Sadık Ahmet
Türk asıllı Yunan hekim ve siyasetçi (1947-1995)
Sadık Ahmet | |
---|---|
Doğum tarihi | 7 Ocak 1947 |
Doğum yeri | Gümülcine |
Ölüm tarihi | 24 Temmuz 1995 |
Ölüm yeri | Gümülcine |
Vikipedi maddesi Vikiveri öğesi |
Sadık Ahmet (Yunanca: Σαδίκ Αχμέτ Sadik Achmet), mensubu olduğu Batı Trakya Türklerinin hakları için verdiği mücadele ile tanınmış bir tıp doktoru ve siyasetçidir.
Sözleri
değiştir- Ben bir Türk olduğum için hapse götürülüyorum. Eğer Türk olmak bir suç ise, burada tekrar ediyorum. Ben bir Türk'üm ve öyle kalacağım. Bu mesajımla Batı Trakya azınlığına sesleniyorum ve Türk olduklarını unutmamalarını söylüyorum. Haklarımızı bir gün mutlaka alacağız.[1]
- Aynı dili konuşan, aynı geleneğin gereğini yaşayan, aynı hisleri tadan ve aynı soyu taşıyan insanlar, doğudan da olsa, batıdan da olsa, kuzeyden de güneyden de olsa aynı insanlardır, aynı güce sahiptirler. Bu yüce Allah'ın Türk milletine bahşettiği şerefli bir övünç kaynağıdır.[2]
- Birileri sancılar içinde iken, hiçbir kimsenin ilgilenmemesine dayanamam. Bu ilkem, yalnızca azınlık insanı için değil bütün insanlar için geçerlidir.[1]
- Dünyanın neresinde bir Türk varsa, nerede kendini Türk hisseden biri varsa orası Türk dünyasıdır. Türk dünyasının kalbidir.[2]
- Bizim milliyetimize, milletimize ve dilimize bağlı olmamız lazım. Bunlar olduğu takdirde, Türkün eline su dökecek milleti dünyada göremiyorum ben..[2]
- Biz bu topraklarda cumhuriyet kurmuş bir ulusun torunlarıyız. Batı Trakya topraklarının yerlisiyiz. Ve, asla gidici değiliz! [3]
- Davam ve toplumum için, çocuklarımın ve çocuklarımızın geleceği için girdiğim bu dört duvar, bilinsin ki benim için yalnızca saraydır.[4]
- Yunan uyruklu, İslam dinine bağlı ve ırkı Türk olan azınlığımız, bu meziyetlerinden ötürü ve de Lozan’a imza atan taraflardan biri olması nedeniyle Türkiye ile doğrudan bağlantılıdır.[2]
- Beni, Batı Trakya Türklerinin hakkını arıyorsun diye hapse atmakla bana şunu kaybettirmişlerdir: Geçici olarak çok sevdiğim ailem ve toplumumdan uzak bırakmışlardır. Fakat karşılığında toplumuma çok ama çok fazla yardımda bulunmuştur. Toplumuma, yıllardır yaptığı haksızlığı, insanlık dışı muameleyi, kanunsuzluğu, baskıyı bir anda dünyaya duyurmuş ve uyuyan, bilmeyen dünyaya bizleri tanıtmıştır. Toplum açısından düşündüğümüzde bu kadar çile, üzüntü bu topluma benim tarafımdan helaldir.[2]
- Benim önüme bir tabak iyi yemek koyup da boynumdan istedikleri yere çekeceklerse, dağdaki zayıf kurt gibi yaşamayı, o hali vakti yerindeki köpeğinkine tercih ederim.[2]
- Türklüğümüz, istediği zaman isteyen kişi tarafından değiştirilebilecek bir şey değildir. Tabiiyet değişir, fakat ırk insanla beraber gelir, insanla beraber terk eder dünyayı. Türklüğümüz pazarlık konusu olamaz.[5]
- Bugün, utanç duvarlarının yıkıldığı, insanın insana baskısının reddedildiği ve “insanlar kendilerini ne hissederlerse odurlar” ilkesinin kabul edildiği dünyamızda ne ırk ayrımcılığının yeri vardır ne de yönetimler toplumların ulusal kimliklerini değiştirmeye muktedirdirler. Aksini düşünenler hüsrana uğramaya mahkûmdurlar.[2]
- Türklerin birbirine kaynaşması ve birbirlerine olan muhabbetleri başka hiçbir millette yoktur.[4]
- Benim içim sızlıyor, Azerbaycan petrollerini Amerikalılar işletecek dendiği zaman. Benim içim sızlıyor, Kazakistan’ın uranyumunu yabancılar işletecek, onun altınını başkası işletecek dendiği zaman. Neden benim paramı başkası yesin, neden benim milletim çile çeksin, neden Batılı, medeni denen hırsızlar beni sömürsünler? [2]
- Dağa kartal da gider yılan da. Ama biri uçarak gider diğeri sürünerek. Biz Türk milleti olarak kartal gibi yaşayacak ve kartal gibi hâkim olacağız. Zenginliklerimizi kendimiz kullanırsak ekonomik güç bulur, milletimiz rahat yaşar, Türk milleti özlediği huzura kavuşur.
- Asla asimile olmayan milletimiz hem minarede ezanını okuyacak, hem de Türküm diye bağıracaktır.[4]
- Çocuklarımıza kendi tarihimizi, kendi kültürümüzü, atalarımızın Avrupa’ya götürdükleri insanlığı ve medeniyeti öğrenmeliyiz. Ancak o zaman ayaklarımızın üzerinde durabiliriz.
- Şüphesiz bütün haklarımız önemlidir ve verilmesi gerekir. Ama öncelik sıralamasında eğitim sorunlarımız ilk sırayı almaktadır.
- Ölüme mahkûm edilen kişilerin nasıl tepki gösterecekleri belli olmaz. Cesetlerimiz çiğnenmedikçe bu topraklar elimizden alınamaz. Açlığa, sefalete boyun eğmenin milletimizin tarihinde yeri yoktur.[4]
- Her şeyin olduğu gibi haklar da insana Allah tarafından verilmiştir. Fertlerin keyfi olarak insanların elinden alacağı şeyler değillerdir.[4]
- Gerekirse bir iğne ile bin kuyu kazacağız. Ama muhakkak ki suyu gün yüzüne çıkaracağız.[4]
- Ben, azınlığın bir doktoru olarak, onların sorunlarıyla da ilgilenmeyi kendime bir insanlık görevi kabul ediyorum.
- (22-24 Haziran 1988 Selanik Üç Hakimli Bidayet Mahkemesi / Doktor Sadık Ahmet'in savunmasından)[2]
- ...Allah yeryüzünde tüm insanları eşit yaratmıştır. Bütün insanların bulundukları, yaşadıkları ülkelerde eşit vatandaş muamelesi görmeyi istemeleri en tabii haklarıdır.
- (22-24 Haziran 1988 Selanik Üç Hakimli Bidayet Mahkemesi / Doktor Sadık Ahmet'in savunmasından)[2]
- Demokratik bir rejime sahip olduğu iddiasında bulunan hiçbir ülkede, imza toplamak suç sayılamaz.
- Düz yolda yürümek herkesin yapabileceği bir iştir. Önemli olan engebeli yolu düzleyip orada yürümektir.[4]
- Tuna deyince insanın aklına neler gelmiyor… Plevne geliyor, Silistre geliyor, Dobruca geliyor, Karaorman geliyor, Deliorman geliyor ve gerçekten bir tarih yaşıyor Balkanlar’da. İmparatorluğu yaşıyor. Belki Türkiye'de başka türlü yaşıyor ama Balkanlar’a gittiğimiz zaman insanın tüyleri ürperiyor ve o eski günleri, o mehter takımını, o atın geçişini, o kemer köprüleri gördükçe, gerçekten imparatorluk ayakta duruyor, diyesi geliyor insanın.
- Dava adamı olmakla, davanın adamı olmak farklıdır. Dava adamları, davanın adamlarını yetiştirir.[4]
- Balkanlar, bir nevi uluslar mozaiğidir.[3]
- DEB Partisi demokratik yöntemlerle kurulmuş bir siyasi partidir. Bu partinin kapıları, azınlık mücadelesi, hak arama mücadelesi vermek isteyen bütün azınlık fertlerine açıktır.
- İnsanların sana inanması ve güvenmesi için, söylediklerin ile icraatlarının birbirini tamamlıyor olması gerekir.[4]
- Çocuklarımızın Türkçe değil de Yunanca konuşmasını, Türk gibi değil de Yunan gibi düşünmesini istiyorlar.
- Her insan gerçeklerin nasıl olduğunu söylemekle mükelleftir.[4]
- Güneş batıdan doğsa, yer yarılıp ikiye ayrılsa, gök ile yer buluşsa, yine de vazgeçmem davamdan.[4]
- Şunu açıkça bilsinler ki, bizi haklı davamızdan ne haksız mahkeme kararları ne de siyasi partilerin açık ve gizli tehditleri vazgeçirecektir![4]
- Ey Batı Trakya Türk genci! Daha dünyaya gözünü açtığın dakikada, kundaklar içinde sarılı iken, haksızlıklar ve ayrımlar teneffüs ettin. Doya doya, bağıra bağıra 'Ben Türk çocuğuyum!' diyemedin.
- Lider, toplumunu rahata kavuşturan ve yerini dolduracak kişiyi yetiştirendir.[4]
Kaynakça
değiştir- ↑ 1,0 1,1 Mehmet Koca, Dr. Sadık Ahmet Fırtınası
- ↑ 2,00 2,01 2,02 2,03 2,04 2,05 2,06 2,07 2,08 2,09 Özkan Özpak, Dr. Sadık Ahmet (Siyasi Hayatı ve Kişiliği), Yüksek Lisans Tezi
- ↑ 3,0 3,1 Balkan Gazetesi
- ↑ 4,00 4,01 4,02 4,03 4,04 4,05 4,06 4,07 4,08 4,09 4,10 4,11 4,12 Doktor Sadık Ahmet Hapishane Günlükleri
- ↑ Dr. Sadık Ahmet Basın Bülteni