Süleyman Karagülle

Türk islam alimi, yazar
Süleyman Karagülle
Doğum tarihi 1928
Doğum yeri Borçka
Vikipedi maddesi
Vikiveri öğesi

Süleyman Karagülle, Türk siyasetçi, düşünür, yazar.

Sözleri değiştir

  • Adil Düzen tanımı: Hazreti Nuh Peygamber zamanından başlayan Hakk’a dayalı Doğu uygarlıklarının temel varsayımlarına dayanan ve çağımızın imkânları ve ihtiyaçları ile oluşturulan düzendir; çağımızın sorunlarını çözecek düzendir. Anlaşılmayacak, karışık bir şey değildir. Yerinden yönetim, hakemlik sistemi, çalışana faizsiz olarak verilecek emek kredisi, işletmelerden alınacak yeryüzü kirasının insanlara bölüştürülmesi ile oluşacak sosyal devlet... Aidatsız sigortalama sistemi... Siyaset ile ekonominin birbirine karışmaması ilkesi...
  • Unvanlarına bakarak sözlerimi hafife alabilirler ama gelecek onları hafife alacaktır.
  • Karşı taraf dursun durmasın siz sözünüzde duracaksınız, sözünüzü yerine getireceksiniz, karşı tarafın da sözünde durmasını isteyeceksiniz. Bugünkü Müslümanların en büyük hastalığı sözün ne olduğunu idrak etmiş olmamalarıdır. Müslümanların duçar olduğu sefalet de buradan gelmektedir.
  • Aydınlık gelmedikçe karanlıklar bir yere gitmez. Kovalayanlar kendilerini yorarlar.
  • Bir ulus dili, sanatı, tekniği ve hukuku kendisi için yine kendisi üretir. Komşularından etkilenir. İlim, din, yönetim ve ekonomi ise uluslararasıdır ve insanlığındır. İlimde Avrupa bizden ileridir ama dinde de biz Avrupa’dan ileriyiz. Onlardan ilmi alırken, biz de onlara “din”i verebiliriz. Bu da şudur: Her din varlığını sürdürecektir. Ancak her din, müspet ilmin verilerine göre kendisini yenileyecektir. Bunun metotlarını “fıkıh usûlü” ilmiyle Müslümanlar ortaya koymuştur. Bu ilim bizde var, bunu insanlığa öğretebiliriz.
  • Kur’an’ı bugünkü ilimlerin ışığında anlamak üzere okumaya başlayacağız. Din dilini Türkçeleştireceğiz. Kur’an’ı tarihle anlayacağız. Buna göre Adil Düzen’i ortaya koyacağız ve ona göre örgütleneceğiz. Ondan sonra gelişme kendiliğinden olacak. Dil birliğini sağlayabilmemiz için de örgüte ihtiyacımız var. Kur’an’ı 10’lu gruplar halinde birlikte okumaya başlarsak sorunlarımızı çözecek bilgilere oluşabiliriz.
  • Bulanık suda balık avlamak isteyenler tanımlardan kaçarlar. Bugün laiklik ve demokrasi de böyle, sisler arasında bir gölge oyunu gibi tartışılıyor.
  • Tohum toprakta bulunur, bu durumda faal değildir. Ama havalar ısınır ve yağmurlar yağdığında tohum aktif hale gelir ve bitki olur. Fikirler de böyledir. Şartlar oluşunca canlanır, mefkûre olur.
  • Avrupa sosyal bilimlerde henüz Müslümanların seviyesine ulaşamamıştır.
  • Büyük dinler, yeni hukuk ve yönetim düzeni getirdi. Batı Uygarlığı da teknikte ve ekonomide yenilik yaptı. Bu yenilikler eski hukuk ve yönetim kurallarını yetersiz hale getirmiştir. Sosyalizm bu koşullarda doğdu. Yahudiler kapitalizmi dengelemek için sosyalizmi oluşturdular. Dinler arası denge yerine; rejimler arası dengeyi kurmaya çalıştılar. Bunlar tarihin bir aşaması olduğu için Allah da bu gelişmelere izin verdi. Bu nedenle “sosyalizmi işçiler getirdi”, görüşü doğru değildir.
  • Uygarlıklar iki uygarlığın eşleşmesi ile doğar. Yeni uygarlığın doğmasından birkaç yüzyıl önce gelen kurucular, hazırlık yaparlar. Bin yılların başında uygarlık oluşmaya başlar. Türkiye, son iki yüzyılını Batı ile Doğu arasında sentez yapma hazırlığı ile geçirmiştir. Sonunda “Adil Düzen’e Göre İnsanlık Anayasası” hazırlandı. Böylece yeni uygarlığın oluşma zamanı geldi.
  • Bürokratik yönetim geçici yönetimdir, bürokrasi yakında ortadan kalkacak, yerini serbest meslek ve nöbetleşme alacak. Türklerde şahsi ahlak güçlüdür, sosyal ahlak ise çökmüştür. Çünkü mevcut sosyal yapı, geleneksel bünyesine yabancıdır ve dayatılmış bir yapıdır. Osmanlı Devleti, bu nedenle yıkılmadı ama Türkiye Cumhuriyeti bundan dolayı gelişemedi.
  • Daha iyisini ortaya koymadığınız sürece eleştirilerin bir anlamı yoktur.
  • Uygarlıklar tarihini de, Batı’nın sosyal ve tabii ilimlerini de öğrenmeliyiz. Kur’an’ı, Arapça ve usûlü fıkıh ile öğrenmeliyiz. Sonra yeni uygarlığın sentezine yönelmeliyiz. Tarihe fazla dalmak, orada saplanıp kalmaya neden olabilir.
  • Araçları amaçlaştırmak şirktir.
  • Olan her şey iyidir, öyle de olması gerekir, gece olmadan gündüz, karanlık olmadan aydınlık olmaz.
  • Adil Düzen; istihsalde kapitalist, istihlâkte(tüketimde) komünist, ticarette liberalist, tedavülde (kredileşmede) sosyalist, üretimde teşebbüsçü, imarda plâncıdır. İnsanlıkta devlet, il, bucak ve ocaklar vardır ve bunların merkezleri vardır. Yerinden yönetim vardır. Merkez hâkim değil, hâdimdir. Aile var, evlilik var, ancak, evlenme ve boşanma serbesttir. Din var, ama dinde zorlama yoktur. Özel mülkiyet var, ancak tekelcilik yoktur. Para kurallara bağlı olarak herkes tarafından çıkarılmaktadır. Devlet ve bankalar kurallara uyup uyulmadığını denetlemektedirler. Adil Düzen; yok edici değil, düzenleyicidir. Dengeleyicidir, koruyucudur, zararlarını gidericidir.
  • Herhangi bir ekonomik veya sosyal planlama yüz dairelik lojmanlar içinde planlanmalıdır. Hedef üçüncü bin yılın hicret demokrasisine, barışçı dindarlığa, tekelsiz kredileşme ekonomisine ve aidatsız sosyal dayanışmaya dayanan hukuk düzenine doğru yol alacak şekilde planlanmalıdır.
  • Yakın bir gelecekte insanlık artık mukaddes kitapların öğretilerine kulak verecek ve gerçek adil yönetimi tesis edecektir. Dünya ve insanlık bu aşamaya gelmiştir. Bunu başarabilecek güce ve birikime sahiptir. Kur’an-ı Kerim’i anlayabilen ve dünya düzenini de ona göre uygulayabilen bir topluluk bunu başaracaktır.
  • Ulusu oluşturan topluluk, kültürü de oluşturur. Bunlar dil, sanat, teknik ve hukuktur. Din kitapları ise uygarlıkları oluşturur. Bunlar ilim, din, ekonomi ve yönetimdir, anayasadır. Kur’an’dan sonra yeni kitap gelmeyecek. Yeni uygarlık ise Kur’an’ın müspet ilme göre yeniden yorumlanması ile doğacaktır. Bizim Akevler’de yaptığımız budur, Adil Düzen de budur.