• Şehir merkezinde bulunan cami ve haziresi bugünkü anlamından çok farklı algılanıyordu o vakitlerde. Osmanlı yorumunun geliştirdiği külliye kavramı bu algıyı daha iyi açıklıyor. Külliyede o dönemdeki topluma gerekli olan bütün işlevler yer almaktaydı. Bu açıdan baktığımızda hayatın merkezi sadece ahiret ile ilgili değil, dünya ile de ilgili olarak külliyede tecessüm ediyordu. İslam medeniyet tasavvuru varlığı dünya ve ahiret olarak bir bütün halinde görür. Külliyede yer alan hazire ve türbeler ve şehrin içerisinde bulunan mezarlıklar bu tevhidi anlayışın mekâna yansımalarıdır. Birey bu yansımalar ile dolu hayatı deneyimlediği sürece kendi iç dünyasında da bir bütünlüğe ve birliğe kavuşur, modernite ölüm karşısında bir şey söyleyemez. Bu sebepten dolayı onu unutmaya ve unutturmaya çalışır. Bu acziyeti mezarlıkları gözden saklayan bir mekân düzenlemesi ile görünür hale gelmiştir. Ben bir birey olarak yeni inşa edilen camilerde hazirenin ve türbenin nerde olduğunu merak ediyor ve sorguluyorum.[1]

Kaynakça

değiştir