Grigori Petrov

Grigori Petrov
Grigori Petrov
	Rus gazeteci, yazar.
Doğum tarihi	6 Şubat 1866
Doğum yeri	Kingisepp, Rus İmparatorluğu
Ölüm tarihi	18 Haziran 1925
Ölüm yeri	Paris, Fransa
	Vikipedi maddesi;

Grigori Spiridonoviç Petrov (1866, Sankt-Peterburg – 1925, Münih veya Paris), Rus gazeteci, yazar.

Sözleri

Kalabalığın sesi duyulmaz .
Bütün bunların hepsi sizin kendi utancınız ve suçunuzdur!..
Ne ekerseniz onu biçersiniz! ' ' Ne pişirirseniz onu yersiniz!
Halkımıza var olmanın değerini bilmeyi ve korumayı öğretiniz.
Halk ve toplum arasında manevi hastalıklara neden olan mikroplar vardır.
Ülkenize ve halkınıza bedeninizin, aklınızın ve vicdanınızı bütün gücünü verin!
Milyonlarca kardeşiniz ruhen kaba, zalim ve şehvet peşinde. Bu böyle mi olmalıdır?
Meşhur bir atasözü vardır:? Yeni toplumlar, kendileriyle birlikte yeni şarkılar üretirler.?
Yöneticiler Onlar, milli ruhun birer kopyasıdır. Onlar, halk kitlesinin içinden doğmuştur.
Yeni nesillere artık eskimiş, zaman aşımına uğramış yönetim biçimleri ve yasalar zorla uygulanamaz.
Kahraman halkı heyecanlandırır ve alevlendirir. Ancak onu milletinden aldığı ateş ve heyecanla yakar.
Futbol bütün bir neslin düşüncesini ve duygularını kendi egemenliği altına almış bir hastalık olmuştur.....
Eğer gençliği tarım yapılmayan bir tarla gibi kendi haline bırakırsanız, orada yabani otlar ve dikenler biter.
Düşüncesiz olmayınız ! Kurtlar gibi kendi küçük , kişisel işleriniz ve kaygılarınızın çöplüğüne sokulmayınız .
Yöneticiler iyi veya kötü olsunlar, kahraman veya zalim olsunlar, onlar kendi milletlerinin birer yansımasıdırlar.
Bir millet nasılsa, devlet adamları da onlar gibidir. 'Her millet, layık olduğu idareye ve devlet adamlarına sahip olur.
Eğitim almış olanların tümü Köylülere, işçilere, halkın alt kesimlerine nasıl daha iyi bir konuma yükselebileceklerini öğretiniz!.
Siz çocuklarınızı terbiye ederken yükselmeleri için onlara kartal kanatları mı taktınız? Yoksa bu kanatları kökünden mi yoldunuz?
Zaman geçtikçe nesiller sürekli değişiyor. Her nesil, kendisiyle birlikte yeni kavramlar, söylemler, yeni ihtiyaçlar ve talepler geliştiriyor.
Çorak topraklarımızda her köylünün, her işçinin daha insanca, daha sağlıklı, daha mutlu, daha akılcı bir hayat yasabileceklerini anlatınız!
Anne ve babalar da çocuklarının beyinlerini işlemeden kendi hallerine bırakırlarsa, orada da istenmeyen huy ve davranışlar baş gösterir.
Aydın olmak demek, modaya uygun elbise, şapka giymek ve kolalı gömlek giyinmek demek değildir. Aydın kesim, halkın beyni konumundadır.
İnsanlar şahsi sorumluluklarının farkına varmadığı sürece, ülkelerinin kalkınması da mümkün olmayacaktır. Her vatandaş yaşamın yaratıcısı olmalı.
Gerçekten de, kahraman büyük insandır; şimşektir. Ancak halk kitleleri de balçık yığını ya da kuru ot tınazları değildir. Onlar, şimşeği meydana getiren bulutlardır.
Ağır karışıkların başlıca nedenlerinde bir şuradadır ki yaşamda herkes bir işe yerleşmek istiyor, ama hiç kimse yaşamı kurmak, düzeltmek, yerleştirmek istemiyor.
Milyonlarca insan doğuyor, derin bir sefalet içinde yaşıyor ve ölüyor. Bu böyle mi olmalıdır? İçlerinde doğuştan akıllı milyonlarca insan, hayvan gibi başıboş ve cahil kalıyor.
Hayattaki aşırı düzensizliğin başlıca nedenlerinden birisi herkesin hayatta iyi bir düzen kurmaya çalışması, fakat hiç kimsenin hayatın kendisini düzene sokmak istememesidir.
Halkımız sizi iyi bir eğitim aldıktan sonra yüksek bir gelir elde edesiniz, geceleri eğlenesiniz diye sizi o konuma getirmemiştir. Böyle olanlar gerçek aydın olamazlar. Onlar yozlaşmışlardır.
Unutmayın: Halk uzun süre sabredebilir ama her şeyin bir sonu vardır. Zincirlerinden kurtulmak isteyen halk kitleleri bir gün kendini kaybedebilir. İşin bu noktaya varmasına izin vermeyin.
Herkes büyük işler, büyük şahsiyetler, büyük sevinçler talep ederken, kendisini ve çevresindeki hayatı alışılmış bayağılığın,aptallığın ve hiçliğin hiç olmazsa bir milim üzerine çıkararak yükseltmek çok az kişiyi düşündürüyor.
Bu ruhsal bozukluk nerdeyse tüm ülke gençliğini istila etmiştir. Gelecek yıllarda topluma yararlı işler yapmak üzere hayata atılacak olan gençlerimizin ruhsal hastalıklardan kırılmasına göz yumamayız. Mücadele etmek gerekmektedir.
Çoğu kimse hayata menfaatçi, yağmacı, sömürgeci ve asalak olarak atılır, hayatın anlamını bu asalaklıkta arar. Böyle hayat anlayışı uzun yıllar boyunca çocuklara aşılanır. Kimler aşılar? Anne ve babalar.
Çocuklardan sevgi, saygı ve itaat beklemeyin, bunları kendilerini korkutarak, azarlayarak veya cezalandırarak elde edebileceğinizi düşünmeyin. Çocukların önünde onların size saygı duyacakları ve sizi, sahip olduğunuz erdemler sayesinde sevebilecekleri gibi davranın.
Bir millet nasılsa, devlet adamları da onlar gibidir. İşte bu nedenledir ki eskiden beri? Her millet, layık olduğu idareye ve devlet adamlarına sahip olur?
Baylar! Körebe oynamaktan ne zaman vazgeçeceksiniz? Vatanseverliği, halk sevgisini, kültürel gelişime sağladığınız katkıyı bağırarak anlatıyorsunuz.
Milyonlarca insan cahil kalıyor. Her yerde ahlâksızlık, hırsızlık, sefalet, sefahet, çatışmalar, toplumsal nefretler artıyor ve herkes kabalaşıyor.
Unutmayınız ki, milletin cehaleti, kabalığı, sarhoşluğu, hastalıkları, perişanlığı...bütün bunların hepsi sizin kendi utancınız ve suçunuzdur!
Sayısız insan, cehennem gibi bir hayat içinde ölümle pençeleşiyor. Evinde bu kadar felaket yaşanırken sarhoş olmaya utanmıyor musun?
Etrafında gördüğün yönetici konumundaki kişiler arasında halkın fakirliğinden etkilenen ve bunu dert edinen birisini görebiliyor musun?
Milyonlarca insan derin, akıllara durgunluk veren bir yoksulluk içinde doğarak yaşamakta ve ölmekte. Bu böyle mi olmalı..?
Vatan için yaşamak ve vatanın ilerleyip yükselmesi uğrunda çalışmak da,vatan için ölmek kadar şereflidir.
Sadece soğuk bir sisten ibaret olan halk kitlelerinin şimşek çaktırmasını ise hiçbir güç sağlayamaz.
Ben sizleri fedakârlığa davet ediyorum. Yalnızca kendini feda etmeye hazır olanları çağırıyorum.
Boşuna merak ediyorsunuz. Bu kişinin hangi milletten olduğunu bilmeniz neye yarar?
Millete hayatın değerini bilmeyi ve muhafaza etmesini öğretiniz.
Artık insanlardan ve Tanrı’dan intikam almaya karar verdim.
Her millet, layık olduğu idareye ve idarecilere sahip olur.
Artık halk da bilsin ki memurlar, halkın hizmetçileridirler.[1]

Kaynakça

1-Beyaz Zambaklar Ülkesinde kitabından alıntılar