Max Stirner
Alman filozof
Max Stirner | |
---|---|
Alman Filozof, Düşünür. | |
Doğum tarihi | 25 Ekim 1806 |
Doğum yeri | Bayreuth |
Ölüm tarihi | 26 Haziran 1856, 25 Haziran 1856 |
Ölüm yeri | Berlin |
Vikipedi maddesi Vikiveri öğesi |
Johann Kaspar Schmidt, Max Stirner adıyla tanınan Alman düşünür.
Sözleri
değiştir- Benim özüm insan'dır.
- Hiçbir şey kutsal değildir.
- Sevgi hükmetmek içindir.
- Dünya benim mülkiyetimdir.
- En iyi iktidar, olmayan iktidardır.
- Hiçbir şey benden üstün değildir!
- İnsanın cenneti, düşünmektir-tindir.
- İnsan için en yüce varlık gene insandır.
- Emek, özgür olduğu anda devlet çöker.
- İtaat sona ererse, efendilikte sona erer.
- Hiçbir şey beni aşacak yücelikte değildir!
- Ben, Herşeyde Herşeyim, Ben Herşey’im ve Hiç’im.
- Din dünyası özlerin,hayaletlerin, cinlerin dünyasıdır.
- İnsanı felakete götüren yol, iyi niyet taşlarıyla döşelidir.
- Kutsal olan her şey insan için bir bağ, bir boyunduruktur.
- Devlet, birey her şey olmadığı sürece varlığını sürdürebilir.
- Sen gerçeği ararken, hayalin neyi özlemekteydi ki? Efendini!
- Devlet, kendi şiddetine hukuk bireyinkine ise, “suç” adını verir.
- Egoizmin en yalın biçimi de biricik olmak, “tek başına olmak”tır.
- Dünyanın itibarı bozulmuştur, zira Biz ondan üstünüz ,biz tin’ iz.
- Ancak yarısını başarmış olduğumuz bir işi tamamına erdirmeliyiz.
- Boyun eğmenin bittiği yerde efendilik de, egemenlik de sona erer.
- Özgürlüğüm, ancak benim kudretim olduğu zaman tamamlanmış olur.
- Dindarlık, kendini inkarla başlar ve eksiksiz tam bir eleştiriyle son bulur.
- Efendi kölenin yarrattığı bir şeydir. İtaat sona ererse, efendilikte sona erer.
- Hiçbir şey, önünde, kendimi alçaltmamı gerektirecek bir yücelikte değildir!
- Devlet, emeğin köleliği üzerine oturur. Emek, özgür olduğu anda devlet çöker.
- Devlet benim kısıtlanmamın, sınırlanmamın, köleliğimin somut görünümüdür.
- Eğer sen geçmişe bağlı kaldıysan, dün saçmaladığın için bugün de saçmalarsın.
- Haklı ya da haksız olduğumu yargılayan benim, benden başka bir yargıç yoktur.
- İnsan kişiliği zedelendikten sonra, bütün dünya onun olsa ele geçirse, neye yarar?
- Diğerleriyle aranızda tek bir bağlantı dahi varsa, nasıl hakikâten biricik olabilirsiniz?
- Geleceğin adamları henüz kaçırmadığımız birçok özgürlüğe karşı mücadele edecekler.
- Bağımsızlık, tam bağımsızlıktan başkası olamaz. kısmi bağımsızlık, bağımsızlık değildir.
- Ben kimseden hak talep etmiyorum. Bu yüzden kimsenin hakkını kabul etmem gerekmez.
- Şimdiye kadar hiçbir din bu dünya veya öte dünyaya dair güzel vaatler vermekten kaçmamıştır.
- Büyükler neden büyüktür, bilir misiniz? Biz, dizlerimizin üstüne çökmüşüz de ondan. Artık kalkalım!
- Devletin amacı her zaman aynıdır: bireyi sınırlandırmak, emri altına almak, uysallaştırıp boyun eğdirmek.
- Ancak otoritenin etkisi dışında kalan, her tür bilginin yanlış olabileceğini düşünen beyinler yaratıcı olabilir.
- Gündelik deneyimler göstermiştir ki, akıl bir konudan vazgeçse de, yürek yıllar boyu onun için çırpınır durur.
- Devlet efendilik ve kölelik olmadan düşünülemez; Çünkü devlet içerdiklerinin hepsinin efendisi olmayı amaçlar.
- Oysa hâkikat sadece Sensin, daha doğrusu Sen hakikâtten da fazlasısın, çünkü Senin önünde hakikât bir Hiçtir.
- İnsan birçok şey arasında özellikle “kendi başınalığa", kendi ayakları üzerinde durabilmeye çok değer vermelidir.
- Ego tek yasadır ve onun dışındaki, herhangi bir kanuna, inanca ya da anlayışa karşı hiçbir yükümlülüğüm yoktur.
- Hiçbir şey benden üstün değildir! Hiçbir şey beni aşacak yücelikte değildir. Beni hiçbir şey aşamaz! Hiçbir şey özgünlüğümü aşamaz!
- Özgürlük sadece şunu öğretir: bağlarınızı koparın, sizi rahatsız eden her şeyi başınızdan savın; özgürlük size kim olduğunuzu öğretmez.
- Yarın seni mezara taşıyacaklar; ve çok yakında kardeşlerin, diğer halklar, ardından gelecek. İşte o zaman insan alemi gömülmüş olacaktır.
- Hiçbir zaman bir Devlet bireyin serbestçe faaliyet göstermesini sağlamayı sürekli amacı haline getirmez, bireyin etkinliğini amacına bağlar.
- Ne dersiniz sosyalistler? Zira sadece para ya da mal mı mülkiyet sayılır? Her fikir ve görüş de 'benim’ mülküm, bana özgü bir mülk değil midir?
- Benim eylemlerimi komuta etmek, nasıl davranmam gerektiğini söylemek ve bunu yönlendirecek bir yasa oluşturmak hiç kimsenin üstüne vazife değildir.
- Oysa hiçbir şey kendi başına kutsal değildir, ona kutsallık payesini veren ben'im, benim sözüm, benim kararım, benim diz çöküşüm, kısacası benim vicdanımdır.
- Her hayvan türünde açıkça görülen farklılıklar neden insan türünde bulunmasın ki? Her yerde hem çok yetenekli kişiler, hem de daha az yetenekli kişiler bulunur.
- Sadece dünya olarak, nesneleri sadece nesne olarak algılayan, kısacası herşeyi olduğu gibi, hayal gücünü devreye katmadan yorumlayan kişiye filozof denilemez.
- Şimdi artık o denli dinselleşmişiz ki, “mahkeme jürisi” Bizi ölümle yargılıyor ve her hizmetçi polis iyi bir Hıristiyan olarak “görevine başlama yeminiyle” Bizi deliğe tıkıyor.
- Politik özgürlük" adı altında…yasal devlette insan emir kulu olmaktan kurtulsa ve ‘kimse bana emir veremez’ dese de, yasalara boyun eğmeye eskisinden daha mahkumdur.
- Ben hiçbir hak istemiyorum, bu nedenle de hiçbir hak tanımaya mecbur değilim. Elde etmeye muktedir olduğu elde ederim. Elde edemediğim benim hak alanımın dışındadır.
- Cumhuriyet mutlak monarşiden başka bir şey değildir. Çünkü monarkın bir kral ya da halkın kendisi olması hiç fark etmez, çünkü her ikisi de “iktidarı” elinde tutan bir kurumdur.
- Kendisine sahip olmak için başkalarındaki irade eksikliğine bel bağlayan, başkalarının yarattığı bir şeydir. Efendi kölenin yarrattığı bir şeydir. İtaat sona ererse, efendilikte sona erer.
- Ben kendi mülkiyetimle ilgili bir yükümlülük taşımam, tıpkı gözümle ilgili bir yükümlülük taşımadığım gibi. Eğer onu büyük bir itinayla koruyorsam, bunu da Kendim için yapıyorum.
- Şimdiye kadar hiçbir din, bu dünya veya öte dünyaya dair “güzel vaatler” vermekten kaçmamamıştır, çünkü insanlar hep ödül peşinde koşarlar ve “bedavaya” hiçbir şey yapmazlar.
- Bireyler “halkın yüce davası” uğruna can verirler, halk da ölenlerin ardından bir kaç söz söyler ve minnettarlığını dile getirip tüm parsayı toplar; işte ben kârlı egoizm diye buna derim.
- Bu dönemde çıkan günlük gazeteleri okuyup, dar kafalı bürokratların palavralarını dinleyince, insan bir sürü deliyle bir akıl hastanesine kapatılmış olduğunu sanıyor ve dehşete kapılıyor.
- Eğer bir başkasının karşısında ben kendimden vazgeçersem, kendi irademde ısrar etmez, aşağıdan alır, teslim olursam yani tâbiiyet ve teslimiyete başvurursam, “Kendimi” inkâr etmiş olurum.
- Kendimi tamamıyla kadınlara adadım. Başıma neler geldi neler. Hain olanı kaçtı, ellere gitti. Sadık olanı dırdırıyla başımın etini yedi, bıktırdı. Ben de kendimi hiçliğe bıraktım. Bu dünyada tamamıyla rahatım.
- Kutsalın karşısında, insan tüm cesaretini ve güçlü olma duygusunu kaybeder: Davranışları güçsüz ve itaatkârdır. Oysa hiçbir şey kendi başına kutsal değildir, ona kutsallık payesini veren Ben'im. Benim sözüm, Benim kararım, Benim diz çöküşüm, kısacası Benim -vicdanımdır.
- Her birey benzersizdir ve hayatına anlam verilmesi için geliştirmesi gereken bu benzersizliğidir. “ben” en yüksek değerdir. bireyin kendisi dışında hiçbir şeye sorumluluğu yoktur. özgürlüğümüzü kısıtlayan herşey kötüdür ve yıkılmalıdır. bu yüzden devlet, yasa, ahlaki değer ve ödev gerçekte var olmayan gereksiz soyutlamalardır.
- Tüm alçaklıklar Tanrı adına yapılmadı mı, tüm kanlı idam sehpaları Tanrı adına kurulmadı mı, insanlar yakılmadı mı, zındıkları öldürmek için mahkemeler ve engizisyon onun adına kurulmadı mı, bütün aptallaştırma çalışmaları onun adına yapılmadı mı ve günümüzde bile çocukların hassas ruhları dinsel eğitimle Tanrı adına zedelenmiyor mu [kelepçelenmiyor mu?]
- Biz iki düşmanız, devlet ve ben. Her devlet bir tiranlıktır; ister tek bir adamın, isterse bir grubun tiranlığı olsun. Her devlet mecburen şimdi totaliter dediğimiz şeydir: Devletin her zaman tek bir amacı vardır: Bireyi sınırlamak, kontrol etmek, ona hakim olmak ve onu genel amaca tabi kılmak. Sansürü, denetimi ve polisiyle; devlet tüm serbest faaliyetlere engel olmaya çalışır ve bu baskıyı da kendi görevi olarak algılar, çünkü bu kendini koruma içgüdüsünün bir gereğidir. Devlet, kendisininki ile aynı olmadıkça. Benim kendi düşüncelerimi tam anlamı ile kullanmama ve onları başka insanlara iletmeme izin vermez. aksi her durumda da beni susturur.