Michel Foucault
Fransız filozof (1926 – 1984)
Michel Foucault | |
---|---|
Doğum tarihi | 15 Ekim 1926 |
Doğum yeri | Poitiers |
Ölüm tarihi | 25 Haziran 1984 |
Ölüm yeri | 13. arrondissement, Paris |
Vikipedi maddesi Vikiveri öğesi |
Bu maddedeki bazı sözlerin doğrulanabilmesi için ek kaynaklara ihtiyacı vardır. Ayrıntılı bilgiyi maddenin tartışma sayfasında bulabilirsiniz. |
Michel Foucault (15 Ekim 1926 - 25 Haziran 1984), Fransız düşünür, sosyal teorist, tarihçi, edebiyat eleştirmeni, antropolog ve toplumbilimci.
- Analizlerimi, ancak onları dönüştürmeye imkân tanıdığını kabul ettiğim ölçüde söylüyorum.
- Ben “haz-arzu” probleminin günümüzün önemli bir problemi olduğunu düşünüyorum. Hatta, mücadelenin araçları, amaçları ve eksenlerinin yeniden değerlendirilmesinde tartışılması gereken asıl problemin bu olduğunu düşünüyorum.
Bu aslında o kadar meşakkatli bir problem ki, oldukça uzun bir süre bu konu üzerine konuşmamız, hatta sırf ona dair bir tartışma başlatmamız gerekiyor. Şematik olarak tıp ve psikanalizin bu arzu kavramından, tam da cinsel hazzın anlaşılabilirliğini tesis etmek ve böylece onu normallik üzerinden standardize etmek amacıyla bir araç olarak geniş ölçüde yararlandığını söyleyebilirim. Bana arzunun ne olduğunu söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim. Sana hasta olup olmadığını söyleyeyim, sana normal olup olmadığını söyleyeyim ve böylece arzunu diskalifiye edebileyim ya da tam tersine onu tekrar kalifiye edeyim. Bence psikanalizde durum açıkça bu. Her durumda, Hıristiyanlıktaki şehvetten 1840’ların cinsel içgüdüsüne ve Freudyen ve post-Freudyen arzu kavramlarına kadar arzu kavramının bütün tarihine bakarsak, nasıl işlediğini gayet net şekilde görebiliriz.[1] - Ben iktidar teorisyeni değilim... Kendiliğin kendilik üzerine düşünümünün tesis ediliş biçimi ve bununla bağıntılı olan hakikat söylemi üzerine çalışıyorum.[2]
- Ben, kitaplarımın molotof kokteyli ya da mayın tarlası olmasını isterim, tıpkı donanma fişekleri gibi kullanıldıktan sonra kendilerini yok etmelerini isterim.[3]
- Bir yerde herkes birbirine benziyorsa; orada kimse yok demektir.
- Fazla anlaşıldığım için karanlıkta kalıyorum.
- Günümüzün sorunu artık ne olduğumuzu keşfetmek değil, olduğumuz şeyi reddetmektir.
- Her zaman akıllı değildim, okulda gerçekten çok aptaldım ... [Orada] daha dikkat çekici ve benden bile daha aptal bir çocuk vardı. Bu güzel çocuğa kendimi sevdirebilmek için, ev ödevlerini yapmaya başladım; - ve bu sayede akıllı oldum,böylece onun ödevlerini yaparak bir adım önünde kalabiliyor, ona yardım edebiliyordum. Bir bakıma güzel çocukların ilgisini çekebilmek için ömrüm boyunca entelektüel şeyler yapmaya çalışıyorum. (1983)[4]
- İkinci Dünya Savaşı'ndan hemen önce ya da savaş sırasında katolik bir çevrede yetişmiş olan her çocuk, konuşmanın da suskunluğun da pek çok yolu olduğunu sanırım bizzat kendi deneyimleriyle öğrenmiştir. Nitekim, çok koyu bir düşmanlığı yansıtan suskunluk türlerine rastlandığı gibi, köklü bir dostluğu, yoğun bir duygusal hayranlığı, hatta aşkı ifade eden suskunluk türleri de vardı. Beni ziyarete gelen-bunu hangi amaçla yaptığını bilmiyorum-yönetmen Daniel Schmidt'le karşılaştığımızda, henüz birkaç dakika geçer geçmez ikimizin de birbirimize hakikaten söyleyecek hiçbir şeyimiz olmadığını anladığımızı çok iyi hatırlıyorum. Onunla galiba öğleden sonra saat 3'ten gece yarısına kadar beraberdik. birlikte içki içtik, esrar çektik ve yemek yedik. ama sanmıyorum ki bu on saat boyunca yirmi dakikadan daha fazla süreyi konuşarak geçirmiş olalım. Ve o görüşmemizden beri ikimizin arasında epeyce uzun sürecek bir dostluk doğdu. Dostluğun tamamen suskun davranışlarla başlaması benim başıma ilk defa geliyordu
Suskunluğun değerini bilmenin belki başka bir boyutu, konuşma yükümlülüğüyle ilintilidir. Çocukken Fransa'da küçük burjuva bir taşra çevresinde yaşadım. Yaşadığım ortamdaki konuşma zorunluluğu, benim için hem çok garip hem de çok sıkıcı bir şeydi. Kendimi bildim bileli insanların neden konuşmak zorunda olduklarını merak etmişimdir. Oysa suskun kalmak, pekala insanlarla ilişki kurmanın çok daha ilginç bir yolu olabilir.[5] - Hapishanelerin, fabrikalara, okullara, kışlalara, hastanelere ve bütün bunların da hapishanelere benzemesi şaşırtıcı değil mi?
- Tımarhane ve hapishane, iktidarların sopası olmuştur tarihte.
- Histoire de la folie à l'âge classique - Folie et déraison (1961)
- (Deliliğin Tarihi adlı eserinden)
- İnsan 18. yüzyıl dolaylarında ortaya çıkmış epistemeleri düzeyindeki dönüşümlerden icat edilmiştir.
- (Kelimeler ve Şeyler)
Hakkında söylenenler:
- Michel Foucault, bize dünyanın delilik bunalımları dediği şeyle tuhaf bir karışım halinde, akıl bunalımlarının da olduğunu düşünmeyi öğretiyor. — Jacques Derrida
Ayrıca bakınız
değiştirKaynakça
değiştir- ↑ Söyleşi: Şen / Gey Bilim
- ↑ ykykultur.com.tr
- ↑ Bir Portre / Michel Foucault
- ↑ Miller, James (1993). The Passion of Michel Foucault. Londra: HarperCollins. s. 56. ISBN 978-0091753443. ; Bir kısım bilim adamı bu biyografide yer alan sansasyonel bazı iddialar ile ilgili çekincelerini dile getirmişlerdir.
- ↑ Michel Foucault, Özne ve İktidar