Panik Odası, yönetmenliğini David Fincher'ın yaptığı ve başrollerini Oscar'lı aktris Jodie Foster ve Forest Whitaker'ın paylaştığı 2002 yapımı film.


  • Panik odasına girilmez. Bunun için yapılmıştır.

Diyaloglar

değiştir
Evan Kurlander: Buraya "panik odası" deniyor.
Meg Altman: Ne?
Evan Kurlander: Güvenlik odası. Orta çağ şatolarındaki gibi...
Lydia Lynch: Bunları okumuştum.
Evan Kurlander: Bunlar çok gelişmiş yapılarda bulunuyor. Eve zorla girilmesi konusunda dikkat etmek gerekiyor.
Lydia Lynch: Bu mükemmel. Gecenin ortasında alarm çaldı diyelim, ne yapacaksın? Polisi arayıp salı gününe kadar bekleyecek misin? Bakmak için iç çamaşırlarınla alt kata mı ineceksin? Hiç sanmam.
Evan Kurlander: Beton duvarlar, gömme telefon hattı... Ana hatta bağlı değil. Polisi ararsınız ve kimse sizi engelleyemez. Kendi havalandırması ve evin her yerini gösteren güvenlik kameraları var.
Meg Altman: Bu şey beni tedirgin etti.
Lydia Lynch: Neden?
Meg Altman: Hiç Poe şiiri okudunuz mu?
Lydia Lynch: Hayır. Ama son albümüne bayılmıştım.
Meg Altman: Kapının kırılmasını ne engelleyecek?
Evan Kurlander: Çelik... kalın çelik... çok kalın çelik... akü takviyeli... elektrik gitse bile yine de çalışır.

Burnham: Kim bu?
Junior: Bu Raoul.
Burnham: Raoul da kim?
Junior: Raoul iyidir, Raoul deneyimli. Güven bana.
Burnham: Onu nereden buldun?
Junior: Onu biri önerdi.
Raoul: Aç şu lanet kapıyı.
Burnham: Ya, ciddi mi? (!)
Junior: Lanet olsun, nedir bu böyle?
Burnham: En üst katta bir kız ve üçüncü katta da bir kadın var. Uyuyorlar.
Junior: Burda olmamaları gerekirdi.
Burnham: Bu senin sorumluluğun Junior.
Junior: Hayır hayır hayır, burda olmamaları gerekirdi.
Burnham: Video.
Junior: Ne?
Burnham: Videoya çekiliyoruz. Buranın her karesini gösteren kameralar var ve kasetler yukarıda.
Junior: 14 gün boştu.
Burnham: Beni kandırma!
Junior: 14 gün boştu, nerdeyse üç hafta eder yani bir hafta daha boş kalmalıydı.
Burnham: Nasıl? Yani; 14 gün nasıl üç hafta eder?
Junior: İş günü... hep iş günü baz alınır. Her zaman haftayı beş gün sayarlar. Değil mi?
Burnham: Ben gidiyorum.
Junior: Bir dakika. Dur dur dur dur dur, bir dakika, dur, bekle bekle bekle, bunu halledebiliriz. Halledebiliriz. Bunu halledebilir miyiz?
Raoul: Sadece bir kadın ve çocuk...
Burnham: Baba gelmezse tabi.
Junior: Gelmeyecek. Boşanıyorlar. Baba doğu yakasındaki bir mankenin koynunda. Sadece o ve çocuk var. Bunu yapabiliriz. Yapabilir miyiz, ne dersin?
Raoul: Evet yapabiliriz.
Burnham: Evde birileri varsa ben yokum.
Junior: Dur, bekle bekle, lanet olası bekle! 20 dakika... 20 dakikada hallederiz, hiç sorun çıkmaz.
Burnham: Polisi arar, çantalarımı boşaltamadan gelirler.
Junior: Tamam, tamam onu izleriz. İşin bu kısmını Raoul halledebilir, güven.
Burnham: Raoul'un halletmesini istemiyorum. Burda olmaması gerekirdi.
Junior: Kimseye bir şey olmaz.
Burnham: Ya biz? Ya tabancası varsa? - Kimsin sen?
Raoul: Ben Raoul'um.
Junior: Bunu sensiz yapamayız. Planı hâlâ uygulayabiliriz. Bu harika bir plan dostum, sadece biraz değişikliğe uğradı.
Burnham: Evet. Adam kaçırma... 30 yıl hapis...
Junior: Aa Burnham çok söz veriyorsun. Çocuklarına da söz verdin bana da.
Burnham: Ailemi karıştırma.
Junior: Tamam, haklısın. İşi batırdım. Çuvalladım! Ama böyle olmaması gerekiyordu. Ama gerçek şu ki: Evde hâlâ üç milyon dolar var ve senin ve benim dışımda bu parayı bilen yok. O parayı istiyorum. İstiyorum Burnham. Beni anlıyorsun, değil mi? Anlıyorsun, değil mi? Ama senin o paraya ihtiyacın var. Yoksa buraya niye geldiğini unuttun mu? Şimdi zevzekliği bırak da işimizi yapalım hadi.

Sarah Altman: Neler oluyor?
Meg Altman: Evde birileri var.

Sarah Altman: O oda!
Meg Altman: Ne?
Sarah Altman: Panik odası.

Sarah Altman: Çalışmıyor mu?
Meg Altman: Farklı bir telefon hattı... bunu bağlamamıştım.

Raoul: Ya polisi aradıysa?
Burnham: Aramadı.
Raoul: Ama öyle dedi. "Polisi aradım." dedi, değil mi?
Burnham: Polis geliyor olsa sence ben hâlâ burda olur muydum ha?
Junior: Pekâlâ, tamam tamam tamam. Tamam bay mükemmel sana inanıyoruz, o odaya nasıl gireceğiz?
Burnham: [gülüyor]
Raoul: Baksana. Komik olan nedir? Sence bu komik mi yani?
Burnham: Son 12 yılımı böyle odalar yaparak geçirdim. Sırf bizim gibileri dışarıda tutmak için yaptım bunu.
Junior: Aaa işte bak bu çok enteresan ve komik bir durum, tamam mı? (!) Şimdi içeri nasıl gireceğiz, söyle!
Burnham: Giremeyiz. Panik odasına girilmez. Bunun için yapılmıştır. Onu dışarı çıkartmalıyız.
Junior: Bunu neden yapsın?
Burnham: Bilemem. Ama yaptığı zaman, bu evden çıkamaz.

Burnham: Ne yapıyorsunuz?
Junior: Aşağıdan giriyoruz.
Burnham: Giremezsiniz. Beton geçseniz bile çelik var, çentik bile atamazsınız.
Raoul: Göreceğiz.
Burnham: Bak, benim işim bu. Balyozlu bir salak içeri girebilseydi hâlâ bir işim olur muydu dersiniz?

Meg Altman: Mors alfabesi.
Sarah Altman: İmdat sinyali.
Meg Altman: Nerde öğrendin?
Sarah Altman: Titanik filminden.

Junior: O haklı. Odaya girmenizin bir yolu yok.
Raoul: Neden bahsediyorsun sen?
Junior: Kendime karşı dürüst olmalıyım, değil mi? Hayatımın bu noktasında bu kadar acı verici ve tehlikeli bir işe ihtiyacım yok.
Burnham: Cayıyor musun yoksa?
Junior: Şey... evet.

Burnham: Seninle konuşuyorum. Yanıt ver!
Junior: Tamam, fazlası var.
Burnham: Bu küçük ekonomik ayrıntıyı bize ne zaman söyleyecektin?
Junior: Artık ne önemi var ki? Nasıl olsa parayı alamıyoruz! Lanet olsun, niye hâlâ konuşuyoruz ki!
Burnham: Ne düşünüyordun? Paçayı nasıl kurtaracağını sanıyordun ha? Ben kasayı açtıktan sonra sen payını alırken Raoul'la aşağıda bekleyeceğimizi mi sanıyordun? Neyin var senin? Bizi bu işe sen bulaştırdın ve bize kazık mı atacaktın yani?
Junior: Bu işe seni ben sokmadım, kendin girdin. Velayet avukatları senin peşinde. Bu işten bahsettiğimde gözlerin fal taşı gibi açıldı. Bu yüzden masum rolü yapma bana! İş yürümedi. Unutmaya çalışın.
Burnham: O kasayı açacağım. Gidersen hiçbir şey alamazsın.
Junior: Bu iş o kadar kesin değil koca adam!
Burnham: Parayı Raoul'la bölüşeceğim. Ama seni bir daha da görmek istemiyorum. Evime polis gelirse onları kimin gönderdiğini anlarız ve seni hemen buluruz!
Panik Odası ile ilgili daha fazla bilgiye Vikipedi'den ulaşabilirsiniz.