Lou Andreas-Salomé

Lou Andreas-Salomé
Rus psikanalist deneme yazarıydı.
Doğum tarihi 12 February 1861
Doğum yeri Saint Petersburg, Russian Empire
Ölüm tarihi 5 February 1937
Ölüm yeri Göttingen, Germany
Vikipedi maddesi

Lou Andreas-Salomé (12 Şubat 1861 - 5 Şubat 1937) Rusya doğumlu bir psikanalist ve çok seyahat etmiş bir yazar, anlatıcı ve deneme yazarıydı.

Sözleri

değiştir
  • Denizi seviyorsan dalgalarıda seveceksin.
  • Bir görüntüydü yalnızca, bir resim, bir düş, bir hiçti.
  • Hayatta her şeyin bir bedeli var, en fazla da mutluluğun.
  • Ben yoksunluktan, karanlıktan ışığa gelir gibi geldim sana.
  • Acınası biri olarak yaşamak ölüm gibi bir şey, öyle değil mi?
  • Ve siz, bir kadın, kendinizi gönüllü olarak teslim ediyorsunuz.
  • Geçmişi düşündüğümde ben de hep hoş şeyler hatırlamıyorum.
  • Bir başka insanın tam olarak ne dilediğini hiçbirimiz bilemeyiz.
  • Sevgi değildi; daha yoğun, daha dürtüsel, daha tekinsiz bir şeydi.
  • İnsan kendi korkusundan daha güçlü davranabilir ve onu yenebilir.
  • Bir kere en değer verdiğimiz şeyi açıkça savunmaya ihtiyacımız var.
  • Paramparça olsam dahi yenik düşmeye büyük bir tutkuyla hazırdım.
  • Hırstan uzak olma ve ikna yeteneği önemli erdemlerdendi kuşkusuz.
  • Dünya sana hediyye sunmaz, inan bana. Bir yaşam istiyorsan, çal onu.
  • Erkekler mi, öff! Kaçasım geliyor. Niçin onların istediği her şeyi yapasın ki?
  • Ve geçmişime bakmaktan tepeden tırnağa gelirmiş, yazıyorum da yazıyorum?
  • İki aşık için önemli olan her zaman dünyaya değil, birbirlerine nasıl baktıklarıdır.
  • Uzun vadede hiçbir erkeği, bize hükmeden bir erkeği sevdiğimiz kadar sevemeyiz.
  • Bu dünyada bizi özgürlüğe yaklaştıran tek bir şey varsa o da zihinsel çalışmalardır.
  • Gökyüzünün sonsuzluğuna yükselmek istiyorum. Denizin derinliklerine gömülüyorum.
  • Fısıldayan, eski düşlerle ağırlaşmış bütün o anılardan elinde olmadan korkuyordu insan.
  • Burada ilerlemeden ilerlemeye koşturma telaşı yoktur, yıllar geçsede her şey hep aynıdır.
  • Her şeyi bıraktığınız yerde bulma konusunda bütün ülkeler arasında öncelik Rusya'nındır.
  • Bence kimse senin hakkında benim kadar iyi düşünemez; benim kadar kötü de düşünemez.
  • Bir insan, bizim onda kendimize uygun bulduğumuz yanlardan çok farklı değil midir aslında?
  • Buna alışkınım," dedi, "geceleri kitapların başında oturmayı tercih ederim. Ortalık o kadar sessizken...
  • Güçlerini ve güzelliklerini onlara bağışlıyorum, ben kendi kırılganlığımdan ve zayıflığımdan hoşnudum.
  • Ah, bence böyle acınası bir durumdayken dostça, basit bir insani temasa nasıl da ihtiyaç duymuş olmalı!
  • Söyle bana çocuğum, hiç düşmanın var mı? Biliyorsun ki, insanın düşmanları olması da bir onur sayılabilir!
  • Babamın sert bakışlarıyla ergenliğimin hayallerini şehirler arası otobüslerin camlarının buğusuna kurban ettim.
  • Bakış açımızı genişleten, hayatı önümüze seren ve bizi bağımsızlaştıran kitaplar niye bir cephe hizmeti olsun ki?
  • İnsan kadınları ister idealize etsin ister şeytanileştirsin her durumda erkeğe bağlı değerlendirip basitleştiriyordu.
  • Ah, resim yaparken insan hep biraz aşıktır aslında. Bana hep insan resme içindeki aşık bir yanı döküyor gibi gelir.
  • Beni dize gelmeye zorlayacak veya birey oluşumu ayaklar altına almaya kalkacak bir erkeğin sevgisini taşımazdım.
  • Benim duyduğum en aşağılayıcı şey, insanın yürekten inanarak yaptığı bir şeyi saklamak veya inkar etmek zorunda kalması.
  • Peki, geleceğin ortaçağ fikirlerini bırakıp kendini geliştirmiş kadınlardan birine âşık olursanız ve hükmedemezseniz ne olacak?
  • İnsanın yürekten inanarak yaptığı bir şeyi saklamak veya inkar etmek zorunda kalması! Sevinmeniz gerekirken utanç duyuyorsunuz.
  • Yapmamız gereken tek şey yolumuza devam etmektir;bize ait olan birlikte gelir. Yürümeyeninse, bizi durdurmasına izin vermemeliyiz.
  • Sabahın erken saatlerinden geç saatlerine kadar kölece bir çalışma, bir kez olsun özgürce, insan gibi bir nefes almaya bile imkan yok.
  • Eğer aşkından eminsen evlilik hayatının zorluklarından da korkmamalısın, gerçek aşkın bunların ötesinde bir şey olduğuna inanıyorum.
  • Seni benim deneyimsizliğimin sınırları ve engelleri ile kısıtlamak yerine, senin daha zengin olan varlığın sayesinde sınırlarımı aşmalıydım.
  • Kendi düş âleminde takılıp kalmamalısın , bana kalırsa aksine berrak bir bakışla hayatın-sahici,muhteşem hayatın- vardığı yere kadar gitmelisin..
  • Huzur içindeyim biliyor musun, üstümde masmavi yaz göğü, etrafımda çiçeklenen çayırlar, biçilmelerine az kalan yoncalar ve bereketli çayırlarla...
  • Sonuçlarını bilmiyor muydum, hayatımı ve varlığımı değerli kılan her şeyin, evet her şeyin yıkımı olacağını bilmiyor muydum? Evet bütün bunları biliyordum.
  • Doğuştanmış kadersizliğim çocukluğumun sıradan bir şubat ayınınsoğuk çarşamba akşamında annemin ağlamaklı çığlıklarına kurban gittiğinde anlamalıydım.
  • Bilinçle kavradığımız ve yaptığımız şeylerin, bireysel gelişimimizle hiçbir ilgisi olmayan gizli kalmış duygusal izlenimlere kıyasla hayatımız üzerindeki etkisi ne kadar az.
  • Adine çocuğum sen hayattan ve insanlardan çok fazla şey bekliyorsun. Kendi mutluluğunu engelliyorsun ama. Hayatta her şeyin bir bedeli var, en fazla da mutluluğun.
  • Kadınları salt insani zenginlikleri içinde kavramanın, hep cinsiyetleri açısından bakmaktan, hep yarı şematize ederek görmekten kaçınmanın bu kadar zor olması ne tuhaftı.
  • Hoşuna giden ve kolay bulduğun şeyleri yapmanın sana hiç bir yararı yok. O küçük, hayalperest kafanı en çok zorlayan neyse, en çetin yol hangisiyse oradan geçmen gerekiyor.
  • Gerçekten bize ait olan bir şeyi Adine, hiç kimse elimizden alamaz. Gerçekten bize ait olan er veya geç bizim olur. Bu yüzden, senindi benimdi cinsinden bütün hasisçe kaygılar gereksizdir.
  • Büyük kuramlar geliştiriyoruz, zihnen uyumlu olmak istiyoruz, her şeyi kılı kırk yararcasına sınamak istiyoruz, ama sonunda başka hiçbir işarete bakmadan anın bahşettikleriyle seçiyoruz birbirimizi.
  • Dostluğun içimde aşka kadar yükselmesini bekledim. Ara sıra yükseldiği de oldu, giderek daha yukarılara doğru, fakat aşka ulaşmadı, yükseldikçe inceldi, sivrildi ve her defasında günün birinde ucundan kırılıverdi.
  • Bir kadın üniversite eğitimine başladığında sadece kafasıyla zekasıyla değil tüm istemiyle, tüm insanlığıyla kendini veriyor.Sadece bilgi edinmekle kalmıyor, yaşamdaki zihinsel devinimde de küçük bir pay sahibi oluyor.
  • Siz bilimden sadece yaşlılar için, yaşamdan kopuk insanlar için uygun bir meşguliyetmiş gibi söz ediyorsunuz. Ama belki de sadece erkeklere böyle hissettiriyordur. Kadınlar arasında bilim genç, güçlü ve dinç olanlara çekici geliyor!
  • Burada beni tehdit eden yaşamın şiddetiydi, gerçekliğin şiddetiydi. Çekip gidemez miydim? Kaçamaz mıydım? Sonuçlarını bilmiyor muydum, hayatımı ve varlığımı değerli kılan herşeyin, evet herşeyin yıkımı olacağını bilmiyor muydum?
  • Anne toprağı, üzerinde en çeşitli şeylerin bir arada yetişip gelişebildiği verimli bir toprak olmalıydı, ama üzerinde büyük bir sevgi güneşinin bereketini yaydığı bu narin ot bahçesiyle başa çıkabilmek zaman zaman epey çaba gerektiriyordu mutlaka.
  • Anne! Sevgili anneciğim! Yanında olduğum için ne kadar mutluyum ve bütün o güzel, güzel yıllar için sana nasıl müteşekkirim bilemezsin! Bana ne kadar çok şey bağışladığını şimdi bir anda yürekten hissettim; her zaman verdin ve karşılığında hiçbir şey almadan, bütün annelerin en sevgilisi!
  • Karşınıza bir şey çıkıyor ve sizi teslim alıyor, siz de kendinizi bırakıyorsunuz, artık hesap kitap yapmıyorsunuz, hiçbir şeyden çekinmiyorsunuz ve artık yarım kalan bir şeyle yetinmiyorsunuz, hiç düşünmeden, hiç kuşkuya kapılmadan, hatta ayrımına varmadan alıyor ve veriyorsunuz; tehlikeye gülerek, kendinizi unutarak bakıyorsunuz; takatten kesilen bir akıl ve yoğunlaşan bir canla ilerliyorsunuz, ilerliyorsunuz...