Sinekli Bakkal

Halide Edib Adıvar tarafından yazılan roman

Sinekli Bakkal, Halide Edib Adıvar'ın ünlü romanıdır. İlk olarak İngilizce The Clown and His Daughter (Soytarı ile Kızı) adıyla 1935 yılında Londra'da yayımlanmıştır. Türkçe olarak ilk defa 1935 yılında Haber gazetesinde tefrika edildi. Daha sonra 1936 yılında kitap olarak basılmıştır.

Sinekli Bakkal
Vikipedi maddesi
Vikiveri öğesi
Kitabın birinci bölümündeki epigraf:

Kâinatta ne varsa hepsi vehim ve hayal, yani aynalara vuran akisler veyahut gölgeler.

(Molla Cami'nin bir sözünün Türkçeye çevirisidir: "Evrende ne varsa hepsi kuruntu ve hayal, yani aynalara vuran yansımalar ve gölgeler.")

Alıntılar

değiştir
  • Bu dar arka sokak bulunduğu semtin adını almıştır: Sinekli Bakkal.
  • Burası dünyanın herhangi yerindeki bir fukara mahallesinden çok farklı değildir. Bir geçitten ziyade toplantı yeri: Mahalleli orada muhabbet eder, konuşur, kavga eder, eğlenir. Hayatın orada geçmeyecek bir safhası yok gibidir. İhtiyarlar, vaktiyle çeşme başında doğuran kadın bile olduğunu gülerek rivayet ederler.
  • Bir kere annem beni dünyaya getirdi, bir kere de sen, bambaşka bir dünyaya beni getiriyorsun Rabia.
  • Sevmek demek, sevdiği için ceza görmeyi göze almak demektir, Osman!
  • Fikrin maddeye ne kadar hâkim olduğunu düşündün mü? Fikir gidince insan da kâğıt gibi cansız, mânâsız oluyor.
  • Bu memlekette halkı düşünmeye alıştırmak için Şeytan'a tapmayı öğretsek, nasıl olur?
  • Nihayet Beyoğlu'na tünelle geçtiler. Osman ona birer birer dükkân camekânlarını göstermeye başladı. Rabia'ya elmas almak, ipek kumaşlar almak için çıldırıyordu. Fakat cesareti yoktu. Yüzgörümlüğü diye getirdiği zümrüt küpeleri –kulaklarının delik olmadığını bahane ederek– konsolun gözüne kilitlemişti. Penbe kulaklarını delmeyi teklif edince, "Allah küpe takmamızı istese kulaklarımızı delik yaratırdı," demişti.
  • Sevmeyi, sevilen şeye tek başına sahip çıkmak gibi telakki etmek ne vahşi bir şeydi. Aşık bir esirci mi? Dünyadaki servet, güzellik, sevgiler ve sevgililer herkese yeter, herkesin hakkı...
  • Günah diye düşündüğün hata... Sevmek hiçbir zaman günah değildir. Sebeb-i vücudumuz bu... Biliyorum, bir şeyler söylemek istiyorsun. Evet, sevmenin de marazi tarafı olabilir. Fakat o da gelir, geçer... Ona galebe -üstün gelmek- senin elinde. İnsan cambaz olmak için vücuduna akla gelmeyecek marifetler yaptırıyor. Ruhuna da riyazetle, irade ile tahakküm edebilir. Emin ol bir gün bu perhiz, bu riyazetten dolayı insan mükafatını da görür. Gönlünün eski alevlerine, karlı dağdan volkan seyreden serin bir gönülle bakar.
  • Kimse kimsenin olamaz. Eşya bile bizim değil. Yani senin dediğin mülkiyet insan için de, eşya için de olmalı. Sevdiğimiz her şey esasen bizimdir. Kalbimizin içindedir. Ona o kadar sahibiz ki, dünyanın orduları kalbimizden onu koparıp atamaz.
  • Büyük maksatlar mevzu-ı bahs olurken ferdin namusu kuru bir gururdur.