Desiderius Erasmus
Hollandalı filozof ve ilahiyatçı (1466–1536)
(Erasmus sayfasından yönlendirildi)
Desiderius Erasmus | |
---|---|
Kuzey Avrupa Rönesans'ının önemli ustası ve klasik edebiyat araştırmacısı, hümanist bilgin ve ilahiyatçı. | |
Doğum tarihi | 1465 |
Doğum yeri | Rotterdam,Hollanda |
Ölüm tarihi | 1536 |
Ölüm yeri | Basel,Hollanda |
Vikipedi maddesi Vikiveri öğesi |
Sözleri
- Baskıya izin veren suçu paylaşır.
- Kötü huyların en büyüğü kaygıdır.
- Mutluluk, aklın bittiği yerde başlar.
- Özgür yaşanmışsa, özgür ölünmelidir!
- Kimse seni övmüyorsa, sen kendini öv.
- Beni benden daha iyi kim ifade edebilir ki?
- Bizi mutlu eden, düşünsel eğilimlerimizdir.
- Kötülük gizemin, acı ise bilginin kaynağıdır.
- İnsanlara iyilik etmek tanrı olmak demektir.
- Körlerin ülkesinde, tek gözlü insan kral olur.
- Talih, cesaretli ve atılganlara güler yüz gösterir.
- İnsanların çoğu ahmaklığa iman eder gönülden.
- Kendinden nefret eden biri bir başkasını sevebilir mi?
- İşler olup bittikten sonra budalanın da aklı başına gelir.
- Evet, meselenin özü budur, krallar gerçekten nefret eder.
- İnsanlar kendilerini bilgeliğe verdikçe mutluluktan uzaklaşırlar.
- Savaş insanlara değil, insanlıkla ilgisi olmayan canavarlara yakışır.
- Ben bir özgürlük severim. Bir kesime hizmet etmeyeceğim ve edemem.
- Ben bir dünya vatandaşıyım, herkese ama herkese bir yabancı olarak bilinirim.
- Kendimi tarif etmek, kendime sınır çizmek olur; Yeteneğimin ise asla sınırı yoktur.
- İtiraf edin ki, güzel, hoş olarak yaptığınız ne varsa, hepsini bu deliliğe borçlusunuz.
- Ne zararı var, bütün halk sana karşı ıslık çalsa sen sadece güvenle kendini alkışlasan.
- Din bir tür deliliktir. Çünkü gerçek inanç hiçbir zaman akla dayanmaz, imana dayanır.
- Bilge olmak, aklı rehber olarak almaktır; deli olmak ise kendini tutkuların akışına bırakmaktır.
- Paylaşılmayan mutluluk mutluluk mudur, insan bir başına mutlu olabilir mi, tadını çıkarabilir mi?
- Her zaman gerçeği olduğu gibi söylemek zorunluluğu yoktur. Önemli olan, gerçeğin açıklanış biçimidir.
- Tanrı Adonis'in Suriye çayırlarında çiriş otu toplarken bir yaban domuzu tarafından öldürüldüğü mitolojide yer alır.
- Mutluluğa rağmen, krallar bana çok mutsuz görünür, çünkü kendilerine gerçeği söyleyecek tek kişi yoktur, dost yerine asalaklara mecburdur.
- Türkler ve yeryüzünün dörtte üçünü kapsayan sayısız barbarlar, doğru dine girmiş olmakla övünürler. Boş inanç sahibi alçaklar saydıkları Hristiyanlara tepeden bakarlar.
- Mademki hayat adamlarıyla dindarlar birbirine bu kadar zıt hareket ederler, o halde birbirlerine deli gözüyle bakmaları da doğaldır. Bence bu unvana en yakın olanlar dindarlardır.
- İnsanın her şeyi iyi tanımasını engelleyen iki şey vardır: biri vicdanın önüne perde çeken utanma, öteki de kendisine tehlikeyi gösterip büyük işlemlere girişmekten yüz çevirten korku.
- Öyle ya, bir milleti idare etmek işini üzerine almış bir insan, bütün hayatını toplumun çıkarlarına adamak için kendi çıkarlarından vazgeçmiş demektir. O hep milletinin mutluluğuyla ilgilenir.
- Savaş söz konusu olduğunda hiçbir masraftan ve zahmetten kaçınmazlar. Hiçbir şey önemli değildir onlar için. İster hukuk, ister din, isterse barış çiğnensin, hatta insanlık batsın, umurlarında olmaz.
- Taştan putlara veya özenle boyanmış ahşap putlara özlem duyacak kadar budala da değilim. Sersem bir kalın kafalı, Muavininin alaşağı edip yerine geçiverdiği müdürün durumuna düşeriz biz tanrılar da o vakit.
- Ben bir özgürlük severim. Bir kesime hizmet etmeyeceğim ve edemem.
- "Desiderus Erasmus of Rotterdam" (1900), Ephraim Emerton, s.377
- Ben bir dünya vatandaşıyım, herkese ama herkese bir yabancı olarak bilinirim.
- "Erasmus" (1970), György Faludy, s. 197
- Keşke din bilimcileri hakkında hiç söz etmeseydim. Çok iyi olurdu. Fena kokulu bir nesneye dokunmak, onu sallamak, doğru bir hareket olmaz. Bunlar alaydan anlamayan, önemsiz bir sorun yüzünden alev alan insanlardır. Bunlar, kanıtları üzerime dolu gibi yağdırarak beni tövbe etmeye zorlamak isterler; reddedersem, herkese beni bir “sapkın” diye ihbar edebilirler; iyilikseverlikleriyle onurlandıramadıklarına karşı genellikle kullandıkları korkutma işte budur.[1]
- Özetle sofu adam, maddi ve algılanması mümkün şeylerden, sadece anlattığım örneklerle değil, fakat bütün ömründe uzaklaşır ve bu suretle ölmez, ruhani ve görülmez şeylere yükselmek ister. Mademki hayat adamlarıyla dindarlar birbirine bu kadar zıt hareket ederler, o halde birbirlerine deli gözüyle bakmaları da doğaldır. Bence bu unvana en yakın olanlar dindarlardır.[1]
- Halk var gücüyle seni ıslıklarken sen kendini alkışlarsan, bunun ne zararı olabilir? İşte kendini alkışlamanı mümkün kılan tek şey deliliktir.[1]
- Kötülük gizemin, acı ise bilginin kaynağıdır.