Subcomandante Marcos
Subcomandante Marcos, kendini Zapatista Ulusal Kurtuluş Ordusu'nun sözcüsü olarak tanımlayan Meksikalı devrimci.
Kaynaksız
değiştir- Düşmanla kurduğun her temas, eğer onu teslim almak için değilse, teslim olmak içindir.
- Çoğunluğun desteğini almayan, zorla kabul ettirilen bir devrim kendi aleyhine dönecektir.
- Şeklin ters dönmüş hali yeni bir şekil değildir, ters dönmüş şeklidir.
- Her şey hüküm sürmekle ilgiliyse, bırakın isyan hüküm sürsün.
- "Yürümenin, daha doğrusu yaşamanın büyük doğruları yoktur, hesapladığında oldukça küçük olduklarını görürsün. Gece, biz güne ulaşmak için yürüdüğümüzde gelir. Yalnızca yakın hedeflere bakarsak, kısa mesafeler kat ederiz. Çok uzaklara bakarsak da çok sendeleriz, yolumuzu kaybederiz."
Koca Antonio dinlenirken soruyorum: "Uzağa ve de yakına bakmayı nasıl öğreneceğiz?" Koca Antonio sigarasını ve sesini tazeliyor. "Konuşarak ve dinleyerek." Koca Antonio elini yıldıza doğru uzatıyor. Eline bakıp "Hayal ederken yukarıdaki yıldızı görmelisin, savaşırkense yıldızı işaret eden eli. Hayat budur. Bakışını sürekli olarak kaldırıp indirmektir..."
- Eğer biri sana parmağıyla güneşi gösterir ve sen de parmağa bakarsan aptalsın demektir. eğer güneşe bakarsan daha da aptalsındır, çünkü güneş gözlerini kör eder. senin bakman gereken parmakla güneş arasında uçan kuştur...
- Evet, Marcos bir eşcinsel. Marcos, San Francisco'da bir eşcinsel, Güney Afrika'da bir zenci, Avrupa'da bir Asyalı, San Ysidro'da bir Chicano, İspanya'da bir anarşist, İsrail'de bir Filistinli, San Cristobal sokaklarında bir Maya kızılderilisi, Almanya'da bir yahudi, Polonya'da bir çingene, Quebec'te bir Mohawk, Bosna'da bir barış yanlısı, gece 10'da metrodaki yalnız bir kadın, topraksız bir köylü, gecekondu mahallesinde bir çete üyesi, bir işsiz, mutsuz bir öğrenci ve, tabii ki, dağlarda bir zapatista.
Marcos, sömürülmüş, dışlanmış, ezilmiş ama karşı koyan ve 'yeter' diyen tüm azınlıklardır. o, artık sesini çıkarmaya hazırlanan ve tüm çoğunlukların susup dinleyeceği her azınlıktır. o, kendini anlatmanın bir yolunu arayan müsamaha gösterilmemiş her topluluktur. o, güçlülerin vicdanını ve gücünü rahatsız eden her şeydir.
- Cebimde bir kurşun var. O, kardeşlerimden birinin hayatına son veren kurşun. Hepimizin öldürülmüş bir kardeşi yok mu? Benim kardeşim başına sıkılan bir kurşun ile öldürüldü. Peki, o kurşunu ve o silahı ona kim verdi? Daha güçlü biri.
Peki ona kim verdi? Daha güçlü biri.
Kardeşimi öldüren o kurşunu cebimde taşıyorum. Zapatistaların ceplerinin büyük olması ceplerinde kurşun taşıdıkları için değil; kardeşlerini taşıdıkları için. - Zapatizm toplumsal bir harekettir ve silahlı isyan hareketleri örneğinde, kazanan ya da kaybeden değil, ayak direyen olmak gerekir. Bugün önemli olan şey, çatışmaya bir çözüm bulmaktır ve biz herkesten şunu istiyoruz: kaybetmemize yardım edin. Biz bu ülkeye yeni bir istiklal marşı vermek istemiyoruz, ezbere bildiğimiz bozgunlar listesine eklenecek yeni bir kahraman daha vermek istemiyoruz. Bu anlamda artık ölüme eğilim duymuyoruz. Bir asker (kesinlikle ben de onlardan biriyim) kesinlikle saçma ve irrasyonel biridir; çünkü ikna etmek için silaha sarılma imkânı vardır. sonuçta bir asker emir verdiğinde bunu yapar: silahların gücüyle ikna eder. Bu nedenle bizce, biz de dâhil, askerler asla yönetmemelidir; çünkü kendi fikirlerine değer kazandırmak için silaha başvuranların fikri kıttır. bizce silahlı hareketler, her ne kadar devrimci olsalar da esasen keyfi hareketlerdir. Her koşulda, silahlı hareketlerin yapması gereken şey sorunu ortaya koymak, sonra da bir kenara çekilmektir.
- Onur, milliyeti olmayan o ulustur, aynı zamanda bir köprü olan o gökkuşağıdır, içinde hangi kanın dolaştığı önemli olmayan kalpteki o tınıdır; sınırlar,gümrükler ve savaşlarla alay eden o asi itaatsizliktir.
- Bir gerilla örgütünün savaşı kazanması çok zordur, kaybetmesi ise imkansızdır.