Sebahat Tuncel
Sebahat Tuncel Kürt asıllı Türkiyeli siyasetçidir.
Biz kimsenin bacısı, kız kardeşi, annesi falan değiliz!
İşçilerin emekçilerin yaşadığı sorunlar sadece onların değil bizim sorunlarımız.
Kürt kimliğinden dolayı, Alevi kimliğinden dolayı, kadın kimliğinden dolayı bu erkek egemen sistemin, kapitalist modernitenin sizi kendi kimliğinize ne kadar yabancılaştırdığını ilk fark etmeye başladığınızda büyük bir hayret yaşıyorsunuz.
Genel bir sistem içinde değerlendiremiyorsun ki. Kendi kendine baş etmeye çalışıyorsun. Erkek egemen sistemi dert edinmiyorsun okuyup öğrenmeden önce. Geleneksel olarak öğretilen kadın erkek rollerini devam ettiriyorsun ve bu sistemin içinde kalarak sorunları çözmeye çalışıyorsun. Ama Esenler’de çalışmaya başladığım dönemde, 98’de 20’li yaşların başındaydım ve orda şunu farketttim. Bu sistemin sana yaptığı en kötü şey: kendi cinsini, hemcinsini sevmeye izin vermiyor sana. Nasıl ki bu erkek egemen sistem kadını kendisine yabancılaştırıyor, rol modeli olarak erkeği alıyor, fark ettim ki kadınlar da aslında kendisine bir rol model erkek seçiyor, kendi hemcinsiyle sürekli kavgalı hale geliyor, yaşanan kişisel, ailevi, ilişkisel sorunlarda aslında hep kendi hemcinsine suç buluyor, sorun çıkartıyor. Erkeği sorgulamıyor. Gelin kaynana ilişkilerinden tutun anne kız ilişkilerine, kardeşler arasındaki ilişkiye, önce kadınlar arasındaki, sonra da kadın-erkek bütün ilişkilere daha dikkatli bakmaya çalışıyorsun. Nasıl bir hiyerarşi kurulduğunu, kadınların bu sistem içinde nasıl ötekileştirildiğini, yok sayıldığını farklı biçimlerde fark ediyorsun. O yüzden kendi açımdan Esenler’deki kadın komisyonunu devrimsel ikinci süreç olarak görüyorum.
Teori başka yaşamak başka.
Hayat sana nereden kaybettiriyorsa, orada bir şeyleri arıyorsun. Bu defa kişilik çözülmesi başlıyor. Kendi kişiliğini deşiyorsun. Nerelere kadar sirayet etmiş bu sistem diye arıyorsun. Bir bakıyorsun, iliklerine kadar bu sistem seni esir almış. Her kadın için böyle mi gelişiyor bilmiyorum ama sonrası sürekli mücadele. Size öğretilen kadınlık rollerini, ilişki tarzını reddetmeye başlıyorsunuz. Bu başka çatışmalara neden oluyor. Toplumda aykırı duruma geliyorsunuz. Çünkü toplum normallerine itiraz ediyorsunuz. Toplumun normal gördüğü şeyler size anormal geliyor, sizin normalleriniz toplumun anormali oluyor. Bu defa toplumsal çatışma zeminleri oluyor. Erkeklerle ya da yanınızdaki hemcinsinizle bile bir irade savaşına giriyorsunuz. “Ben de varım” mücadelesi aslında.