Merzifonlu Kara Mustafa Paşa
91. Osmanlı sadrazamı
Merzifonlu Kara Mustafa Paşa | |
---|---|
Osmanlı İmparatorluğu Serdar-ı Ekremi, Sadrazam | |
Doğum tarihi | 1634/1635 |
Doğum yeri | Merzifon |
Ölüm tarihi | 25 Aralık 1683 |
Ölüm yeri | Belgrad |
Vikipedi maddesi Vikiveri öğesi |
Sözleri
değiştir- "Behey Allahsız Koca mel’ûn! Bunca zamandır seni padişahımızın öbür vezirleri yanında yüceltip gayretli ve sadık bir kul olduğunu söyleyip durdum. Senden ne zaman bir mektup gelse, içinde hep Viyana kalesi kolayca alınır, çok küçük bir garnizonu vardır, buraya bir sefer açmak çok yerinde ve çok yararlı olur sözleri bulunurdu. Şimdi ise, sen savaş meydanında gâvura hiçbir direnme göstermedin; herkesten önce kaçmaya koyuldun ve böylece İslâm ordusunun toptan bozulmasına sebep oldun. Ondan sonra da ölümü hak ettirecek böyle bir suç işlediğini aklına bile getirmeden, kendi kendini öncü kuvvetleri tayin edip Sancak-ı Şerifi de, ordunun kumandanını da yüz üstü bıraktın ve buraya koşup geldin. Büyük yararlılıklar yapmış gibi de çadırında yan gelip yattın!"[1]
- (Budin Beylerbeyi Koca Arnavut Uzun İbrahim Paşa'nın idamı öncesi, Kara Mustafa Paşa öfkeden köpürmüş bir halde beylerbeyinin üstüne yürüyüp azarlayarak...)
Son Sözleri
değiştir- "Gelsinler, şu halıyı kaldırın, cesedim toprağa düşsün."[2]
- (İdamı öncesi kendi eliyle kürküyle kavuğunu çıkardıktan sonra cellatlara emri)
- "Bir hoş usul ile takın!"[3]
- (Cellatlar içeri girip iplerini hazırladığında, kendi elleriyle sakalını kaldırıp onlara hitaben)
Hakkında Söylenenler
değiştir- "Bu adamın beni idam ettirmek üzere olması hasebiyle hasm-ı canım ve amansız düşmanım olduğunu söylemeye hacet yoktur. Lâkin, devlet-i aliyyenin bu ana kadar nan-ı nimeti ile yetiştiğim cihetle, dindaşlık hakkımı eda için Padişahımdan rica ederim ki, herhangi bir töhmetle böyle kudret sahibi bir veziri idam ettirmesin ve bu işin iyi bir şekilde sonuçlandırılmasını yine ona bıraksın. Zira, sözün kısası, mevcut gailenin(karışıklığın ve düşman saldırılarının) vezirden başka kimse üstesinden gelemez, önünü alamaz. Çünkü, çevresindeki ve yönetimindeki pek çok makam sahibine ancak o sözünü dinletebilir. Gayretli bir Sadrazamdır. "[4]
- (Viyana Muhasarasında karşılaşılan bozgun sonrasında, Kara Mustafa Paşa tarafından idam ettirilen Budin Beylerbeyi Koca Arnavut Uzun İbrahim Paşa'nın idam öncesi Paşa hakkındaki sözleri)
- "Eğerçe serdar-ı azam bu vakte değin Beç muhasarasın boş tutup teennile değerdi vire ile alup mal-ı karuna muvaffak olurum ze’amın ededi lakin fikr-i fasidin aksi zuhur edup haşaratı arz inden çıkup dağ ve sahrayı bürüdü ordu-yı hümayun üzerine yürüdükleri ilmel yakin bilmekle azım vehme düşüp kalaya pek yapışdı yani ki hab u rahatı terk ve fethi kalaya ikdam birle mübaşeret eyledi."[5]
- (Fındıklılı Mehmed Ağa'nın, kuşatmanın yeterince hızlı yapılmadığı iddiası üzerine kaydı)
- "Efendim, kerem-ü ihsân eyle! İş işden geçdi. Sizin vucûdınız ruh-ı askerdir. Fedâ olmağla umûmen asker-i İslâm helâk olması mukarrerdir! Buyurun, gidelim!"[6]
- (Lâkin ıbâdu’llâha (Allah'ın kullarına) merhameten ve sancağ-ı şerîf muhafızı Sipâhiler Ağası Osman Ağa, harbin neticesinin kesinleşmesi üzerine Sadrazama bu şekilde hitap etmiş, ve Alem-i Rasulu’llâhı -Muhammed'in Âlemi'ni- alup yanında olanlar dahi zimâm-ı i‛tibârı (atın yularını) Yanık semtine doğru tevcîh idüp otağın arka kapusundan ahşama bir buçuk sâ‛at kaldukda yola revân oldılar.)
- "Kara Mustafa Paşa, sevk ve idare kudretine malik, bilgili, zeki ve cesur bir vezirdi. Fakat haşin tabiatlı, inatçı ve garez kardı; haddinden fazla mağrur ve şöhret düşkünüydü. Kanuni Sultan Süleyman'ın başaramadığını başarmak, Viyana'yı almak istiyordu. "[7]
- "II. Viyana Kuşatması sırasında, kuşatmanın serdârı Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, Kırım Hanı Murad Giray'ı Viyana'ya altı saat uzaklıkta ve Tuna nehri üzerinde bulunan bir taş köprünün korunması için görevlendirmişti. Bu köprünün düşman tarafından geçilmesi II. Viyana Kuşatması'nın başarıya ulaşmasına engel olabilirdi. Ancak Sadrazam Kara Mustafa Paşa ile Kırım Hanı Murad Giray arasındaki bir anlaşmazlık, Kırım Hanı'nı önce kırgınlığa sonra ihanete itti.Viyana hezimeti sonrasında Padişah IV.Mehmed'in fermanıyla Merzifonlu Kara Mustafa Paşa idam edilmiş, Kırım Hanı Murad Giray ise tahtından indirilmiştir."[8]
- "Askerinize, mühimmat ve cephanenize söz yok; cümle Hristiyan devletleri bir yere gelse hu cemiyete mâlik olamaz ve mukabelenize (karşınıza) kimse gelemez; lâkin Beç sarp kaledir; gelindiği gibi eğlendiritmeyip yürüyüş ve vire ile alınması mümkün olaydı güzel iş idi ve illâ teenniye göre fethi gittikçe güçleşir ve bu kadar insan ve hayvana (yiyecek ve ihtiyaç bakımından) dağlar dayanmaz; ganimet elde edenler kaçarlar; hem kaht u galaya (kıtlık ve pahalılığa) uğrar, hem de buralarda erken gelen kıştan çok sıkıntı çekersiniz; haber aldığımıza göre imparator Hristiyan devletlerden yardım istemiştir; benim fikrim bu idi ki Yanıkkale'sinin zaptına himmet edip kışı orada geçirip düşman topraklarını vurmuş olsa idiniz İmparatoru amana düşürürdünüz, mademki Yanıkkale'sini almadınız, Tuna'nın etrafını vurup sonra Uyvar üzerinden Budin'e gidip kışı orada geçiriniz."[9]
- (Erdel Kralı Apafi Mihal'in, Kara Mustafa Paşa'nın Muhasaranın gidişatı hakkında "korkmadan kanaatini söyle" demesi üzerine.)
- "Almanya İmparatoru ile yaptığı Vasvar Barış Antlaşmasını bozmak istemeyen Sadrazam Fazıl Ahmet Paşa Tököli'nin müracaatını reddetti. Fakat Tököli, Fazıl Ahmet Paşa'nın ölümü üzerine sadrazam olan Kara Mustafa Paşa'yı hediyeler göndererek elde etmeyi başardı."[10]
- "Viyana'ya karşı böylesi bir hücum elbette başarılı olurdu. Ancak Sadrazam kof bir güvenle, şehrin tahrip olmadan, ola ki bir hükümdarlık tahtı olarak kendisine bir ödül gibi teslim edileceğini hayal ederek bekledi. İçeride bulunduğunu düşündüğü zenginlikleri ordusunun yağmasına kurban etmeyi değil de, kendi ganimeti olarak görmeyi umuyordu. Böylece kritik günler geçti; ufak tefek bir iki nokta dışında saldırı için en uygun an kaçırılmış oldu. Askerlerin başarıları heba edildi ve kendine güvenleri yok oldu. Diğer taraftan son darbenin ertelenmesi, savunanların cesaretini arttırdı."[11]
- "Ancak şurası da kesin ki Türklerin gizli istihbarat servisleri ne kadar kötüyse Lehlerinki, bir o kadar iyiydi ve Kral düşmanlarını tümüyle tanıyordu."[12]
- "Peşte Paşası, Viyana'dan çekilerek Wienersberg'e ilerlemesini ve burayı istihkam etmesini tavsiye etti, böylelikle Hıristiyanların saldırıp yenilmeleri durumunda Viyana'nın düşmesini sağlayacaktı, ama Vezir onu dinlemedi. Leopoldstadt'tan çekildi ve Kahlenberg'e az sayıda asker gönderdi, ancak bunların dışında yağma için kararsız bekleyişine devam etti. Sobieski ise rakibini enine boyuna ölçmüştü. Tuln'da bulunan Lorraine Dükünün ümitsiz görüşleri-ne cevaben,
- "Moralinizi bozmayın; kim 200 binlik bir ordunun başında bulunur da kendisine beş fersah mesafede bir köprünün kurulmasına izin verir?" Eşine ise şöyle yazıyordu:
- "Ne kampını sağlamlaştırmayı ne de kuvvetlerini bir araya getirmeyi akıl edebilen; düşman 100 mil ötedeymişcesine karargahında bekleyen bir komutan yenilmeye mahkumdur." Kahlenberg'den Türk kuvvetlerini izlerken ise askerlerine şöyle diyordu:
- "Bu adam kampını beceriksizce kurdu ve besbelli ki savaşmaktan hiç anlamıyor; onu mağlup edeceğiz."[13]
- "Muhasarada Osmanlı başkumandanının büyük hatası oldu. Merzifonlu, Viyana düşmek üzere sanarak, Yeniçerileri, yani ateşli silahlar kullanan ordunun büyük kısmını metrisler içinde bıraktı. Onları gelen düşmana karşı almadı orduya, o yüzden müthiş bir yenilgi, panik oldu. Tam bir katliam…"[14]
- "…Napolyon nasıl Fransa'yı mahvetmişse, Osmanlı'yı da Merzifonlu Mustafa Paşa mahvetmiştir; düşüncesiz, mağrur bir adamdı. Halbuki bizde hala korunur. Tarihçi olarak Merzifonlu'nun büyük hata yaptığını yazdım; nitekim Budin beylerbeyi onu uyarmıştı. Merzifonlu'nun Avrupa ordularının silah gücü hakkında bir fikri yoktu…
- …Almanya Avusturya iyi hazırlık yapmıştı, Merzifonlu yüz binlerce insanı oraya götürse gene kazanamazdı, çünkü Almanya o zaman askeri bakımdan çok güçlüydü. Onu kestiremedi. Budin beylerbeyi hudutta olduğu için biliyordu o şartları, Viyana'ya gitmeyin, dedi ama dinletemedi…"[15]
- "Bu ne garip ordu kumandanıydı ki, bütün tantana ve debdebesine, askerin savaş gereçleri ve cephane bakımından zenginliğine, dilerse avuç avuç harcayabileceği hazinelere sahip olmasına rağmen, yanında hiçbir büyük top ve humbara havanı getirmemiştir. Almanlara karşı sefere çıkan ve Viyana gibi bir kaleyi kuşatmaya kalkışan bir kimsenin, böyle bir durumda on okkadan otuz okkaya kadar gülle atar en azından kırk elli Balyemez topuyla, onbeş yirmi tane büyük Kolombrine topunu, ayrıca bir o kadar humbara havanını ve üçyüz kadar Şahi topunu orduyu hümayunda hazır etmesi gerekirdi"[16]
- "Eskiden Macarlara karşı bir sefer açıldığı zaman Padişahlar ve onlardan sonra serdarlar, ihtiyaca göre ağır topları sınır boylarındaki kalelerden söktürüp götürürlerdi. Fakat Sadrazam Kara Mustafa Paşa bu yasayı tanımadı ve töreyi uygulamadı. Kayzer'in ülkesini, savaşmadan ve kan dökmeden fethedebilirim sandı."[17]
- "Bu çeşit küçük toplarla, böylesine kudretli kalemi dövülür? Böylesine gafletle Alman düşmanına hücum mu edilir? Yazıklar olsun, böyle kibire! Yazıklar olsun böyle düşüncesizliğe! Bu hali kendi toplarına karşı düşmanın savurduğu gülleleri karşılaştırıp afallamasına kadar sürdü. O zaman çok üzüldü. Ama neye yarar, iş işten geçmişti artık."[17]
- "Diplomatlar zaman zaman gösterdiği nezaketten övgüyle bahsetmelerine rağmen genelde resmi toplantılardaki sert ve kibirli davranışlarıyla onları korkutup şaşkına çeviriyordu. Kızgınlığını kontrol altında tutmasını bilirdi; yıldırabilmek de politikada önemli bir husustu. Kara Mustafa Paşa'nın harisliği, sahibi olduğu varlığın boyutları, cariyelerinin adedi, ahırlarının ve atlarının ihtişamı hakkında bir hayli bilgi mevcuttur."[18]
- "Sadrazam ise kendi kaynakları hakkında farklı bir görüşe sahipti. Aslında haklıydı. Büyük yankıları olan bu cesur girişiminde başarıyı kıl payı farkla kaybetti ve kuşatmanın son safhasında tamamen kendinden kaynaklanan birtakım ciddi hatalardan dolayı yenilgiye uğradı."[19]
- "Merzifonî Kara Mustafa Paşa şan ve şöhrete düşkün, haris ve inatçı idi. Kendisinin mizacına vâkıf olan Reîsü'l-Küttûb Mustafa Efendi onun hırsını tahrîk etmek suretiyle vezîr-i âzamı maceraya sevkediyordu."[20]
Kaynakça
değiştir- ↑ Richard F. Kreutel, Devlet-i Aliyye Teşrifatçıbaşısı Ahmet Ağa’nın Viyana Kuşatması Günlüğü, Türkçesi: Esat Nermi, 1. baskı, Milliyet Yayın Ltd. Şti. Yayınları, 1970, s.125-127.
- ↑ Richard F. Kreutel, Devlet-i Aliyye Teşrifatçıbaşısı Ahmet Ağa’nın Viyana Kuşatması Günlüğü, Türkçesi: Esat Nermi, 1. baskı, Milliyet Yayın Ltd. Şti. Yayınları, 1970,s.135-138.
- ↑ a.g.e
- ↑ A. Aziz Tasa, "Dünden Bugüne Merzifon", s. 100; Ahmet Salahaddin Akan, İkinci Viyana Kuşatma Kararı, İstanbul, Baskı Bilgin Ofset Basımevi, 1970, s.182-184.
- ↑ Silahdâr,Tarih, II,76
- ↑ Vekayi-i Beç, s. 122
- ↑ Richard F.Kreutel,Viyana Önlerinde Kara Mustafa Paşa,s 5.
- ↑ Erhan Afyoncu, Sorularla Osmanlı İmparatorluğu, İstanbul 2010, s. 336-337
- ↑ Uzunçarşılı,III. kısım l,s. 447.
- ↑ Richard F.Kreutel,Viyana Önlerinde Kara Mustafa Paşa,s 7.
- ↑ H.Elliot Madlen,Viyana 1683,s 49./ /
- ↑ H.Elliot Madlen,Viyana 1683,s 52.;(Salvandy Cilt II s.96)
- ↑ H.Elliot Madlen,Viyana 1683,s 64.
- ↑ Tarihçilerin Kutbu:Halil İnalcık Kitabı,s 118.
- ↑ Tarihçilerin Kutbu:Halil İnalcık Kitabı,s 119.
- ↑ Richard F. Kreutel,Devlet-i Aliye Teşrifatçıbaşısı Ahmet Ağa'nın Viyana Kuşatması Günlüğü,s 30.
- ↑ 17,0 17,1 Richard F. Kreutel,Devlet-i Aliye Teşrifatçıbaşısı Ahmet Ağa'nın Viyana Kuşatması Günlüğü,s 31.
- ↑ John Stoye,Viyana Kuşatması,s 47.
- ↑ John Stoye,Viyana Kuşatması,s 57.
- ↑ Uzunçarşılı,111,1.,s 441.