Sukarno
Endonezya'nın ilk devlet başkanı
Sukarno | |
---|---|
Endonezya'nın ilk devlet başkanı. | |
Doğum tarihi | 6 Haziran 1901 |
Doğum yeri | Surabaya, Doğu Cava, Hollanda Doğu Hint Adaları |
Ölüm tarihi | 21 Haziran 1970 |
Ölüm yeri | Cakarta, Endonezya |
Vikipedi maddesi Vikiveri öğesi |
Sukarno, Endonezya bağımsızlık hareketinin önderi ve 1945-1967 arasında Endonezya'nın ilk devlet başkanı.
Sözleri
değiştir- Devrimin savunması halkın savunmasıdır.
- Kölelik olduğu yerde, Özgürlük olamaz; ve Özgürlük olduğu yerde Kölelik olamaz.
- Düşünmeden öğrenmek işe yaramaz, ancak öğrenmeden düşünmek çok tehlikelidir!
- Binlerce yaşlı adam sadece hayal kurabiliyor ama genç bir adam dünyayı değiştirebiliyor!
- Ben ekonomist değilim ... İş teknisyeni değilim. Ben devrimciyim ve ekonomik devrimci için doğru olanı yapıyorum.
- Yalnızca rehberli bir ekonomi için değil, adalete dayalı ve halkın refahını sağlayan bir sosyal düzen için bir plana sahip olmalıyız.
- Emperyalizmden nefret ediyorum. Sömürgeciliği tiksiniyorum. Ve onların hayattaki son acı mücadelesinin sonuçlarından korkuyorum.
- Bu ülke, Endonezya Cumhuriyeti, hiçbir gruba, herhangi bir dine, herhangi bir etnik gruba ya da gelenek ve görenekli gruba ait değildir.
- Devrim, dünyanın hemen her köşesinde dalgalanmalar, yanıp sönmeler, fırtınalar. Devrimin alevlerini beslemek için kütükler haline gelelim.
- Ne zaman din toplumu yönetmek için kullanıldıysa, din kralların ve diktatörlerin elinde halkı cezalandırmak için her zaman bir araç olarak kullanılmıştır…
- Korku dünyasında yaşıyoruz. İnsanın hayatı bugün aşındı ve korkudan acı çekti. Çünkü erkekleri aptalca davranmaya, düşüncesiz davranmaya, tehlikeli davranmaya iten korku ...
- İnsanlar nasıl olur da kolayca genç Türkiye’ye iftira ederler! İnsanlar kendi gözleriyle görmeden, çeşitli çizgilerdeki kitapları daha önce hiç okumadan Genç Türkiye’deki tüm durum hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadan Türkiye’yi suçlamaktadırlar, hiç de gerçek olmayan şeylerle ona iftira atmaktadırlar. Türkiye’nin dini tamamen kaldırdığını söylerler. Halbuki durum hiç de öyle değildir…[1]
- …Evet, gerçekten belki de adil bir şekilde söylenildiği gibi Genç Türkiye’nin liderlerinin hedefleri İslamiyet’i baskı altına almak, İslam’a zarar vermek ve İslam’ı yok etmek gibi kötü niyetleri yoktur. Bilakis, onlar tamamen İslam’ı geliştirmek veya en azından onun gelişmesini engelleyen bağlardan İslam’ı kurtarmak, diğer bir ifadeyle onu devletin bağlarından, hükümetin bağlarından, ülkeyi diktatörce ve dar görüşlüce yöneten kimselerin bağından kurtarmaktır. Diğer taraftan devletin bağlarından kurtarmak, aynı zamanda devletin muhafazakar dini görüşlerden kurtulması demektir. Yani, devletin geleneksel kanunlardan İslam’ın gerçek ruhuyla gerçekten çatışmalı olmayan ve her zaman ilerleme ve modernliğe ulaştıran devletin faaliyetleri için açıkça engel olan ortodoks Müslüman kavramlardan kurtulması demektir. Böylece İslam kendisinin özgür olabilmesi için devletten ayrılmıştır; devlet de özgür olabilmesi için dinden ayrılmıştır, yani İslam’ın kendisi daha iyi gelişebilmesi için ve İslam’ın da daha iyi büyümesi için ve diğer taraftan da devletin daha başarılı olabilmesi için… birbirlerinden ayrılmışlardır.[2]
- Ne zaman din toplumu yönetmek için kullanıldıysa, din kralların ve diktatörlerin elinde halkı cezalandırmak için her zaman bir araç olarak kullanılmıştır… Diğer taraftan dinin devletten ayrılması ise dünyayı felaketlerden kurtarır ve dini onun takipçilerinin gönlünde korur.[3]
- …Tekrar bir defa daha söylemeliyim ki, Kemal Atatürk dünya tarihinde önemi haiz olan müthiş bir iş yaptı… İster onunla aynı görüşte olalım veya ister olmayalım, o, yüzyıllarca geçerli olan tarih teorisini yakalayabildiğini ve onu anlayabildiğini her zaman tarihen ispatladı…[4]
- Demokrasinin korunacağı ve hatta genellikle aydınların İslamî düşüncelere sahip olmadığı bir ülkede, milyonlarca halkın Hıristiyan veya başka bir dine intisap etmiş olan Türkiye, Hindistan ve Endonezya’da olduğu gibi halkının bir kısmının gayrimüslim olduğu bir ülkede bu din-devlet birliğini nasıl gerçekleştirebiliriz? Eğer halkının önemli bir kısmının gayrimüslim olduğu bir ülkede hükümet olsanız, nasıl devletin bir İslamî devlet, anayasanın bir İslamî anayasa ve tüm kanunların İslam şeriatının kanunları olacağını söyler ve buna göre karar verebilirsiniz? Eğer Hıristiyanlar ve diğer din mensupları, sizin kararınızı kabul etmezlerse, ne yapacaksınız? Eğer o ülke aydınları bunu kabul etmezlerse ne yapacaksınız? Kendi kararınıza uymak için onlara zor mu kullanacaksınız? Silah ve toplarla onları buna boyun eğdirmek için diktatör rolü mü oynayacaksınız? Onları tamamen elimine etmek istemiyorsunuz, öyle değil mi? Günümüz, modern bir devirdir ve eski zamanların uygulamalarında görüldüğü gibi insanların birbirlerini yok ettikleri bir devir değildir![5]
- Onun [Atatürk’ün] radikal faaliyetlerinin İslam’a göre doğru olup olmadığına hükmetmek bizim işimiz değildir. Sadece gelecek onun hakkında bir karar verecektir. Sadece tarih Kemal’in diktatör mü yoksa çok akıllı bir adam mı olduğuna karar verecektir.[6]
Kaynakça
değiştir- ↑ Sukarno, Dibawah Bendera Revolusi, I, s. 404; Under the Banner of Revolution, I, s. 388.
- ↑ Sukarno, Dibawah Bendera Revolusi, I, s. 405; Under the Banner of Revolution, I, s. 389.
- ↑ Sukarno, Dibawah Bendera Revolusi, I, s. 441; Under the Banner of Revolution, I, s. 423.
- ↑ Sukarno, Dibawah Bendera Revolusi, I, s. 444-445; Under the Banner of Revolution, I, s. 426-427.
- ↑ Sukarno, Dibawah Bendera Revolusi, I, s. 445; Under the Banner of Revolution, I, s. 427.
- ↑ Noer, The Modernist Muslim Movement in Indonesia, s. 285-286.