Eylül
Eylül - Mehmet Rauf
değiştirAlıntı
değiştir- Salonda, bahçedekilerin kahkahaları işitiliyordu. Süreyya, canı sıkılanlara özgü bir sabırsızlıkla:
“Çılgın kız!” diye söylendi. Balkona açılan büyük kapıdan, parmaklığa dayanmış, dışarıya baktığı görülen eşi dönüp: “Ama bu gece hava ne güzel!” dedi. Bu nisan gününün saat on birde başlayan yağmuru yarım saat sonra dinmiş, rutubetli yapraklardaki yeşil renklerin üzerinde şimdi altından incileriyle lâcivert bir sema titriyordu. Topraktan, ağaçlardan yayılan rutubetli havada etkileyici bir içe işleyiş vardı. Genç kadın pencerenin kenarına dayanarak bir-iki uzun nefes aldı. Her nefes alışında hayatı artıyormuş gibi ah çekiyordu. Sonra, hâlâ sigarasının dumanına bulanmış, zayıf bir kış tepesi gibi mazlum ve kederli duran Süreyya’ya doğru gelerek elinden tuttu, kaldırmak istedi: “Hava bu kadar güzelken burada somurtup oturmak, gezip eğlenenlere haksız yere kızmaktan daha mı iyidir? Haydi, biz de çıkalım...”(Rauf,1900-1901,s.1).
- Süreyya’nın canı bu gece pek sıkılıyordu. “Adam, bırak!” dedi. Sade babasına değil, sanki tümköye dargındı. Yazlığa çıkacakları zaman o kadar ısrar etmiş fakat bu sefer de deniz kıyısında bir
yere gitmeye babasını razı edememişti. Büyükbabalarının vaktiyle gelip nasıl budala bir hesapla “şu taş ocağında” yaptırdığı bu köşk onları her sene başka yere gitmekten alıkoyuyordu. Bütün kış, o Boğaziçi’ni düşlerken yine koşup geldikleri “şu çöplük”, çocukluğundan beri yaşaya yaşaya usandığı, bu içinde bir şey olmayan çöl, onu artık çıkıp gezmekten alıkoyacak kadar bıktırmıştı!.. Babasına karşı bir şey yapamamasının intikamını almak isteyerek hırsını başkalarından çıkarıyor, buradaki hayatın aleyhinde bulunmak için her şey kendisine bir neden oluyordu. Bunun için her günkü hayatında çoğu kez neşeli olan Süreyya, buraya taşındıkları on günden beri hemen daima sisli, tam bir taşkınlık, hatta o kadar sevdiği karısı Suad’a karşı bile hemen hiçbir sebep olmaksızın haksız davranıyordu (Rauf, 1900-1901, s.1)
Kaynakça
değiştirRauf, Mehmet. (1900-1901). Eylül. İstanbul: Sis Yayınevi.