilim’ diye karşı cinsten birini göstermezler. Ayrıca insan hayatta ne zaman nerede nasıl yaşayacağını bilemez. Bir anda katil de olabiliriz, lezbiyen de... Sen şimdi o gazeteye “Ben lezbiyen değilim” diye yazarsan yanlış olur. “Ben lezbiyenim” diye yazarsan da yanlış olur. O bir bayrak açmadır. 1 saat sonra ne olacağımız belli değil. (“Şimdi erkeklerden hoşlanıyorum ama ileride ne olacağı belli olmaz” mı diyorsunuz? sorusuna ise) Evet, her an karşıma çok hoş bir kadın çıkabilir. Ben Mevlana’ya Sofizm’e inanıyorum. Aşk her şeyin içindedir. Platonik olarak bir çocuğa, bir lambaya, bir çiçeğe aşık olup haftalarca onu düşünebilirim. Bir gün bir kadına aşık olabilirim ama lezbiyen olmam.[6]
- Hepimiz hata yaptık, ben de yaptım. Sahnede abuk sabuk transseksüeller gibi giyindim, çok pişmanım. O dönem normal erkek sanatçılar da transparan giyinirdi sahnede. Zeki Bey (Müren) cinsel tercihi farklı biriydi, sahnede bunu yansıtırdı. Bülent Ersoy vardı. Halk onları öylesine benimsemişti ki herkes 'Bu modadır, böyle yapalım' diyordu. Ben de o düşüncedeydim.[6]
- Bursa evliyalar ve padişahlar şehridir. Böyle toplum dışı insanların yürüyüşlerine sahne olacak kadar adının kirleneceği ve kirlenmeyi hak ettiği bir şehir değildir. Kesinlikle engel olacağız. Bu yürüyüş için kanuni yönden belki bir şey yapılamamıştır. Ama toplumsal açıdan bizler bunun karşısında olacağız ve gerçekleşmesini engelleyeceğiz. Bursa böyle kimliği belirsiz lanet insanların cirit atacağı bir şehir değildir.
- Geylik toplumsal bir sorun değil, o sapkınlığa giriyor. (…) Kadın-erkek ilişkisini yasaklarsan, insan sonunda kendi cinsiyle ilişkiye girmeye başlıyor. Cinsellik içgüdülerle oluşuyor, ihtiyaç olduğu için de bir noktada dışa vurum yaşanıyor. Bu da sapkınlıklara yol açabiliyor.[6]
- Oğlunun kafasındaki baba resmini yıkarsan, tabii ki anneyi örnek alır. Ondan sonra da kadın gibi davranmaya başlar. Oğlum, bir gün çıkıp da bana bunu söylerse 'Hay, ağzıma tüküreyim ben' der, dönüp kendime bakarım.[6]
- Bazı batı hayranları, bu çarpık ve sapık medeniyetin sadece maslahatını (iyi taraflarını, getirdiği iyilikleri) görmekte, kötülüklerine karşı hiçbir reaksiyon göstermemektedir. ‘Batı’nın, onun medeniyetinin bellibaşlı kötülükleri nelerdir? Bunları maddeler halinde çok açık ve seçik olarak sıralamak istiyorum. (…) (9) İffet denilen faziletin pabucunu dama atmıştır, eşcinselleri kiliselerde evlendirecek kadar pusulayı şaşırmıştır.[6]
- Ali Poyrazoğlu'nun oyunları genelde eşcinsellik üzerine, hatta eşcinsellik propagandası yapan oyunlardır. Poyrazoğlu 'Oğlum çiçek açtı' diye bir oyun oynuyordu ve 'Salondaki üç kişiden birisi eşcinseldir' deyince salon ayaklanıyordu. 'Çılgınlar Kulübü' gibi gene eşcinsellik kokan oyunlar oynadı. İki de bir kadın rolünde oynaması, bu kadınlığı sokaklara hatta saygın bir ödül törenine taşıyor olması onun meseleye nasıl yaklaştığını gösteriyor.[6]
- "Maya"sı belli, hatta değişmiş; üstelik klonlanmış gibi silikonlanmış dönmenin teki, kulvar değiştirip mayasını sergilemiş. Bağıraçağıra dikkat çektiği yerlerde koca avcılığına ara verip vatan için can veren şehitlere dil uzatmış. Başkalaşmış dilini keskin testereye döndürüp milleti doğramaya kalkışmış. Onun gibi ne dönekler, liboşlar, hainler ve kuyrukçular gördük biz. Akşam yatarken delikanlı sandığımız niceleri sabah kalktıklarında tanınmaz hale gelmişti! Ama, gücümüze giden asıl şey; silikonlu bir tencerenin kendisine bu kadar çok kapak bulabilmesi! Hani meşhur hikayedir: Adam, kafayı biraz bulunca şehrin en işlek meydanında haykırmış: - Ulan i...neler! Gelen geçenlerin tamamına yakını, ister istemez irkilerek bakmak zorunda kalınca da "Yahu, sandığımızdan da çokmuş be..." demiş. Bizimki de aynı hesap. Bir silikonlu nonoş eskisi konuştu, ne kadar godoş varsa avukatlığına soyundu. Allah hepsini ıslah eylesin. Daha ne diyelim![6]
- Tuğba farklı bir klip çekmek istediğini söyleyince kabul ettim. Bu iş için de tek kuruş almadım. Ayrıca birçok oyuncu bu rolleri canlandırıyor. Özel hayatımda lezbiyen değilim. Ama tek korkum klipten sonra lezbiyenlerin bana yönelmesi.[6]
- Kadına bakış açısı artık çok ib..leşti. Kadına erkekçe bakan kalmadı. Bu yeni bakış açısı kadının güzelliğini gölgeliyor, azaltıyor. Ve bu yeni bakış açısına ben ‘ib..ce bakış açısı’ diyorum. (Öğrencilerden birinin “Neden geyce değil?” sorusuna) Ben gey demek istemiyorum. Çünkü geyce demek kavram kargaşasına neden oluyor. Gey dendiği zaman ‘Ay ne şeker’ diyorlar. ‘Arkadaşın gey mi?’ diye soruyorsunuz ‘Aa evet’ cevabı geliyor. ‘Arkadaşın homoseksüel mi?’ sorusuna burun kıvırıyorlar. ‘Arkadaşın ib.. mi?’ diye soruyorsun ‘Asla’ diye bağırıyorlar. Üçü de aynı yere çıkıyor. Ama kavramların içi boş. Ben ib..ce diyerek, bu bakış açısının kadını çirkinleştirdiğine daha iyi vurgu yapıyorum.[6]
- Bir okurum diyor ki: ‘Ben 25 yaşında bir erkeğim. Ama kendi cinsimden hoşlanıyorum. Bu durumdan kurtulmak için ne yapmalıyım.’ Cevabım şu: Kendi cinsinle yaşamak edepsizlik ve Lutçuluktur. Lut kavmi, bu yüzden helâk olmuştur. Bu kavmin öyküsünü Kur'ân'dan oku. İçinden gelen dürtüye engel olabilirsin. İnsan dünyaya ruhunu geliştirmek için geldi. Ruhu geliştirecek olan da sadece ibadettir.[6]
- Arkadaşlarla birlikte bir çıplaklar plajına gittik. Aramızda kızlar da vardı, ancak onlar karenin dışında kaldı. Her halde Türkiye'de böyle şeylerden hoşlanırlar, bilmem... Resimler yayınlandıktan sonra hemen basın toplantısı düzenleyip 'tamam, homoseksüelim, mademki böyle hoşunuza gidiyorsa' dedim. Homoseksüeller, çocuklukta yaşadıkları sorunlar yüzünden öyleler ama bu insanlar psikanalizle kendilerini düzeltebilirler.[6]
Kaynakça
değiştirEşcinsellik ile ilgili daha fazla bilgiye Vikipedi'den ulaşabilirsiniz.