Başrollerini Will Smith ve Charlize Theron’un paylaştığı 2008 yapımı ABD aksiyon-komedi filmi.

John Hancock

değiştir
  • Bana bir daha serseri desene. (Biri ona serseri deyince)
  • Aferin!
  • İnsanların ne düşündüğünü önemsiyormuş gibi gözüküyor muyum?
  • McDonald's'a dava açmalısın, çünkü seni rezil ediyorlar.
  • Dünyayı değiştireceksin. Aferin, Ray!
  • Los Angeles halkından özür diliyorum. Davranışlarım uygun değildi ve sonuçlarını kabul ediyorum. Dostum Angelinos'dan sabır ve anlayış bekliyorum. Hayat burada benim için zor. Ne de olsa türümün tek örneğiyim. Hapiste geçireceğim süre boyunca, alkol ve öfke kontrolü tedavisine katılacağım. Benden daha iyisini hak ediyorsunuz. Daha iyi olabilirim. Daha iyi olacağım.

Ray Ember

değiştir
  • Tanrı aşkına, sen bir süper kahramansın ve herkes seni sevmeli.

Mary Ember

değiştir
  • Bence bu adamla zamanını harcıyorsun.
  • Bana bir daha deli desene (biri ona deli deyince)
  • Evet, uçabiliyorum. Evet çok güçlüyüm de. İşte biz böyleyiz.
  • Her neysek, çiftler halinde yaratılmışız. Birbirimize bağlıyız. Ne kadar uzağa kaçarsam kaçayım, hep orada-beni buluyor. Fiziksel bir şey.

Dialoglar

değiştir
Ray:Senin YouTube'dan epey bir şeyler indirdim. Şaşıracağın kadar çok şey seninle ilgili kötü şeyler. Hadi gel buraya. Herkes nutty body sever ama bunlar işe yaramıyor. Nasıl desem bunlar çocuk. (Videoda Hancock dondurmacıda sıra bekleyen çocukların önünden dondurma alıyordur.)
Hancock: Sen hiç yangın söndürdün mü?
Ray: Hayır hiç söndürmedim.
Hancock: Benim kıçım tutuşmuştu.
Ray: Tamam buna ne dersin, bu Walter, bir gri balina. Herkes onu hatırlıyor çünkü o sahilde mahsur kalmıştı. İşte Hancock geliyor! (Hancock sahildeki balinayı kuyruğundan tutup denize fırlatıyor. Balina açıktaki bir yelkenliye çarpıp batırıyor.)
Hancock: Bunu hatırlamıyorum.
Ray: Ama Greenpeace hatırlıyor. Walter da öyle.

Ray:Başka gezegenden geldin değil mi? (Hancock'a)
Hancock: Yok ya, Miami'den.
Ray: Hadi canım. Göktaşı ile falan gelmedin mi Dünya'ya?
Hancock: Tek hatırladığım şey hastanede gözlerimi açtığım.
Ray: Devlet hastanesi değil mi, üzerinde deney de yapmışlardır.
Hancock: Saçmalama Ray, normal hastane Miami Acil Servisi.
Ray: Hadi canım!
Hancock: Evet, kafatasım çatlamıştı. Bir soygunu durdurmaya çalıştığımı söylediler.
Ray: Biri seni yere mi sermiş?
Hancock: Sıradan bir adamdım galiba öncesinde. Uyandığımda değişmiştim. Hastanede bir hemşire koluma iğne yapmaya çalıştığında iğnenin ucu kırıldı, kafatasım 1 saatte iyileşti. Doktorlar çok şaşırdı. Hikayemi öğrenmek istediler, tıpkı senin gibi ama anlatamadım. Kim olduğumu bilmiyorum ki.
Mary: Hafıza kaybı. Kafaya aldığın darbeden...
Hancock: Evet öyle dediler.
Ray: Hiçbir şey hatırlamıyor musun?
Hancock: Hayır. Cebimde sadece şeyler varmış. Sakız ve iki sinema bileti. Boris Karlof Frenketayn. Kimlik falan hiçbir şey yok. Taburcu olurken de hemşire "imzala bakalım John Hancock" dedi. Ben de John Hancock olduğumu sandım.
Ray: İyi tamam da nasıl olur da bunları hiç gazetelerde görmedik?
Hancock: Gazetelere çıktı galiba 80 yıl önce. Ama düşünmeden edemiyorum. Ben nasıl itin tekiymişim ki kimse beni almaya gelmedi. Tamam dünyadaki en yakışıklı en çekici adam değilim ama kimse gelmedi hiç kimse.

Hancock: Bana bir daha pislik desene.
Suçlu: Pis... (Hancock adama lamba direğinden söktüğü bir demiri keskinleştirerek fırlatır.)

Kadın: İçki kokuyorsun Hancock!
Hancock: İçtiğimdendir sürtük!

Mary: Çok uzun bir hayat yaşadım, Ray. Ve bir şey öğrendim ki kader her şeye karar vermez. İnsanlar seçim yapar.
Hancock: Ve sen benim burada yalnız olduğumu düşünmemi seçtin!
Mary: Hatırlamadığın bir şeyi özleyeceğini düşünmedim.

Hancock: Sen ve ben?
Mary: Ne olmuş seninle bana?
Hancock: Biz aynıyız.
Mary: Hayır, ben daha güçlüyüm.
Hancock: Gerçekten mi?
Mary: Evet, gerçekten.
Hancock: Biz kimiz?
Mary: Tanrılar, melekler... Farklı kültürler bize hep farklı isimler verdiler. Şimdi birdenbire 'süper kahraman' olduk.
Hancock: Bizden daha fazla var mı?
Mary: Vardı. Hepsi öldü. Sadece ikimiz kaldık.
Hancock ile ilgili daha fazla bilgiye Vikipedi'den ulaşabilirsiniz.