Metin Altıok

Türk şair
Metin Altıok
Doğum tarihi 14 Mart 1941
Doğum yeri İzmir
Ölüm tarihi 9 Temmuz 1993
Ölüm yeri Ankara
Vikipedi maddesi
Vikiveri öğesi

Metin Altıok (d. 14 Mart 1940, Bergama, İzmir - ö. 9 Temmuz 1993, Ankara), Türk şair, yazar.

Sözleri

değiştir
  • Kendine sürgün  Bir garip kişiyim.   
  • Ama yine de umudumuz kalabalık.    
  • Bir şey yok, paylaşacak, acıdan başka.    
  • Bıçak açmıyor ağızları; Acı,yalnız acı var yüreklerde.  
  • Yaşamak görevdir bu yangın yerinde, Yaşamak, insan kalarak.
  • Bir kaçıştır bu; Çünkü en az ölüm Kadar korkar insan Yaşamaktan.
  • Benim bu dünyada bir yerim olmadı, Kuytu gövdemi saymazsak eğer.
  • Ve insan içinde bir kafesle yaşar, inilti gibi, kimi zaman bir garip ses duyar.
  • Kıyamet çoktan koptu. Haberiniz yok. Siz hâlâ güneşin, her sabah doğuşuna güvenin.   
  • Sen sofra bezini sevgiyle sererdin. O zamanlar su azizdi, ekmek bereketli, ben daha gençtim.
  • Başa mı dönsem acaba? Silip bütün geçmişimi, Yoksa kalan ömrümün, Yürüsem mi sonuna?  
  • Yani benim gözlerimin bunca yıl gördükleri, bir gün benimle birlikte yok olup gidecekler öyle mi?  
  • İnsan usul usul ölmek için gelir dünyaya. Başlar her gün biraz daha insan olmaya. Ve olurken usul usul ne tuhaf.  
  • Sağır kulağa sözüm yok, köre ne göstereyim Duymazlıktan, görmezlikten gelenler; Bir de size sormalı, ya ben nereye gideyim?  
  • Bağırsam neye yarar, nasılsa duymazlar. Ben bir kömür ocağının onulmaz göçüğüyüm; içimde cesetler ve daha ölmemişler var.   
  • Acı çağdaş yaşamın bir zorunluluğudur ve duyarlı olmanın sonucudur. Şairin acı ile hesaplaşması gerekir. Bugün onurlu insan, içinde bulunduğu olumsuzluklar karşısında, onları ortadan kaldırmak elinden gelmediğine göre, acı duymak zorundadır. Bu bir kefaret sorunudur. Aydın kişi acı duyarak güzelliğin, inceliğin kefaretini öder. Alaturka olmak öyle sanıldığı kadar kolay bir iş değildir. Eğer olabildimse, yani Türk usulü bir şiir yaratabildimse ne mutlu bana.[1]
  • Bir şiir okurken deyim yerindeyse bir sözcük lezzeti alırız. Sözcüğün lezzeti ise onun salt anlamına bağlı değildir. Bu konuda anlamdan da önemli olan sözcüğün ses yapısı, yani tınısıdır.[2]
 
Dünü yorumlayıp geleceği okumada hep şairler haklı çıkmıştır.
  • Dünü yorumlayıp geleceği okumada hep şairler haklı çıkmıştır.[2]
  • İyi şiirde imge şiire kan pompalayan ve sonra yine kanla dolan yürek gibidir. Eğer imgeyle sözcükler arasında böyle bir dolaşım sağlanamazsa imge de şiir de değerini ve yaşamını yitirebilir.[2]
  • Okur şiirle iç içe olmalı ve hatta kimi zaman onu sorgulamalıdır. Ama bu daha çok kötü şiirler için söz konusudur. Çünkü iyi şiir böyle bir sorgulamaya fırsat vermeden okuru içeriğiyle bir anda etkileyen, onu belli bir duygu ve düşünceyle yükleyen şiirdir. Duygu ve düşüncenin olduğu yerde elbet anlam da vardır.[2]
  • Şair düz ve yalın söylemekten korkmamalıdır. Bir şairin en büyük düşmanı, şairaneliktir. Aslolan şiiri şu ya da bu biçimde işleyip onu sahici kılmaktır. Şiirin sahiciliği ise onun çok özel bir iletişim aracı olarak var edilmesi demektir.[2]
  • Şair içinde yaşadığı dönemi iyi okuyan ve değerlendiren kişidir. Çünkü şair duyarlı bir insan olarak yaşadığı dönemin çalkantılarından daha çok etkilenir. İşte onun bu yeteneği trajik mutsuzluğunun temelinde yer alır. Şairin mutsuzluğu insanın yüceliğine olan inancıyla, dönemindeki insan erozyonu arasındaki çelişkiden kaynaklanır. Çünkü şair ne insana olan sevgisinden ve inancından vazgeçebilir ne de somut durumun kötülüğünü görmezlikten gelebilir. İçinde yaşadığı insan kirlenmesinin yine insanla aşılacağını ve çarenin insanın iç değerlerinde olduğunu bilir.[2]
  • Şiirin görselliği göze yönelik bir görsellik değil, insan zihninde canlanan söze yüklenmiş bir görselliktir.[2]
  • Şiirsel duygunun hedefi, insanın kısa ve kuru yaşamında kendi deneyimleriyle elde edemeyeceği, binlerce yıllık, yaşanmış ve kazanılmış duygu yelpazesini bütün dilimleriyle insana sunmaktır. Şiirsel duygu sayesinde yaşanılmış geçmişin duygu zenginliğini duygudaşlık yoluyla okura aktaran şiir, kuşağın kuşağa aşısını sağlayan geleceğe dönük bir akışın yatağı olmaktır.[2]
 
Şairin mutsuzluğu insanın yüceliğine olan inancıyla, dönemindeki insan erozyonu arasındaki çelişkiden kaynaklanır.

Şiirlerinden örnekler

değiştir
 
Şiirin görselliği göze yönelik bir görsellik değil, insan zihninde canlanan söze yüklenmiş bir görselliktir.

Konyak, Kitap ve Kahve

değiştir

Telâşla kapatıyorum kapağını kitabın
Bastırıp üstüne elimle.
Bakıyorum her şey yerliyerinde;
Tenha bir eylül bahçesinde
Bir bardak konyak, kitap ve kahve.

neden?
hep
boş
bir
bardağa
yüksünmeden
boyun eğer
sürahi?

Sarıl Bana

değiştir

Anılarım kar topluyor inceden,
Bir yorgan gibi geçmişimin üstüne
Ama yine de unutuş değil bu
Sızlatıyor sensizliği tersine
Senin kim olduğunu bile bilmezken

Sevgiden caydığım yerde darıl bana

Evde Yoklar

değiştir
 
Kimi zaman gardayım
Yanımda bavulum,
yılgın ve ihtiyar.

Evde Yoklar

...
Kimi zaman çocuğum,
Bir müzik kutusu başucumda
Ve ayımın gözleri saydam.
Kimi zaman gardayım
Yanımda bavulum, yılgın ve ihtiyar.
Ne zaman bir dosta gitsem,
Evde yoklar.
...

Kaynakça

değiştir
Metin Altıok ile ilgili daha fazla bilgiye Vikipedi'den ulaşabilirsiniz.